Köşe Yazıları Yorumsuz - 18 Kasım 2020 Çarşamba

18 KASIM 2020, ÇARŞAMBA

KÖŞE YAZILARI

 

 

1-Nedim Şener-Hürriyet
“Yalanı öyle söyle ki sana inanayım” 

Oysa uzmanların katılımıyla ‘CHP-HDP-İYİ Parti ve Saadet Partisi Temsilcileri Tarafından Hazırlanan Çerçeve Metni (13 Ocak 2018-7 Mayıs 2018) İnsan Haklarına Dayanan Demokratik Hukuk Devleti İçin Anayasal İlkeler’ başlıklı çalışma, gerçeğin Uğur Poyraz’ın anlattığından farklı olduğunu gösteriyor.

Çünkü çalışmanın ikinci sayfasında ‘İkinci Başlık’ bölümünde “6771 sayılı kanun ile yapılan 16 Nisan 2017 halkoylaması ile onaylanan Anayasa değişikliğinin Türkiye toplumu için sürdürülemez özelliği, başlıca üç nedenden kaynaklanır.” ifadesi yer alırken şu cümleyle bitiyor “Söz konusu düzenlemeler, Türkiye toplumu için sürdürülemez çünkü Türkiye’nin demokratik deneyimi ve gelişmişlik düzeyi, tek kişi tarafından yönetilmesini olanaksız kılıyor. 18 Nisan 2018’de erken seçim kararı alma tarzı ile, 16 Nisan 2017’de oylanan metnin sürdürülemez özelliği bir kez daha teyit edildi.”

Bu ifadeler, dört partinin adının geçtiği Anayasa ilkeler metninin, 18 Nisan 2018’den sonra kaleme alındığını gösteriyor.Yani Ümit Özdağ’ın paylaştığı anayasa taslağı ile İP Genel Sekreteri Uğur Poyraz’ın 19 Nisan 2012’de AnayasaDer tarafından hazırlandığını söylediği raporun imla hataları dahil kelime kelime aynı olması imkânsız.Çünkü 2012 yılındaki bir rapora 16 Nisan 2017 tarihli Anayasa değişikliği ile 18 Nisan 2018’de erken seçim kararı alınmasını yazmak mümkün değil.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/nedim-sener/yalani-oyle-soyle-ki-sana-inanayim-41665202

 

2-Kübra Par-Habertürk
“Üniversitelere de reform lazım”

Daha önce Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nin bilimsel araştırmalar için ayrılan kaynaklar ile mutfak araç gereci alması rezaleti üzerine yazmıştım.Dün de Konya Karatay Üniversitesi’nin kişiye özel atama ilanı gündeme geldi. Üniversite Tarih bölümü için açtığı kadroya, “İlahiyat mezunu olmak” koşulu koymuş.İnönü Üniversitesi’nin de Karaciğer Nakli Anabilim Dalı Yüksek Lisans programı için “İlahiyat fakültesi mezunu olmak” şartı getirmişti. Altını çiziyorum, karaciğer nakli...Bakın burada mesele ne ilahiyat ne ideoloji…Sadece ve sadece “Liyakat gitti, torpil geldi” meselesi…Pek çok fakülte vasıfsız yöneticilerin çiftliğine dönüşmüş durumda.
https://www.haberturk.com/yazarlar/kubra-par-2561/2871363-universitelere-de-reform-lazim

 

3-Abdurrahman Yıldırım-Habertürk
“2.dalga da ters köşe yapar mı”

-Ama borçlanma olanaklarının sonuna kadar kullanılacağı zaten programlanmış. Bu yılı 424 milyar liralık iç borçlanmayla bitirdikten sonra gelecek yıl 541 milyar liraya çıkacak. Yeni iç borçlanmada yüzde 28’lik artış olacak.
-Gerçekleşme bunun da üzerinde olabilir. Mesela Hazine Finansman Programı’na göre bu yılki gerçekleşme açıklanandan 25 milyar lira daha fazla çıkacak. Gelecek yıl ekstra artmasa bile yüzde 27 genişlemesi yeterince büyük ve kamu kesimi harcamaları yine iç borçlanmayla finanse edilecek.
https://www.haberturk.com/yazarlar/abdurrahman-yildirim-1018/2873484-2dalga-da-ters-kose-yapar-mi

 

4-Soner Yalçın-Sözcü
“Hep aynı kafa”

Erdoğan'ın “reform yapacağız” sözü anımsattı, bu yazdıklarımı.Biliyoruz ki: Pek de isteyerek yapılmayan, (yabancı sermaye gelmesi gibi) dönemin zorluklarının dayatmasıyla kağıt üstü düzenlemeler olacak yine…Reform yapsalar da asıl mesele derinde! Mesela, Türk muhafazakârlığın temel hatası şu:-“İnsanlar kendilerini yönetemezler, kendilerini yönetecek/doğru yolu gösterecek yöneticilere ihtiyaç duyarlar!”Bireyi, eksik- kusurlu görürler.Toplumsal düzenin mükemmelleşmesinin ancak kontrolden geçtiğine inanırlar!Dini (ve aslında dini ritüelleri); toplumun istikrarı ve otoritesi açısından kaçınılmaz sayarlar.Ki bu sebeple hep cemaatlere ihtiyaç duyarlar. Birey ile devlet arasındaki ilişkiyi cemaat eliyle yürütmek isterler. Cemaatlerin olmamasının toplumsal bozukluklara yol açacağını düşünürler…Yetmiş yıldır görüyoruz işte; genelde muhafazakârlar, demokrasiye mesafeli, bencilliğe yol açtığını düşünüyorlar.  Onlara göre özgürlük de, dizginsizlik.Kardeşlik ise, salt inanç temelli olmalıydı. (Liyakatsizliğin/yetersizliğin sebebi bu değil mi?)Muhafazakârlık, Türkiye'nin hiç tartışılmayan en önemli sorunu.
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/soner-yalcin/hep-ayni-kafa-2-6129686/

 

5-Oral Çalışlar-Posta
“Değişim kapıya dayandı”

Son olarak da ABD’deki Trump yönetimi yenildi. Yani içeride aşılması gereken engeller artarken, dışarıda da işler eskisinden farklı bir karakter kazandı. Köşeye sıkışmışlıktan nasıl kurtulacağız? İktidar aşırı merkezileştiği için, iktidarı denetleyecek bir yapının oluşturulması gerekiyor. Siyasetin egemenliğindeki yargı bağımsız hale gelmeli, gücünü yitirmiş Meclis yeniden gerçek bir yasama organına dönüşmeli. Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu, Yerel Yönetimler Kanunu demokratik bir ülkeye uygun şekilde düzenlenmeli. İnsan hakları, düşünce ve ifade özgürlüğü evrensel standartlara (bkz: Kopenhag Kriterleri) uygun hale getirilmeli. Ancak böylesine atılacak köklü adımlarla Türkiye normalleşebilir.
https://www.posta.com.tr/yazarlar/oral-calislar/degisim-kapiya-dayandi-2287948

 

6-Fikret Bila-T24
“Başkanları susturma baskısı”

İki belediye başkanına, demokrasiye ve hukuka aykırı biçimde baskı yapılması, iktidarın üzerinden bir buçuk yıl geçen 2019 yerel seçim yenilgisini hâlâ içine sindiremediğini ve CHP'li belediye başkanlarını rakip olarak gördüğünü ortaya koyuyor
https://t24.com.tr/yazarlar/fikret-bila/baskanlari-susturma-baskisi,28744