Köşe Yazıları Yorumsuz - 13 Ağustos 2020 Perşembe

13 Ağustos 2020, PERŞEMBE
KÖŞE YAZILARI

 

 

1- Ahmet Hakan-Hürriyet
“Ne varsa yine Atatürkçü subaylarımızda var”

Mehmet Ali Çelebi, iktidara yarar mı sağlar, muhalefete zarar mı getirir falan diye zerre düşünmeden... Türkiye’nin çıkarlarından yana bir tutum alıyor ve bunu gür bir sesle ifade ediyor.Şöyle bir bakıyorum:Ergenekon, Balyoz kumpaslarında hedef haline getirilmiş ne kadar Atatürkçü subay varsa... Hepsi Mehmet Ali Çelebi gibi...Doğu Akdeniz’de aslanlar gibi Türkiye’nin çıkarlarını savunuyorlar.Buradan ne çıkar?Şu iki şey çıkar:
BİR: FETÖ, işte bu yüzden bu subayları hedef aldı.
İKİ: Ne varsa yine Atatürkçü subaylarımızda var.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/ne-varsa-yine-ataturkcu-subaylarimizda-var-41585908



2-Abdülkadir Selvi- Hürriyet
“Erdoğan’ın altı dönemi”


Metropoll’ün temmuz ayı araştırmasında, “Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı görevini yapış tarzını onaylıyor musunuz?” sorusuna ankete katılanların yüzde 50.6’sı onaylıyorum yanıtını veriyor. Onaylamıyorum diyenlerin oranı ise yüzde 43.3’te kalıyor. 6.1 oranında ise fikrim yok yanıtı verilmiş.
Benim esas üzerinde durmak istediğim nokta farklı. Metropoll, Erdoğan’ın başbakanlığından başlayarak görev yapış tarzına ilişkin bulgularını bir araya getirip bir grafik hazırlamış. O grafik beni bir yere götürdü. Onu paylaşacağım. Erdoğan’a destek yüzde 71.1’le en yüksek seviyesine ne zaman ulaşmış? 17-25 Aralık sürecinde. 7 Haziran seçimlerinde yüzde 37.5’e kadar gerileyen destek ikinci zirvesini yüzde 67.6’yla 15 Temmuz darbe girişimi sırasında yapmış. Yani yine bir krizle mücadele sürecinde. Üçüncü zirvesini ise koronavirüsle mücadele sürecinde yakalamış. Tekrarlanan İstanbul seçimlerinde gerileyen destek, koronavirüsle mücadele döneminde yüzde 55.8’e yükselmiş.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/erdoganin-alti-donemi-41585895



3-Salih Tuna- Sabah
“Kimin yalan söylediği ortaya çıktı”

 

İstanbul Sözleşmesi'nin kabul edilmesi için 2011'de olağanüstü gayret gösterdiğini, mahut sözleşmeyi "şahsi meselem" diyecek kadar içselleştirdiğini Milliyet gazetesinden Mehveş Evin'e anlattığını bildiğim halde.
Evet, buna rağmen, "Davutoğlu yalan söylüyor" demek yerine bir açıklama bekledim.
Ne ki Dilipak, Davutoğlu'nun okumadan imzaladım dediğini birkaç gün evvel fakire teyit etti.
Haliyle kimin yalancı olduğu da ortaya çıkmış oldu.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/salih-tuna/2020/08/13/kimin-yalan-soyledigi-ortaya-cikti

 

 

4-Mahmut Övür- Sabah
“CHP’li BÖKE’nin Katolik nikahı”

 

sırada bugünkü CHP'nin rotasından çıkartıldığını söyleyen, Kılıçdaroğlu'nu da İnce'yi de siyaset üretmemekle eleştiren ama büyük çoğunluğu da partiden uzaklaştırılan veya ihraç edilen eski Baykalcılar var. Onlar şimdi kendilerini "eski Baykalcı" değil, "Yerli ve Milli CHP'liler" olarak niteliyor. Onların partileşme ihtimalleri belki ilk ikisinden daha fazla, çünkü terör ve dış politika konularında CHP'ye ciddi eleştiri getiriyorlar.
Şurası çok net; üç ekibin de CHP'de var olma şansı yok. Bu yüzden CHP cenahında da yeni partiler ihtimali yüksek. Hatta CHP bir değil 3 partiye hamile görünüyor. Bunlar arasında hangisi düşük olur hangisi nur topu gibi doğar onu da yakında göreceğiz.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/ovur/2020/08/13/chpli-bokenin-katolik-nikahi



5-İbrahim Kiras-Karar
“İnce’nin hamlesi Kılıçdaroğlu’nun stratejisi”

 

Anlaşılan o ki Muharrem İnce kendisini Cumhurbaşkanı adaylığına taşıyan siyasi taktiği ikinci kez kullanmak istiyor. Aynı şansı ikinci kez elde etmesi bu sefer daha zor göründüğü için de vites büyütüp “parti kurarım” tehdidiyle isteğine ulaşmaya çalışıyor. Ama galiba cumhurbaşkanı adaylığı kozunu kullanmayı sürdürerek parti içindeki etkinliğini arttırmaya da razı. İşin özeti bu.
https://www.karar.com/incenin-hamlesi-kilicdaroglunun-stratejisi-1579716

 


6-Soner Yalçın-Sözcü
“Bozgunda Fetih rüyası”

 

“Hâlâ… Ayasofya'yı fethetmekle övünüyoruz; elde kılıç “bozgunda fetih düşleri” görüyoruz!Hâlâ… Ekonomi-politik modernizasyona kafa yoracağımıza, yorulmaksızın kültürel kodları tartışarak zaman öldürüyoruz!Kafalarda tek soru yok…Çin üzerine –Fatih Oktay'ı saymazsak- tek araştırma-inceleme yok…Kırmızı Kedi Yayınevi'nin sahibi Haluk Hepkon'un özveriyle çıkardığı “Modern İpek Yolu” dergisinden kaçınızın haberi var?Politikacılara sormak isterim; Henry Kissinger'in Çin üzerine yazdığı kitabı hanginiz okudu?
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/soner-yalcin/bozgunda-fetih-ruyasi-5984440/

 

 

7-Cem Gürdeniz- Cumhuriyet
“Sevr’in 100. Yılında emperyalizme Türk Milletinin yanıtı”

 

Nasıl ki Kurtuluş Savaşı sonrası zayıflayan Britanya İmparatorluğu’nun ve müttefiklerinin hegemonyasına Anadolu isyan etmiş, muhteşem bir Kurtuluş Savaşı ve devrim sonrası Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuşsa, bu kez de zayıflayan Amerikan hegemonyasına denizdeki Anadolu isyan etmeli ve Mavi Vatan’ın bir damla suyunu emperyalizmin vekilleri Yunanistan ve GKRY’ye bırakmamalıdır.Yazımızı sonlandırırken kerameti kendinden menkul içimizdeki -pek çoğu yarım bilgili, hatta cahil- Mavi Vatan karşıtlarına tarihten örnek vererek tavsiyede bulunalım. Mavi Vatan sadece deniz yetki alanı mücadelesi değildir. Türkiye’nin, Akdeniz ve Ege’den koparılmasına karşı çıkmanın adıdır.Bugünün Misakı millisi Mavi Vatan; Kuvayı Milliyesi de Cumhuriyet donanmasıdır. Kavga, gelecek 100 yılın kavgasıdır.
Coğrafya ve jeopolitik son sözü söyler. Mavi Vatan savunmasını iç siyasete alet etmeyin.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylar-ve-gorusler/sevrin-100uncu-yilinda-emperyalizme-turk-milletinin-yaniti-mavi-vatan-cem-gurdeniz-1758012

 


8-Barış Terkoğlu-Cumhuriyet
“Devlet aklı bu noktaya nasıl geldi”

 

Cihat Yaycı’nın yazısını bitirdikten sonra elime “Doğu Akdeniz’in paylaşım mücadelesi ve Türkiye” kitabını alıyorum. Amiral Yaycı kitabında, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de hak kaybetmemek için yapması gerekenleri sıralıyor. Türkiye’nin Mısır, İsrail, Libya, Lübnan ve Suriye ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına dair antlaşmalar imzalamasının gerekli olduğunu savunan Yaycı, bu antlaşmaların Türkiye’nin olduğu kadar diğer ülkelerin de menfaatına olduğunu söylüyor. Türkiye için en kötü senaryo ise Yunanistan-Mısır ve Yunanistan-GKRY arasında deniz yetki alanlarının paylaşımına dair antlaşmaların imzalanması...Ortaya çıkan tabloya baktığımızda, ülkeyi yönetenlerle, Doğu Akdeniz’deki Türkiye’nin siyasetini şekillendiren Libya antlaşmasının mimarı arasında büyük bir farklılık var.Türkiye’nin karşısında iki farklı doktrin mevcut: Saray’daki akıl Yunanistan’la masaya oturmaya çalışırken, Cihat Yaycı Yunanistan’ın muhatap alınmaması gerektiğini Mısır, İsrail, Lübnan gibi ülkelerle antlaşma yapılması gerektiğini söylüyor.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-terkoglu/devlet-akli-bu-noktaya-nasil-geldi-1758001