Köşe Yazıları Yorumsuz - 8 Ocak 2021 Cuma

8 OCAK 2021, CUMA
KÖŞE YAZILARI



1) Mustafa Kartoğlu / Akşam
“Kesin bilgi; darbenin arkasında ABD var”
O SÖZÜ ÇÖPE ATIN
Meşhur bir deyimdir:
“ABD’de darbe olmaz, çünkü orada ABD Büyükelçiliği yok.”
Oldu…
Büyükelçilik olmadığı için doğrudan ABD Başkanı yaptı!
KÜRESEL İRONİ!
Birçok ülkedeki darbelerin arkasında ABD’nin olduğunu ABD’liler de elbette iyi biliyor.
Hollywood filmlerinin çoğu bunun üzerinedir zaten…
O yüzden, dünden itibaren dünya başkentlerinden art arda yapılan ‘endişeyle izliyoruz, taraflara itidal tavsiye ediyoruz, demokratik kurallar bir an önce işlemeli’ gibi ifadeler bile ABD’de ‘ironik’ bulundu.
https://www.aksam.com.tr/yazarlar/mustafa-kartoglu/kesin-bilgi-darbenin-arkasinda-abd-var/haber-1139677

2) Yalçın Akdoğan / Star
“Denklem kurucu ülke…”
Türkiye’nin denklem kurması kadar önemli olan husus, süper güçlere karşı bunu yapabilmesidir.
Suriye’de ABD ve Rusya’ya, Karabağ’da Fransa ve Rusya’ya, Libya’da Körfez destekli Fransa ve Rusya’ya karşı bir başarı elde edilmiştir.
Doğu Akdeniz’de daha çok taraflı ve daha çok değişkenli bir tablo olmasına rağmen bu başarı yakalanmıştır.
Var olan bir denkleme eşit taraf olarak girmekten zor olan yeni bir denklem kurabilmektir ki, Türkiye bunu başarmaktadır.
https://www.star.com.tr/yazar/denklem-kurucu-ulke-yazi-1600151/

3) Hüsnü Mahalli / Korkusuz
“Deli Trump’ın sonu”
Peki şimdi ne olabilir?
1– Örneğin İran’a saldırmak gibi başka bir delilik yapmasın diye Trump görevden alınabilir.
2– Pazarlıklar sonucu 20 Ocak’a kadar görevinde kalmasına izin verilir ama sonrasında yargılanır.
3– Sonuçta adamın adamları, adamın çağırısı üzerine Kongre’yi basmış ve dört kişinin ölümüne neden olmuşlardı.
Bu net bir darbe girişimiydi.
Neyseki ordu son anda Trump’ı dinlemedi ve iş bitti.
Tabi Trump’ın deliliği hariç her şey bir tiyatro değilse!
https://www.korkusuz.com.tr/deli-trumpin-sonu.html

4) Oral Çalışlar / Posta
“Kölecilerin bayrağıyla Senato’ya baskın...”
Mucizelerin, yaratıcılığın, hayal gücünün, yetenekli insanların, müziğin, sinemanın, kültürün, özgürlüğün, teknolojinin, demokrasinin Amerikası... İkinci Amerika ise darbe tezgahlarının, zorba rejimlerin, insan hakları ihlallerinin, kitle katliamlarının tertipçisi... Bazen bu iki özelliğin ikisinin aynı anda ortaya çıktığını da gördük. Baskının dikkat çekici sembollerinden biri, göstericilerin elindeki ‘Güneyli Bayrağı’ydı.
Bazı ABD yayın organlarının faşist diye niteledikleri bu bayrak, iç savaşta köleliliği savunanların elindeydi. Köleliğe 1863 yılında son veren ABD Başkanı Abraham Lincoln’ü öldüren Güneylilerin bayrağının baskında yeniden ortaya çıkması, bu hareketin gerisindeki ideolojiyi anlamak isteyenler için ilginç bir ipucu. Bakalım daha neler olacak...
https://www.posta.com.tr/yazarlar/oral-calislar/kolecilerin-bayragiyla-senatoya-baskin-2296797

5) Arslan Tekin / Yeniçağ
“ABD'de sular durulur mu?”
Trump halkı sokağa döktükten sonra belki de azledilecektir. Belki mahkemeye çıkarılacaktır.
ABD'de ilk defa Kongre Binası kendi halkı tarafından basılıyor ve bu baskında dört gösterici hayatını yitiriyor. 1814'de de İngilizler saldırmışlar, Kongre Binasını ve başka devlet dairelerini ateşe vermişlerdi ama, o İngilizler halktan değildi, İngiltere'nin askerleriydi. Bir savaş içindeydiler.
***
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/abdde-sular-durulur-mu-57914yy.htm

6) Mehmet Faraç / Yeniçağ
‘Amerika'da niçin "darbe" olmaz?.. ”
Amerika gibi bir ülke dünyanın her tarafına müdahale edecek gücü rahatlıkla kendinde buluyorken, bir seçim kuşkusu uğruna, otoritesini tüm dünyanın gözünde tarumar edecek kadar aptalca davranmaz...
Amerika içerisindeki asıl Amerika, yani derin Amerika nihayetinde olayları büyümeden enterne eder ve sonuçta Joe Biden koltuğuna oturur, Trump ise biraz daha bağırıp çağırdıktan sonra, eski bir ABD Başkanı olarak anılarını yazmaya başlar...
Çünkü tek bir eyalette yoğunlaşan olaylar ne Biden'in iddia ettiği gibi bir ayaklanmadır ne de stratejist aklıevvellerin zırvaladığı gibi darbe girişimidir...
Başlarındaki boynuzlarla Trump fanatiklerinin çılgınca protestosu ülke çapında planlı bir ayaklanma olsaydı, polisin öldürdüğü bir siyahi için haklı olarak onlarca eyalette ayaklanan Amerikalılar bu fırsatı hiç kaçırmazdı...
Bolivya'nın eski devlet başkanı Evo Morales'in de
dediği gibi, "Amerikan büyükelçiliklerinin olduğu her ülkelde darbe olabilir ama Amerika'da darbe olamaz!!! Çünkü Amerika'da ABD büyükelçiliği yoktur!!!" Evet; çünkü Amerika'da CIA'nın mutlak Amerikası vardır!..
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/amerikada-nicin-darbe-olmaz-57917yy.htm

7) Ali Karahasanoğlu / YeniAkit
“Demirtaş’a özgürlük isteyenler, Trump’a ölüm diyorlar!”
Suç listesi sürüyor:
“Taraftarlarını kışkırtmak”tan yargılanabilir.
“Hedef göstermek (Kongre Binası)”ten yargılanabilir.
“Hırsızlık suçuyla Demokratları hedef göstermek” suçundan yargılanabilir..
Demirtaş’a kol kanat geren Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ABD’deki olaylara getirdiği yorumla bitirelim:
“ABD’de seçim sonuçlarını reddeden, demokrasiyi hedef alan, endişeyle takip ettiğimiz sivil ayaklanma girişiminin ardından, sorunun çözülmesi memnuniyet vericidir. ”
“Demokrasiyi hedef alan”
“Sivil ayaklanma”
Affedersin Kemal bey, Demirtaş’ın yaptığı ne idi? Gezi isyanı ne idi? Onu da söyler misiniz?
https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/ali-karahasanoglu/demirtasa-ozgurluk-isteyenler-trumpa-olum-diyorlar-34642.html

8) Fikret Bila / T24
“Seçimle gelen seçimle gitmek istemeyince”
Trump'ın başını çektiği sağ popülizm; ayrımcılığı ve yabancı düşmanlığını temel politika haline getiren, milliyetçi, demokrasinin denge-denetleme kurumlarını hiçe sayan, demokrasiyi sandıkla sınırlı gören, halkın iradesini doğrudan temsil ettiklerini, dolayısıyla anayasal kurumlara gerek olmadığını veya o kurumların da kendilerine tabi olması gerektiğini savunan, ırkçılığa varan otoriter yönetim sergileyen bir akım olarak tanımlanabilir.
Trump bu politikaların hepsini uyguladı. ABD'nin anayasal kurumlarına karşı direndi. Kongre'yi dikkate almadı. Bazı kararlarını uygulamadı. Göçmenlere karşı yabancı düşmanlığını körükledi, onları aşağıladı, Meksika sınırına duvar ördü, siyah karşıtı ırkçı söylemler kullandı, polisin siyahları öldürmesine seyirci kaldı. Sağlık ve eğitime değil, silah ve savaş ekonomisine kaynak ayırdı. Yoksul kesim üzerindeki vergi yükünü artırdı. Bireysel silahlanmayı teşvik etti.
https://t24.com.tr/yazarlar/fikret-bila/secimle-gelen-secimle-gitmek-istemeyince,29363

9) Soner Yalçın / OdaTv
"ABD’deki işgalde medyanın gizlediği gerçek ne"
ABD'de çok zorlu yıl geçirdi.
-Daha yılın ikinci ayında –kuşkusuz COV 19 etkisiyle- Dow Jones Borsası tarihteki en büyük bir günlük puan düşüşü yaşadı. Birkaç gün süren büyük düşüşlerin ardından, borsanın 2008'den bu yana geçirdiği en kötü hafta oldu…
– Mart ayında iki kara gün yaşadı: 9 Mart Kara Pazartesi Dow Jones endüstri ortalaması 2 bin puandan fazla düştü; gün içi ticarette şimdiye kadar en büyük düşüşü gördü. 12 Mart Kara Perşembe günü ise borsa bu kez yüzde 9,5'in üzerinde düşüşü yaşadı.
Kara Mart bitmedi…
16 Mart'ta Dow Jones, tarihindeki en büyük tek puan düşüşü; ve 1929 Wall Street Çöküşü'nden bu yana yüzde 12,93 ile en büyük ikinci düşüşü gördü: 2.997,10 dolar düştü. Ve ardından borsa yüzde 6 düşüşle 20 bin puanın altına düştü.
https://odatv4.com/abddeki-isgalde-medyanin-gizledigi-gercek-ne-08012149.html

10) Mehmet Y. Yılmaz / T24
“Polise TOMA yetmedi, tank istiyor"
Yönetmelik değişikliğiyle, "dost ve müttefik" ülkelere de TSK, MİT ve Emniyet'in taşınabilir malları, yani silah, mühimmat ve araçları gönderilebilecek.
Burada durup, hep birlikte düşünelim derim: Polisin ve MİT'in, ordunun ağır silahlarına ihtiyaç duyması için nasıl bir durum ortaya çıkmış olmalı?
"Milli güvenliği ve kamu güvenliğini tehdit eden toplumsal olaylar ve şiddet hareketlerinden" kasıt nedir?
Rejimin genel tutumuna bakılırsa, kitlesel protesto gösterileri, kamu güvenliğini ciddi olarak tehdit ediyor.
Peki bu durumda polis, askerin elindeki tank, top, füze, roket ve hatta savaş uçaklarını mı kullanacak?
Türkiye'de polis, elindeki olanaklarla, toplum güvenliğini tehdit ettiği düşünülen gösterileri bastırmakta yetersiz mi kaldı?
https://t24.com.tr/yazarlar/mehmet-y-yilmaz/polise-toma-yetmedi-tank-istiyor,29365

11) Yusuf Kaplan / Yeni Şafak
“Trump’çı darbe mi, Trump’a darbe mi?”
Amerikan halkı, dünyanın en fazla güdülen halklarından biri. Seçimlerde bunu gördük özellikle: Yahudilerin kontrolündeki Amerikan medyası, vargücüyle Trump’a saldırdı, yalan haberlerle Trump’ı maymuna çevirdi, kelimenin tam anlamıyla, fenâ hâlde şeytanlaştırdı. Burada Trump’ı filan desteklediğim sanılabilir! Kahrolsun mazlumlara kan kusturan bütün Amerikalı haydutlar!
https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/trumpci-darbe-mi-trumpa-darbe-mi-2057293

12) Mehmet Barlas / Sabah
“Bir yanda hileli seçim söylentisi, diğer yanda da Amerikan başkentindeki ayaklanma”
Artık Amerika demokrasisini dünyaya örnek gösterebilecek kimse varsa kalksın ayağa da görelim onu... Bu arada bizim koronavirüs salgınında bile sinirlendiğimiz sokağa çıkma yasağına ilişkin karar, şimdi Amerikan başkentinde ayaklanma yüzünden alındı. Bu ayıp da onlara yeter... Bakalım Trump'ın damadı Kushner, İsrail'le Arap devletlerini barıştırdığı gibi, Trump'la Amerikan derin devletini de barıştırır mı?
https://m.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2021/01/08/bir-yanda-hileli-secim-soylentisi-diger-yanda-da-amerikan-baskentindeki-ayaklanma

13) Taha Akyol / Karar
“Popülizmin ayaktakımı”
Amerika’da Trump yanlılarının Kongre’yi basması popülizmin yarattığı siyasi hastalıkların bir dışavurumudur. Hükümet devirme girişimi anlamındaki ‘darbe’ kavramına pek uymuyor. Amaçları, Biden’ın seçim zaferini onaylamak üzere toplanan Kongre’nin böyle bir karar almasını engellemekti.
https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/populizmin-ayaktakimi-1588200

14) Zafer Arapkirli / Cumhuriyet
“Ne darbeler gördüm zaten yoktular"
Darbe heveslileri ve darbe kışkırtıcılarına, darbe-fobisi ile beslenenlere inat bu halk, faşizmi de yitirdiği halde koltuğa yapışmak isteyenleri ve istemeye yeltenecekleri de geçmişte olduğu gibi gelecekte de hüsrana uğratacaktır.

Şaşmaz bir kaidedir çünkü:

Demokrasi, faşizme er geç galebe çalar.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/zafer-arapkirli/ne-darbeler-gordum-zaten-yoktular-1804451

15) İsmail Saymaz / Sözcü
"Erdoğan iktidarı verir mi?”
Dört yıl önce Türkiye, OHAL koşullarında başkanlık referandumuna götürüldü.

Sayım sürerken kurallar değiştirildi.

İYİ Parti katılmasın diye erken seçime gidildi.

CHP kazandığı için İstanbul'daki yerel seçim iptal edildi.

HDP'li belediyelere kayyum atandı.

Devletin kurumları, araçları, zor gücü ve kaynakları AK Parti'nin iktidarda kalması için seferber ediliyor. Geçmişte “Asker bize iktidarı verir mi?” diye kaygılananlar bugün muhalefete “Erdoğan iktidarı verir mi?” diye sorduruyor.

İktidar bu kaygıyı gidermelidir.
https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/ismail-saymaz/erdogan-iktidari-verir-mi-6201981/