13 EYLÜL 2020, PAZAR
KÖŞE YAZILARI
1-Ahmet Hakan-Hürriyet
“Bu kadarını Napolyon bile başaramazdı”
Macron’un tek bir musibeti, şu üç hayırlı sonuca yol açmış oldu:
- BİR: Türkiye’deki siyasi cepheleşmeyi bir süreliğine de olsa geriletti.
- İKİ: Muhalefetin “Türkiyeli muhalefet” olduğunun altını çizmesine fırsat verdi.
- ÜÇ: Doğu Akdeniz konusunda Türkiye’de çok esaslı bir uyanışa yol açtı.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/bu-kadarini-napolyon-bile-basaramazdi-41610088
2-Mahmut Övür-Sabah
“Üst aklın Erdoğan korkusu”
Peki nedir Akdeniz'de veya Libya'da Başkan Erdoğan'ın "kabul edilemez" davranışları?
Başta CHP olmak üzere muhalefet partileri ve küresel ittifak arayan aksaçlı aydınlar bu gerçeği görmezden gelse de Türkiye'nin karşısında bir "üst akıl" var ve Başkan Erdoğan o aklın Türkiye ve bölge planlarına "itiraz" ettiği için sürekli saldırıya uğruyor.
Peki, muhalefet bunu görmüyor mu?
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/ovur/2020/09/13/ust-akilin-erdogan-korkusu
3-Yusuf Kaplan-YeniŞafak
“İkinci medeniyet krizi Gazali ve peygambersiz islam projesi”
Batılılar, son iki asırda, İslâm dünyasında akademide uygulanmak üzere üç büyük yıkıcı proje geliştirdiler. Kısaca bu üç büyük oryantalist proje şunlar:Birincisi, İslâm düşüncesinin Gazâlî’yle bittiği masalını yaymak.İkincisi, Osmanlı’yı unutturmak.Üçüncüsü de, Hz. Peygamber’in (sav) konumunu sarsmak.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/ikinci-medeniyet-krizi-gazl-ve-peygambersiz-islm-projesi-2056211
4-Taha Akyol-Karar
“Macron’un işi ne”
S-400’leri neye almıştık, neye yaradı?Rusya’ya o kadar yaklaştık ama Putin PKK ve YPG’den vazgeçmediği gibi bu sorunda da Yunanistan’dan yana tavır koydu. Hatta Rus Dışişleri Yunanistan’la “ruhani bağlar”dan bahsetmeye başladı!Doğu Akdeniz’e sahili olan devletlerden bir tane dostumuz var mı?ABD’de Türkiye’yi destekleyen çevreler niye ortada yok?Türkiye elbette güçlüdür, elbette boyun eğmeyecektir ama ittifaklara, dostluklara ihtiyacı var.Son on yıla kadar Türkiye böyle yalnız değildi. Eski ittifaklarımızı, tarih içinde oluşmuş ilişkilerimizi yeniden güçlendirmek zorundayız. Bunun için de Türkiye Cumhuriyeti’nin klasik diplomasisine dönmekten başka çare yok.
https://www.karar.com/macronun-isi-ne-1585069
5-Emin Çölaşan-Sözcü
“12 Eylül’den bir Mamak cezaevi anısı”
Cezaevinin ana girişine yakın bir yerde adına “Kafes” dedikleri demir parmaklıklı bir yer vardı. Oraya da gittik… İçeride ayakta duran eski arkadaşım Doğu Perinçek'i gördüm.Kurallar gereği esas duruşta, başı havada duruyordu. Belli ki büyük baskı ve sıkıntı yaşıyordu.Cezaevinin ünlü komutanı Raci Tetik'ten Doğu ile konuşmak için izin istedim… Albayım Doğu'ya seslendi:“Doğu, rahata geç. Emin Bey'le konuşabilirsin!”Ve ben o koşullarda arkadaşıma bir soru sordum:“Nasılsın Doğu, iyi misin!”O durumdaki birine bu soruyu sormak hayatımda yaptığım ve hiç unutamadığım en büyük gaflardan biridir.
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/emin-colasan/12-eylulden-bir-mamak-cezaevi-anisi-6035361/
6-Yılmaz Özdil-Sözcü
“Ölü çocuk”
İstanbul Sözleşmesi, sadece lezbiyen biseksüel meselesi filan değildir.Kadın-erkek, ölen-öldüren meselesi bile değildir.Bence asıl, geride kalan meselesidir.Kadına şiddeti çocukluğundan itibaren gözünün önünde yaşayan, ömrü boyunca iliklerine kadar hisseden ve Duygu'ları paramparça halde geriye kalanlar meselesidir.Toplumsal cinsiyet eşitliğinin hayati önemine kafanız basmıyor.Duygu'ların hatırına susun bari.
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/yilmaz-ozdil/olu-cocukluk-6035432/
7-Mehmet Kara-YeniAsya
“Dünya Uygurlar konusunda neden sesssiz”
Hükümetin ortağı gibi hareket eden ve neredeyse bütün icraatlarını destekleyen, bu yüzden de televizyonların aranan yüzü olan Doğu Perinçek’in genel başkanı olduğu Vatan Partisi’nin genç teşkilâtının açıklaması ise Çin zulmüne yönelik bakışlarını gösterdi!
https://www.yeniasya.com.tr/mehmet-kara/dunya-uygurlar-konusunda-neden-sessiz_527984
8-Özdemir Aktan-T24
“Kim daha güçlü kadın mı erkek mi”
Çin Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi tarafından yayımlanan ve virüsle ilgili şimdiye kadarki en geniş araştırma olan raporda öne çıkan olgulardan biri de, erkeklerin kadınlara oranla çok daha savunmasız olduğunun görülmesi oldu. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi erkekler ile kadınlara aynı oranda virüs bulaştığı tespit edilirken, erkeklerde ölüm oranının yüzde 2,8, kadınlarda ise yüzde 1,7 olduğu rapor edildi.
https://t24.com.tr/yazarlar/ozdemir-aktan/kim-daha-guclu-kadin-mi-erkek-mi,27978
9-Merdan Yanardağ-Birgün
“Kalabalığın kötülüğü”
Ancak, işçi sınıfı ve emekçiler tariæhte çoğu kez devrimci bir rol oynamaz. Bilinmeli ki, yoksullar ve alt sınıflar çoğu zaman devrimlerin ya da ilerici atılımların kitle tabanını da oluşturmaz. Oluşturmuyor da. Dahası işçi sınıfı, Allah vergisi bir devrimciliğe sahip değildir. Bazı uvriyerist eleştirileri göze alarak şunu belirtmeliyim ki; işçi sınıfı dâhil, toplumun emekçi ve yoksul kesimleri çoğu kez gericiliğin ya da faşizmin kitle tabanını, hatta vurucu gücünü oluşturabilirler. Nitekim Nazi hareketinin kitle temeli ve vurucu kadroları bu kesimlerden oluşuyordu.Yoksulluk, genel olarak “emekçi” denebilecek bir toplumsal kategoriye sahip olmak, önsel bakımdan haklı ve doğru yerde bulunmak anlamına da gelmiyor. Tam tersine, bu kesimler toplumsal tarihte çoğu kez, köklü bir egemen sınıf ideolojisi olan din, gelenekler, yerleşik değerler vb. gibi nedenlerle, zorbaların ve hakim güçlerin hizmetine girer. Ancak, solun romantik tutumu ve devrimci edebiyat çok saf ve iyi niyetli olduğu için, “emekçi” ya da “yoksul” söz konusu olduğunda akan sular durur, gerçeklikten kopul
https://www.birgun.net/haber/kalabaliklarin-kotulugu-315391