Köşe Yazıları Yorumsuz - 10 Mayıs 2021 Pazartesi

10 NİSAN 2021, CUMARTESİ

KÖŞE YAZILARI

 

 

1- Taha Akyol / Karar

“Türkiye dış politikada zemin kaybetti yalnızlaştı”

İçinde bulunduğumuz dönemde, liberal demokratik küreselleşme ABD’nin öncülüğünde gelişiyor. Karşı tarafta, devlet kapitalizmi anlayışını benimsemiş Çin ile ‘büyük devlet’ vasfı törpülenmiş Rusya gibi, demokrasiyle tanışıklığı sembolik olmaktan öteye geçmemiş otoriter devletlerin Batı üstünlüğüne karşı koyma tepkisi gelişiyor. Artık değerlere dayalı ‘demokratik’ ve ‘otoriter’ modellerin rekabeti var. ‘Otoriter’ bloğun kutupbaşı olan Çin ve Rusya gibi ülkeler, devlet kapitalizminden beslenen ekonomik güç ve caydırıcılığın ötesinde yayılmacı askeri güç biriktiriyorlar. Fakat, evrensel boyutlarda kabul görmüş, siyasi ve kültürel bir hayat tarzı modelini geliştirme kaygısından uzaklar. Aslında, ‘otoriterlik’ kendi yapısını dikte ederken, üreten, çoğulcu ve katılımcı tartışmaya dayalı uzlaşmayı kategorik olarak dışlayan, mutabakat aramak yerine buyurgan reddiyeyi savunan bir model sunuyor.
https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/turkiye-dis-politikada-zemin-kaybetti-yalnizlasti-1589403

 

2- Mehmet Ali Güller / Cumhuriyet

”Dış politikada iki zıt model’’

İktidarın Ortadoğu’daki normalleşme arayışı, 19 yıllık yanlış dış politikadan dönüş çabası olarak -19 yılın kayıplarına ve dönülen noktada artık eski konumu bulamayacak olmaya rağmen- yine de ve elbette olumludur. 19 yıl dememiz şundan: Bu iktidar, iktidar olabilmesinin karşılığı olarak daha ilk günden “yanlış dış politika” uygulamaya başladı çünkü… Bir de şunun altına çizelim: İktidar 19 yıllık yanlıştan, doğruyu gördüğü için değil, kendi yanlış dış politikasını sürdürebilme şansı artık kalmadığı için, taktik nedenlerle dönüyor. Yani şartlar değiştiğinde, yapısal olarak aynı yanlışa dönme potansiyelini fazlasıyla taşıyor.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/mehmet-ali-guller/dis-politikada-iki-zit-model-1834923

 

3- Barış Terkoğlu / Cumhuriyet

“İlker Başbuğ’un savcısını nereden tanıyorum!”

Başımı biraz eğip iddianameyi yazan isme baktım. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Güngör K. idi. “Ben bu ismi bir yerlerden hatırlıyorum” dedim. Nereden mi? 10 yıl önce İlker Başbuğ, Silivri Cezaevi’nde tutukluyken, Güngör K., Silivri Cumhuriyet Savcısıydı da oradan. Üstelik… Silivri Cezaevi’ni konu alan kritik soruşturmalara Güngör K. bakıyordu. Hatırlayın, MİT’in Orta Asya Masası Şefi Kaşif Kozinoğlu, OdaTV kumpas davasında Afganistan’dan çağrılmış, binlerce kilometre yol tepip kendi ayağıyla geldiği adliyede, “kaçma şüphesi” denilerek tutuklanmıştı. Uğradığı kumpası hapishaneden deşifre eden Kozinoğlu, davanın başlamasına sayılı günler kala şüpheli bir şekilde hayatını kaybetmişti. Kozinoğlu’nun vefatına ilişkin soruşturmayı yürüten ve doğal ölüm diye tamamlanan dosyanın savcısı Güngör K. idi.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-terkoglu/ilker-basbugun-savcisini-nereden-taniyorum-1834894

 

4-Arslan Bulut / Yeniçağ

‘’Hidroksiklorokin verilenler ne oldu?’’

Sağlık Bakanlığı, Dünya Sağlık Örgütü'nün kararını takip ederek hidroksiklorokin ilacını korona virüs tedavi rehberinden çıkardı. Yani bu ilaç korona virüs tedavisinde artık kullanılmayacak. Sürecin henüz başında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 15 Nisan 2020 tarihindeki basın toplantısında, hidroksiklorokini dünyada en yaygın kullanan ülkenin Türkiye olduğunu ve bütün vakalara ve şüpheli vakalara hidroksiklorokin ile başladıklarını açıklamıştı. Şimdi bu tedavi yönteminin en azından başlangıç kısmının geçersiz olduğu hem Dünya Sağlık Örgütü hem Sağlık Bakanlığı tarafından kabul edildi! Peki hidroksiklorokin ve azitromisin kullanımından veya ilk gün 16 Favipiravir hapı verilmesinden dolayı, bağışıklık sistemi hasar gören ve bu sebeple ölenler var mıdır? Meselâ ölenlerin çoğu için "kalbi durdu" deniliyor; kalp krizlerine hidroksiklorokin veya bir günde 16 Favipiravir yol açmış olabilir mi?

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/hidroksiklorokin--verilenler-ne-oldu-451178h.htm

 

5-Ahmet Gürsöy / Yeniçağ

“Üniversiteli neden iş bulamıyor?”

Eğitim ile ekonomi arasında doğrusal bir ilişki vardır. Ekonominin var olması ve gelişmesi için eğitime, eğitimin de varlığını sürdürebilmesi için ekonomiye ihtiyacı vardır. Kısacası her ikisini birbirine bağlayan hayati konular vardır. Üniversitelilerin yahut okumuş yazmış diplomalı işsizliğin nedeni de çözümü de işte bu ilişkide yatar. Bir zamanlar eğitim fakültelerinde eğitim ekonomisi bölümü vardı. Şimdi yok. Eğitim planlaması vardı. O da yok. Eskiden var olanlar, şimdi olmayınca sorunların bilimsel olarak ele alınıp işlenmesi ve bilimsel toplantılarda tartışılması da ortadan kalkıyor. Aynı şekilde eskiden ta 1961'de kurulan Devlet Planlama Teşkilatı vardı. Adı üstünde devletin planlı çalışması için görev yapmaktaydı. Kaldırıldı. AKP hükümetleri (yanılış hatırlamıyorsam) 2014'te bunun yerine Kalkınma Bankası'nı kurdu. Lakin o da Devlet Planlama Teşkilatı'nın yaptığı işi olması gerektiği gibi beceremedi. Kısacası Türkiye; kalkınmaya, gelişmeye ve ilerlemeye yönelik eskiden beri sürmekte olan her ne varsa kökünü kazıdı.
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/universiteli-neden-is-bulamiyor-451177h.htm

 

6- Fikret Bila / T24

“Tam bağımsız Türkiye”

Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının istedikleri "Tam Bağımsız Türkiye"ydi. İdealleri buydu. Samsun'dan Ankara'ya Atatürk yürüyüşü yapanlar da Deniz Gezmiş ve arkadaşlarıydı. ABD emperyalizmine karşıydılar. Eylemleri ABD karşıtlığını sembolize ederdi. Dünyayı saran 1968 gençlik hareketlerinin Türkiye'deki yansıması olarak görülen Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının hareketi her ne kadar "aşırı sol" diye nitelenmişse de öz itibariyle Atatürkçülük'ten çok öte değildir. Üstü biraz kazındığında altında Kemalist bir duruş olduğu görünür. En yaygın sloganlarının "Tam bağımsız Türkiye" oluşu da bunun bir yansımasıdır. Peki Türkiye'nin bugünkü durumu nedir? Bugün Türkiye, Atatürk döneminde temelleri atılan ekonomi politikasının tam aksi yönündedir https://t24.com.tr/yazarlar/fikret-bila/tam-bagimsiz-turkiye,30936

 

 7-Hasan Basri Yalçın / Sabah Gazetesi
    ‘’Kudüs Gerçeği’’
 …dönüp uluslararası örgütler ve kamuoyuna bakmanın bir anlamı yok. Çünkü aslında Arap Ligi diye bir kurum yok. Çünkü gerçekte Arap devletleri bile yok. Kukla rejimlerin birlik olması da beklenemez. İslam İşbirliği Teşkilatı var ama işbirliği yok. İşbirliği olmadığı için yaptırım gücü de yok. BM ve diğer Batı merkezli kurumları zaten bir kenara bırakın…İslam dünyasının her şeyden önce bir büyük güce ihtiyacı var. Çünkü işbirliği ancak başat bir gücün etrafında kurulur. Başka da sihirli bir formül yok. Ya bu gerçeği anlarız ve bu yolda bir gelecek inşa ederiz. Ya da aynı çıplak ve çirkin gerçekliğe bir yetmiş yıl sonra bizim torunlarımız da katlanır. Bundan gayri edilecek bir lafın da pek bir anlamı olduğunu sanmıyorum…
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/hasan-basri-yalcin/2021/05/10/kudus-gercegi


8-Kerem Alkin / Sabah Gazetesi
‘’Aşıların patent hakkı ne olacak’’
Uluslararası sağlık endüstrisindeki kimi profesyoneller, büyük aşı üreticilerinin birçoğunun tek bir ülkede yerleşik olduklarına; bu nedenle, dünyanın bütünündeki üretim kapasitelerinin bütünün devreye alınmasına ihtiyaç olunduğuna, aşıların üretilme sürecine yönelik bilgi birikimi ve teknolojiye sahip olanların bunu diğer ülkelere aktarmaları gerektiğine inanıyorlar. Bu nedenle, aşıların patent haklarının geçici bir süre için askıya alınmasına taraftarlar. Aksi durumda, başta Afrika, kendi nüfusları için yeteri miktarda aşıya ulaşmaları mümkün olmayan ülkeler nedeniyle, küresel pandeminin hiç bitmemesinden endişe ediliyor…
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/kerem-alkin/2021/05/10/asilarinin-patent-hakki-ne-olacak 

9-İbrahim Karagül / Yenişafak Gazetesi
‘’Yükselen Dünya düzeni ile Batı düzeni çatışıyor, sabırlı milletler dönüyor, Türkiye bayraktar ülkedir, içeriden de durdurulamaz’’
Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’ndan, Soğuk Savaş’tan çok daha güçlü bir değişim dalgası bu. Üç büyük hesaplaşma da Batılı dünyanın zaferiyle sonuçlandı. Hatta Batılı küresel sistemi çok daha sağlamlaştırdı.Ama bu seferki; “Coğrafi Keşifler” ve dünya haritasının yeniden çizilmesinden, “Avrupa sömürgeciliği”nin başlamasından, ABD’nin küresel hegemonyasından sonra, belki yüzlerce yıl tanık olmadığımız ölçekte oluyor.İmparatorluk geleneğine sahip olanlar, Batı’nın baskı altında tuttuğu medeniyet ve kimlikler, Doğu’nun kadim milletleri ve kültürleri ve 21. yüzyıl güç kaymasının oluşturduğu boşluktan filizlenen güçler, çok güçlü tezlerle, yeniliklerle, eski iddialar ve yeni cümlelerle dönüyor.Sadece Avrupa ve ABD hükümranlığına değil; onların yerleşik düzenine, dünya algısına, güç düzenine, siyasi dili ve felsefesine, coğrafya tanımlarına, teknoloji ve savunma felsefesine, güvenlik teorilerine, savunma konseptlerine, ekonomi/finans sistemine, jeopolitik teorilerine çok büyük bir meydan okuma var.Batı’nın ezdiği milletler, talan ettiği ülkeler, tarih dışına ittiği kimlikler diriliyor… https://www.yenisafak.com/yazarlar/ibrahim-karagul/yukselen-dunya-duzeni-ile-batili-dunya-duzeni-catisiyor-sabirli-milletler-donuyor-turkiye-bayraktar-ulkedir-iceriden-de-durdurulamaz-2058436 


10-Hüseyin Likoğlu / Yenişafak Gazetesi
‘’Mahrem Çözülmeden FETÖ bitmez’’
PKK bildirisine imza attıkları için KHK ile ihraç edilen akademisyenlere maaş vermek için CHP’li belediyelerden kayıt dışı nasıl para topladıklarından bazı belediye başkanlarının söz verdikleri halde parayı vermemelerine kadar açık açık her şeyi söyledi Erdoğdu.Ancak Erdoğdu’nun söylemedikleri de vardı. Mesela sadece 10 KHK’lı akademisyene mi maaş verildi? PKK bildirisine imza atan diğer KHK’lı akademisyenlerle FETÖ’cü KHK’lılara da maaş verildi mi? En önemlisi 3 yıl boyunca 100 bin lira maaş ödediğine göre toplamda 3 milyon 600 bin liralık kaynağı nereden buldu?
https://www.yenisafak.com/yazarlar/huseyin-likoglu/mahrem-cozulmeden-feto-bitmez-2058431

11-Kübra Par / Habertürk
‘’Kılıçdaroğlu Kanal İstanbul’u tehditle mi engelleyecek?’’
Kanal İstanbul ile ilgili benim de aklımda bin türlü soru işareti var. Çevresel etkileri konusunda korkuyorum. Devlet garantisi ile yapılırsa vergilerimiz müteahhitlerin cebine mi akar diye endişeleniyorum. İstanbul’un nüfusunu artırarak şehri daha yaşanılmaz kılar mı diye kaygılanıyorum. Aynı miktarda yatırım uzun vadeli istihdam yaratacak başka projelerde kullanılsa daha iyi olmaz mı diye düşünüyorum.
https://www.haberturk.com/yazarlar/kubra-par-2561/3066991-kilicdaroglu-kanal-istanbul-u-tehditle-mi-engelleyecek

12-Abdurrahman Yıldırım / Habertürk
‘’Dogecoin’den her şey şaka gibi’’
Dünyada kripto piyasanın toplam büyüklüğü 2.4 trilyon dolara vardı. Hem çok büyüdü, hem de büyüklüğünün ötesinde bir güce sahip gibi. Arkada güçlü bir sosyal medya desteği var.Bu da kripto piyasası için yapılabilecek düzenlemelerde önemli bir zorluk oluşturuyor. Düzenlemeyi kim veya kimler yapacaksa arı kovanına çomak sokacaklar. Arılar tarafından fena halde sokulacaklar…
https://www.haberturk.com/yazarlar/abdurrahman-yildirim-1018/3066557-dogecoinde-her-sey-saka-gibi


13-Kurtuluş Tayiz / Akşam Gazetesi
‘’2023 Seçimleri Şaka Kaldırmaz’’
…2013'ten bu yana toplumu AK Parti ve Erdoğan'a karşı dolduruyorlar. ABD güdümlü FETÖ'nün geliştirdiği karşı propaganda seçmen nezdinde bugüne kadar sonuç vermedi şüphesiz. Ama yükleme sistematik olarak sürüyor, aralıksız bir şekilde devam ediyor.Muhalefet, devamlı bir şekilde "baskı, zorbalık, adaletsizlik, yolsuzluk, otoriter yönetim" vs. söylemleriyle seçmeni baskı altına almaya, maniple etmeye ve 2023 seçimleri için yüklemeye çabalıyor. Seçmen zihninde bu propagandanın karşılık bulmaması için iktidarın çok daha dikkatli hareket etmesi gerekiyor. Ve muhalefetin değirmenine su taşıyacak uygulamalardan da kaçınması şart! https://www.aksam.com.tr/yazarlar/kurtulus-tayiz/2023-secimleri-hata-kaldirmaz/haber-1172765