Köşe Yazıları Yorumsuz - 31 Mart 2021 Çarşamba

31 MART 2021, ÇARŞAMBA
KÖŞE YAZILARI

 

 

1-Abdulkadir Selvi / Hürriyet
“Kılıçdaroğlu’nun seçim stratejisi ve helalleşme”
HDP iddianamesini inceledim. PKK yöneticilerine övgü mü, Kandil’e methiyeler dizme mi, PKK üzerinden Türkiye’yi tehdit mi, bağımsız Kürdistan hedefi mi? Yani anlayacağınız, HDP’nin kapatılması için ne gerekiyorsa yapmışlar. HDP’liler sırtlarını PKK’ya dayayıp, demokrasiyi zehirlemeye devam ediyor. Ama işin üzücü yanı bedelini onlar değil, Türk demokrasisi ödüyor. Dünyanın hiçbir yerinde terör örgütü olan bir parti olmaz. Dünyanın hiçbir yerinde terör örgütünün partisi olmaz.Ama bizde var
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/kilicdaroglunun-secim-stratejisi-ve-helallesme-41776071?sessionid=2

 

2- Yalçın Bayer / Hürriyet

“Alman siyasetinin yükseleni Yeşiller”
Yeşiller iyi eğitimli ve şehirli seçmenlerin desteğini hedefliyor. Güçlü olduğu yerler özellikle büyük üniversite kentleri. Yeşiller’e oy verenlerin “yeni orta sınıf” olarak nitelenen, ileri teknoloji, iletişim, hizmet sektörü, kültürel üretim sektöründe çalışan, yüksek eğitimli kesim olduğu söyleniyor.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/yalcin-bayer/alman-siyasetinin-yukseleni-yesiller-41776027


3-Kerem Alkin / Sabah

“Kuşak yol-a ‘demokratik’ rakip"
Bununla birlikte, geçen Cuma günkü yazıda vurguladığım üzere, '20 yıllık tercihlerle yüzleşmek', ABD'nin şu konuyu da sorgulamasını gerektiriyor: 'Demokrasi ile kalkınma', 'Demokrasisiz kalkınma' ikilemi.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/kerem-alkin/2021/03/31/kusak-yola-demokratik-rakip


4-Dilek Güngör / Sabah

“İşçi emeğini sömüren demokratlar”

Barsan Lojistik'ten Arvato'ya, Ekmekçioğulları Grubu'ndan Döhler'e, Cargill'den Oral Ambalaj'a, Dardanel'e kadar birçok fabrikada Kod 29 maddesine sığınarak işçiler çıkarıldı. Bildiğim kadarıyla, Çalışma Bakanlığı bazı fabrikalara müfettiş gönderip işçilerin mağduriyetini önlemeye çalıştı. Fakat, bu yeterli olmuyor. İşverenlerin Kod 29'u suistiimalinin önlenmesi, SGK'nın Kod 29'la işten çıkarmaları sıkı bir şekilde denetlemesi, işverenin beyanlarına ispatlama yükümlülüğü getirmesi gerekiyor. Yoksa bu patronlar işçilerin hepsini kara listeye alır!
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/dilek-gungor/2021/03/31/isci-emegini-somuren-demokratlar

 

5-Mehmet Acet / Yeni Şafak

“Türk-Amerikan ilişkilerine dair son durum raporu”

Aradan yüz gün geçmesine rağmen beklenen Biden/Erdoğan görüşmesinin hâlâ gerçekleşmemiş olması, bardağın boş tarafını temsil ediyor olsa da kurumsal boyutta sağlanan temaslar, ilişkileri ‘kontrollü şekilde’ yumuşatma ve ‘öngörülebilir’ halde tutma arayışlarını belirgin hale getirmiş durumda.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/mehmet-acet/turk-amerikan-iliskilerine-dair-son-durum-raporu-2058060secimleri-1824195


6-Kübra Par / Habertürk

“Kılıçdaroğlu’nun metin yazarlarına küçük bir tavsiye"

Bana göre dünkü konuşmasında en çok etki uyandıracak bölüm emeklilerin bayram ikramiyesinin Ramazan ve Kurban Bayramı'nda 1500 TL'ye çıkarılması çağrısıydı. Kendisi de hatırlattı; bu ikramiye meselesi sahiden de 7 Haziran seçimlerinde CHP’nin en akılda kalan vaadiydi. 1 Kasım’a giderken AK Parti de sahiplenmek zorunda kalmıştı
https://www.haberturk.com/yazarlar/kubra-par-2561/3023423-kilicdaroglunun-metin-yazarlarina-kucuk-bir-tavsiye


7-Muharrem Sarıkaya / Habertürk

“Siyasetin leylekleri…”

Muhalefet bir yandan sosyolojik tabanını harekete geçirirken, diğerlerini de benzer davranışa itmek isteyebilir. Ancak beklentinin gerçekleşmemesi bir süre sonra kendi seçmeninde de bıkkınlık yaratır, seçim geldiğinde yorgun ve inancı kaybolmuş, takatı kalmamış sosyolojik tabanı karşısına çıkarır. Ava giderken avlanmak gibi…
https://www.haberturk.com/yazarlar/muharrem-sarikaya/3023463-siyasetin-leylekleri


8-Kurtuluş Tayiz / Akşam

“FETÖ devletten sürüldü ama CHP'de iktidar”

"Derin devlet" sanıldığı gibi sadece devlette örgütlenmez, en büyük örgütlenme alanı da muhalefettir. Yani siyasi alanın her yanına dağılıp ne kadar köşe başı varsa tutmak isterler ki, bizdeki hikaye de farklı değil. FETÖ devlet kurumlarından, bürokrasiden tasfiye edildi ama varlığını bugün en çok siyasi alanda, özellikle de muhalefet partileri içinde sürdürüyor.
https://www.aksam.com.tr/yazarlar/kurtulus-tayiz/feto-devletten-suruldu-ama-chpde-iktidar/haber-1161239

 

9-Emin Pazarcı / Akşam

“Ne yaptılar"

Bakan'a göre, iki yardım kolisi ile günü idare etmeye çalışıyorlar. Yarım kalmış projeleri bitirmek gibi bir çabaları yok. Oysa İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin ciddi bir bütçesi var. Bakan Karaismailoğlu da bu duruma işaret edip "Bu paraları ne yapıyorlar?" diye sordu.
https://www.aksam.com.tr/yazarlar/emin-pazarci/ne-yaptilar/haber-1161231https://www.birgun.net/haber/elveda-ab-cipasi-339340

 

10-Taha Akyol / Karar
“İradesini teslim etmiş canlı robotlar"

Gürkan Sekmen’in anlattıkları Fetö’ye de uyuyor. Bu tür yapılar iyi niyetli insanları da çekebildikleri için, suça karışanlarla suç fiili işlememiş olanları ayırt etmek hukuki ve ahlaki bir ödevdir. Bu yapılar sırf dinsel de değildir. Benim “Hayat Yolunda” adlı kitabımda anlatmıştım. Faşizmde yüce ırkın, komünizmde dünya devriminin neferi olmak duygusu da gönüllü köleler, öfkeli robotlar yaratmıştır.
https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/iradesini-teslim-etmis-canli-robotlar-1588985

 

11-Mustafa Balbay / Cumhuriyet
“Nasıl bir ne-sille karşı karşıyayız?"
Yeni kuşaklar AKP dayatmasına teslim olmadı. AKP’nin yüzde 95’ine hâkim olduğu medya varsa, geride tıpkı karanlıkta bir kibritin bile etkili olması gibi yüzde 5’lik çelik var. Bunun yanında gençliğin bilgiye doğrudan kendisinin ulaşabileceği alanlar var. 4 yaşından itibaren dünyayı tanımaya başlıyorlar. 3 yaşındaki çocuk, yerde karınca görünce iki parmağıyla büyütme işareti yapıp yakından tanımaya çalışıyor!
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/mustafa-balbay/nasil-bir-ne-sille-karsi-karsiyayiz-1824443

 

12-Barış Doster / Cumhuriyet
“Yeni Osmanlıcılık ve Türk karşıtlığı”
Peki, Türkiye’de siyasal İslamcı, yeni Osmanlıcı çevrelerdeki Türk ve Türkiye karşıtlığı nasıl izah edilebilir? Bu çevrelerdeki Arap hayranlığıyla mı, hilafet ve saltanat özlemiyle mi? Başka sebepleri de var mıdır? Açılım sürecinde, T.C. ibaresi kamu kurumlarından kaldırılmıştı. Süreç bitince, yerine döndü. Geçen günlerde Danıştay, okullarda okutulan Andımız ve Atatürk kabartmasının devlet nişanlarından kaldırılmasına karar verdi. Milliyetçiliğin her türlüsünü ayaklar altına alan; ulus devletle hesaplaşmak isteyen; Türk kimliğini ulus kimlik, ortak kimlik, üst kimlik olarak değil, Anadolu’daki herhangi bir etnik topluluk, azınlık kimliği olarak gören sözler belleğimizde. Atatürk adı stadyumlardan, caddelerden, havaalanlarından, okullardan kaldırılıyor. Atatürk’e hakaret edenler baş tacı ediliyor. Lozan ve Montrö karşıtlığı hız kesmiyor. Atatürk’ü anmadan Çanakkale Zaferi kutlanıyor. Son olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı, bakanlığa bağlı bazı müzik ve dans topluluklarının adındaki Türk ibaresini kaldırdı.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-doster/yeni-osmanlicilik-ve-turk-karsitligi-1824454

 

13-Ahmet Gürsoy/ Yeni Çağ
“Thomas Lawrence yaşıyor mu?”
İçinde bulunduğumuz sürece bakın lütfen. Dünyaya kuş bakışı bir göz atın.
Ne görüyorsunuz? Çin, Türkleri asimile etmeye çalışıyor. ABD, Türkiye'nin etrafını kuşatıyor. Irak'ta yapılan Türkmen operasyonlarının amacı zaten Türk. Büyük Ortadoğu projesinin bölmek istediği ülke Türklerin ülkesi.
Akdeniz'de hedef gene Türk. Bir de içe bakalım. Atatürk adı her yerden siliniyor? Niye? E, devletin adını Türkiye veren ve Türklüğü yücelten O.
Andımız Türk'e vurgu yapmıyor mu? Türk Halk ve Türk Sanat Müziği "Türk" demiyor mu? Diyor.Öyle ise sormamız lazım değil mi; Lawrence yaşıyor mu?
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/thomas-lawrence-yasiyor-mu-58669yy.htm

 

14-Kazım Güleçyüz / Yeni Asya
“Harbiyeye giriş ve yeni tuzak”
Aradan hayli zaman geçti; imam hatiplerin önündeki diğer bazı engeller gibi harp okullarına giriş engeli de kaldırıldı. Ve son günlerde, harp okullarına giriş yönetmeliğinde yer alan ve “irtica”yı engel sayan madde de iptal edildi. Bu maddeye göre, okula girecek olanın kendisi, anne-babası, kardeşleri ve velisinin, tutum ve davranışları ile yasa dışı siyasî, yıkıcı, irticaî, bölücü ideolojik görüşleri benimsememiş, bu gibi faaliyetlerde bulunmamış, bu gibi faaliyetlere karışmamış olması şarttı.
https://www.yeniasya.com.tr/kazim-gulecyuz/harbiyeye-giris-ve-yeni-tuzak_539790

 

15-Cem Küçük / Türkiye
“Atatürk ismi kurs yönergesinden çıkarıldı mı?”
Harp Okullarına girişte irtica kelimesinin çıkarılması çok normal ve yerinde bir karar. Çünkü her namaz kılan, oruç tutan, dinî kitap okuyan irticacı diye devletten atıldı. İrtica kelimesi öyle saçma kullanıldı ki, bu ayıptan kurtulmak iyi oldu. Doğrusu Millî Güvenlik Kurulu tarafından terör örgütleriyle iltisaklı olan oluşumlar denmesiydi.Atatürk’ün arkasına saklanarak iş yapıp ortamı germek isteyenlerin yeni hedefi kısa adı ASTTASAK olan “Kara Astsubay Meslek Yüksek Okulu'na Astsubaylık Temel Askerlik ve Astsubaylık Anlayışı Kazandırma” kurslarından Atatürk isminin çıkarılması iddiası. Sözcü’den Saygı Öztürk gene hiçbir şeyi araştırmadan atıp tutmuş.
https://m.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/cem-kucuk/618265.aspx

 

16-Oral Çalışlar / Posta
“Güvenlik şeridinin ortak yolcuları...”
Biraz geriye gidelim: İktidar, Çözüm Süreci’nin kırılmaya uğramasıyla, frene basmış, güvenlikçi yolu tercih etmişti. Hâlâ da güvenlik şeridinden devam ediyor. Bunu ‘klasik devlet refleksi’ olarak da yorumlayabiliriz. Sonuç olarak geleneksel otoriter milliyetçi dil yeniden merkeze yerleşmiş durumda. Medyada kontenjan açılan ve muhalif oldukları varsayımıyla takip edilen kişiler; ana eğilim milliyetçi otoriterleşme olduğu için özellikle kritik meselelerde, güvenlik şeridini kullanan resmi plakalı araçlarla aynı yoldan gidiyorlar.Hatta gaza basarak daha da önden ilerliyorlar. Bu tür kişilerin muhalefet partileri içinde çoğunluk olduğu veya düşünülen oranda tasvip gördüğü kanısında değilim. Demokrasiyle özgürlükle derdi olmayan, bir kısmı hâlâ (içten içe) ‘başörtüsü yasağı’nı savunan, darbeye yeşil ışık yakabilecek potansiyeli içinde barındıran bir kesim bu. Hey gidi hey…
https://www.posta.com.tr/yazarlar/oral-calislar/guvenlik-seridinin-ortak-yolculari-2314873

 

17-Fikret Bila / T24
“Bunun adı keyfi yönetimdir”
Birincisi; Türkiye'de iktidar güven vermekten çıktı. Bir sözü bir sözünü, bir yaptığı bir diğer yaptığını tutmuyor. Özellikle ekonomide rüzgara göre savruluyor. Öngörülebilir, istikrarlı bir ortam yok. İkincisi; piyasalar ekonomik göstergelere, demeçlere göre hareket ediyor. Bu da ekonominin iyi yönetilmediğini gösteriyor. Bu nedenle doların bir aşağı bir yukarı savrulması, bu ortamda gayet normal. Bir sonraki Merkez Bankası Para Politikaları Kurulu toplantısında ne karar çıkabileceğini öngörmek mümkün değil. Faiz yükselecek mi, düşecek mi? Ekonomik göstergelere göre yükselmesi mi gerekiyor, düşmesi mi? Bunu tahmin edebilen de yok. Çünkü kararlar ekonomik gerçeklere göre alınmıyor. Atamalar da liyakate göre yapılmıyor. Sorunlar keyfi kararlarla çözülmüyor, gerçekler "ben yaptım oldu"yla değişmiyor.
https://t24.com.tr/yazarlar/fikret-bila/bunun-adi-keyfi-yonetimdir,30419