Köşe Yazıları Yorumsuz - 30 Temmuz 2020 Perşembe

30 TEMMUZ 2020, PERŞEMBE
KÖŞE YAZILARI



1-Ahmet Hakan-Hürriyet
“Elmalı skandalına dair iki ayrı komplo teorisi”

 

24 Temmuz’da Ayasofya ibadete açıldı. 25 Temmuz’da Diyanet İşleri Başkanı’nın hutbesi tartışıldı. 26 Temmuz’da Genelkurmay’ın Instagram hesabında Anıtkabir fotoğrafı yayınlandı.Bu fotoğraf için...
“Genelkurmay’ın yaşanan tartışmalara cevabı” yorumlarını yapanlar oldu.Milli Savunma Bakanlığı’ndan yetkilileri aradım. Konuyu sordum. Onlar da “Biz size yazılı bir açıklama yapacağız” dediler.Ve yaptılar da...
Gelen açıklamayı aynen yayınlıyorum:
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/elmali-skandalina-dair-iki-ayri-komplo-teorisi-41576148


2-Abdülkadir Selvi-Hürriyet
“Meclis cinsel saldırıya uğrayan D.K’yı dinledi”

 

Üç çocuk annesi olduğunu ve bu olaydan dolayı çok sarsıldığını anlatan D.K., olay üzerine HDP Mardin milletvekilleri Ebru Günay ve Pero Dündar’dan yardım istediğini anlatmış. HDP’nin iki kadın milletvekilinin kendisine sahip çıkmadığını,“İki kadın milletvekili bana ‘olayı kapat’ diyerek vazgeçirmek istediler” diyerek anlatmış. D.K. HDP milletvekillerinin kendisiyle alay ettiğini ve “Sana doktor göndereceğiz” dediklerini ifade etmiş.D.K. olayı üzerine konuştuğum HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ise olayın başta kendilerine farklı aksettiğini belirterek, “Kadının beyanı esastır. Bu işin peşini bırakmayacağız” demişti. Buldan, sözlerinin arkasında duruyor.D.K. çok iğrenç bir saldırıya maruz kaldı. Ancak onun mücadelesiyle cinsel saldırıya uğrayan kadınlara Meclis yolu açıldı. Bu tür olaylarda Meclis artık mağdure kadınları da dinleyecek, dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili ise hesabını yargıda verecek.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/meclis-cinsel-saldiriya-ugrayan-d-k-yi-dinledi-41576140


3-Hasan Basri Yalçın-Sabah
“Muhalafetin tutarsızlıktaki ısrarı”

 

Sırf Erdoğan dış politikada kaybetsin diye Suriye ve Libya'ya dair takındıkları tavır bunun en iyi örneği. CHP her türlü askeri operasyona karşı olduğunu açıkça ve defalarca dile getirdi. Halbuki kaybeden sadece Erdoğan değil tüm ülke olur. Ama umurlarında olduğunu pek sanmıyorum.Tutarsızlığın bir diğer kaynağı da CHP'nin dostlarını tatmin etme çabası olabilir. Suriye'de "Afrin'e girmeyelim" diyen Kılıçdaroğlu muhtemelen HDP'yi memnun etmeye çalışıyordu. Yeni askeri operasyonlar yapılmasın derken de aynı durum söz konusuydu. Ama bir yandan da egemen güçlerle mücadele edilmeli gibi milliyetçi oylara hitap eden söylemler kullanılıyor.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/hasan-basri-yalcin/2020/07/30/muhalefetin-tutarsizliktaki-israri


4-Mahmut Övür-Sabah
“Hilafet kimleri sevindirdi”

 

Düne kadar "başörtüsünü" bir kutuplaştırma aracı olarak kullanan laik-cumhuriyetçi birçok yazarın mal bulmuş mağribi gibi bu olaya sarılmasından belli. Çünkü artık başörtüsü etkili değil, "hilafet" hem yeni hem de daha kutuplaştırıcı bir malzeme. Buradan ülke yararına bir siyaset çıkmaz.
Dikkatle izliyorum, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten sonra İletişim Başkanı Fahrettin Altun da çok net bir açıklama yaptı. Başkan Erdoğan'ın siyaset tarzının radikalizmi dışladığını belirten Altun şöyle diyordu:
"İdeolojik saiklerle milli ve manevi değerlerimizi karşı karşıya getirme çabaları beyhudedir. Radikalizmin her türüne karşıyız. Ayasofya bağlamında ortaya atılan hilafet tartışmalarını da anlamsız ve beyhude buluyoruz. Bunun Türkiye siyasetinde bir karşılığı da yoktur."
Arkasında milyonlarca insanın desteği olan aktörlerin söyledikleri mi ölçü alınmalı yoksa marjinal birilerinin söyledikleri mi? Eğer siz, ilkini değil de ikincisini dikkate alıyorsanızkusura bakmayın niyetiniz halis değil.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/ovur/2020/07/30/hilafet-kimleri-sevindirdi


5-Nihal Bengisu Karaca-Habertürk
“Hilafet talebi üzücü ama şaşırtıcı değil”

 

Sağdan MHP, soldan Vatan Partisi tarafından çekiştirilen ve üzerine Atilla İlhan ulusçuluğu serpilen kitle, Kemalistler kadar Türkçü, Ulusalcılar kadar devletçi, Osmanlı hayranı ama Osmanlı’nın aksine değerleri Anadolu coğrafyasına sıkışmış, ‘ümmet’ten vazgeçmiş, ‘milleti’ kendi değer yargılarında hizalamak isteyen ve hizalayabildiğine millet diyen karma bir kimliğe ya da kimlik bunalımına doğru gidiyor.
https://www.haberturk.com/yazarlar/nihal-bengisu-karaca/2758285-hilafet-talebi-uzucu-ama-sasirtici-degil


6-Muharrem Sarıkaya-Habertürk
“CHP’nin Kürt seçmen hedefi”

 

Görünen o ki, Kılıçdaroğlu dünkü Grup konuşmasında da dile getirdiği “Selahattin Bey hukuksuz olarak cezaevinde”söylemiyle bu teması bir adım daha yukarı çekerek sıcak tutmakta kararlı.Çünkü Kılıçdaroğlu, kentli muhafazakar seçmene ulaşma politikasında, Kürt muhafazakarlar da önemsiyor...Birinci önceliği HDP olan Kürt seçmenin, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci tercihinin Millet İttifakı'nın adayı olmasını sağlamayı amaçlıyor.Benzer şekilde HDP’ye oy vermeye eli gitmeyen, geçmişte AK Parti’ye oy vermiş, ancak yerel seçimde kopuş göstermiş muhafazakar Kürt seçmeni de 1991 öncesinde olduğu gibi sürekli CHP'ye oy verir hale getirmek için çaba gösteriyor.Daha önce de belirttiğim gibi, Kılıçdaroğlu CHP’nin siyaset kültüründe önemli bir dönüşüm yaptı.Yapmaya da devam ediyor…
https://www.haberturk.com/yazarlar/muharrem-sarikaya/2759148-chpnin-kurt-secmen-hedefi


7- Nagehan Alçı-Habertürk
“Teşekkürler Yasin Aktay”

 

Günlerdir anlatmaya çalıştığım tuzağı açık seçik yazdığı için sağolsun…İstanbul Sözleşmesi’ne muhalefet edenlerin gerçek niyetini tüm berraklığıyla ortaya koyduğu için sevgili Yasin Aktay’a binlerce teşekkür! Pazartesi izne çıkmış, bir süre köşemde yazı yayınlamayacağım demiştim. Aktay’ın dürüst çıkışı sayesinde tatilde yazmak şart oldu. Ne diyor İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkanlar? Yok cinsel yönelimden bahsediyormuş, yok toplumu cinsiyetsizleştiriyormuş... Bunların tamamen bahane olduğunu Yasin Aktay itiraf ediyor. LGBT söylemlerinin kadınların temel haklarına dair tamamen bir erkek kamuflajı olduğunu hep yazdım ve söyledim. İstanbul Sözleşmesi’nde esas mesele şudur…Erkeklerin kadınlara tahakküm edebildiği bir düzenden mi yanasınız? Yoksa şiddet gören ve ezilen kadınlardan mı yanasınız?
https://www.haberturk.com/yazarlar/nagehan-alci/2759420-tesekkurler-yasin-aktay


8-Abdurrahman Yıldırım-Habertürk
“ABD ile 100 Milyar Dolarlık hikaye yazma stratejisi”

 

-Rapora göre, 2019 yılında ABD Çin’den yaptığı ithalatı 91 milyar azaltarak 472 milyar dolara indirdi. Çin yerine de, Vietnam’dan 18, Meksika’dan 12 ve Tayvan’dan 9 milyar dolar daha fazla ithalat yaptı. ABD’nin 2019’da Türkiye’den ithalat artışı sadece 400 milyon dolarda kaldı.
-Rapor “ABD’nin Çin’den ithalatını kararlı biçimde azaltacağını ve 2023 yılına kadar 150-200 milyar dolar daha düşüreceğini”öngörüyor. Çin’den boşalacak yer de başka ülkeler tarafından doldurulacak.
-İşte Türkiye için fırsat da burada. Çin’den boşalan ithalatın bir kısmını pekala Türkiye karşılayabilir.
https://www.haberturk.com/yazarlar/abdurrahman-yildirim-1018/2759419-abdyle-100-milyar-dolarlik-hikaye-yazma-stratejisi

 

 

9-İbrahim Kiras-Karar
“Osmanlıya hilafet mi geldi”

 

Nereden baksanız, “Osmanlı hilafeti” tecrübesinin İslam tarihinin muhtelif devirlerindeki hilafet kurumu örneklerinden farklı olduğu kadar bugünkü hilafet algısıyla da ilgisi bulunmayan bir uygulama olduğu görülüyor. Ne var ki Hilafet kurumunun tarihî boyutunu kavrayabilmek için konunun dindeki yeriyle ilgili tartışmalara da vakıf olmak lazım. Günümüzdeki yaklaşımları çözümleyebilmek için ise kavramın modern zamanlarda sosyal zihniyet içinde edindiği sembolik değere ve işleve göz atmak gerekiyor.
https://www.karar.com/osmanliya-hilafet-geldi-mi-1577617


10-Ahmet Taşgetiren-Karar
“İslamcı erkekler meselesi”

 

Bunu dediğine ve gerçekten de o kesimlerle mesela Yeryüzü Doktorları bünyesinde uzun süre beraber olduğuna, en önce Ahmet Davutoğlu ile çok uzun bir yol arkadaşlığı bulunduğuna göre, bu ifadelerin çok “kategorik” çok “maksadını aşıcı” olduğunu da biliyor olmalıdır. Yani Türkiye’deki kadına şiddet olgusu, ya da ailedeki sancı “Dindar, İslamcı erkeklerin çağa ayak uyduramıyor olması”na mı bağlanıyor? Benim bildiğim Gelecek Partisi’nde de onlarca dindar, İslamcı erkek var, kaç tanesi evinde söylenen şiddet ortamını gerçekleştiriyor? Bence talihsiz ifadeler bunlar. Bu sözler, GP’nin sitesinde de paylaşılıyor, parti görüşüymüş gibi. O da talihsiz bir tavır.İstanbul Sözleşmesi ile ilgili tartışma, o sözleşmeden çok daha geniş bir sancı alanını ilgilendiriyor. Kamuoyunda kıran kırana bir savaş iklimi var. İktidar ne yapacağını şaşırmış durumda. Tam da böyle bir kaos ortamında tartışmanın bir ucuna tutunmak bana göre her iki yeni parti (GP ve DEVA) için de ciddi bir handikaptır.
https://www.karar.com/islamci-erkekler-meselesi--1577619


11-Akif Beki- Karar
“Ak Parti hilafete karşıyken bu ne”

 

Bu söylem bir sınamayla karşı karşıya şimdi. Müslüman Uygur Türklerine insanlık dışı muamele gerçeğiyle test ediliyor. Geçeceği konusunda ise şüpheler var. Nedeni, 5 daimi üyeden Çin’i maddi sebeplerle üzmeme hassasiyeti. İçişleri Sözcüsü İsmail Çataklı, Twitter’dan şöyle çıkıştı: “Bir siyasi partinin genel başkanı tarafından 50 bin Uygur Türk’ünün Çin’e gönderileceği iddiasında bulunulmuştur. Uygur kardeşlerimiz müsterih olsunlar. Bu iddia tam bir hezeyandır.” Yalanlama sevindirici. 50 bin kişi doğrudan gönderilmeyecek. Fakat bir kişi bile ve üçüncü ülkeler üstünden gönderilmeyecek diyebiliyor muyuz? Bir de iddia, bir genel başkanın değil. Uluslararası toplum bunu konuşuyor. Dünyanın vicdanı harekete geçti. Kimsesiz Uygurlarla dayanışıyor, mazlumlara sahip çıkıyor. Küresel boykot kampanyası başladı. Tam sırası. En öne düşme, dünyanın 5’ten büyük olduğunu eylemle gösterme zamanı. Neden bu konuda da bir şey söylenmiyor?
https://www.karar.com/ak-parti-hilafete-karsiyken-bu-ne-1577622


12-Ali Bayramoğlu- Karar
“Kritik bir kurultayın ardından”

 

Bu koşullarda, Kürt meselesi ve ona dair asayişçi politikalar, AK Parti-MHP-Ulusalcı koalisyonun nasıl ana yapıştırıcısını oluşturuyorsa, muhalif cephenin asli temalarından birisi olmaya doğru hızla ilerliyor. CHP’nin bu alanda taşıyıcı ve koordinatör olması, siyaset ve demokrasi bakımından, mevcut koşullarda hayati önemde görünüyor. Bu ise, ancak ana muhalefet partisinin çözüm konusunda net tutum ortaya koymasıyla mümkün. Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları bu açıdan önemliydi.
https://www.karar.com/kritik-bir-kurultayin-ardindan-1577616


13-Soner Yalçın-Sözcü
“İmamoğlu kime lanet okusun”

 

Cumhuriyet, Ayasofya'nın vakfiye tapusuna dokunmadı, müze gelirini de Ayasofya için kullandı. Ya diğerleri? Kim kime lanet okumalı? Şu ayrıntı gözden kaçmamalı: İBB Meclisi'nde çoğunluğu oluşturan AKP-MHP ittifakı, İmamoğlu'nun her teklifini reddederek, işin özünde amacı İstanbul'a hizmet olan Fatih Vakfiyesine karşı çıkmıyor mu? Aslında kime “lanet okumak” gerekiyor? Mesela, İstanbul'da sosyal yardımları engelleyenlere olabilir mi? Mesela, İstanbul'da yoksullara süt dağıtan belediye görevlilerini engelleyenlere olabilir mi? Mesela, İstanbul'da yeşil alanları engelleyenlere olabilir mi? Biz kimseye “lanet okuyacak” kadar alçalmayacağız kuşkusuz. Ama şu bilinsin: Daha güzel İstanbul hedefiyle Fatih Vakfiyesine sahip çıkılır; kaba siyaset gereği hizmetleri engelleyerek değil…
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/soner-yalcin/imamoglu-kime-lanet-okusun-5960432/

 

 

14- Yılmaz Özdil- Sözcü
“Sosyal medya”

 

Hal böyleyken…Tbmm'de kanun çıkarmışlar, sosyal medyaya sansür getirmişler filan. Develer tellal, pireler berber iken belki mümkündü. Ama, üstün zekalı bilişim endüstrisi profesyonellerinin ve yetkin iletişimcilerin yarattığı dijital medya çağında, sansür imkansızdır.İstediğin kadar kanun icat et. Cüssesinin kaba kuvvetini kullananların değil…Beynini kullananların dediği olur. Doğanın değişmez kanunu budur
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/yilmaz-ozdil/sosyal-medya-5960453/


15-Mehmet Ali Güller-Cumhuriyet
“Güvenlik stratejisi nasıl oluşturulmalı”

 

İki gün önce Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar -çeşitli başkentlere ilan eder gibi- Türkiye’nin “güvenlik politikaları” açısından üç mesaj verdi:
1) “Türkiye ve ABD’nin geçmişte birçok kez yaptığı gibi daha olumlu bir yola gireceğine inancımız tamdır.”
2) “NATO Türkiye’nin güvenliğinin merkezindedir.”
3) “AB’ye üyelik bizim stratejik bir hedefimiz olmaya devam ediyor.”
Baş tehdidi saptayamama sorunu
Türkiye’nin güvenliğine tehdit ABD’den gelirken, Washington Türkiye’yi güneyinden yani Irak ve Suriye’nin kuzeyinden tehdit ederken, Washington Türkiye’yi Doğu Akdeniz’den karşıt cephe inşa ederek tehdit ederken, Washington Türkiye’yi “ekonomi sopasıyla” tehdit ederken, Washington Türkiye’yi “şu silahı vermem, verdiğim şu silahı da kullanamazsın” diye tehdit ederken, Washington Karadeniz’e girme hedefiyle Türkiye’yi bölgesinde Rusya’yla karşı karşıya getirmeye çalışırken, Washington “Ermeni soykırımı” sopasıyla Türkiye’yi sürekli baskı altında tutarken, Washington Kıbrıs’ta Türkiye’nin tam karşısında yer alırken, Ankara hâlâ ABD’yle “ortak çalışma” peşinde olursa, Türkiye’yi gözeten bir güvenlik stratejisi oluşturmak zaten mümkün olmaz!
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/mehmet-ali-guller/guvenlik-stratejisi-nasil-olusturulmali-1754956


16-Barış Terkoğlu-Cumhuriyet
“Yeter artık şu cumhurbaşkanını kandırmayın”

 

Üstelik bu ilk de değil...15 Temmuz’dan sonraki ilk 29 Ekim Resepsiyonu’nda, Nurcuların “Hüsnü Ağabey” dedikleri Bayramoğlu, dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile el ele görülmüştü. Akar ondan dua istemiş, “Ordu ile alakadarız” diyen Bayramoğlu ise duasını eksik etmemişti.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-terkoglu/yeter-artik-su-cumhurbaskanini-kandirmayin-1754919


17-Vedat Bilgin- Akşam
“Cumhuriyeti Savunmak”


Hilafet arayışlarına hatırlatılması gereken gerçek ise Hilafetin Cumhuriyetin alternatifi olmadığıdır. Tarihsel bir kurum olan hilafeti dini bir yönetim ilkesi olarak görenlerin anlamadığı husus İslamiyet’in bir siyasal rejim önermediği, hilafetin tarihsel şartlar içinde Haz. Peygamberden sonra o günkü Arap toplumsal yapısında ortaya çıkmış bir kurum olmasıdır. Hilafet de, imparatorluklar, monarşiler gibi tarihsel yapılardır ve çağdaş siyasal rejim olan cumhuriyetin gerisinde kalmış bulunmaktadırlar.
https://www.aksam.com.tr/yazarlar/vedat-bilgin/cumhuriyeti-savunmak/haber-1097328