Köşe Yazıları Yorumsuz - 6 Ekim 2020 Salı

6 EKİM 2020, SALI
KÖŞE YAZILARI


 
1-Abdulkadir Selvi-Hürriyet
“Kobani soruşturması 6 yıl sonra neden başladı”

Bu sürecin HDP’nin kapatılmasıyla sonuçlanacağı yönünde değerlendirmeler yapılıyor. Bunu erken buluyorum. Ancak siyasi partilerin kapatılması konusunda Anayasa’nın 68. maddesi ile Siyasi Partiler Kanunu’nun 101 ve 103. maddelerinde yapılan değişikliklerle partilerin kapatılması neredeyse imkânsız hale getirildi. HDP’liler bu yargılama sonucunda ceza alsa dahi bu otomatik olarak HDP’nin kapatılmasına kapı açmıyor. Bir kademe var. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı HDP’den bu isimleri ihraç etmesi isteyecek. İhraç ederse ihtar ortadan kalkacak, etmezse Hazine yardımının kısmen ya da tamamen kesilmesi yönüne gidilecek. Pat diye kapatma yok. Hem şimdiye kadar kapatılan partiler ne sağladı? Tam aksine PKK’ya yaradı.
Kobani olayları milletin vicdanında büyük yaralar açtı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belirttiği gibi hesabının sorulması gerekiyor. Ama geçmişte yapılan yanlışlara düşmeden, işin siyasi boyutunun çok iyi yönetilmesi şartıyla.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/kobani-sorusturmasi-6-yil-sonra-neden-basladi-41628773
 
2-Mahmut Övür-Sabah
“Kremlinde Türk lobisi”

Genç bir işadamı şu tespiti yapıyor: "Teknolojiden doğal kaynaklara Rusya'da iş yapmayı en çok hak eden, Rusya'nın en yakın komşusu ve Rusya nüfusunda çok sayıda akraba toplulukları bulunan Türkiye Cumhuriyeti'dir. Türkiye, Rusya ile tam mutabakat ve dürüst ortaklık amacıyla kelimenin tam anlamıyla Kremlin'de şube açmalıdır. Çünkü Kremlin, Türkiye aleyhine yapılan propagandalarla manipüle edilmektedir."
Bunun için Türkiye'deki iş adamlarının, sivil toplum örgütlerinin elini çabuk tutup harekete geçmesi gerektiğini söyleyen genç iş adamı sözlerini şöyle noktalıyor:
"Türk dizisini, Türk baklavasını, Türk kahvesini Rus'un masasından kaldırmamak vatan borcudur. Türkiye kapıdan çıkıp bacadan girerek, İsrail'in vaat ettiği pembe panjurlu evi, Türk müteahhit hızıyla Kremlin'in bahçesine dikmelidir."
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/ovur/2020/10/06/kremlinde-turk-lobisi

 

3-Hasan Basri Yalçın-Sabah
“Karabağ da ilerleme”

Operasyonu hızla güney ve hatta güneybatı taraflarına kaydırmak da bir seçenektir. Perde arkasına çok hâkim olduğumuzu söyleyemem. Rusya'nın görüşlerini doğal olarak Aliyev bizden daha iyi biliyordur. Bu nedenle operasyonun bu haliyle devam etmesi siyaseten daha doğru olabilir. Ama askeri olarak Azerbaycan'ın zamanla yarıştığını da söylemek lazım. Her kim ne zaman müdahil olacaksa bir oldubitti ile karşılaşması daha güvenli bir seçenek gibi duruyor. Sonuç itibariyle Azerbaycan'ın Rusya'yı tercih yapmaya zorlaması gerekiyor. Yeterli ilerleme sağlanabilirse çıta da ona göre belirlenmiş olur. Ama vakit uzadıkça Paşinyan'ın gitmesi ve yerine Rusya'ya daha yakın bir aktörün gelme şansı da artıyor.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/hasan-basri-yalcin/2020/10/06/karabagda-ilerleme

 

4-Kemal Öztürk-Habertürk
“HDP’yi kapatmak mı yasal zemine çekmek mi istiyoruz”

Bir HDP’li "Ne yapsak da tabanımızı konsolide etsek?" diye sorsa, ona şu cevabı verir bir siyasal iletişimci. "Mağdur pozisyonuna düşmelisin". HDP’nin mağdur pozisyonuna düşmek için bir şey yapmasına gerek kalmadı. Zira medya ve siyaset dünyasında öylesine bir dil kullanıldı ki (özellikle de yerel seçimlerde), HDP'nin hepimizin gözünün önünde terörü desteklemesi unutuldu ve birden herkesin lanetlediği, küfür ettiği, dışladığı mağdur gibi gözüken bir parti oluverdi. Tabanı da bir dönem ondan şikayetçiyken, bu dışlayıcı ve rencide edici dil yüzünden partisine sahip çıkmak zorunda hisseti kendisini.
Son Kobani tutuklamalarını da aynı çerçevede görebilirsiniz. O dönem Kobani soruşturmasına muhatap olan HDP yöneticileri için kimse laf etmemişti. Ancak aradan 6 yıl geçtikten sonra yeni tutuklamaların olması, öyle kolay izah edilir bir durum değildir.
https://www.haberturk.com/yazarlar/kemal-ozturk/2825692-hdp-yi-kapatmak-mi-legal-zemine-cekmek-mi-istiyoruz
5-İbrahim Karagül-YeniŞafak
“Ermenistan’ın üzerinden Türkiye-Rusya-iran savaşı mı planlandı”
6. Ermenistan ve bu savaşı provoke eden güçler, söz konusu mücadeleyi üçlü savaşa dönüştürmek isteyecek. Üç ülkenin böyle bir tuzağa sürüklenmesi, Kafkasya’dan Basra Körfezi’ne, Karadeniz’den Doğu Akdeniz’e bütün bölgenin savaşa sürüklenmesi demek. Bu, çok büyük bir yıkım olacaktır.
7. Soru şu: Acaba, Ermenistan’ı Azerbaycan’a saldırtan güçler, Tovuz saldırısı ile başlatılan süreç, arkasındaki akıl, Türkiye-Rusya-İran arasında üçlü bir savaşı mı amaçlıyor?
8. Rusya ve İran, bırakın Ermenistan’a saldırıyı, bu ülkeyi hemen Karabağ ve işgal bölgelerinden çıkarmalı. Bunu bizzat kendileri yapmalı. Ve bu büyük tuzağı ciddiye almalı!
9.Küçücük Erivan hem Rusya’ya hem İran’a oyun oynuyor.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/ibrahimkaragul/ermenistan-uzerinden-turkiye-rusya-iran-savasi-mi-planlandi-2056431

 

6-Ahmet Taşgetiren-Karar
“Adalet ıskalanırsa”

Bakın Doğu Perinçek çok emin: Türkiye’de Yargı altın devrini yaşıyor! Siz de katılıyor musunuz Perinçek’in yargısına? Bakın dostlar, şu an Türkiye, en çok “Yargı”yı tartışıyor. Siz de habire gerekçe seslendiriyorsunuz. “Bir eksiklik varsa şundan dolayı, bundan dolayı…”  Adalet mekanizması, sürekli “ilke, etik değer” hamleleri yapıyor, çünkü “etik değer boşluğu” var, “ilkesizlik” var.
https://www.karar.com/yazarlar/ahmet-tasgetiren/adalet-iskalanirsa-1587324

 

7-Taha Akyol-Karar
“Siyasal İslam hayal ve gerçek”

İslami kesimde “İslam dünyasının gözü Türkiye’de… İslam dünyası Türkiye’yi bekliyor…” söylemi yaygındır. Türkiye’nin İslam dünyasına liderlik etmesi de söylenir.“Gönül coğrafyamız” diye bir kavramın neyi anlattığı da belli.Kültür planında böyle düşünülebilir, tartışılır… Ama bu özlemler politika haline gelirse, gerçeklerle çelişiyor. Beklenin tam aksine sonuçlar doğuruyor: Diğer Müslüman ülkelerin rejimleri bunu kendilerine karşı tehdit görüyor.Onlardaki Osmanlı tasavvuru bizdekinden çok farklıdır. Arap Milliyetçiliğini Abdülhamit zamanında, Osmanlı mekteplerindeki Arap öğrencilerbaşlatmıştı!Milli devlet  (ulus devlet) çağında imparatorluk ya da ümmet referansıyla devlet siyaseti yapmak “yeni kapılar açmak yerine sorunlar çıkartıyor.”
https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/siyasal-islam-hayal-ve-gercek-1587325ü


8-Soner Yalçın-Sözcü
“Asıl sorun geçmişe bakışta”

Günümüzde mevcut iktidar tarafından eleştirinin bu derece “suç”– “ceza” kavramına sokulmasının sebebi de, geçmişi anlayış şekli değil mi? II. Abdülhamit “takıntıları” sürüyor! Hemen her gün ya bir haber ya da sosyal medyadaki bir paylaşım yüzünden insanlar gözaltına alınıyor, tutuklanıyor!( İktidar yolundan yürüyerek her eleştirinin dış güçlere hizmet ettiğini düşünen kimi polemikçi kafalar da yok değil!)
Toparlarsam: “Altın çağ” miti iktidarı yaşanılan günümüz nesnelliğinden koparıyor.
Geleceği inşa etmesinin önündeki en büyük engelin bu düşünce-ruh hali olduğunun farkında mı iktidar? Sanmam.Oysa. Tarih gösterir ki, geçmişin hatalarıyla yaşayanlar gelecekte yıkılıp gider.Evet realite budur:Geçmişi anlayış şekliniz, şimdiki zamanı nasıl anlayacağınızı gösterir.
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/soner-yalcin/asil-sorun-gecmise-bakista-6068135/

 

9-Resul Tosun-Star
“HDP Kapatılmalı mı”

Çözüm nedir? Anayasa ve yasaların çizdiği hudut belli; kapatmak zorunda kalırsa kapatır. Hukuken kimse bir şey söyleyemez. AİHM de itiraz edemez. Batasuna kararı ortada.Ama ben kapatmasız çözümlerden yanayım.
Teröre destek kabul edilemez. Parti kapatılmamalı ama kademeli cezalandırma ile desteğe engel olmaya çalışılmalıdır. Son tutuklamaları da ben hem terörle mücadele bağlamında hem de kademeli cezalandırma olarak değerlendiriyorum. Bu şekilde kademeli  yaptırımlar artırılmalıdır.
Hazine yardımı uzun bir süre için mutlaka kesilmelidir. Ayrıca HDP’ye oy veren seçmenin sosyolojisi objektif olarak masaya yatırılmalıdır. İdeolojik olarak HDP ile yan yana durması mümkün olmayan seçmenin tavrı mercek altına alınmalıdır.Diyarbakır anneleri bu sosyolojinin farklı bir versiyonudur.
Ve bence bu annelerin eylemleri HDP üzerinde parti kapatma müeyyidesinden daha etkili bir rol oynamaktadır.
https://www.star.com.tr/yazar/hdp-kapatilmali-mi-yazi-1577876/

 

10-Murat Çelik- Posta
“Duayen diplomattan tespitler”

Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu, konuya Türkiye-Rusya ilişkileri bağlamında önemli bir parantez açtı.

Türkiye ile Rusya’yı karşı karşıya getirmek gibi bir hesaba dikkat etmek lâzım. İki ülke, Libya’da, Suriye’de karşı karşıya. Doğu Akdeniz’de, Moskova her şeye rağmen Yunanistan-Kıbrıs Rum Kesimi tezlerine daha yakın. Kırım konusunda Türkiye ile karşı karşıya. Bu tabloda, Ankara-Moskova ilişkileri üzerinde bir hesapları olabilir. Ama Ermenistan bu kadar hesaplı mı davranıyor? Bence hayır. Zaten sahaya da bakıldığında, Azerbaycan mevzi kazanıyor.
96-98 yıllarında Bakü’de büyükelçilik yaptım. Azerbaycan zenginleşti. Silahlı Kuvvetleri Türkiye tarafından eğitildi. Teçhizat olarak da ileri seviyede.
https://www.posta.com.tr/yazarlar/murat-celik/duayen-diplomattan-tespitler-2280566

 

11-Oral Çalışlar-Posta
“Ermenistan-Azerbaycan farklı bir pencere”

Rusya, bir tarafın galibiyetiyle sonuçlanacak bir ortama izin vermeyeceğini gösteriyor. İran’ın ne yapacağı da önemli. İran, kuzeyde Azerbaycan’la yaşadığı sınır sorunları nedeniyle Ermenistan’a yakın bir tutum içinde. Batılı ülkelerin önemli bir çoğunluğu (ABD başta olmak üzere) ateşkes çağrısı yaparken, Ermenistan’ı kolluyorlar.
https://www.posta.com.tr/yazarlar/oral-calislar/ermenistan-azerbaycan-farkli-bir-pencere-2280565

 

12-Hasan Cemal-T24
“Milliyetçilik illeti insanlığın yakasından hiç mi düşmeyecek”

O geceyi hiç unutmam.
Gazeteci milleti kendine yine iyi bir meyhane bulmuştu: The Real Armenian Kitchen.Kökleri İzmir'e uzanan Artuş Babayan'la eşinin kendi elleriyle hazırladıkları 
birbirinden leziz meze ve yemekler... Ermeni şarabı ve konyağıyla dolu kadehler 
Türk-Ermeni dostluğu için kalkıyor. Uzun masada, yakın geleceğe dönük barış beklentilerinin fena halde ağır bastığı heyecanlı konuşmalar yapılıyor. 
Ben de konuşuyorum. Bir yıl önce kaybettiğimiz Hrant Dink'i anarken 
göz yaşlarımı tutamıyorum.2008 yılı Eylül ayında, evet, İlk defa bir Türk Cumhurbaşkanı'nın, Abdullah Gül'ün Erivan'a geldiği o zamanlarda 
ne kadar da iyimserdik barış konusunda...Bir de bugünkü halimize bakın.
Bir karamsarlık çukurunun dibinde kıvranıyoruz.Azerisi, Ermenisi, insanlar ölüyor. 
Daha acısı, bu ülkenin ne iktidarından ne de muhalefetinden barışa dair tek bir kırıntı bile yok. Ne kadar hazin. Milliyetçilik illeti insanlığın yakasından 
hiç mi düşmeyecek?..
https://t24.com.tr/yazarlar/hasan-cemal/milliyetcilik-illeti-insanligin-yakasindan-hic-mi-dusmeyecek,28247