Köşe Yazıları Yorumsuz - 27 Temmuz 2020 Pazartesi

27 TEMMUZ 2020, PAZARTESİ
KÖŞE YAZILARI

 

 

1-Ahmet Hakan- Hürriyet
“Merkez sağın göbeğinden önemli bir isim dün bana dedi ki”

 

Merkez sağın tam gцbeğinde bir isim.Yıllarca merkez sağ partilerde bulundu. Цnemli gцrevler ьstlendi.
Cumaları hiз kaзırmaz. Eşi beş vakit namazını kılar.Ailecek AK Parti’ye karşı da sıcaklar.
Dьn kendisiyle konuştum.Bana aynen şunları dedi:“Зok mutlu oldum Ayasofya’nın ibadete aзılmasına... Eşim de зok mutlu oldu. Sevindik. Heyecanlandık. Fakat Diyanet İşleri Başkanı’nın okuduğu hutbede Atatьrk’ь olumsuz bir biзimde зağrıştıracak şeyler sцylemesi, bir hayal kırıklığı oldu bizim iзin. Sevincimizi yaşayamadık. Ne gerek vardı bцyle bir şeye.”Bцyle bir duygudan iktidardakilerin haberdar olmasında yarar var.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/merkez-sagin-gobeginden-onemli-bir-isim-bana-dedi-ki-41573399


2- Abdlkadir Selvi-Hürriyet
“Kılıçdaroğlu damgasını vurdu”

 

Kılıçdaroğlu’nun onayı ile bir Kürt raporu hazırlanması için çalışmalar başlamış. CHP Lideri, dar bir kadroya “Bir çalışma yapın kurultaydan sonra belki açıklarız” talimatı vermiş. Birkaç yerden rapor alınıp sonra bunların ortak bir rapora dönüştürülmesi düşünülüyormuş. Kılıçdaroğlu, 2015 raporunda da olduğu gibi çözüm adresi olarak yine Meclis’i öneriyor. Sanıyorum CHP’nin yeni raporunun omurgası da Meclis referanslı olacak. Hem “Meclis etkisiz hale geldi” diyeceksin, hem asırlık Kürt sorununun çözümünde adres olarak Meclis’i göstereceksin.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/kilicdaroglu-damgasini-vurdu-41573413


3- Hasan Basri Yalçın- Sabah
“Biz böyleyiz”

 

İlla ki dönüp dolaşıp bir şekilde konuyu Atatürk'e getirdiler. Halbuki Ayasofya'nın açılışına koşanlar arasında bu konuyu hiç kimse açmıyor. Özenli bir dil bilerek tercih ediliyor. Kimse Ayasofya'nın neden müze yapıldığı konusunu deşmek peşinde değil. Eski defterleri kurcalamak kimseye bir fayda vermez. Asıl derdimiz hayırlı sonuçlara bakmak olmalı. Ortada üzücü bir durum vardı ve şükürler olsun düzeltildi. Maksat üzüm yemek. Bağcıyı dövmek değil. Ülkenin büyük bir çoğunluğu böylesi bir hassasiyet gösterirken birilerinin bunu bile bastırma çabası ayıptır. Ne istiyorlar? Diyanet İşleri Başkanı ilkeleri dile getirmesin mi? Yanlışlara işaret etmesin mi? Ortada kişisel bir hakaret falan söz konusu değil. Kaldı ki, Erbaş'ın dile getirdiği ifadeler neredeyse bütün vakfiyelerde bulunuyor. Atatürk üzerinden bir alıngan devşirmenin kimseye faydası yok.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/hasan-basri-yalcin/2020/07/27/biz-boyleyiz

 

 

4-Kerem Alkin-Sabah
“Ege Akdeniz ve Türkiye kasırgası”

 

'Ayasofya'nın yeniden aslına, Cami'ye çevrilmesi de, Türkiye'nin 'Mavi Vatan' stratejisinin bir parçasıdır. Unutmayalım, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethetmesi de, Mustafa Kemal Atatürk'ün 30 Ağustos'taki Büyük Taarruz Zaferi ve 9 Eylül'de İzmir'in kurtuluşu da tarihe 'Troya'nın öcü alındı' diye geçmiştir. Çünkü, Yunanlıların tarih boyu Anadolu'yu Ege ve Akdeniz'in ticaretinden ve güvenliğinden mahrum etme hülyası hiç bitmedi, kolay kolay bitmez. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Mavi Vatan' ve 'Ayasofya' stratejileri Yunanistan'a ve onu maşa olarak kullanan Atlantik İttifakı'nın 'Anglo- Sakson' kanadına verilebilecek en ağır, en etkili cevaptır. Türk'ün Ege ve Akdeniz'deki haklarını hiç bir güç gasp edemez ve edemeyecektir.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/kerem-alkin/2020/07/27/ege-ve-akdenizde-turkiye-kasirgasi


5-Nagehan Alçı-Habertürk
“Avrupalı turist gelmiyor peki ya gurbetçiler”

 

Kadınlarımız güvenli değilse hiçbirimiz huzur ve sükûnet bulamayız.Konuyla ilgili bilhassa medyaya büyük görevler düşüyor. Şiddeti özendiren, teşvik eden, kışkırtan yayın ve gösterimleri mercek altına almak gerekiyor.Toplumsal ruh halimiz endişe veriyor. Yalnızca kanuni tedbirlerle değil, ahlaki, manevi, ekonomik, sosyolojik ve psikolojik önlem ve önerileri de devreye almak şart. Şiddet yangınını söndürmeliyiz. Sorumluluk sadece siyasetin değil yekvücut 83 milyon Türk vatandaşınındır."Bravo Devlet Bahçeli...İstanbul Sözleşmesi kaldırılsın diye militanca uğraşan kesimlerden yana olmadınız...Siyasetin lisan-ı münasip üslubuyla mükemmel ve vicdanlı çıkış yaptınız...
https://www.haberturk.com/yazarlar/nagehan-alci/2756069-avrupali-turist-gelemiyor-peki-ya-gurbetciler


6-Abdurrahman Yıldırım-Habertürk
“Altın yılların hatrına kes iki sıfır daha”

 

Kısaca 90’lı yıllar bizim borsamızın altın yıllarıydı. Yerlilerin de yabancıların da borsaya merak saldığı, geldiği, para kazandığı, halka açılmaların yaygın şekilde yapılabildiği yıllardı. O zaman ki borsa, tam borsaydı. Gelişmekte olan piyasalar arasında fırtına gibi esiyordu-Dünya Borsalar Federasyonu’nun verilerine göre İstanbul Borsası’nın dünya ikincisi olduğu 1995, dünya birincisi olduğu 1996 ve yeniden dünya birincisi olduğu 1997 yıllarında ekonominin büyüme oranı da sırasıyla yüzde 8.1, yüzde 7.9 ve yüzde 8.0 olarak gerçekleşti.
https://www.haberturk.com/yazarlar/abdurrahman-yildirim-1018/2756003-altin-yillarin-hatirina-kes-iki-sifir-daha



7- İbrahim Karagül- YeniŞafak

 

1990’dan önce Müslüman dünya Sovyetler Birliği’ne, o tarihten sonra da Müslümanlığa, İslâm’a, kendi milletine ve kendi vatanına karşı konumlandırılmıştı. Siyasi tarihi, coğrafyanın tarihini, kadim şehirler tarihini, Müslüman dünyanın geçmişini, Türkiye’nin bu coğrafyadaki yüz yıllarını bilenler için bu bir karanlık çağın başlangıcı gibiydi. Müslüman ülkeler harabeye çevriliyor, şehirler yok ediliyor, milletler mikro-milliyetçilik ve şehir devletlerine bölünüyor, kitleler vatansızlaştırılıyor, İslâm’ın ve Müslümanların kutsalları çiğneniyor, milletlerin gururu ve kimliği eziliyor, her ülkede işkence merkezleri kuruluyor, Müslüman gençler kaçırılıyor, esir ticareti yapılıyor, okyanuslarda yük gemilerinden cezaevleri açılıyordu.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/ibrahimkaragul/-medeniyetler-savasi-turkiyede-durduruldu-ayasofya-acilisi-erdoganin-kurn-okumasi-jeopolitik-akil-guc-yukselisi-bilgelik-2055788


8-Yasin Aktay-YeniŞafak
“İstanbul sözleşmesinde neyi tartıştığımızı biliyor muyuz”


Bugünün dünyasında kadın ve erkek rollerini değiştiren İstanbul Sözleşmesi değil. Ona bundan dolayı öfkelenmek belki bizi rahatlatır ama Sözleşme lağvedilse bile birçok sorunumuz çözülmeyecek. Sözleşmeyi savunanlar için de aynı şey geçerli: Sözleşme sonuna kadar uygulansa bile kadına yönelik şiddete bir çare olmuyor, gördük işte. Meğer ki, İstanbul Sözleşmesi savunmasında kadına yönelik şiddet, metnin asıl niyetine, cinsiyet rolleri söylemi üzerinden eşcinselliğin meşrulaştırılmasına, normalleştirilmesine ve yasal dayanaklara kavuşturulmasına bir kalkan oluşturmasın. Sözleşmeyi savunanlar mertçe buradan savunsun, karşı çıkanlar da buradan karşı çıksın. Kimin ne dediği daha iyi anlaşılır.O zaman geri kalan konular üzerinde işin içine sosyoloji, antropoloji, psikoloji, psikiyatri, ilahiyat ve hukuk nazarından daha doğrudan tartışırız.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/yasinaktay/istanbul-sozlesmesinde-neyi-tartistigimizi-biliyor-muyuz-2055782

 

 

9-Yıldıray Oğur-Karar
“Nerede o eski chp”

 

Beyannameyi özetleyen “Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak” hedefi. Kılıçdaroğlu bu sözü uzun bir süredir tekrarlıyor. Cumhuriyet’in demokrasi ile taçlandırılması gerektiğini söylemek, aslında adı konmadan yapılmış bir özeleştiri.Cumhuriyet’in demokrasiyle tamamlanması gerektiği, muhtemelen hala CHP’lilerin tüylerini diken diken eden 90’lardaki İkinci Cumhuriyetçilerin de çıkış argümanıydı. Beyannamede dört farklı güçlü cümlede geçen bir kavramı ise CHP’den duymaya çok alışık değiliz; Vesayet.Askeri vesayet, yargı vesayeti, bürokratik vesayet, Kemalist vesayet gibi versiyonları olan bu kavram, AK Parti’nin ve liberallerin en kritik eleştirilerinden biri olmuştu. Hatta CHP, vesayet derken kastedilenlerden biriydi.AK Parti iktidarı devletle eşitlenip, neredeyse parti-devlet haline gelince vesayet eleştirisi de el değiştirmiş görünüyor.
https://www.karar.com/-nerede-o-eski-chp-1577027

 

 

10-Mehmet Ali Güller-Cumhuriyet
“Korunacak değil yeniden kurulacak”


Cumhuriyetin “sahipleri”, Atlantik kampında olmanın gereği olarak komünistlere ve solculara düşman oldu, hatta onları baskılaması için “siyasal İslamcıların” önünü açarak Cumhuriyetin tasfiye edilmesine neden oldu özetle…Bu süreç sarmal bir şekilde, Kemalistleri de adım adım hedef alan ve en sonunda onları da tasfiye eden bir sürece dönüştü.“Sahipleri” ihanet ederken, Cumhuriyeti savunmak da halkın Kemalist kesimleriyle birlikte solculara kaldı en sonunda.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/mehmet-ali-guller/korunacak-degil-yeniden-kurulacak-cumhuriyet-1754236


11-Barış Terkoğlu-Cumhuriyet
“Ali erbaş’ın günahını mı aldık”

 

İşte bu yüzden “Erbaş’ı yanlış mı yorumladık” diye sormadan edemiyorum. Sonuçta, “Geçmişi değil bugünü, Ayasofya’yı değil tüm vakıfları kastettim” diyen Erbaş’ın çalıştığı FETÖ Vakfı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla kapatılmıştı. Haliyle sözlerin muhatabı belki de Atatürk değil Erdoğan’dı.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-terkoglu/ali-erbasin-gunahini-mi-aldik-175420


12-Nuh Albayrak-Star
“İstanbul sözleşmesinini Avrupa’da da cemaatler mi istemiyor”

 

Kadına şiddet, taciz ve tecavüz çirkinliklerinin en etkin panzehri İslamiyet’tir. İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkmayı, kadına şiddeti onaylamak olarak görmek vahim bir önyargıdır. 2011’den bu yana sürekli artan kadın cinayetleri, İstanbul Şözleşmesi’nin kadına şiddeti önleyeceği iddiasını; kökten çürütmektedir. Ailenin temeline dinamit koyan ahlaksızlıklara vize vererek, başka ahlaksızlıkların önleneceğini zannetmek, pisliği; idrarla temizlemek gibidir. İnsanları “kadına şiddet”e karşı çıkmak için “aile”yi feda etmeye; LGBT sapıklığına razı olmaya zorlamak nasıl bir erdemdir? Avrupa ülkeleri bu sözleşmeyi, cemaatlerin baskısıyla mı iptal etti? Ahlaksızlıkta Avrupa’yı sollayarak gözlerine girmeye çalışıyorsanız hiç uğraşmayın. Zira, sizden öncekiler o yolda çok ilerledi ama hiçbir şey elde edemedi.
https://www.star.com.tr/yazar/istanbul-sozlesmesini-avrupada-da-cemaatler-mi-istemiyor-yazi-1560999/


13-Ardan Zentürk- Star
“Ayasofya Kuvayi Milliyenin yeni namazgahıdır”

 

Ayasofya’nın açılışını, cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanılanlardan yola çıkarak milletin ortak Kuvvayı Milliye cephesini bölmekte, kesimler arasında soğukluk hatta yeni fay hatları oluşturmakta kullanmaya çalışanlara izin veremeyiz…Kripto kimliklerin kendini gösterdiği, Amerikan emperyalizminin FETÖ üzerinden yürüttüğü yeni siyasi yapılanma ve ittifaklara zemin hazırlayacak tartışmaları körükleyenlerin ortaya çıktığı çok hassas bir dönem bu…Bizans İmparatoru 1.Jüstinyen tarafından yaptırılmış Ayasofya, sonuç itibariyle tarihi bir binadır, ama, 24 Temmuz 2020 itibariyle Kuvvayı Milliye’nin kıble taşı olmuştur.
Yeniden ibadete açılışının 24 Temmuz’a denk getirilmesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş öyküsünün imzaya döküldüğü Lozan Anlaşması’nın yıldönümü nedeniyle anlamlıdır.
Eğer devlet aklı, Gazi’nin Lozan’da eksik kaldığını gördüğü, bu nedenle, Montrö Boğazlar Sözleşmesi, sonrasında Hatay’ın anavatana ilhakıyla tamamlama sürecini başlattığı mirasın takipçisiyse, ki, Doğu Akdeniz’de bunu sergiliyor, hepimiz bu mücadelenin birer neferiyiz demektir.
https://www.star.com.tr/yazar/ayasofya-kuvvayi-milliyenin-yeni-namazgahidir-yazi-1561004/