Köşe Yazıları Yorumsuz - 25 Haziran 2020 Perşembe

25 HAZİRAN 2020, PERŞEMBE

KÖŞE YAZILARI


1-Ahmet Hakan-Hürriyet
“E sen toplum sağlığını düşünüyor musun Tuncay?”

FETÖ’nün egemen olduğu dönemlerde gemi azıya alanların en başında geliyordu Mümtaz’er Türköne.Pervasızdı, küstahtı, güvendiği dağlar var gibiydi, dönemin insafsızlıklarının hep arkasındaydı.FETÖ politikalarının yılmaz savunucusuydu.Çok polemiğim vardır kendisiyle...O yazdı, ben yazdım.O yazdı, ben yazdım.O dönem aramızdaki tek fark şuydu:O koruma altındaydı, ben korumasızdım.Neyse... Hepsi geldi, geçti.MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin yaptığı açıklamayla Silivri’de unutulma bahçesine terk edilmiş olan Mümtaz’er Türköne yeniden hatırlandı.Devlet Bahçeli, yerden göğe kadar haklıdır.Mümtaz’er Türköne ile aynı durumda olanlar bir biçimde serbest kalmışken...
Mümtaz’er Türköne’nin tamamen Silivri mahpusunda unutulmaya terk edilmesi hiç de adil bir yaklaşım değildir.Bahçeli’yle aynı görüşteyim:Adalet perspektifiyle Mümtaz’er Türköne’nin durumuna yeniden bakılmalıdır.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/e-sen-toplum-sagligini-dusunuyor-musun-tuncay-41549791
 
2-Dilek Güngör-Sabah
“Sorunlu krediye tek yöntem”

Bankalar sorunlu krediler için varlık yönetim şirketi kuruyor. Yeni yapıyla bankalar donuk alacaklarını bilançodan çıkaracak. Şirketler ise tek bir varlık yönetimiyle muhatap olacak
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/dilek-gungor/2020/06/25/sorunlu-krediye-tek-yonetim
 
3-Bercan Tutar-Sabah
“Amerika ile yeni “balayı””

Bu açıklamadan 10 gün sonra Türkiye- ABD İş Konseyi'nin (TAİK) düzenlediği"Müttefiklerin müttefik olma zamanı: Türk-Amerikan küresel tedarik zinciri"başlıklı organizasyon ise adeta yeni dönemin yol haritası gibiydi.Fakat 'Made in China' yerine ABD tarafından desteklenen 'Made in Türkiye'hamlesinin siyasi ve askeri tuzaklarının farkında olmak lazım. Çünkü ABD,Pasifik'e Çin ile savaşmaya giderken Çin de Ortadoğu'ya geliyor.ABD ile ilişkilerin normalleşmesi elbette önemli. Hatta bu açılım Avrupa, Çin ve Rusya'ya karşı elimizi daha da güçlendirir.Ancak tedarik zinciri hamlesinin yeni bir vesayet zincirine dönüşmemesi vesürpriz bir darbeyle devrilmemek için ABD'ye bir yumruk mesafesinden daha fazla yaklaşmamakta hayati faydalar var.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/bercan-tutar/2020/06/25/amerika-ile-yeni-balayi
 

4-Fatih Altaylı-Habertürk
“Ak Parti’den önce olmayan şeylerin kısa bir listesi”

Cumhurbaşkanı 50 artı bir oyla seçiliyor. Kabinesinde seçilemeyen yüzde 49,99’dan bir yardımcı mı oluyor? 
Ya da kabine kurulurken 49,9’u temsilen üç beş bakan mı alınıyor! Yoo. Yüzde 50 artı 1 ile yüzde yüz yönetiliyor. Buna itirazı var mı bu arkadaşların? Yok tabii. Sistem bu çünkü. Hadi onu geçtik. Yahu bu ülkede temsilde adaletin önündeki en büyük engel yüzde 10’luk baraj. AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 seçimlerinde oyların yüzde 35’i TBMM’de temsil edilmemişti. Bu arkadaşların bir itirazı olmamıştı. 
https://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli-1001/2723830-ak-partiden-once-olmayan-seylerin-kisa-bir-listesi
 
5-Sevilay Yılman-Habertürk
“Canan Kaftancıoğlu davası emsal olursa ne olacak”

Yani Canan Hanım’a eski yıllardan attığı tweetler dolayısıyla açılmış dava ve verilen ceza hukukun temel prensiplerine, kaidelerine ve gerekçelerine uygun olsa…O zaman bu uygunluğun başkaları için de devreye girmesi gerekiyor.Geçmişte attığı tweetler ile terör örgütü FETÖ ya da PKK’ya övgüler düzmüş ya da devleti “seri katil” diyerek açıktan yerden yere vurma yolunu tercih etmiş kamuoyunun bildiği tanıdığı gazeteciler ya da siyasiler için de aynı hukuk uygulanmalı o zaman.Ki memleketteki tüm hukuk otoritelerine göre öyle de olacak!Bu davanın ve sonucunun emsal teşkil etmemesi imkansız artık.
https://www.haberturk.com/yazarlar/sevilay-yilman-2383/2723894-canan-kaftancioglu-davasi-emsal-olursa-ne-olacak
 
6-Nagehan Alçı-Habertürk
“Bravo Devlet Bahçeli vicdanlı davrandınız”

Bugün Profesör Naci Bostancı AK Parti Grup Başkanı.Yani iktidar partisinin en üst düzey yöneticilerinden biri. Bostancı’nın en yakın dostu olan Profesör Mümtaz’er Türköne ise yıllardır hapishanede. Naci Bey 45 senelik arkadaşı Türköne’nin tutukluluğuna dair herhangi bir tepki gösterdi mi bilmiyorum.Hiç kılını kıpırdatmamış olacağına inanmak istemiyorum. Arkadaşının durumuna çok üzüldüğüne eminim…”Maalesef AK Parti’nin önemli isimlerinden Naci Bostancı geçen bunca sürede arkadaşı için tek bir çağrı yapmadı ama onun atmadığı adım Devlet Bahçeli’den geldi. Yeniden bravo diyorum
https://www.haberturk.com/yazarlar/nagehan-alci/2723918-bravo-devlet-bahceli-vicdanli-davrandiniz
 
7-Abdurrahman Yıldırım- Habertürk
“Sınır piyasaları ligi, sinir eder”

Eğer 30 yılın ardından yanıldıklarına kanaat getirip de Türkiye’den gidiyorlarsa durum kötü, en azından gidenler kolay kolay geri gelmez.
-MSCI EM Endeksi’ndeki son düzenleme girişimiyle BİST’in lig düşürülmesi, bu anlamda önemli bir kilometre taşı oluşturmaya adaydır. Yabancıların gidişini kurumsallaştırırken gelişini zorlaştırıyor.
-Bu durum karşısında sermaye piyasasının bütün taraflarının harekete geçmesinde, Türkiye’nin aksiyon almasında büyük yarar vardır. Sonra kim yaptı bu işi demeyelim.
-Son olarak ekleyeyim. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) adının 2012 yılında Borsa İstanbul (BİST) gibi, Türkçe’ye uygun olmayan bir kelime sıralamasıyla değiştirilmesinin nedeni, borsanın uluslararası vurgusunu artırmaktı.
https://www.haberturk.com/yazarlar/abdurrahman-yildirim-1018/2723890-sinir-piyasalar-ligi-sinir-eder

 

8-Levent Yılmaz-Yenişafak
“İthalatı kısmak 70lerden kalma bir politika mı”

Türkiye bir süredir ekonomi güvenliği ve finansal güvenliği önceleyen politikalar izliyor. Bunların da meyvelerini almaya başladı. Dahası dünya ekonomisinin geçirdiği evrimle yeni bir anlayışa yöneldiği dönemin ruhu da bunu gerektiriyor. Bu bakımdan dönemin ruhuna ve Türkiye’nin gerçeklerine yönelik uygulanan politikalar ve yapılan düzenlemelere getirilebilecek tek eleştiri neden bu kadar geç kalındığı olmalıdır. Türkiye’nin ithalat cennetine dönmesine neden olan, yerli üretimi dezavantajlı hale getiren para ve maliye politikalarından kurtuluyor olmasını “70’lerin, 80’lerin politikaları” gibi ifadelerle ucuzlaştırmaya çalışmak ancak oldukça çaresiz bir muhalefet girişimi olarak akıllarda kalacaktır.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/leventyilmaz/ithalati-kismak-70lerden-kalma-bir-politika-mi-2055487
 
9-Ahmet Taşgetiren- Karar
“Yeşil Kemalist düzen”

Hani bir “Derin devlet” vardı. Hep sorardık “Derin devlet var mı? Varsa nedir? Kimlerden oluşur? Ordu, MİT neresinde bu yapının? Ak saçlılar diye bir şey var mı?” diye. Ben 18 yıllık iktidarından sonra son zamanlarda “Ak Parti derin devleti ne yaptı? Böyle bir şey varsa Tayyip Erdoğan derin devlete tahammül mü ediyor?” diye sormaya başlamıştım. Devlet Bahçeli ve Doğu Perinçek ile ilişkiler ve Ak Parti’nin girdiği “Güvenlik öncelikle mecra” klasik Ak Parti’den başka bir şeyin devreye girdiğini, artık “Kemalist devlet refleksi” sergilendiğini gösteriyordu. Birkaç kişiye sordum, kimse net tanımlayamıyordu. 
https://www.karar.com/yesil-kemalist-duzen-1571063
 
10-Akif Beki-Karar
“Her haksızlık bir provakasyondur”

MHP lideri Bahçeli’nin talebine katılmamak mümkün mü?Mümtazer Türköne’nin FETÖ üyeliğinden aldığı 10 yıl hapis cezasının yeniden değerlendirilmesini istedi.“Dileğim bir haksızlık varsa bunun acilen düzeltilmesidir” dedi. Kim dilemez!Bahçeli, “Kavala’yla Altan kardeşler ve Ilıcak masum gösterilmeye çalışılırken” Türköne’ye sahip çıkılmamasına içerliyor.Şuna getiriyor:“Aleyhe de pek çok yazısı ve beyanatı olmuştur. Ülkücü şehidimizin ağabeyi ve geçmişte davamıza emek vermiş Türköne’nin gerçekten suçlu olup olmadığı, adil ve hakkaniyetli yargılamayla netleştirilsin...”Mevcut kararın adilliği ve hakkaniyetinden bir şüphe var demek ki.
https://www.karar.com/her-haksizlik-bir-provokasyondur-1571066

 

11-Ali Bayramoğlu-Karar
“Bahçeli’nin yolu”

MHP lideri Devlet Bahçeli “ilginç” çıkışlarından birisini daha yaptı. 
İki gün önce, FETÖ davasından hapiste bulunan Mümtaz’er Türköne’yle ilgili olarak, “bir haksızlık varsa, acilen düzeltilmelidir. Dava, tekraren ve titizlikle değerlendirilmelidir” diyordu.
Elbette öyle yapılmalıdır. Türköne, 16 Temmuz darbe girişimi sonrası, keyfi iddialarla, sudan sebeblerle, bir dönem cemaat-iktidar çatışmasında iktidarın karşısında tutum aldığı için cezalandırılan bir isim.
Ancak tek başına değil, Türköne. Onun durumunda onlarca insan var.Eğer, bir haksızlık varsa, onların durumu da acilen düzeltilmeli, davaları terar ele alınmalıdır.Sorumlu bir siyasetçinin söylemesi gereken budur
Ancak Bahçeli, doğrunun, ilkenin peşinde değil. Eski dava arkadaşına yardım etme, onu hapisten çıkarma derdinde. 
https://www.karar.com/bahcelinin-yolu-1571059
 
12-Can Ataklı-Korkusuz
“Bu nasıl bir oyundur”

Bu konuda Bahçeli’ye katılıyorum.Çünkü bütün yandaşlığına rağmen, Mümtaz’er Türköne’yi diğerlerinden hep ayrı tuttum ve tutarım da.Sadece şunu söyleyeyim; Mümtaz’er Türköne, “FETÖ’cülükten ve darbeye katılmaktan” yargılandı. Cemaatle bir dönem çok yakın ilişki içindeydi ama bana göre asla cemaatçi değildi.Bana göre, koşullar Türköne’yi o tarafa itti, bir süre sonra kendi ilkelerinin altında ezilerek başını dik tuttu, bütün “Bizim tarafa geç” uyarılarına aldırmadı.Tabii yine o günün koşulları gereği, Türköne’de de bir aşırı güven hissioluşmuştu.Haklı olduğuna inandığı için “Dön” çağrılarına kulak asmadığı gibi, “Sizin sonunuz kötü olacak” diye de haykırabiliyordu.Erdoğan’ın, cemaate savaş açtığı dönemde, bir soğuk kış akşamı Mümtaz’er Türköne ile Beybeyi’nde karşılaşmıştık.“Hocam” demiştim, “Biliyorsun seni ayrı tutarım, çok da severim. Bu nedenle gördüğümü söylemek zorundayım.  Sizleri çok fena yapacaklar, hapse bir atacaklar çıkamayacaksınız, gümbür gümbür üzerinize geliyorlar” demiştim.Türköne gülmüştü bu sözlerime; “Hiçbir şey yapamazlar, çünkü haksızlar”demişti.“Ah be hocam, inşallah sen haklı çıkarsın” demiştim ben de.Çıkmadım tabii.
https://www.sozcu.com.tr/kategori/yazarlar/


13-Ardan Zentürk- Star
“ABD Libya’da tabutumuza çivi çakar”

Pişmiş aşa su katmak istemem ama, Çavuşoğlu’nun  TASC (1) toplantısında söylediklerinin Amerikan tarafında karşılığı olduğunu düşünmemiz için elimizde herhangi bir veri bulunmuyor.
Aksine, karşımızda, Washington’daki İsrail lobisinin merkez düşünce kuruluşu Amerikan Ulusal Güvenliği için Yahudi Enstitüsü’nün (JINSA) yayınladığı iki yazı ve bu yazılardan sonra Pentagon’un nasıl harekete geçtiği gerçeği duruyor.
https://www.star.com.tr/yazar/abd-libyada-tabutumuza-civi-cakar-o-kadar-yazi-1552445/

 

14-Yavuz Selim Demirağ- Yeniçağ
“Bahçeli’nin kefaleti”

MHP, Ülkü Ocakları, Ülkücü Gençlik Derneği, Ülkü Köy, Ülkü Memurlar Derneği, Ülkü-Tek (Ülkücü-Teknik Elemanlar Derneği), Ülkü Yolu Derneği ve derken 17 ayrı kuruluştan Türk Milliyetçileri 12 Eylül'ün faşizan yönetimi tarafından yargılandı. Tek yargılanmayan, sorgusu, ifadesi alınmayan "Akademisyenler Derneği"nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli'dir. Ülkü Ocakları Davasının Adana ayağında yıllar sonra "kefaleti" ile milletvekilliğine, genel başkan yardımcılığına getirilirken isimlerin, gelmiş-geçmişleri Faruk Bildirici "Siluetini Sevdiğimin Türkiyesi" kitabında yazdı… Kimi kanserden kimi kahrından öldüğü halde hayatta olanlardan, arabasının bagajında "otomatik silah" bulunan D. Bahçeli hiç yargılanmadı.
Yıllar sonra Mümtazer Türköne için "kefil" oldu… Doğrusu Türköne soyadı bizim "Yitik kuşak" için "şehit" adıdır. Mümtazer'in ikinci ya da üçüncü eşi de "Kaymakam" sıfatı ile AKP milletvekili olmuştu. Prof titri alan Türköne'de, D. Bahçeli'nin Başbakan Yardımcılığı döneminde "danışman" idi… Dahası şu an AKP'nin Grup Başkanı Naci Bostancı da Türköne ile beraber tıpkı Tansu Çiller'in döneminde olduğu gibi D. Bahçeli'nin "vazgeçilmez"leri arasındaydı. Avrasya TV'deki canlı programımız esnasında ne Mümtazer ne de Naci, şehit kardeşlerinin tarihi 15 Nisan 1978 tarihli yürüyüşündeki pankartların altında ne yazdığını bilemediler.
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/bahcelinin-kefaleti-56107yy.htm
 
15-Selcan Taşcı-Yeniçağ
“Gazetecilerin canı cehenenneme Türköne’yi paşa yapalım”

Çağlayan Adliyesi'nde "Biz kendimize ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün devrimlerini rehber edindik" diye haykıran, doğruluğu, yanlışlığı, gereği, kamu yararı, zararı tartışılabilir ama en nihayetinde yaptıkları "haber"den başka bir şey olmayan gazetecilerin canı cehenneme…
"Atatürkçü olmayı hakaret sayarım" diyen, TSK FETÖ kumpaslarıyla tasfiye edilirken "asker sorunu aşıldı" diye sevinen, "darbeci" diye itham ettikleri kişilere -ki hatırlayın birilerine gözünün üstüne kaşın var diyen darbeci ilan ediliyordu o günlerde- "idam yetmez yağlı kazıklara oturtalım" teklifi getiren Türköne'yi paşa yapalım!
"Adalet" onun apoletleri üzerinde tecelli edebilir sadece!!!!
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/gazetecilerin-cani-cehenneme-turkoneyi-pasa-yapalim-56105yy.htm