Köşe Yazıları Yorumsuz - 20 Mart 2021 Cumartesi

20 MART 2021, CUMARTESİ

KÖŞE YAZILARI

 

 

1-Sedat Ergin / Hürriyet

“HDP’yi kapatma davası Batı ile ilişkilerde sıkıntı yaratmaya aday”

Dikkat çekilmesi gereken bir gelişme, Biden yönetimi faktörünün AB’yi şimdiden Türkiye karşısında insan hakları konularında daha ‘yüksek sesli’ bir çizgiye getirmiş olmasıdır. AB, son yıllarda bu başlıkları -kamuoyu karşısında çoğunlukla sessiz kalıp- kapalı kapılar ardında konuşmayı tercih ederken, Biden yönetimiyle birlikte bu tutumunu değiştirmeye başlamıştır. İlginç bir nokta, AB’nin genellikle ABD’nin arkasından gelmesidir. Örneğin, geçen ay Boğaziçi Üniversitesi’ndeki olaylar üzerine önce Washington açıklama yapmış, Brüksel bunu 24 saat sonra izlemiştir. Benzer bir durum, Gergerlioğlu ve HDP davasıyla ilgili gelişmeler karşısında da tekrarlanmıştır.

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/sedat-ergin/hdpyi-kapatma-davasi-bati-ile-iliskilerde-sikinti-yaratmaya-aday-41767387?sessionid=2

 

2-Hasan Basri Yalçın / Sabah

“Biden-Putin gerilimi”

Türkiye açısından aslında Rusya ile ABD arasında yaşanacak bir gerilim, çok da tercih edilmeyecek bir durum değil. Özellikle Suriye üzerinden düşünecek olursanız, uzun yıllar boyunca Türkiye'nin en temel endişelerinden birisi Rusya ile ABD'nin aynı çizgide buluşmasıydı.
Bu endişe haklı gerekçelere dayanıyordu. Zira her iki devletin de zaman zaman Türkiye'yi sıkıştırmaya çalışan eylemeleri oldu. Ve birbirlerinin ayağına basmamak için özel bir çaba gösterdiler. Ancak Türkiye kendine yeterince alan açtıktan sonra çok da endişelenmeye gerek kalmadı diyebiliriz.                          https://www.sabah.com.tr/yazarlar/hasan-basri-yalcin/2021/03/20/biden-putin-gerilimi

 

3-Yasin Aktay / Yeni Şafak

“Türkiye ve Mısır’ın bir konuda anlaşması her konuda anlaşmalarını gerektirmiyor”

Mısır medyasını geçtik, orada kısa süre sonra bir makulleşme süreci yaşandı. Ancak Mısır medyasının hızla terk ettiği bu söylemin arkasındaki asıl ses duyulmaya başladı. İki gün önce Dubai merkezli Skynews ile Arabia kanalları “son” ve “sımsıcak haber” uyarısıyla Türkiye’de yayın yapan Mısırlı TV kanallarının kapatıldığı ve Mısırlı muhaliflerin bütün ileri gelenlerinin Mısır makamlarına teslim edilmek üzere tutuklandığı haberleri sansasyonel bir dille verilmeye başladı. Saatlerce süren bu yayınların amacı Türkiye’nin şimdiye kadar sürdürdüğü ilkesel tutumundan vazgeçtiği ve neredeyse darbeci Dubai imparatorluğuna teslim olduğu imajını vermeye çalışmak. Bu yayınlar üzerine ısrarla arayan bazı kanallara bağlanıp bu heveslerin sahiplerinin kursağında kalmaya mahkûm olduğunu anlatmaya çalıştım.

https://www.yenisafak.com/yazarlar/yasin-aktay/turkiye-ve-misirin-bir-konuda-anlasmasi-her-konuda-anlasmalarini-gerektirmiyor-2057958

 

4-Yaşar Hacısalihoğlu / Akşam

"TBMM'deki muhalefet partilerinin görevi"

Bu noktada asıl olan Türkiye'nin bu konuda topyekun, tek vücut vereceği mücadeledir. Bu sadece güvenlik alanında olmaz. Asıl olan siyasi alanda verilen mücadeledir. Siyasi alanda da teröre karşı mücadele verilmelidir. Bir yapı, siyasi parti görüntüsü altında bir terör örgütünün anatomisinin bir parçasıysa onun bu pozisyonundan öncelikle siyasi partiler rahatsız olmalıdır. Demokrasi ve insan hakları maskelerini kullanarak, siyaset alanını kirletmesinin, Gazi Meclis'in ruhunu zedelemesinin rahatsızlığını öncelikle siyasi partiler duymalıdır. Buna göre de tavır almalıdır. Fikirle, siyasetle tavrını ortaya koymalı, siyasetin terörün vesayetinden çıkartılması için mücadele etmelidir. Muhalefetin iktidar hesapları yaparken, HDP'ye değil, ona oy verenlere odaklanması gerekir. Benim senin doğru adresin demesi gerekir. Terör örgütünün anatomisindeki bir yapı gerçek bir siyasi parti olmaz demesi gerekir. Diyarbakır Annelerinin yüreklerinden süzülen gerçekliğe dayanması gerekir. Diyarbakır Annelerinin ziyaretine giden 2 CHP'li vekilin, onlara ifade edilen HDP gerçeğine dayanılarak, CHP yönetiminin tavrını, safını belirlemesi gerekir.

https://www.aksam.com.tr/yazarlar/prof-dr-yasar-hacisalihoglu/tbmmdeki-muhalefet-partilerinin-gorevi/haber-1158434

 

5-Hasan Cemal / T24

"Batı cephesinde değişen bir şey yok! Bir defa daha vurguluyorum: Demokrasi bizim işimiz, Batı'nın değil"

HDP kapatılacak. HDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıkları
kaldırılmaya başladı. Siyaset yasakları gündemde... Batı ne mi yapıyor? Washington'dan, Brüksel'den bazı protesto sesleri kulaklara çalınıyor. Ama o kadar. Daha ileri bir adım yok. Hatta, AB'den Türkiye'ye dönük yaptırım planları, Amerikan yönetiminin, Başkan Biden'ın telkinleriyle bir kenara konuluyor.            https://t24.com.tr/yazarlar/hasan-cemal/bati-cephesinde-degisen-birsey-yok-bir-defa-daha-vurguluyorum-demokrasi-bizim-isimiz-bati-nin-degil,30289

 

6-Kazım Güleçyüz / Yeni Asya

"Hâlâ mı o and?"

Türklük vurgusunun ve “Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene” ifadelerinin anlamı ve isabeti de, savunma ve tevil babında sürekli tekrarlanan şablon, kalıp ve nakaratların dışına çıkılarak tartışılmalı. Keza M. Kemal’e hitap cümleleri de. Ve Türkiye’nin asıl tartışması gereken, bu dayatmanın da dayanağını oluşturan darbe anayasasındaki resmî ideoloji kıskacından demokrasisini nasıl kurtaracağı olmalı. Yeni anayasa gündemi bu eksende şekillenmeli. https://www.yeniasya.com.tr/kazim-gulecyuz/hala-mi-o-and_539099

 

7-İbrahim Kiras / Karar Gazetesi

“Kapatma davası neden şimdi?”

HDP Türkiye’nin realitesi. Milli kimlik/etnik kimlik meselesini çözememiş olmamızın doğurduğu bölücülük meselesi de bir başka realite. Bundan kırk sene öncesine kadar marjinal bir hareket olan Kürt etnik milliyetçiliğinin 1980’lerden itibaren adım adım tabana yayılmasına yol açmış olmamız da bir başka realite. Hem toplumsal dinamikleri hem de uluslararası boyutları itibarıyla ele alamadığımızdan bir türlü üstünden gelemediğimiz ayrılıkçı terör de bir başka realite. Terör meselesini öteden beri hep iç siyasete alet ettiğimiz ve hatta devlet içindeki güç kavgalarının malzemesi yaptığımız için bu yangının büyümesine engel olamadığımız da bir başka realite. PKK’nın taban kazanmasının yavaşlatılması ve bu taban için terörün seçenek olmaktan çıkarılması amacıyla “Kürtler haklarını meşru zeminde arasınlar” denilerek devletimizin bulduğu bir çözüm yolu olarak kurdurulan HEP’in ve ardıllarının, yine siyaset yüzünden, giderek PKK kontrolüne terk edilmiş olması da bir başka realite. Kapatılan her partinin yerine yenisinin kurulduğu da bir başka realite.                                                   https://www.karar.com/yazarlar/ibrahim-kiras/kapatma-davasi-neden-simdi-1588879

 

8-Emin Çölaşan / Sözcü

“Neredesiniz ey akil insanlar!”

Yıl 2013…Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan. Türkiye'de yine Kürt sorunu, PKK terörü tartışılıyordu. PKK ile birebir muhatap olan iktidar, ne yapsa beğendiremiyordu!.. Ve Ankara'da önemli bir karar alındı: “Zor durumdayız. Şimdi bir beyaz sayfa daha açmak gerekiyor. Demokratik açılım ve çözüm süreci adı altında yeni bir şey getirelim. Bütün Türkiye'yi gezip ahaliye bu çözüm sürecini anlatacak bize bağlı birilerini bulup araziye sürelim. Bizden yana tavrı olan, halka bunları anlatacak ekipler…Böylece, oy kaybımızı da önlemiş oluruz!..”Devletin bütün kademeleri, özellikle cumhurbaşkanlığı ile başbakanlık seferber oldu ve yeni elemanları seçmeye koyuldu. İktidara yakın isimler masaya döküldü… https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/emin-colasan/neredesiniz-ey-akil-insanlar-6324041/

 
9-Mehmet Ali Güller / Cumhuriyet

“HDP iddianamesindeki tehlikeli ölçü”

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın 609 sayfalık HDP’yi kapatma iddianamesinin en önemli savı şu: “HDP, Abdullah Öcalan’ın projesidir, PKK’nin partisidir.” Kuşkusuz doğru ama eksik bir doğru… Pek çok gazeteci yazdı: HDP, İmralı’da doğrudan Öcalan’ın talimatıyla kuruldu. Öcalan, “devlet görevlilerinin” önünde BDP yöneticilerine HDP’yi kurma talimatı verdi. Ve başta, Selahattin Demirtaş HDP projesine karşıydı. Kuşkusuz iddianameye de giren HDP’nin İmralı’da kurulduğu olgusu, kapatılmak istenen bir partinin, iktidarın ve devletin bilgisi ve gözünün önünde kurulduğu gerçeğini ortaya koyuyor. https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/mehmet-ali-guller/hdp-iddianamesindeki-tehlikeli-olcu-1821858

 

10-Ahmet Gürsoy / Yeni Çağ

“Ahmet Gürsoy / Nasıl inanacağız?”

Birileri Türk Milliyetçilerini akılsız sanıyor. "HDP kapatılsın" sloganıyla bizi uyutup, cambaza baktıracaklarını hesap ediyorlar.  HDP, elbette PKK'nin bir parçası. Ortalama zekâya sahip herkes bunu biliyor. Burada esas olan yapılan siyasal hamlelerdir. Özellikle milliyetçi duyguları güçlü seçmen kitlelerini kontrol etmenin yolu olarak HDP kartı öne sürülmüştür. Milliyetçi seçmen gitmesin bizde kalsın. Bu durumda siyaseti bir yerde boğmak, düğümlemek ve "öyle mi böyle mi" ikilemine sokmaktır."HDP'den yana mısın, değil misin?"Elbette HDP'den yana değilim. Burada bir siyasi mühendislik, kitlelere operasyon düşüncesi var. Bölme bir durum, PKK ile siyasi mücadeleye gölge düşürüyor. "HDP teröristtir" diyor, ama kendileri PKK'nın kurucu başı, terörizmin dik alası Öcalan'ın mektubunu daha dün İstanbul belediye başkanlığı seçimlerinde halka duyurduğunu unutuyor. Kırmızı bültenle aranan öteki teröristi gene aynı amaçla televizyona çıkarıyor. Böyle bir ikilem ortada ve daha yeni iken şimdi "HDP teröristtir" deyip yaygara koparmanın samimiyetine niye inanalım? İktidar, PKK ile silahlı mücadelede ödevini doğru yapıyor. Buna itirazımız yok. Ancak siyasi, hukuki ve ekonomik mücadelede aynı kararlıkta değil. Çıkar amaçlı, iç siyaseti yönlendirme ve biçimlendirme amaçlı yapıyor. Dolayısı ile terörizmle mücadelede sonlandırıcı başarıyı elde edemiyoruz. Sonunda ülkemiz kayıp ediyor. Halkımız bedel ödüyor.

PKK ile siyasi mücadele edecekseniz önce eğitim, sonra hukuk, daha sonra ekonomik kaynakları doğru planlamanız gerekir. https://www.yenicaggazetesi.com.tr/nasil-inanacagiz-58568yy.htm

 

11-Melih Aşık / Milliyet

“Anti Türkçü”

Andımız, tartışmanın esas konusu değildir. Tartışma, “Andımız”ın başındaki “Türk’üm” sözü üzerinedir. Daha da büyük sıkıntı! Türk sözünün yalnızca Andımız’da değil Anayasa’da da yer almasıdır. Anayasa 66. madde şöyle diyor: “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.” Bu madde 1924 Anayasası’na farklı etnik kimliklerin Türk değil diye aşağılanmaması, eşit addedilmesi için konulmuşsa da… Irkçı bir vurgu yaptığı iddiasıyla hedefe konuldu. Özellikle 2013 yılında çözüm sürecinde gündeme geldi. İçinde “Türk” geçmeyen bir yazım tarzı ısrarla arandı.https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/melih-asik/anti-turkcu-6460348