Köşe Yazıları Yorumsuz - 13 Nisan 2021 Salı

13 NİSAN 2021, SALI
KÖŞE YAZILARI

 

 

1-Hasan Basri Yalçın / Sabah

“Ukrayna’da savaş ihtimali artıyor”

Rusya, Ukrayna sınırına 80 bin askeri boşu boşuna yığmadı. Bu açık bir savaş işareti olarak okunabilir. Birkaç haftadır Rusya, dünyanın tepkisini ölçüyor. Daha ne kadar süre bekler bilemiyorum, ama bu işin sonunda doğrudan bir ilhakla daha karşılaşabiliriz. Putin belli bir süredir dünya ile irtibatı kesti. Kapılarını diyaloğa kapamış gibi bir hali var.
Hem özelde Amerika'nın hem de genelde Batı'nın oldukça zayıf tepki verdiğini düşünüyorum. İki Amerikan savaş gemisi Karadeniz'e çıktı. Ama bu Rusya'nın başlatacağı bir kara savaşını caydırmak için yeterli değil. Amerikan Dışişleri Bakanı Blinken de bir iki açıklama yaptı. Ama çok cılız... "Rusya saldırganlık ederse bedelini öder" diyor. Fakat o bedelin ne olduğunu kimse bilmiyor. Rusya bu tür açıklamalardan bırakın çekinmeyi, daha da cesaretleniyor olabilir.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/hasan-basri-yalcin/2021/04/13/ukraynada-savas-ihtimali-artiyor


2-Mehmet Barlas / Sabah
“Dünyanın en kolay ve sorumsuz uğraşı, Türkiye’de muhalif siyasetçi olmak mıdır?”
Türkiye'de muhalefet partilerini ve özellikle anamuhalefet CHP'yi izliyorsanız, siyaset mesleğinin çok kolay ve basit bir uğraş olduğunu zannedersiniz. Artık Mısır'daki sağır sultan bile dünyadaki dengelerin yeniden oluştuğunu duymuştur. Adeta yeni bir Soğuk Savaş sahnelenmekte, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve Çin'i hedef göstererek, yeni Soğuk Savaş'ın provasını yapmaktadır. Bu ülkede başkan olan Biden, globalci politikaları temsil etmekte ve özellikle Amerikan derin devletine hizmet eden bir portre vermektedir. Bizim de üye olduğumuz NATO, sanki Varşova Paktı varmış gibi, üyelerini kamplaşmaya davet etmektedir.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2021/04/13/dunyanin-en-kolay-ve-sorumsuz-ugrasi-turkiyede-muhalif-siyasetci-olmak-midir

 

3-Salih Tuna / Sabah
“Onun kadar bile olamadılar”
Orhan Pamuk'un canına minnet bir tartışma "tedavüle" sürüldü. Son romanında Atatürk'le dalga geçiyormuş, mevzu bu. Valla nerden baksan iyi reklam. Her şeyden evvel Atatürk'ü sevmeyenlerin ziyadesiyle ilgisini çeker, dahası sempatisini kazanır. "Atatürkçüler" de sanıldığı gibi tepki falan göstermez. Hayır, bu bir tahmin değil, sosyal medyadaki tepkilerinin hülasası. Değil mi ki Orhan Pamuk, Başkan Erdoğan'a "muhalif", istediği kadar kaptırıp gidebilir. Bunların Atatürkçülüğü zaten Erdoğan düşmanlığından ibaret. Erdoğan tam bağımsızlık yolunda emperyalistlere ve taşeronlarına direniyor, bunlar Erdoğan'a!
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/salih-tuna/2021/04/13/onun-kadar-bile-olamadilar

 

4-Hasan Öztürk / Yenişafak
“Hükümet dışarıda satranç oynarken muhalefet içeride “erken seçim” istiyor"
Türkiye dış politikada olağanüstü günler geçiriyor. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy hafta sonu Türkiye’deydi. Libya’nın yeni kabinesi Başbakan Dibeybe liderliğinde Ankara’ya çıkarma yapıyor. Ukrayna-Rusya krizi bir tarafta, Libya’da yeni denklem bir tarafta. Tam da böyle bir ortamda Mısır ile başlayan yakınlaşma yakın gelecekte Doğu Akdeniz’de de Türkiye’nin elini güçlendirecek yeni denklemi görüyoruz. İşte tam da böyle bir ortamda iç politikada muhalefet “Erken seçim” diyerek yine gündem oluşturma peşinde. Aslında biliyorsunuz yeni sisteme göre erken seçim artık yok. Sadece seçimlerin yenilenmesinden söz edebiliriz. Bir de “Cumhurbaşkanı’nın fesih yetkisi”ni. Hal böyleyken muhalefet biraz da dışarının bastırmasıyla “erken seçim” çığırtkanlığını sürdürüyor. Ya da hiç bir araya gelemeyeceklerin ortak motivasyon kaynağı olarak gördükleri erken seçimi dillendiriyorlar.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/hasan-ozturk/hukumet-disarida-satranc-oynarken-muhalefet-iceride-erken-secim-istiyor-2058184


5- Orhan Bursalı / Cumhuriyet

“İki dünya savaşı belası ışığında Montrö’yü tartışmak”

Neyse konu tarihi tartışmak değil, boğazlar meselesi, Karadeniz’de sahili olan ülkelerin ve Rusların doğrudan güvenlik konusudur. Karadeniz’i ya bir barış denizi ve güvenlik alanı yapacaksınız ya da “savaş gemilerini Montrö’den geçiremezsek Kanal İstanbul’dan geçiririz” diyerek (Saray) Amerika ile Ruslar arasındaki düşmanlıklara ve gerilimlere, güvensizliklere ve savaş oyunlarına açacaksınız.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/orhan-bursali/iki-dunya-savasi-belasi-isiginda-montroyu-tartismak-1827652

 

6-Hakan Çelik / Posta

“Ankara’daki kriz istifa getirebilir”

Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinde yeni bir başlangıç olarak planlanan son ziyarette yaşananlar ciddi sarsıntı yaratmaya devam ediyor. Konuyu kısaca hatırlatayım: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan son dönemde Avrupa ile ilişkilerin geliştirilmesi hakkında üst üste olumlu açıklamalar yapıyor.

Tam da böyle bir dönemde Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel ile AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetiyle Ankara’ya geldi. Görüşmeler gayet yapıcı geçti. Ancak Avrupalı konukların oturma düzeniyle ilgili görüntülere yansıyan karışıklık bir anda her şeyin önüne geçti. Michel ve Erdoğan yan yana sandalyelerde görüntülenirken, Leyen’in Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile karşılıklı oturduğu kareler yansıdı uluslararası ajanslara.
https://www.posta.com.tr/yazarlar/hakan-celik/ankaradaki-kriz-istifa-getirebilir-2319291

 

7-Fuat Uğur / Türkiye Gazetesi
”Empedokles’in Dostları’nı beklemeye gerek yok, Erdoğan’ın dostluğu yeter!’”

Rusya, Donbass krizinde geri adım atmaya ve askerlerini sınırdan çekmeye ikna edildikten sonra Ukrayna'daki AYRILIKÇI RUSLARLA UKRAYNA DEVLETİNİ BARIŞTIRMANIN YOLLARI aranmalı. Kimilerine ütopik gelebilir ama imkânsız değil. Bu rolü en iyi üstlenecek ülkenin de Türkiye ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olduğunu söylemeye gerek yok sanırım.
https://m.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/fuat-ugur/618453.aspx


8- Kâzım Güleçyüz / Yeni Asya

“Darbecilerle mücadele (!)”

İşin garibi: Bildirinin başını çekmekle suçlanıp gözaltındaki sorguları devam eden 10 emekli amiralden 7’si Balyoz sanığı. Balyozda darbecilikle suçlanmışlardı; sonra “Meğer kumpasmış” denilip bırakıldılar. Şimdi yine darbecilik ithamıyla sorgulanıyorlar. “Darbecilerle mücadele(!)”de dönüp dolaşıp geldiğimiz yer burası.
https://www.yeniasya.com.tr/kazim-gulecyuz/darbecilerle-mucadele_540610

 

9-Arslan Tekin / Yeniçağ
“Muhalefete kulak veren kazanır”
Demokrasi varsa muhalefet de vardır. Harcamaların nereye gittiğini sormak da muhalefetin vazifesidir.
Reis Bey, Uluslararası Demokratlar Birliği toplantısında konuştu. Bu tür toplantılarda iç politikaya girmek, muhalefete ağır ithamlarda bulunmak yerinde mi bilmiyorum, dış bağlantılı "kirli kampanyalar"dan bahsettikten sonra CHP'ye yüklendi.
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/mobi/muhalefete-kulak-veren-kazanir-58785yy.htm

 

10-Arslan Bulut / Yeniçağ
“Türklük ve insanlık için en büyük umut”
Bilindiği gibi "Turan koridoru" kavramına Türkiye'de itirazlar olmuş, ırkçılıktan bahsedenler çıkmıştı. Bu mantığa göre Avrupa ülkeleri birleşince ırkçılık olmuyor ama Türk ülkeleri birlik kurunca ırkçılık hortluyor! Asıl bu bakışta Türk'e karşı bir ırkçılık var. Dil Tarih Coğrafya Fakültesi mezunları da bu ırkçılığa karşı "Turancılık Bildirgesi" yayınlamış ve "Türk uygarlığı; sömürgeci ve insanlığı yok sayan bir zihnin değil, insanlık değerlerini önceleyen bir düşüncenin ürünüdür Turan, bunalımda olan insanlık için de güvenli bir dünya sağlayacaktır." demişti. Dolayısıyla Turan koridoru, sadece Türklük için değil insanlık için de bir umuttur. Koridorun Rusya kontrolünde olması ise düşündürücüdür.
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/mobi/turkluk-ve-insanlik-icin-en-buyuk-umut-58784yy.htm


11-Emin Pazarcı / Akşam
‘’Gerçekler, gerçekler…’’
Ne demişti Kemal Kılıçdaroğlu birkaç gün önce? HDP ile yaptıkları ittifakı reddedip, "HDP ayrı bir parti; biz ayrı bir partiyiz" demişti. Elbette öyle. HDP ayrı bir siyasi parti. CHP ise farklı bir yapılanma. Ancak, son dönemde iç içe geçmiş haldeler. Duruma, şartlara ve ihtiyaca göre birbirlerine destek veriyorlar. Kılıçdaroğlu ne derse desin, genelde de, yerelde de çok sıkı bir işbirliği ve ittifak var. Geneli zaten herkes biliyor. Biz bir de yerelden örnek verelim… Mersin'de Akdeniz Belediyesi var. Nüfusu 250 binin üzerinde. Yıllarca HDP tarafından yönetildi. Son yerel seçimde de Ak Partili Mustafa Gültak Belediye Başkanı seçildi. Gültak, ilk günden bu yana HDP-CHP ittifakının saldırısı altında. Bu ittifak, öylesine birbiri ile kaynaşmış ki, CHP ortağı HDP'nin tecrübesine teslim olmuş. Hatta, HDP, CHP'nin pusulası haline gelmiş. CHP, kendi payına düşen Başkan Vekilliğini bile götürüp HDP'ye hediye etmiş. Seçimden bu yana Belediye Meclisi toplantılarında muhalefetin atacağı adımları HDP belirliyor. CHP'liler "ittifak yok" diyorlar, ama Akdeniz Belediyesi'nde ittifaktan öte bir teslimiyet var. Anadolu'da pek yerde de durum bu.
https://www.aksam.com.tr/yazarlar/emin-pazarci/gercekler-gercekler/haber-1164406

 

12- Taha Akyol / Karar
‘’Cumhurbaşkanına hakaret’”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret suçundan altı yılda 128 bin 872 kişi hakkında resen veya şikayeten savcılık tarafından soruşturma açılmış olması önemli bir sorundur. Bu 128 bin küsur soruşturma sonunda 27 bin 824 ceza davası açılmış, sonuçlanan davalarda 9 bin 556 mahkumiyet kararı verilmiş. (gazeteduvar, 16 Aralık 2020) Dünyada bunun emsali yoktur. Totaliter rejimlerde mümkün olmadığı için, demokratik rejimlerinde ise siyasi ve hukuki durum böyle olmadığı için… Cumhurbaşkanına hakaretten açılan dava sayısı 10. Cumhurbaşkanı Sezer döneminde toplam 50, sonra, 11. Cumhurbaşkanı Gül döneminde 706’dan ibaretti.
https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/cumhurbaskanina-hakaret-1589119

12-Akif Beki / Karar
“Reform nerede reform?’’
İktidar, “128 milyar dolar nerede?” sorusundan kaçayım derken bir dolu soru sağanağına yakalanacağını nasıl hesap edemedi? Mudanya CHP’nin afişleri, ilan panolarından söküldü. Afişlerde, Merkez Bankasının buharlaşan döviz rezervlerinin akıbeti soruluyordu. Mudanya’dakiler sökülünce demek ki yumuşak karna denk geldi diye CHP, daha fazla yüklendi. Başka illerde de asılmaya başladı. Kılıçdaroğlu’nun teşkilatlara talimat verdiğinden söz ediliyor. AK Parti bir kez daha kaçarken davul çalarak kendi kendini ele verdi. Unutturacağı yerde bütün dikkatleri, kayıp 128 milyar dolara çevirdi.
CHP, tellal çıkarıp köy kasaba Türkiye’yi dolaştırsa bu kadar gürültü koparamazdı. İktidarın, 128 milyar doları konuşturmak istemediğini duymayan kalmadı. Ama mesele, keskin sirkenin küpüne zarar vermeye devam etmesinden ibaret değil. İktidar, kendi haline bıraksa büyümeyecek bir kıvılcımın üstüne körükle giderek sansasyona davetiye çıkardı. Arkada Beştepe silüeti, önde “128 milyar dolar nerede?” yazan afişler il il dolaşıyor şimdi. Savcılıklar Cumhurbaşkanı’na hakaretten soruşturma açıyor, valilikler de afişleri toplatıyor. Ancak “128 milyar dolar nerede?” diye sormanın nasıl suç olduğu sorusu, düzen hakkında çok daha fazlasını afişe ediyor. CHP’nin bir afişle ifşa etmeyi başaramayacağı kadar.
https://www.karar.com/yazarlar/akif-beki/reform-nerede-reform-1589114