Köşe Yazıları Yorumsuz - 3 Ağustos 2020 Pazartesi

3 Ağustos 2020, PAZARTESİ
KÖŞE YAZILARI



1-Abdülkadir Selvi-Hürriyet
“İnce: Kurultaydan sonra çok talep alıyorum”

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile CHP’nin yeni Kürt raporunu konuştuk. Sezgin Tanrıkulu 2015 raporunun hazırlanmasında da çok etkindi. Ayrıca yeni raporun hazırlanma sürecinde de devrede olan isimlerden birisiydi. Çünkü Sezgin Tanrıkulu, CHP ile Kürt seçmen arasında köprü olan isimlerden.
Sezgin Tanrıkulu, “Bir Kürt raporu üzerinde çalışılıyor. Raporlar toplandıktan sonra ortak bir rapor haline dönüştürülecek. 2015 raporunda CHP’yi aşan önemli tespitler vardı. 22 soru-22 cevap olarak yayınlamıştık. CHP ile Kürt seçmen arasındaki ilişkiyi canlı tutabilme adına 2015 raporunu güncelleyip, sürekli çalışılan bir rapor haline getireceğiz. Sadece bir söylem olarak değil, bir ilişki biçimi açısından bir perspektif ortaya koymaya çalışıyoruz. Kürt seçmeni CHP’de nasıl tutabiliriz, ittifak ya da kritik bir seçimde CHP’ye oy vermelerini nasıl sağlarız, bunun çabası içindeyiz” dedi.CHP’nin yeni Kürt raporu ve HDP ile girilen süreç dikkatle takip edilmeyi gerektiriyor.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/ince-kurultaydan-sonra-cok-talep-aliyorum-41578581



2-Kerem Alkin-Sabah
“Teknoloji savaşı tam gaz”

 

'Akıllı cihazlar', 'işletim sistemleri' ve 'mobil uygulamalar' üzerinden yürüyen teknoloji savaşında, son gelişmeler hayli ilginç. Apple, geçtiğimiz cumartesi, Çin'deki cihazlarda yüklü mobil uygulama marketinden 30 binden fazla uygulamayı kaldırdı. Apple, oyun geliştiricilere ay sonu ödemeleri için düzenleyici koşulların karşılanmaması durumunda uygulamanın kaldırılacağına ilişkin hatırlatıcı bir not göndererek uygulamaları kaldırmış durumda. ABD Yönetimi'nin yasaklama konusunda kararlı bir tutum sergilediği Çin dijital uygulaması TikTok'un ABD operasyonuna ise Microsoft'un talip olduğu belirtilmekte.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/kerem-alkin/2020/08/03/teknoloji-savasi-tam-gaz



3-Şebnem Bursalı-Sabah
“Halkbank Genel Müdürü Arslan: Başarımızın temelinde milli ekonomi var”

 

Osman Arslan: Pandemi sürecinde ekonomimiz iç ve dış baskılara bağışıklık kazandı. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Milli Ekonomi Politikası, bugünkü başarının temelidir
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/sebnem-bursali/2020/08/03/halkbank-genel-muduru-osman-arslan-basarimizin-temelinde-milli-ekonomi-var



4-Çetiner Çetin- Habertürk
“ABD Suriye petrolünü PKK’ya ihale ediyor”

 

Petrol geliri Şam yönetimi ile bölüşülmeyecek. ABD merkez bankası transferi ile PKK’nın Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde açacağı 4 farklı hesaba aktarılacak. Ödemeler ise 2 ayda bir nakit olarak SDG’ye yapılacak.Rusya’nın bu anlaşmadan haberi var mı, diye düşünüyor olabilirsiniz şu anda.Evet, Ruslar bu anlaşma ile ilgili bilgilendirildiler…Olay son derece basit ve net: Müttefikimiz ABD ve Müslüman dostlarımız, PKK’yı yanı başımızda bir yandan silahlandırıyor bir yandan da ihya ediyor… Neden cevabı açık ve net!
https://www.haberturk.com/yazarlar/cetiner-cetin/2762233-abd-suriye-petrolunu-pkkya-ihale-ediyor

 


5-Ergün Yıldırım-YeniŞafak
“Pazarlanan cinselliğin utanmazlıkları”

 

Mesele bununla da kalmıyor. Bu günah adasına dünyanın önde gelen siyasetçileri de uğruyor. Mahkeme ifadelerinde İngiltere Prensi Andrew ile yakın dostluğu ifşa oluyor. Prensin zorla 18 yaşındaki kızla cinsel ilişkiye sokulduğu söyleniyor. Geçen ay FBI, bu pedofili pazar şirketinin önemli bir ismini daha yakalıyor. Epstein’in sevgilisi Maxwell adlı bu kadın, kız çocukları temin ederek günah adasına götürüyor. “Seks köleleri” çalıştırdıklarını söylüyor. Hatta Maxwell de daha önce seks kölesi olarak çalışmış. Maxwell’in soruşturmasıyla mesele ABD Başkanı Bill Clinton’a kadar uzanıyor. Clinton’un da günah adasına konuk edildiğini söylüyor. Clinton’un 2011 yılında Karayipler’deki Little St. James adasına uğradığı belirtiliyor. Epstein’in “Clinton’un bana bir iyilik borcu var” demiş
https://www.yenisafak.com/yazarlar/ergunyildirim/pazarlanan-cinselligin-utanmazliklari-2055846

 


6-Yusuf Kaplan-YeniŞafak
“Erdoğan İstanbul Sözleşmesini çöpe atmalı”

 

İstanbul Sözleşmesi, çok büyük sosyo-kültürel yarılmalara ve ailevî yıkımlara yol açacak toplumda. Çok büyük yaralara yol açtı daha şimdiden...Özetle Kadem’in ve diğer kadın derneklerinin durdukları yerin bu toplumun medeniyet dinamiklerinin ürünü Müslümanca bir yer olmadığını, ailenin ve toplumun altını oyan, erkek-kadın ilişkilerini düşmanca kurgulayan, söylemsel şiddet üreten, o söylemsel şiddetle eylemsel şiddeti kışkırtan ve meşrulaştıran seküler, İslâm-dışı, fıtratı hiçe sayan, fıtratı metamorfoza uğratan büyük ontolojik, kültürel ve sosyal yıkımlara yol açacak bir yer olduğunu, çok vebale girildiğini hatırlatıyor, bir Müslüman fikir adamı olarak uyarıyorum.Kadınların bazı haklar elde etmesinde önemli rolleri ve işleri oldu Kadem’in, elbette ki. Ama durduğu yer Müslümanca bir yer değil. Belki farkında olmadan bizim değerlerimizin altını oyan bir yer. Ailenin ve toplumun geleceği açısından da, AK Parti’nin geleceği açısından da çok sorunlu hatta tehlikeli bir yer!
https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/erdogan-istanbul-sozlesmesini-cope-atmali-2055842

 


7-İbrahim Kahveci-Karar
“Ekonomik krizden dolayı millet çocuk yapamaz duruma geldi”

 

Türk Milleti açlık ve yoksulluktan dolayı, AK Parti ve partneri MHP’nin Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi ile çocuk yapamaz noktaya geldi.Asıl mesele bu... Evet, ekonomik kriz, gelecek umutlarının kaybolması ile çocuk yapma sayısı özellikle son 2 yılda hızla düştü. Aslında çocuk sayısındaki düşme 2015 yılında başladı. Ama son iki yıl çok daha hızlandı. Tablo aşağıda:
https://www.karar.com/ekonomik-krizden-dolayi-millet-cocuk-yapamaz-noktaya-geldi-1578161



8-Yıldıray Oğur-Karar
“Ya toplumsal sözleşme n olacak”

 

Türkiye hala 17 yıl önceki sınırlarında. Kürdistan kurulmadı. Kimse bu sözleşmedeki maddeye dayanarak kendi kaderini tayin hakkı istemedi. Ulus devlet intihar etmedi.Metinler üzerinden aşırı yorumlara varmak, hak ve taleplerin önüne gelecekteki olası en kötü senaryoları engel olarak koymak, Türkiye’de her türlü gericiliğin retoriklerinden biri ola gelmiştir. Bunun en unutulmaz örneklerini başörtüsü yasağını savunanlardan duymuştuk. Üniversitelerde başörtüsü yasağının kalkmasına karşı, bugün üniversitelerde başörtüsüne izin verilirse, iki yıl sonra başörtüsüz öğrenci kalmayacağı, başörtülü kızların varlığının açık kızlara baskı olacağı gibi tezler ileri sürülmüş, afaki gelecek senaryoları o günkü hak talebinin önüne set olarak koyulmuştu.Bugün de İstanbul Sözleşmesi’ne İkiz Sözleşmeler’e karşı ileri sürülenlere benzer iri laflarla, metnin aşır yorumlanmasıyla, başörtüsü yasaklarını savunanların ileri sürdüğü türden kurmaca gelecek projeksiyonlarıyla karşı çıkılıyor.
https://www.karar.com/-ya-toplumsal-sozlesme-ne-olacak-1578170



9-Deniz Zeyrek-Sözcü
“Kaldırılsın diyenler ayrıcalıklarından vazgeçmek istemeyenler”

 

Benim anladığım, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmak isteyenler, ayrıcalıklarından vazgeçmek istemeyip, kadınlara hayatı dar eden o düzenin devamından yana olanlar.O kafaya sahip insanların arasında bir kadın olarak yaşamak ne kadar zor değil mi?İstanbul Sözleşmesi, sırf sözleşmeye karşı olanlar yüzünden yürürlükte kalmalı!
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/deniz-zeyrek/kaldirilsin-diyenler-ayricaliklarindan-vazgecmek-istemeyenler-5966235/

 

 

10- Mehmet Ali Güller- Cumhuriyet
“15 Temmuzu bastıranlar tasfiyesi”

 

Akar’a “Darbeyi açığa çıkaracak o emri neden vermedin” diye sonra Aksakallı, biliyorsunuz son Yüksek Askeri Şûra’da (YAŞ) emekli edildi. Sürpriz değildi, zira öncesinde kızağa çekilmişti zaten.Aksakallı’nın emekli edilmesinden daha önemli olanı, son YAŞ’ta 600’den fazla albayın tasfiye edilmesidir. Bilenlerden ve onları tanıyanlardan aldığımız bilgilere göre tasfiye edilenler, ordunun Kemalist subaylarıydı…Bakınız, 15 Temmuz gecesinin en önemli gerçeğidir: Tamam, her siyasi iktidar öyle bir geceden kendine kahramanlık payı çıkarmak ister, ancak darbe gerçekte Erdoğan’ın işaretiyle sokaklara çıkanların tankın egzozuna atlet tıkıştırmasıyla önlenmiş değildir. Tankı durduran tanktır; Türk ordusunun Kemalist subayları darbeyi çatışa çatışa bastırmıştır!İşte YAŞ’ta tasfiye edilen 600 albay, o gece darbeyi bastıranlardandır! Bu nedenle tasfiye edilmelerini sessizce geçiştiremeyiz…
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/mehmet-ali-guller/15-temmuzu-bastiranlarin-tasfiyesi-1755664



11-Kurtuluş Tayiz- Akşam
“İstanbul sözleşmesi hilafet ve muhafetin kızıl elması”

 

“Hilafet”, “İstanbul sözleşmesi” gibi tartışma başlıklarını, içeriğinden bağımsız şekilde, bağlamından kopararak, bir tür siyasi mühendislik faaliyeti olarak gündeme getiriyorlar. Bu konularda samimi düşünce, itiraz, eleştirisi olan toplum kesimlerinin tutumları da böylece özünden uzaklaşarak etkisini yitiriyor. Burada şüphesiz AK Parti’nin toplumdan yükselen itiraz ve eleştirilere kulak kabartması gerekiyor. Önümüzdeki süreçte de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın toplumla olan gönül bağlarını koparmayı hedefleyen benzer yapay tartışmaların gündeme getirilmeye çalışılacağına şahit olacağız. Toplumun sinir uçlarını kaşıyarak kışkırtmak isteyeceklerdir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti ise bu mayınlı alana girmeden, tuzağa düşmeden ama atılması gereken adımlar varsa atarak, düzeltilmesi gereken noktalar varsa düzelterek ülkenin asli meselelerine yoğunlaşmaya devam edecektir.
https://www.aksam.com.tr/yazarlar/kurtulus-tayiz/istanbul-sozlesmesi-hilafet-ve-muhalefetin--kizil-elmasi/haber-1098255

 


12- Evren Devrim Zelyut- Yeniçağ
“Türk ekonoisine Çİn “zulmü” “


Dış ticaret tespitlerimize yönelik şu itirazlar yapılabilir:*Çin'in Türkiye'den alacağı ürün yok. Çin zaten her malı üreten bir ekonomi. Bu son derece yanlış bir görüştür. Burada mesele adil dış ticaret kurulmasıdır. Türkiye'nin de Çin'e satacağı geniş bir ürün yelpazesi mevcuttur. Sorun Çin ile oturup pazarlık yapacak iradenin varlığıdır.*Türkiye sadece Çin'e değil Rusya ve Almanya'ya da büyük açıklar vermektedir.İfade doğrudur ancak Rusya ile açığın sebebi enerji ithalatımızdır. Almanya'ya verilen açık büyüklüğü ise yıllık ortalama 4-5 milyar dolar ile Çin'den kat kat düşüktür. Almanya Türk ihracatı içinde ilk beşte olan bir ülkedir. Ancak Çin değildir.Özetle, Türk girişimcisine ithalata bağımlı üretimi ve al-satı yani ticareti özendiren sistem artık değişmelidir. Türkiye yarı mamul üretimine geçerek, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki 'milli sanayiyi kurma' amacına geri dönmelidir. Türk ekonomisi Çin'e olan bağını kopartarak artık bir zulme dönmüş dış ticaret dengesizliğini de müzakerelerle düzeltmelidir.
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/turk-ekonomisine-cin-zulmu-56450yy.htm