Köşe Yazıları Yorumsuz - 18 Ekim 2020 Pazar

18 EKİM 2020, PAZAR
KÖŞE YAZILARI


 
1-Mahmut Övür-Sabah
“HDP içindeki çatlak ne anlama geliyor”

Böylece önümüze ilginç bir tablo çıkmış oldu, biri bu ülkenin kurucu, diğeri ise milliyetçi partisi olan CHP ve İYİ Parti, herkesin bildiği PKK-HDP ilişkisini "ittifak" uğruna görmezden gelirken, o partinin kurucusu ve milletvekili Tan, bu ilişkiyi; "Bunu devekuşu gibi kafayı toprağa gömerek gizlemeye çalışmak beyhude" diyerek açıklıyordu.
İşin bamteli tam da burasıydı.
Çünkü buna yani HDP-PKK ilişkisinin gizlenmesine muhalefetin hatta küreselgüçlerin ihtiyacı vardı. Bu paradoksu HDP içindeki çıkışlara temkinli yaklaşılması gerektiğini söyleyen yazar Miroğlu şöyle değerlendiriyordu:
"HDP'de tartışmalar olduğu kesin. Ayhan Bilgen ve Altan Tan gibi,muhafazakar çevrelerden gelenler, HDP'ye PKK'nın rızasıyla hakim olanTürk solundan oldukça rahatsızlar. HDP'deki Kürt milliyetçileri de rahatsız.Ama bu itirazlar henüz PKK'yı hedef alan tartışmalar olmaktan çok uzak
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/ovur/2020/10/18/hdp-icindeki-catlak-ne-anlama-geliyor
 
2-Muharrem Sarıkaya-Habertürk
“CHP lideri SP ne gidiyor”

Bu görüntülerle yakın gelecekte sıklıkla karşılaşırsak şaşmayalım.Çünkü Millet İttifakı bir süredir kamuoyu algısı üzerinden önemli adımlar atıyor.Bu kapsamda önce parlamenter demokratik sisteme dönüş konusunda CHP ve İYİ Parti, DEVA ve Gelecek ile aynı görüşte buluşup ilke ittifakını sağladı.Ardından belirli konulardaki tepkilerini ortaklaştırıp, hatta bazı cümleleri de benzer şekilde kurup söylem ittifakını geliştirdi.Sonrasında da görüntüde bütünleşip, yan yana aynı söylemi ete kemiğe bürünmüş bir halde söyleme zemini yarattı.Bundan sanki son dönem SP uzaklaşmış gibi bir görüntü veriyordu, son hamlenin bunu gidermeyi hedeflediğine vurgu yapılıyor.
https://www.haberturk.com/yazarlar/muharrem-sarikaya/2839236-chp-lideri-spye-gidiyor


3-Ergün Yıldırım-YeniŞafak
“Ne Abdülhamit kızıl sultan ne de Akif hain”
Akif, II. Abdülhamit için İstibdat şiirini yazdı. Çünkü hoşumuza gitmese de, sebebi ve gerekçesi ne olursa olsun II. Abdülhamit istibdat rejimi uyguluyordu. Anayasa’yı rafa kaldırmıştı ve Meclisi Mebusan’ı da kapatmıştı. Bu siyasal tutum istibdattır. Üstelik büyük alim Elmalı Hamdi de buna inanıyordu ve bu nedenle II. Abdülhamit’in halli için fetva vermişti. Said-i Nursi de öyle düşünüyordu, Filibeli Ahmet Hilmi de. Nitekim Ahmet Hilmi de İstanbul’dan uzaklara sürgün edilmişti. İttihadı İslam düşünürleri, dışlarda İttihadı İslam siyasetini uygulayan padişahlarıyla iyi geçinemiyorlardı. Meşrutiyet siyasetini benimsiyorlardı. Bunu benimsemeleri nedeniyle istibdat rejimini eleştiriyorlardı. Akif de böyleydi.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/ergunyildirim/ne-abdulhamit-kizil-sultan-ne-de-akif-hain-2056539

 

4- Uğur Dündar-Sözcü
İYİ Parti kurultayı partinin iç meselesi değildir” derken bunu mu kastediyorsunuz?
(A.Ç.): Tabii ki… Tayyip Bey, siyaset ve danışman kullanma kapasitesi çok yüksek olan biri. Ben de niyet okumayı severim. Çünkü siyaset niyet okumayı gerektirir. Bence ilk senaryo İYİ Parti'nin seçime katılmasının engellenmesiydi. Bu engeli nasıl aştığımızı anlattım. İkinci senaryo, İYİ Parti'nin AKP'deki ANAP-DYP merkez değerlerine bağlı seçmenlere uygun bir siyasi profile aykırı bir görüntü vermesiydi. Sayın Koray Aydın'ın İYİ Parti'de tam hükmedecek bir pozisyonda yer alması, benim “kara liste”deki arkadaşlarımla siyasi suikasta maruz kalmam bunu önemli ölçüde sağladı. Siyasi suikasta uğrayan arkadaşlarımızla ortak paydamız; Cumhur İttifakı'nın her şekilde dışında kalmamız gerektiğine inanmamızdır. Grupta böyle düşünen çok milletvekilimiz olduğuna inanıyorum.
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/ugur-dundar/cumhuriyet-tarihimizin-rejim-kaynakli-olan-en-buyuk-krizini-yasiyoruz-6086034/

 

5-Merdan Yanardağ-Birgün
“Yine kazanabiliriz”

İnsanlığın ilerici birikimini, başta laiklik olmak üzere Cumhuriyetin kazanımlarını, hukuk devletini, demokratik hak ve özgürlükleri savunmak veya bu hedefler için mücadele etmek “geniş cephe”nin üzerine bastığı zemini oluşturabilir. Bu bir geçiş ya da asgari eylem programıdır, başka bir şey değil. Çünkü, önce islamcı faşizan iktidarı yenilgiye uğratmak ve ondan kurtulmak gereklidir. Ötesi bahs-i diğerdir.
Yukarıda köşe taşları verilen program, en geniş güçleri bir araya getirmek için yeterlidir. Büyük yıkıma, acılara uzun süre yeniden kazanılamayacak kayıplara yol açacak bir dinci faşist diktatörlük krulmasını önlemekten daha acil bir tadihsel görev yoktur. Bu nedenle, yukarıda ifade edilen asgari program sınıfsal değil, siyasal bir program ve zemindir.
Ancak, son çözümlemede işçi sınıfının ve emekçilerin programıdır. Çalışan sınıflar için yaşamsaldır.
https://www.birgun.net/haber/yine-kazanabiliriz-319567