Köşe Yazıları Yorumsuz - 5 Kasım 2020 Perşembe

5 KASIM 2020, PERŞEMBE

KÖŞE YAZILARI

 


1-Yalçın Bayer-Hürriyet
“Din değil akıl ve Fen”

İbrahimi dinlere ait kutsal kitaplara göre ise deprem, güneşin doğup batması, gece-gündüz dahil, olan ve olacak bütün doğa olayları, insanlar arasından peygamberler atayan, onlara vahiy gönderen, neleri yapmaları, neleri yapmamaları gerektiğini söyleyen, talimatlarına uyanları cennete, uymayanları cehenneme gönderen, gücü sınırsız bir tanrı tarafından oluşturulmakta ve yönetilmektedir.

Çok okuyan ve İbrahimi dinlerin kutsal kitaplarında yazılanları bilen Atatürk1937 yılında TBMM’yi açarken yaptığı konuşmada, “Bizim prensiplerimiz, gökten indiği sanılan kitapların dogmaları (kesin doğru olduğu sanılan bilgileri) ile asla bir tutulmamalıdır. Biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil doğrudan doğruya hayatın içinden almış bulunuyoruz” diyerek, kutsal kitaplardaki dogmalardan ilham almadığını açıklamış ve bu sözüyle laikliğin tanımını da yapmış, laikliğin din ve vicdan özgürlüğünden ibaret olmadığını, devlet işlerinin, herhangi bir dinin kutsal kitabındaki kurallara göre düzenlenmemesi demek olduğunu açıklamış, yani, egemenliği gökten indiği sanılan kutsal kitapların elinden alıp Türk milletine vermiştir. Atatürk’ün rehberimiz olması gereken diğer sözü şudur:

“Dünyada her şey için; medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit (en gerçek yol gösterici) ilimdir, fendir (pozitif bilimdir). İlim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir”.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/yalcin-bayer/din-degil-akil-ve-fen-41654573

 

2-Osman Müftüoğlu-Hürriyet
“D vitamini şimdi daha önemli”

Yeteri kadar D vitaminine sahip değilsek virüsler ve diğer mikroplar bize daha kolay bulaşabiliyor. Hastalık daha ağır seyrediyor. Hastalığın iyileşmesi de bir hayli gecikebiliyor. Bu mühim ayrıntıların COVID-19 enfeksiyonunda da geçerli olduğu net ve açık olarak doğrulandı. Pandemide de D vitamini yetersiz kişilerin hastalığa daha kolay yakalandıkları, hastalığı daha ağır geçirdikleri, iyileşmekte de ciddi ölçüde zorlandıkları görüldü. İşte bu nedenle karakışın iyice yaklaştığı, pandeminin şiddetinin daha da arttığı bugünlerde D vitamini eksikliği meselesini yeniden masaya yatırmamızda fayda var.
Bilindiği gibi D vitamini üretiminin neredeyse yüzde 95’i güneşlenerek yani cildi güneşle buluşturarak sağlanabiliyor. Kış aylarında güneşin yüzünü pek göstermeyeceği, bizim de zamanımızın önemli bir bölümünü güneşsiz alanlarda, iç mekânlarda geçireceğimiz kesin. Gıdalarla (balık, süt ürünleri, yumurta) kazanacağımız D vitamininin ise ihtiyacımızı karşılaması imkânsız. İşte bu nedenle D vitaminimiz eksikse süratle tamamlamamız ve kış süresince günlük ihtiyacımızı karşılayacak kadar D vitaminini takviye olarak almamız özellikle bu kış için çok önemli bir sağlıklı yaşam ayrıntısı.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/osman-muftuoglu/d-vitamini-simdi-daha-onemli-41654580

 

3-Hasan Basri Yalçın-Sabah
“Amerika kaosa emanet”

Biden'ın iktidarı bundan farklı olmaz. Dört yıl boyunca Amerikan toplumukaynamaya devam eder. Biden da bunu kapatmak için dış politikada Macron tarzı işlere giriş yapabilir. Öyle Rusya'yı dengelemek, Çin'le mücadele etmek veya dünyaya yeni bir küreselci nizam vermek işlerini becerebileceğini ve somut dış politika adımları atabileceğini sanmam. Ama Türkiye'ye sataşması an meselesidir. Tıpkı Macron gibi... Somut olmasa da sonuç alamasa da bu işleri deneyecektir. Ama Biden gelecek dertler bitecek ve ABD eski küresel hegemonyasını kuracak zanneden küreselciler seçim sonucuyla olmasa da birkaç sene içinde hayal kırıklığını yaşayacak. Bekledikleri eski güzel günler geri gelmiyor. Biden ile tarihi dönüşümünönüne set çekmeye çalışırken bu aymazlıklarıyla selin altında kalabilirler.
Bizim için hava hoş. Amerika'daki bir kaostan çok da rahatsız olmayız.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/hasan-basri-yalcin/2020/11/05/amerika-kaosa-emanet


4-Abdurrahman Yıldırım-Habertürk
“Yeni dönem yeni dalga fırsatı”

Trump yönetimiyle hakim bir dünya devleti olmaktan çıkmak üzere olan ABD, Biden ile yeniden geri dönebilir. Yarışı önde götüren Jeo Biden’ın yarım asra yakın devlet tecrübesi ve hafızası ABD’yi ayağa kaldırabilir ve uluslararası lider rolüne yeniden geri döndürebilir. ABD devlet gibi yönetilmeye başlanabilir ve dünyanın ağabeyi rolünü yeniden üstlenebilir.

-Trump’ın gitmesiyle dünyadaki benzer liderlerin ülke yönetimlerine gelmesinin yolu da kapanmaya başlayabilir. Yerleşik düzene tepkisel, popülist, korumacı, içe kapanmacı ama ölçüsüz, kuralsız, keyfi yönetimlerin yaygınlaşması durabilir. Bunun en büyük örneği Trump’tı. Bu yönetim tarzı pandemiye tosladı ve dağıldı. ABD ile başlayan alan kaybı devam ederse bu dünyanın geleceği ve küreselleşme için de iyi olabilir.
https://www.haberturk.com/yazarlar/abdurrahman-yildirim-1018/2859652-yeni-donem-yeni-dalga-firsati

 

5-Mehmet Ali Güller-Cumhuriyet
“Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceği”

Türk-Amerikan ilişkilerini düzeltebilmek, tüm bu meselelerde ABD’nin çıkarları lehine geri adım atabilmekle ancak mümkün olur. O geri adımı Türkiye’de atma potansiyeline en çok sahip olan iktidar, zaten mevcut iktidardır. Zira ABD projelerine bile eşbaşkanlık yapmış bir iktidardır! Ancak bu iktidarın bile ABD lehine geri adım atabilmesi gün geçtikçe zorlaşmaktadır. Buna en başta dünyanın yeni dengeleri izin vermemektedir: ABD hegemonyası zayıflıyor, Çin-Rusya ortaklığı küresel liderlik mücadelesinde ABD’nin emperyalist saldırganlığını dengeliyor ve belli oranda önlüyor ve bu mücadeleye bağlı olarak da yeni bir dünya kuruluyor... Bu tabloya rağmen ABD lehine geri adım atan ve ABD şantajlarıyla (Halkbank, Rıza Sarraf) uzlaşan bir iktidar, belki bir süre daha iktidarını koruyabilir ama en sonunda ve tümden yıkılır gider!
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/mehmet-ali-guller/turk-amerikan-iliskilerinin-gelecegi-1788564

 

6-Enver Aysever-Cumhuriyet
“Kapitalizmin tanrısı”

İzmir depremi bir kez daha gösterdi ki bu ülke “sağcı” için cennettir. Her sorunu millet, bayrak, ezan, kader diyerek halletmek gibi büyük konforu bulunmaktadır. Üstelik sorumlu görevde olanlar bile, işin doğasına aykırı olarak, temennilerle işi geçiştirmek gibi bir olanağa sahiptir. “Sağcı” derken “Bugün siyaset konuşma günü değildir” diyen herkesten söz ediyorum. Genelde siyaset, daraltırsak “sağ siyaset” bizde hamasetle işi çözer. Onlara ait bir “Tanrı” söz konusudur, her nasıl oluyorsa işleri havale ederek, yeri geldiğinde el avuç açarak sorumluluktan sıyrılırlar. Ne gariptir ki göçük altında kalanları kurtarmaya giden işçinin yanındadır o Tanrı, ama hak aramaya gelince yalnız bırakır. Tanrı diye yutturulan olsa olsa kapitalizmin Tanrısıdır!
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/enver-aysever/kapitalizmin-tanrisi-1788544