Köşe Yazıları Yorumsuz - 7 Temmuz 2020 Salı

7 TEMMUZ 2020, SALI
KÖŞE YAZILARI

 

 

1-Ahmet Hakan-Hürriyet
“Uygun yerlerine kum monte edecekmiş”

ÇİN dağlarında bir çoban, dağsıçanı yemiş...Üstelik çiğ çiğ...
Ve o çoban, “hıyarcıklı veba” hastası olmuş.Neyse ki... Bunun tedavisi varmış. Antibiyotik falan işe yarıyormuş.Bu işin şakası yok.Çin’in yediğine içtiğine dikkat etmesi şart.Yoksa dünya sağlığı ciddi tehdit altında.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/uygun-yerlerine-kum-monte-edecekmis-41558788

 

2-Abdülkadir Selvi-Hürriyet
“Kabine değişikliği ne oluyor”

Bu işin hukuki boyutu. Ama Ayasofya’yla ilgili üzerinde durulmayan bir nokta var. O da konjonktür. Siyasi konjonktür hiç bu kadar müsait olmamıştı.
1- Cumhurbaşkanı Erdoğan istiyor. AK Parti kapı gibi arkasında duruyor.
2- Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli güçlü bir şekilde destekliyor.
3- İYİ Parti Ayasofya’nın hemen açılmasını istiyor. Bu konuda Meclis’e araştırma önergesi verdiler.
4- HDP’nin bir itirazı yok.
5- CHP karşı çıkmıyor, engel olmuyor. Tam aksine “Siyasallaştırmayın, açacaksanız açın” diyor.
6- Milletimiz hasretle Ayasofya’nın ibadete açılmasını bekliyor.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/kabine-degisikligi-ne-oluyor-41558736

3-Burhanettin Duran-Sabah
“Partilerin güncel siyasi hesapları”

HDP marjinallikten kurtulma derdinde. Eş Başkan Buldan, "31 Mart ve 23 Haziran'daki ittifakı büyütme ve genişletme zamanı" diyerek hem Millet İttifakı'nı iş birliğini kabule zorluyor hem de yeni partilere el uzatıyor. Erdoğan eleştirilerini CHP düzeyine çeken GP, ideolojik bir kimlik partisi profiline giderek oturuyor. Gençlere ve Kürtlere özel önem veren DEVA'nın siyaset tarzı ise "çatı aday çıkarma" hedefine yönelik çalıştığını düşündürüyor. İster Abdullah Gül, ister Ali Babacan olsun.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/duran/2020/07/07/partilerin-guncel-siyasi-hesaplari

4-Muharrem Sarıkaya-Habertürk
“Söylem Strateji”

Özetle, “İttifak yaptıklarının Cumhurbaşkanlığı konusundaki görüşlerini almadan karar vermenin etik olmayacağını” söyledi.
İttifakta birlikte olduğu liderler Akşener, Karamollaoğlu ve Uysal ile yeniden oturup konuştuktan sonra karar verebileceklerini bildirdi.
“Cumhurbaşkanı olacak kişinin aynı zamanda bir partinin genel başkanı olmaması lazım” diyerek de kendi kırmızı çerçevesini çizdi.İTTİFAK DEVAM EDİYORAdaylık olması halinde Genel Başkanlıktan istifasının söz konusu olup olmayacağı yönündeki soruya da zamanı geldiğinde değerlendirileceğini belirtmekle yetindi.
Burada dikkat çeken yerel seçim sonrası özellikle İYİ Parti’den gelen, “İttifakımız seçim ile sınırlıydı, devam eden bir süreç değildir” açıklamalarına aykırı durum.
Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı ilişkisinin devam ettiğini, bundan sonraki adımda da devam ettirmekte kararlı olduklarını belirtiyor.
CHP liderinin sergilediği tutum, genel ve yerel seçimdeki diğer ittifak ortağı partiler açısından da geçerliliğini koruyor mu?
SP baştan “bizimkisi ittifak değil, seçim işbirliği” diyerek kendisini bir nebze dışarda tutmayı başarmıştı; bugün de tutumunda bir değişiklik yok.
Demokrat Parti ise İYİ Parti listesinden seçime girdiği için, birlikte hareket etmeyi sürdürüyor.
https://www.haberturk.com/yazarlar/muharrem-sarikaya/2735821-soylem-stratejisi

 

5-Abdurrahman Yıldırım-Habertürk
“Canlanma enflasyonlu mu enflasyonsuz mu olacak”

Kısaca yılın ikinci yarısında ekonominin canlı seyredeceği anlaşılıyor. Bu canlanmayı cari açığın artışı izleyecek. Çünkü üretim ithalata bağlı. Turizm de iyi gitmiyor.
-Ancak canlanmanın enflasyona etkisine gelince iş karışıyor.Taleple birlikte fiyatların arttığı doğru da, güçlü baz etkisinin devreye girmesiyle enflasyonda 4 aylık düşüş olacağı da yüksek bir olasılık. Artış ancak yılın son iki ayında gelebilir. O da hükümetin tutumuna bağlı.
https://www.haberturk.com/yazarlar/abdurrahman-yildirim-1018/2735929-canlanma-enflasyonlu-mu-enflasyonsuz-mu-olacak

 

6-Kübra Par-Habertürk
“Bülent Turan: Çoklu baro zorunlu değil”

Çoklu baro sistemine yönelik eleştirileri sormak üzere AK Parti Grup Başkan Vekili Bülent Turan’ı aradım.“İddia edilenin aksine baroları bölmüyoruz” diyerek başladı söze:“'Her mahkeme bölgesinde bir baro kurulacak' diye bir zorunluluk getirebilirdik ama bunu yapmadık. Ya da bazı arkadaşlarımızın önerdiği gibi 'İstanbul’da biri Avrupa biri Anadolu Yakası’nda olmak üzere 2 baro kurulacak' yazsaydık bu da mecburi bölünme getirecekti. Ama yasanın şu andaki halinde zorunlu bölünme yok.
https://www.haberturk.com/yazarlar/kubra-par-2561/2735755-bulent-turan-coklu-baro-zorunlu-degil

 

7-Taha Akyol- Karar
“Hukukçu olmak ne yazar”

Türkiye’nin üniter baro yapısını tahrip edecek olan “çoklu baro” projesine AK Parti ve MHP içindeki hukukçu milletvekillerinden niye bir itiraz yok? Toptan karşı çıkamayabilirler ama “üniter” yapıyı koruyarak seçim sisteminde bazı düzeltmeler yapılmasını bari savunamazlar mıydı?
https://www.karar.com/hukukcu-olmak-ne-yazar-1573237

 

8-Ahmet Taşgetiren-Karar
“Bu dönemde derin devlet var mı”

Ben mesela, bugün “Büyük harflerle “DEVLET”ten ne kastedildiğini bilmek istiyorum. Susurluk’un nerede olduğunu bilmek istiyorum. Bahçeli’nin, Perinçek’in ve onlarla irtibatlı kadroların iktidarla ilişkilerinin niteliğini bilmek istiyorum, 15 Temmuz’dan sonra askerlerin, Milli Güvenlik Kurulu’nun misyonlarının ne durumda olduğunu, MİT’in yeni görev tanımını, sistemin en tepe noktasındaki Cumhurbaşkanı’nın görünenlerin dışında bir istişare halkasının ve bunun herhangi bir“Derinliği”nin bulunup bulunmadığını…. Vs. Son söz: “Yeşil kemalizm” iddiası en çok iktidarı destekleyenlerin meselesi olmalı. Kimlerle nereye doğru gidildiğini bilmek “memleket meselesi” çünkü.
https://www.karar.com/bu-donemde-derin-devlet-var-mi-1573236

 

9-Akif Beki-Karar
“Hizmet siyaseti”

Kim olsa rahatsız etmez ki?Siyasi kamplaşmayı kızıştırmak için eşcinselleri hedefe koyuyor, milleti tavır almaya çağırıyorsunuz. İnsanlık dışı muameleye karşı eşcinsellere eşit hak ve güvence vaad ettiğiniz unutturulmuyor. Ev içi şiddetle mücadeleyi amaçlayan İstanbul Sözleşmesi'ni eleştiriyorsunuz, 'imzalanması yanlıştı' diyorsunuz. Hemen, iktidarınızın imzaladığı ve yasalaştırdığı yüzünüze vuruluyor.'Öyle kolay değil unutturamazsın' diyorlar. Bir Müslüm Baba şarkısı gibi gelip düğümleniyor boğazınızda.Ondan sıyrılıyorsunuz, öbür şarkı takip ediyor sizi: "Mektupları yırtıp attın diyelim/Bir mazi var onu nasıl silelim/Sen beni ömrünce unutamazsın." Unutulma hakkı; internetteki sabıka kaydınızı temizlemek, geçmişten arınmak demek.Artık ayağınıza dolanmayacak eskiden kim olduğunuz ve ne yaptığınız. Kilometreyi sıfırlamayı kim istemez de...Zorluk, siyasetçiyi yıpratan haberleri arşivden temizlemeye kılıf uydurmakta.Güncelliğini kaybettiği ve bilinmesinde kamu yararı olmadığı nasıl söylenebilecek mesela?
https://www.karar.com/hizmet-siyaseti-1573235

 

10-Yılmaz Özdil- Sözcü
“Yüreğimizde hukuk abajuru”

Baroları niye bölmeye çalışıyorlar mesela, avukatlara adliyede niye gaz sıkılıyor yahu… Muhalefet milletvekilleri niye tutuklanıyor, kıdem tazminatı niye yok ediliyor, kalemini satmayan gazeteciler niye hedef haline getiriliyor, bağımsız haber televizyonları niye karartılıyor, sosyal medya niye yasaklanıyor, cinsiyet eşitliği ilkesine dayanan ve kadını koruyan İstanbul Sözleşmesi niye iptal edilmek isteniyor?
Ne menfaat aranıyor bu kırılan toplumsal fay hatlarından?
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/yilmaz-ozdil/yuregimizdeki-huzun-abajuru-5915308/

 

11-Ahmet Takan-Korkusuz
“O fotoğrafın arkasında ne var”
En baştan söyleyeyim; ortada dolaşan iddia ve dedikodularda askeri cenahta rahatsızlıklara sebep oluyor. Vay efendim “Avrasyacılar tasfiye edilecek” miş… ”Vay efendim, “Avrasyacılar kamuflajı ile ATATÜRKçü askerler tasfiye edilecek miş”… Vay efendim, “Barış Pınarı başta olmak üzere Suriye’de TSK’nın düzenlediği başarı operasyonlara imza atan kurmaylar kadro dışı kalacak”mış… Vay efendim görecekmişiz alınacak kararlar ile “NATO’cu subaylar çok güç kazanacak” mış…
Türk Milleti’nin ve devletinin temel kolonu olan şanlı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içinde “şucuların”,” bucuları” olması acı olduğu kadar büyük bir talihsizlik!.. Keşke bunlar hiç olmasa. Ama ne yazık ki, AKP iktidarı ve kumpaslar yüzünden bu tür yapılanmalar ve yakıştırmalar oldu. Bana sorarsanız; bu iş şura olmaktan çoktaan çıktı. Artık kararları -her şeyde olduğu üzere- tek kişi veriyor. Olacakları kimsenin önceden tam ve net olarak kestirebileceğini sanmıyorum. ABD kendisine karşı olan herkesi “Avrasyacı” olarak etiketlendiriyor. Takip ettiğim izlere göre, onlara biat etmeyenler ve Balyoz ve diğer kumpas davalarının mağdurları ile ilişkilendirlenlerin durumu kritik gibi görünüyor. Onlara biat edenler ve Balyoz mağdurlarıyla ilişkileri ve fikir birliği olmayanlar onların kadrosunda sayılıyor.
https://www.korkusuz.com.tr/o-fotografin-arkasinda-ne-var.html

 

12-Mustafa Balbay-Cumhuriyet
“Ayasofya açılımının 4 nedeni”

Bize göre bunun nedenleri şunlar:
1- AKP, önümüzdeki bir yıldan daha kısa süreçte seçim planı yapıyor, onun araçlarından biri olarak görüyor.
2- Koronavirüs üzerinden karşıtlık üretilemedi. CHP, Millet İttifakı ile kutuplaşma yaratılamadı. Buna zemin aranıyor. Ama bu da tutmadı. Herkes, “açacaksan aç” deyince kutup uçları elinde kaldı. İçeride karşıt bulamayınca dışarıdan aranıyor!
3- AKP, tabanındaki muhafazakâr kaymayı bununla durdurmaya çalışıyor. İstanbul Sözleşmesi tartışmaları da bunun eseri.
4- Üçüncü maddenin devamı olarak DEVA ve Gelecek Partisi’ne geçişleri durdurup bu iki partinin büyümesini engellemeye çalışıyor!
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/mustafa-balbay/ayasofya-aciliminin-4-nedeni-1749867

 

13-Orhan Uğuroğlu-Yeniçağ
“Bahçeli’nin AKP sevdası neden”

Değerli okurlarım,Bahçeli'nin ve MHP'nin yönünü yüzde yüz değiştirmesinin görüntüsü işte bu cümlelerle tescilleniyor…Erdoğan'ın MHP lideri Devlet Bahçeli hakkında ettiği hakaretleri yazmaya ar ederim.Ancak demem o ki
- Erdoğan ile Bahçeli arasında nasıl bir sır var?
- Nasıl oldu da bir bütünün ayrılmaz parçaları haline geldiler?
- Hele hele Doğu Perinçek'i ve Vatan Partisi'ni nasıl oluyor da Cumhur İttifakı'na alıyorlar?
- Bu birliktelik iki parti için de sonsuza kadar devam eder mi?
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/bahcelinin-akp-sevdasi-neden-56208yy.htm

 

14-Selcan Taşcı-Yeniçağ
“Gördüm ve arttırıyorum”

Ayasofya "mesele"sinin yılmaz provokatörü Yunanistan'ın Başpiskoposu Ieronimos, "Türkler ellerinde ne varsa bunu oynar. Ayasofya da o oyunlardan biri. Bunu yapmaya cüret edebileceklerine inanmıyorum" demiş.Görüyorum ve arttırıyorum.Bir nevi iktidar partisindeki kadın milletvekilleri gibi, sadece "sembolik" bir değere karşılık gelen Ayasofya yetmez….Eyyyyy, yerli, milli ve "beka"mızdan gayrı derdi olmayan Cumhur İttifakı üyeleri!Var mısınız; "fiili" bir sancı da yaratacak kadar cüretkârlaşmaya!!!Var mısınız; hiçbir uluslararası hukuk kurum, kuruluş ve kurulunun aksini ispat edemeyeceği şekilde, yüzde yüz "Türk toprağı" olan Ege adaları üzerinden bir "Türkler, ellerindekilerle nasıl oynar" dersi vermeye bu Garp kurnazına!
Yarından tezi yok "Vira bismillah" diyelim;İzmir, Aydın ve Muğla sınırları içinde yani Ege'deki Türk adalarında dalgalanan ne kadar Yunan bayrağı varsa hepsini indirelim; direnen olursa, onları da beraberinde! "İşgal askeri" değiller mi, "meşru müdafaa" hakkımız kapsamında değil mi nihayetinde!
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/gordum-ve-arttiriyorum-56210yy.htm

 

15-Saygı Öztürk- Sözcü
“Öyle bir emir asla verilmedi”

Hilmi Paşa, “askerimize çuval geçirilmesi” olayının perde arkasını SÖZCÜ'ye anlattı
24. Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök “ABD askerlerine karşı ‘Direnmeyin' ya da ‘Teslim olun' gibi emirler hiç bir komuta kademesince asla verilmedi. Bence Özel Kuvvetlerin Irak'ta başında bulunan komutanı doğru karar vermiştir. Şayet bu kararın alternatifi uygulansaydı olabilecekleri anlayanın takdirine bırakıyorum” dedi.
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/saygi-ozturk/oyle-bir-emir-asla-verilmedi-5915261/