10. GENEL KURULTAY MERKEZ KARAR KURULU RAPORU

10. GENEL KURULTAY MERKEZ KARAR KURULU RAPORU - Ankara, 11-12-13 Mart 2017

Vatan Partisi X. Genel Kurultayı

(Fikret Otyam-Levent Kırca Kurultayı)

 

VATAN SAVAŞINDAN

MİLLİ HÜKÜMETE

Merkezî Görev

Halk Örgütlerinde Millî Yönetim

 

 

İÇİNDEKİLER

 

I. TÜRKİYE’NİN MECBURİYETLERİ
II. TÜRKİYE’Yİ ATATÜRK ROTASINA TAŞIYAN SÜREÇLER
III. KIRILMA NOKTASI
IV. ASYA ÇAĞININ PARTİSİ
V. VATAN PARTİSİ YILININ GÖREVLERİ
VI. MERKEZİ GÖREV: HALK ÖRGÜTLERİNDE MİLLİ YÖNETİM
VII. YANLIŞLARIMIZI DÜZELTME GÖREVİ
VIII. ZORLU DÖNEMDE ÇETİN MÜCADELE
IX. YENİ PAYLAŞMACI UYGARLIĞA ÖNCÜLÜK
X. İYİMSERLİK VE UMUT ÜRETEN PARTİ
XI. VATAN PARTİSİ ÖRGÜTLERİ
HALK HAREKETİNİN BAŞINA

  

 

“2016, Vatan Partisi Yılı olacak” kararımızın sınandığı koşullarda toplanıyoruz.

Vatan Partisi mayası tutmuştur. 15 Şubat 2015 günü toplanan Olağanüstü Kurultayımızın Milliyetçileri, Halkçıları ve Sosyalistleri birleştiren çizgisinin doğruluğu tecrübeyle kanıtlanmıştır.
2015 yılında yapılan 7 Haziran ve 1 Kasım genel seçimlerinde “Birleşen ve Üreten Türkiye için Halka Dayanan Güçlü Devlet” programımızın Türkiye gerçeklerine dayandığı bugün çok daha iyi görülüyor.

Partimiz arkada kalan dönemde,
Özelleştirmeye karşı emek mücadelelerine önderlik etti.
Silivri duvarlarını yıktı ve Türkiye’nin Atatürk Devrimine bağlı sivil-asker önderlik birikimini esaretten kurtardı.
Fethullah Terör Örgütünün devlet ve toplum içinden temizlenmesini sağlayan tarihî mücadeleye önderlik etti.
Bölücü Açılımı geri püskürterek, PKK Terör Örgütünün bastırılmasına yönelik 24 Temmuz 2015 günü başlayan mücadelenin koşullarını hazırladı.
Emperyalistlerin Türkiye’nin bağımsızlığını ve bütünlüğünü hedef alan “Ermeni soykırımı” yalanını, millî güçleri seferber ederek kazandığı uluslararası hukuk zaferiyle yerle bir etti.
Vatan mücadelesinde millet ile ordunun birliğini pekiştirdi.
Suriye, Lübnan, İran, Irak ve Mısır gibi bölge ülkeleriyle ve Rusya ve Çin gibi Avrasya ülkeleriyle güvenlik ve ekonomi alanlarında işbirliği çalışmalarını yürüttü; Batı Asya Birliği ve Avrasya Birliği’nin kuruluş sürecine önemli katkılarda bulundu.
Görev başında olan Atatürk Gençliğini yetiştirdi.

28-29-30 Mayıs 2016 günlerinde toplanacak X. Kurultayımıza, doğrularımıza sarılarak, başarılarımızdan kuvvet alarak ve özgüvenle gidiyoruz.
X. Kurultayımıza, Partimizin kıdemli üyesi Fikret Otyam’ın ve Merkez Yürütme Kurulu Üyemiz Levent Kırca’nın adını veriyoruz.

Onlar bize Anadolu toprağının insan kokusunu, zorbalığa gülerek direnmeyi, Partili sanatçının dik duruşunu, yaratıcı zekâyı ve “Atatürk’le kalın” mesajını bıraktılar. Saygıyla anıyoruz.

 


TÜRKİYE’NİN MECBURİYETLERİ

 

Değerli Delegeler,
Devrim süreçlerinde, hapistekiler ile yöneticiler yer değiştirir. Partimizin önderlerini ve Türk Ordusunun vatansever komutanlarını ABD güdümlü Ergenekon ve Balyoz tertipleriyle hapislere atanlar, şimdi bizim kaldığımız Silivri hücrelerinde bulunuyorlar. Yanlarındaki ranzalar, suç ortaklarını beklemektedir.

Bu olay, Türkiye’nin köklü değişiklikler ve büyük kararlar dönemine girdiğini gösteriyor. Türkiye, ancak Atatürk Devriminin temel programıyla çözebileceği sorunlarla yüz yüzedir. Vatan Bütünlüğü, Üretim Ekonomisi, Aydınlanma, Devrim Kanunları, Yurtta Barış, Komşularla Barış, Batı Asya Birliği ve Avrasya Birliği, artık dilek ve umutların ötesinde mecburiyetler olarak Türkiye’nin gündemindedir.

Mecburiyetlere karşı konamaz. Mecburiyetler, yönetimleri esir alır. Türkiye’yi parçalamak ve Kemalist Devrimi yıkmak için iktidara getirilen AKP iktidarı dahi, bu mecburiyetlere belli cephelerde teslim olmuştur. Vatan Partisi’nin Bölücü Terörü silahla yok etme ve F Örgütünü temizleme siyaseti, o denli hayatın gerçeklerine dayanmaktadır ki, artık devlet güçlerince uygulanmaktadır. Bu olay, Partimizin Türkiye’nin mecburiyetlerini esas alan mücadelesinin büyük başarısıdır ve önümüzdeki gelişmelerin de ipuçlarını vermektedir.

 

 

TÜRKİYE’Yİ ATATÜRK ROTASINA TAŞIYAN SÜREÇLER

 

Daha önemlisi Türkiye’nin mecburiyetlerini kararlı ve tutarlı olarak hayata geçirecek olan Millî Hükümetin kaçınılmaz olduğu bir sürece girmiş bulunuyoruz. Vatan Partisi’nin Kemalist Devrimi tamamlama programı için koşullar olgunlaşmaktadır:

Vatan Savaşı süreci: Türkiye, geçen yıl 24 Temmuz’da bölünme sürecinden çıkmış, birleşme sürecine girmiştir. Partimizin ve Millî Güçlerin Bölücü Açılıma karşı mücadelesi, AKP-PKK ortaklığını bölmüştür. Böylece Tayyip Erdoğanların Açılım Süreci sona ermiş ve Vatan Partisi’nin Bölücü Teröre karşı devlet yaptırımının kullanılmasını zorunlu gören birlik siyaseti yürürlüğe girmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Polisimizin ve Köy Korucularının Bölücü Teröre Karşı yürüttüğü silahlı mücadele, PKK’nın belini kırmıştır. Güneydoğu bölgesi halkımız, can güvenliğini sağlayacak biricik kuvvet olarak artık Mehmetçiği görmektedir. Milletimizin birliği ve vatan bütünlüğü yolunda önemli başarılar kazanılmıştır. Türkiye, vatan mücadelesinde ABD ve İsrail ile karşı karşıya gelmiştir. Vatan Savaşı süreci, Türkiyemizi daha tutarlı programa ve daha kararlı siyasetlere taşıyacaktır. Partimiz, bu sürecin sorunlarını çözerek iktidara ilerliyor.

Ergenekon-Balyoz tertibinin bozulması ve F Gladyosunun temizlenmesi süreci: Partimiz, 40 yıldır F Cemaatinin ABD emperyalizmi ile bağlarını açıklıyor ve Gladyo örgütlenmesine karşı mücadele ediyor. En son Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül-Fethullah Gülen üçlüsünün yönettiği Ergenekon ve Balyoz tertiplerini bozduk ve Silivri duvarlarının yıkılmasına önderlik ettik. Silivri çıkışında, Cumhuriyet yıkıcısı cemaat ve tarikatlara karşı “kınından çıkmış kılıç gibi” kararlı olduğumuzu açıkladık. Partimizin belirleyici katkısı sonucu Fethullah Terör Örgütü devlet, yargı, ordu ve polis içinden temizleniyor.

Aydınlanma mücadelesi: Türkiye, karanlık dönemden çıkışın sancılarını yaşıyor. ABD güdümündeki F cemaati temizleniyor. Ancak bu süreç zorludur. Çünkü Gladyo-Mafya-Tarikat rejimi, yalnız devlet içinde değil, toplum içinde de karanlık ağını örmüştür. Küresel efendiler, milletimizi etnik eksende bölmek yanında, Sünnî-Alevî kamplaşmasını da kışkırttılar. Uygulanan siyaset, Alevileri özümlemek (asimile etmek) değil, Alevileri bağnaz Alevi konumlara çekmekti. Sünnilere daha Sünnî olmak ve Alevilere daha Alevi olmak dayatıldı. Mezhep yobazlığı körüklendi. AKP iktidarının Yeni Anayasa Tasarımında “Alevi Reformu” da bulunuyor. Vatan Partisi olarak, Alevi yurttaşlarımızın cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi talebini destekliyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı, mezhepler karşısında tarafsız olmalıdır. Din dersi eğitimi zorunlu olamaz. Bunlarla birlikte AKP iktidarının “Alevi Reformu”yla planladığı tertibi de gözardı edemeyiz. Hükümet, Alevi yurttaşlarımızı yanına çekerek, “İrfan Ocakları” adı altında, tarikat, cemaat, tekke ve zaviyeleri yasallaştırmayı amaçlıyor. Devrim Kanunlarını delmeye yönelik bu girişime karşı geniş halk yığınlarını uyarmak durumundayız.
Gericiliğin “Yaşam tarzlarına güvence” formülü de, bu kez CHP 2016 Kurultayı bildirisiyle yeniden piyasaya sürülmüştür. Cemaatlere, tarikatlara “yaşam tarzlarını düzenleme” güvencesi verilemez. Cumhuriyetin çağdaş hukuk rejimi parçalanamaz. Cumhuriyetimizin laikliğine göre, din işleri ile toplum işleri ayrıdır, toplumun yaşam tarzı din esaslarına göre düzenlenemez. Eğitim ve öğretimin Cumhuriyet Devrimi temelinde birleştirilmesi görevi önümüzdedir. Tevhid-i Tedrisat Yasası kesinlikle uygulanacak ve Millî Eğitimdeki karanlık yuvalanmalar dağıtılacaktır.

Üreten Türkiye süreci: Özal-Erdoğan’ın Neoliberal Ekonomisi borç batağında iflas etmiştir ve buradan ancak Üretim Ekonomisiyle çıkabilir. Borçlanma Ekonomisinin efendileri dahi, sistemin çıkmaza girdiğini itiraf ediyorlar. Borçlanma Ekonomisi, gümrükleri kaldırdı, KİT’leri özelleştirdi, tarıma destek akçalarını kaldırdı, devleti küçülttü, millî kaynakları kuruttu, birikimlerimizi imar rantı yoluyla betonlaştırdı ve toplam olarak baktığımız zaman, üretime ağır darbe indirdi, işsizliği artırdı, gelir dağılımında uçurumlar yarattı ve halkı yoksullaştırdı. Borçlanma Ekonomisi, sanayici ve tüccarı ekonominin kenarlarına sürdü, sıcak para komisyoncularının, borsa ve dolar vurguncularının, arazi mafyasının ve rantçıların diktatörlüğünü yarattı, rekâbeti ve adaleti tahrip ederek kaynakların dağılımında ekonomi dışı etkenleri zirveye çıkardı. Artık bu sistem, çarkı çeviremiyor. Partimizin Üreten Türkiye programı gündemdedir. Türkiye, yeniden üreticiyi her alanda desteklemek zorundadır. Ekonomiye, kaynakların verimli kullanılmasını ve gelişmesini sağlayan hukuk sistemi getirilmesi şarttır. Kamu kesiminin ve özel kesimin millet çıkarları temelinde uyumunu sağlayan Karma Ekonomi ve Planlı Kalkınma, Türkiye ekonomisinin ayağa kalkması için zorunludur. Hayat bunu dayatıyor.

Komşularla barış ve işbirliği süreci: Vatan Partisi’nin Suriye, Lübnan, Irak, İran, Azerbaycan ve Mısır ile Batı Asya Birliği (BAB) oluşturma çalışmaları adım adım somut işbirliğine dönüşmektedir. Milletimizin büyük çoğunluğu komşularımızla barış istiyor ve Vatan Partisi’nin bu mücadelesi çevresinde toplanıyor. Milletin ihtiyaç ve özlemlerinden kuvvet alan bu süreç, AKP iktidarının direncini kıracak güçtedir. Komşularla barış ve işbirliği, Türkiye’nin mecburiyeti olarak gündemdedir.

Avrasya’da konumlanma süreci: 1945 yılından sonra Atlantik sistemine bağlanan Türkiye artık Avrasya’da soluk alıyor. En büyük ticaret ortaklarımız, Rusya, Çin ve Almanya gibi Avrasya ülkeleridir. Türkiye Asya Altyapı ve Yatarım Bankası’nın ortağı oldu. Türkiyemizin enerji güvenliği, Irak, İran, Azerbaycan ve Rusya ile dostluktadır.
Bütün bu olgular, Türkiye’nin Avrasya’da konumlanmasının nesnel bir süreç olduğunu kanıtlamaktadır. Atlantik sistemi içinde ve NATO’ya bağlanarak Kemalist Devrimi kaybettik. Atlantik’te bize bağımsızlık yok, özgürlük yok ve ekmek yok. Türkiye, güvenliğini, toprak bütünlüğünü ve ekonomik kalkınmasını gerçekleştirmek için, artık Asya’da ayağa kalkmak durumundadır.
Partimiz, bu süreci anlayan ve hayata geçiren tek partidir. Rusya, Çin ve Orta Asya Cumhuriyetleri başta olmak üzere Asya ülkeleriyle Avrasya Birliği kurmak için yürüttüğümüz çalışmalar, meyvelerini vermeye başlamıştır. Avrasya akımı, ülkemizde çiftçi ve diğer emekçilerden sanayici ve tüccarlara kadar bütün milletin kısa ve uzun süreli çıkarlarıyla birleşmektedir ve hızla bütün milleti kucaklamaktadır.

Cumhuriyet ve Emek hareketinin dalga dalga yükseliş süreci: 2007 yılında AKP iktidarına karşı Cumhuriyet Miting ve Yürüyüşleri oldu. Ankara Tandoğan, İstanbul Çağlayan, İzmir Gündoğdu, Samsun, Çanakkale, Diyarbakır İstasyon alanlarında milyonlar Atatürk Devrimi için toplandı.
2012 yılı 19 Mayısında 240 bin İstanbullu TGB önderliğinde Beyoğlu’ndan Dolmabahçe’ye yürüdü.
29 Ekim’de Ankara Ulus Meydanı’nda 100 binler, İşçi Partisi-TGB-ADD önderliğinde AKP iktidarının barikatlarını yıktı ve Anıtkabir’e yürüdü.
10 Kasım’da Partimiz önderliğinde Tandoğan’da toplanan halk 900 bin yurttaşı kucaklayarak Arslanlı Yol’da yürüdü. Arslanlı Yol, Kemalist Devrimi tamamlamak için iktidar yürüyüşünün simgesi oldu.
2013 yılı Haziranında Taksim Gezi Park’ta başlayan mücadele bütün yurda yayıldı. Haziran ve Temmuz ayaklanmasına ülke çapında toplam 10 milyon insan katıldı. Hareket, Partimizin mücadelesiyle bütün yurtta Türk bayrakları altında ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganında birleşti. AKP iktidarı sallandı.
Doğu Karadeniz halkı, “Yeşil Yol” projesine karşı en başta Fırtına Vâdisi olmak üzere büyük bir direniş gösterdi ve başarı kazandı.
2009-2010 yıllarında Tekel işçilerinin direnişi, emek tarihimize destan olarak geçti.
2014 yılında Yatağan, Yeniköy, Kemerköy ve Soma işçilerinin mücadelesi aylarca sürdü.
Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD)’nin 2014 yılında Atatürkçü bir yöneliş içine girmesiyle kadın hareketi canlandı.
Türkiye’nin seçkin sanatçıları, 2014 yılı Mayıs ayı sonunda AKP iktidarının sanatçıyı denetim altına alma girişimine karşı “TÜSAK Tuzaktır” diyerek tarihsel bir mücadele yürüttüler ve başarı kazandılar. Bu mücadele içinde Türkiye Sanatçılar Birliği (TSB)’ni kurdular.
2015 yılı Mayıs ayında Bursa Reno’da başlayan işçi direnişi hızla yayıldı. Bursa, İzmit, Eskişehir ve Aliağa’da metal sanayisi işçileri fabrikaları işgal ettiler.
24 Temmuz’dan sonra vatan mücadelesi yükseldi, şehit cenazelerine yüzbinler katıldı. 17 Eylül 2015 günü Türk-İş, Türkiye Barolar Birliği, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği başta olmak üzere 100’ün üzerinde sendika, dernek ve meslek kuruluşu, Ankara’da “Teröre Hayır Kardeşliğe Evet Yürüyüşü” yaptılar. Halk “Mecliste PKK istemiyoruz” diye haykırarak bölücü teröre karşı ağırlığını koydu. Vatan Partisi, bir milyon insanın katıldığı bu eylemde yer alan tek siyasal parti oldu.
Cumhuriyet/Vatan ve Emek mücadelesinin son on yılda dalga dalga yükseldiğini görüyoruz. Cumhuriyet mücadelesi, AKP iktidarını hedef almaktadır ve güçlü siyasal eğilimler taşıyor. Emek mücadelesi ise, şu ana kadar daha çok ekonomik taleplerle sınırlı kalmıştır. Vatan Partisi, Cumhuriyet/Vatan ve Emek mücadelesini, iktidar hedefli siyasal zeminde birleştirmek için çalışmaktadır.

 

 

KIRILMA NOKTASI

 

Atatürk önderliğindeki millî demokratik devrimle bir cumhuriyet kurduk, 1914’te başlayan kurtuluş savaşımızı kesin zafere ulaştırdık, millî birliğimizi pekiştirdik ve Ortaçağ ilişkilerine ağır darbeler indirerek çağdaş toplum yolunda dünya ölçeğinde başarılar kazandık.

Türkiye, İkinci Dünya Savaşından sonra Atlantik sistemine bağlanarak “Küçük Amerika sürecine” girdi. Böylece Cumhuriyetimizin, milletimizin, vatan bütünlüğümüzün ve çağdaş toplumun temelini oluşturan Kemalist Devrimin yıkıma uğratıldığı bir süreçten geçtik.

1980 yılına kadar yine de millî ekonominin birçok kurumu ayakta kalmıştı. Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT’ler), tarımı ve sanayiyi koruyan gümrükler, tarıma destek akçaları, geniş iç pazar, paranın giriş çıkışının denetimi, belediyeler, sendikalar, sosyal güvenlik gibi kurum ve ilişkiler, millî devletin ekonomik ve toplumsal temelini oluşturuyorlardı.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla iki süper devlet arasındaki denge bozuldu. Bunun üzerine, ABD’nin başını çektiği küreselleşme saldırısı başladı. Türkiye 12 Eylül 1980 Amerikancı Darbesiyle birlikte “Dünya ekonomisiyle bütünleşme” denen yıkım programıyla yüz yüze geldi. “Devleti Küçültme” adı altında Millî Devlete ağır darbeler indirildi. Ortaçağ kurumları ve ilişkileri hortlatıldı. Ülkemiz bir Gladyo-Mafya-Tarikat diktasına sürüklendi. 1980’den beri 36 yıldır karşıdevrimle boğuşuyoruz.

Bugün karşıdevrim çıkmaza girmiştir. ABD bölgemizde hedeflerine ulaşamadı. Irak’ı iki kez işgal etti, fakat Bağdat’ta bugün ABD emperyalizmine karşı koyan bir hükümet var. İran’a diş geçiremedi. Suriye’de yenildi. İran, Irak, Suriye ve Lübnan, ABD ve İsrail’e karşı ittifak halinde. “Arap Baharı”nda ayağa kalkan halk kitleleri, Tunus ve Mısır’daki Münafık Kardeşler yönetimlerini devirdi. Rusya, bölgeye indi. Çin’in önlenemez yükselişi, ABD’dünya ölçeğinde savunma stratejisine zorladı. ABD iki cephede savaş yeteneğini yitirdiğini kabul eden bir askerî strateji belirledi. Artık konumunu piyon savaşlarıyla koruma çabasındadır.

Bugün Türkiye, karşıdevrimi alt etme yönünde üç önemli gelişmenin içine girmiştir:

Birincisi, ABD emperyalizminin güdümündeki F Gladyosu temizleniyor.

İkincisi, Türk Ordusu ve polisi, 24 Temmuz 2015’ten bu yana ABD’nin “Kara gücü” olan PKK’ya altından kalkamayacağı darbeler indiriyor.

Üçüncüsü, ABD’nin Türkiye’ye dayattığı borçlanma ekonomisi iflas etmiştir ve buradan ancak Üretim Ekonomisiyle çıkılabilir.

Türkiye, Bölücü Teröre karşı vatan mücadelesinde, F Örgütüne karşı mücadelede ve Üretim Ekonomisine geçebilmek için, Büyük Müttefiki ABD ve bölgesel müttefiki İsrail ile karşı karşıya gelmiştir. İsrail yetkilileri, Kürdistan planlarını dünya kamuoyu önünde ilan ettiler. Artık herkes görmek zorunda kalmıştır: PKK, ABD’nin ve İsrail’in stratejik piyonudur. Türkiye, bağımsızlık, vatan bütünlüğü, çağdaş toplum ve Üretim Ekonomisi için ABD denetiminden çıkmak mecburiyetindedir.

Özetle: Türkiye Atlantik sisteminde bölündü, borca battı, Kemalist Devrimin kazanımlarını yitirdi, karanlıklara gömüldü. Ne var ki artık Türkiye 1980’den bu yana yaşanan karşıdevrim sürecinde çıkmaza girmiştir. Başka deyişle 70 yıllık Atlantik döneminin sonlarına geliyoruz.

Tarihsel bir kırılma noktasındayız. Silivri Duvarlarını yıkmamızdan sonra 2015 yılı 24 Temmuz günü başlayan Vatan Savaşı, bu kırılma notasını işaretlemiştir. 15 Ekim 2015 günü AİHM Büyük Dairesi’nin “Ermeni Soykırımı” yalanına son veren kararını açıklaması da, kırılma noktasını doğruluyor. Bu kararla Türkiye, Vatan Partisi önderliğinde emperyalizme karşı önemli mevziler kazanmıştır.

Atatürk Devrimi rotasına girmenin koşulları oluşmuştur ve bu yöndeki gelişmeler köhneyen Atlantik sisteminin içinde filizlenmektedir.

Bağımsızlığımız, vatan bütünlüğümüz, komşularla barış ve en önemlisi ekmeğimiz, Asya’dadır. Türkiye için Atlantik dönemi bitmiştir, Asya Çağına girmenin sancılarını yaşıyoruz. Çözüm kapıya dayanmıştır: Avrasya’da vatan bütünlüğünü sağlar ve ayağa kalkarız.

Karşıdevrimin sonuna gelmiş bulunuyoruz.
Türkiye, büyük kararın eşiğindedir.
Vatan Partisi’nin programı, Türkiye’nin gündemine girmiştir.
2016 yılı, Vatan Partisi’nin yükseliş yılıdır.
AKP iktidarının yıkılması ve Millî Hükümetin kurulması kaçınılmazdır. Vatan Partisi, bu mücadeleyi başarıya ulaştırmak için vardır. Bütün örgütlerimizle ve olanaklarımızla bu mücadeleye kilitlenmek, günün görevidir.

Vatan Partisi’nin programı, bugün zamanı gelen doğruyu temsil ediyor. Nesnel koşullar, bize umut ve iyimserlik veriyor. Bu umudu milletimizin emekçilerden sanayicilere kadar bütün sınıflarına taşımak Partimizin önündeki iştir.

 

 

ASYA ÇAĞININ PARTİSİ


Dünya, beş yüz yıllık Atlantik Çağından çıkmakta ve Asya Çağına girmektedir.

Artık dünya ekonomisinin ağırlığı Asya’dadır. 1949 yılında dünyanın en yoksul ülkesi olan Çin, bugün dünya ekonomisinin lokomotifidir. New York limanına yüksek teknoloji malları taşıyan Çin gemileri oradan hurda kağıt yüklenerek Çin limanlarına dönüyor. Bilimsel araştırma, buluş ve teknolojide önderlik, Artık Asya’dadır.

Yükselen Asya, yeni bir uygarlığı temsil ediyor. Kamuculuk ve paylaşma, Asya Çağının yükselen değerleridir.

Türkiye, Asya Çağının öncülerindendir.
1876, 1908, 1920 devrimlerimiz, aynı yıllardaki Rus, Çin, İran, Hindistan devrimleriyle el ele Asya Çağının kapısını açtı.
Türkiye’de Asya Çağının temsilcisi, Vatan Partisi’dir.
Asya Çağı, Vatan Partisi’nin iktidar çağıdır, sorumluluk çağıdır ve görev çağıdır.

2016, Asya yılıdır ve Vatan Partisi’nin görev yılıdır.

 

 

VATAN PARTİSİ YILININ GÖREVLERİ


Asya Çağının Birleşen ve Üreten Türkiyesi, Ancak Vatan Partisi’nin programıyla ve siyasetleriyle kurulabilir.

Türkiye’de bugün AKP iktidarına karşı mücadelede iki plan göze çarpıyor.

Biri, CHP’nin temsil ettiği plandır. AKP iktidarına ABD desteğiyle ve PKK yanında Fethullah Gülen örgütüyle birleşerek son verme çizgisi izliyorlar.

Diğeri ise, Vatan Partisi’nin AKP iktidarını Vatan ve Üretim Ekonomisi mücadelesiyle yıkarak Millî Hükümeti kurma çizgisidir.

Türkiye düşmanlarıyla birleşenler, AKP iktidarını yıkamaz, fakat güçlendirir. Hendeğin karşı tarafındaki PKK ile bir olanlar AKP iktidarına son veremez. AKP iktidarını yıkmak için Hendeğin Türkiye tarafında mevzilenmek şarttır.

CHP’nin AKP karşıtlığı iddiası tamamen iflas etmiştir. CHP, 16-17 Ocak 2016 günlerinde toplanan 35. Kurultayında AKP’nin “Özgürlükçü Demokrasi”, Türk milletini anayasadan çıkartma, Özerklik ve “yaşam tarzlarına güvence” programını kabul ederek, AKCHP olmuştur. Karşıdevrim CHP’yi ele geçirmiş bulunuyor. Fethullah Örgütü ve HDP/PKK ile işbirliği karşıdevrimin eylem çizgisidir.
Vatan Partisi’ni iktidara taşıyacak kuvvet, Türk Milletidir.
Bu hedefe ulaşmak için kilit sorun, Partimizin örgütlü ve eylemli önderliğidir. 2016 yılının görevlerini emperyalizmle ve piyonlarıyla hesaplaşma süreci belirliyor.

Vatan mücadelesinde milletimize önderlik edeceğiz. Partimiz, 24 Temmuz 2015’te başlayan Bölücü Teröre karşı silahlı bastırma hareketinin vatan savaşı olduğunu saptadı. Bu büyük mücadeleyi “Saray Savaşı” diye karalayan propagandayı göğüsledik, Mehmetçiği ve polisimizi destekledik.

On yıllardır milletimizi ve dünyayı aydınlatıyoruz: PKK, ABD’nin ve İsrail’in stratejik piyonudur. Artık cümle âlem bu gerçeği bilmektedir.

Bugün Kürt sorunu, ABD ve İsrail sorunudur. Bölücü Teröre karşı mücadele, büyük güçlerle mücadeledir. O nedenle Partimiz, devletin ve milletin bütün olanaklarını seferber etmeyi esas alan Topyekun Mücadele programını açıklamıştır. Terör örgütüne ve uzantılarına yasallık tanınamaz, belediyeler teslim edilemez, Meclisin ve kamu kurumlarının altına mayın döşemelerine izin verilemez.

Bölücü Teröre karşı mücadele, aynı zaman bir propaganda ve moral savaşıdır. “Türk Ordusu dağları taşları dövüyor, kafasını karakollardan çıkartamıyor, kara harekâtı yapamıyor, şehirleri PKK’ya terk etti, ABD ve İsrail’e karşı çıkamaz, komutanlar NATO subayıdır, vatan savaşı veremez” türünden bozguncu propagandaya karşı tek başımıza kararlı bir mücadele yürüttük ve bozguncuları bozguna uğrattık. Türk Ordusu ile milletimiz arasındaki bağları pekiştirdik.

Vatan mücadelesi şehitlerle ve gazilerle kazanılıyor. Milletimizin bağımsızlığı, özgürlüğü ve dirliği uğrunda binlerce insanımız canını, yine binlercesi kolunu, bacağını ve diğer organlarını feda etmişlerdir. “Şehit vurulunca değil unutulunca ölür.” Şehitlerini ve gazilerini ihmal eden bir millet, soluk alma yeteneğini yitirir.

Vatan Partisi, şehit ve gazilerin yasalarda tanımlanması, onurlarının yüceltilmesi, yakınlarına ve evlâtlarına yakışan hayat koşullarının sağlanması için çalışmayı, vatan görevlerinin en üstünde görmektedir. Örgütlerimiz, Şehit Aileleri ve Gazi Derneklerinin emrindedir.

Vatan Partisi, köylerimizde vatan mücadelesi veren Gönüllü ve Geçici Köy Korucularının yasal haklarına kavuşmaları, çocuklarının eğitimleri için çalışmaya öncelik verecektir.

Kıbrıs’ta ve Ege Adalarında ülkemizin toprak bütünlüğünü, kıta sahanlığını, deniz zenginliğini koruma mücadelesini geliştireceğiz. ABD, İngiltere ve İsrail, Kıbrıs Rum Yönetimini destekleyerek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tasfiye etme, Türkiye’yi Doğu Akdeniz’in enerji kaynaklarından ve doğal zenginliklerinden yoksun bırakma ve açık denizlere çıkışımızı önleme çabalarını yoğunlaştırıyorlar. Partimiz, Doğu Akdeniz cephesinde Türkiye’nin egemenliğini ve kaynaklarını koruma mücadelesinde kararlıdır. Ege Adaları ve kayalıkları için yürüttüğümüz mücadeleyi sürdüreceğiz. Türkiye, güçlü olmak zorundadır. Bu sayede Yunanistan ile karşılıklı çıkarı ve işbirliğini gözeten barışçı çözümü sağlayacağız.

Yeni Anayasa girişimini milletimizin gücüyle bozguna uğratacağız. Vatan Partisi, AKP-CHP-PKK/HDP ortaklığının Yeni Anayasa girişimine karşı mücadelenin merkezindedir. Yeni Anayasa girişimi, Türk Milletine savaş ilanıdır. Yeni Anayasanın içinde canlı bombalar bulunmaktadır. Anayasanın ilk dört maddesini vatandaşlık, yerel yönetimler, cemaatler ve Başkanlık rejimi üzerinden değiştirme girişimiyle cephe cepheye gelmiş bulunuyoruz. Partimiz, bütün milletimizi seferber etmek için kararlıdır.

Herkes bilsin:
Bir: Türk Milleti Anayasa dışına sürülemez!
İki: Vatan ve millet bütündür, özerklikle bölünemez.
Üç: Tekke ve zaviyelerin yasallaştırılması yoluyla Devrim Kanunlarının delinmesine izin verilemez.
Dört: “Yaşam tarzlarına güvence” adı altında, toplum cemaatler tarafından düzenlenemez, Cumhuriyet hukuku bölünemez.
Beş: Başkanlık planlarına geçit yok!

AKP’nin 2015 öncesindeki Yeni Anayasa girişimini millî güçlerle birlikte Millî Anayasa Forumu’nu örgütleyerek püskürttük ve şimdi 2015 Seçimlerinden sonra gündeme getirilen yeni girişimi de bozguna uğratacak çalışmalara başlamış bulunuyoruz. Bu amaçla bütün Vatan ve Cumhuriyet güçleri ile Millî Anayasa Meclisi (MAM)’nde birleşiyoruz. Vatansever partilerle, örgütlerle, halk önderleriyle birlikte oluşturacağımız Millî Anayasa Meclislerini vatanımızın her köşesinde örgütleyeceğiz.

Buradan ilan ediyoruz: Yeni Anayasa girişimini milletimizin gücüyle kesinlikle bozguna uğratacağız.

Bütün üreticileri ve halkı Üretim Ekonomisi için AKP iktidarına karşı seferber edeceğiz. Üretici ve Üretim, bugün halkı seferber etmede, Partimiz için anahtar kavramlardır. Sağcı solcu demeden bütün yurttaşlarımızı, günlük çıkarlarından hareketle Üretim Ekonomisi, Vatan ve Cumhuriyet mücadelesine seferber ediyoruz ve kendi deneyimleri içinde Millî Hükümet amacına yöneltiyoruz. Hangi siyasetin etkisinde olursa olsun, vatandaşlarımız arasında ayrım gözetmiyoruz.

Borçlanma Ekonomisinin içine girdiği bunalım nedeniyle işçi ve çiftçiden küçük ve büyük sermaye kesimine kadar bütün millî sınıflar içinde mücadele isteği yükseliyor. Sendikalar, meslek örgütleri ve diğer halk örgütleri, iktidarla bağları olsa bile tabandan gelen mücadele isteğine uzun boylu direnemezler. Yükselen emek ve halk hareketi, halk örgütlerinde yeni kuşakların yönetime gelmesi olanağını da sunmaktadır.

Türkiye gençliğini Atatürk Devriminin vatansever, halkçı ve çağdaş değerleri temelinde birleştiriyoruz. Artık geleceğimize güvenle bakabiliriz. Atatürk Gençliği görev başındadır. Vatan Partisi, Türkiye’nin umudu olan bir gençlik yetiştirdi.

Küreselleşmenin efendileri ve işbirlikçileri, gençliğimize vatansızlığı, Cumhuriyet Devrimi düşmanlığını, anarşizmi, bencilliği, bireyciliği, köşe dönmeciliği, uyuşturucuyu aşılamaya kalktı. Ama başaramadılar. Çünkü Vatan Partisi’nin Öncü Gençliği var. Türkiye’nin devrimci gençlik geleneği ve örgütlenmesi var. Onları hep birlikte alkışlıyoruz.
Vatan Partisi, geleceği yaratma, geleceği kurma yeteneğine sahiptir. Çünkü Gençliğin Partisiyiz.

Partimiz, Genç Türk geleneğinin ve 68 mücadelesinin devrimci birikimini bugünlere taşımıştır. Gençliğimize miras olarak Atatürk Devrimini tamamlama kararlılığını, vatana ve emeğe bağlılığı, Türk Devrimciliğinin fedai ruhunu, halkla birleşme ve doğru eylem çizgisini, paylaşımcılığa dayanan namus ilkelerini emanet ettik.

Atatürk gençliği, bugün üniversitelerimizde en etkili ve en örgütlü güçtür. Bütün gençliği Cumhuriyet, Vatan ve Emek değerleri temelinde birleştirme görevini başarıyla yürütmektedir. Gençliğimiz, emperyalist merkezlerin dayattığı Neoliberal, vatansız, bölücü, anarşist etkilere karşı tarihî bir sınavdan geçiyor. Dünya ölçeğinde vatanseverlik geleneği olan gençliğimize ve Öncü Gençliğimize güveniyoruz. Geniş gençlik kitlelerini birleştirmek ve seferber etmek için koşullar son derece elverişlidir.
Önümüzdeki zorlu döneme yedi ateşte sınanmış kadrolarımızla ve gençliğimizle hazırız. Çetin mücadele koşullarından başarıyla çıkmak için, bütün yönetim kademelerinde genç kuşakların fedakârlığına ve dinamizmine görev vermede kararlıyız.

Vatan Partisi, gençlik kitlelerini seferber eden gençlik örgütüyle, geleceğin Türkiye’sini şimdiden kurmaktadır.
Gençliğimizle gurur duyuyoruz ve gençliğimizi milletimizin büyük geleceğine adıyoruz.

Ortaçağ karanlığına ve teröre karşı, Cumhuriyet ve Vatan için milyonlarca kadını seferber etme görevinin başına geçiyoruz. Atatürk Devriminin yıkıma uğratılmasının en büyük acılarını kadınlar çekmektedir. Ortaçağ karanlığında dövülen, sövülen, vurulan ve kırılan onlardır. Tarikat ağı içinde ve yozlaşmış çevrelerde cariye yapılan, yine onlardır. Bölücü terörün acılarından en büyük pay, ana olarak, eş olarak, kardeş olarak, vatandaş olarak kadınlara düşüyor.

Bütün devrimlerde olduğu gibi, bugün Türkiye’de kadın barikatların üzerine çıkmak üzeredir. Ergenekon tertibinin ve duvarlarının yıkılmasında, “Ermeni Soykırımı” yalanına karşı mücadelede, Ege Adaları hareketinde, Bölücü ve Gerici Anayasa girişiminin göğüslenmesinde, grevlerde, fabrikalarda, Fırtına Derelerinde, Özgecan yürüyüşlerinde, imam nikahına karşı eylemlerde, 19 Mayıslarda, 29 Ekimlerde, Arslanlı Yol’da Cumhuriyet kadınları ve emekçi kadınlar en öndedir.

Kadın, Bölücü Teröre karşı mücadelede Diyarbakır Annesi’dir. Cizre’de, Van’da, Varto’da, her yerde birlik, barış ve kardeşlik cephesindedir.

Türkiye, bugün milyonlarca Cumhuriyet kadınını ve vatan anasını kucaklayacak büyük bir hareketin eşiğindedir. Cumhuriyet Kadınlarının kitle örgütü, bu tarihsel görevi yerine getirecek birikime ve kararlılığa sahiptir.

Öncü Kadın, hayatın her alanında, siyasette, ekonomide, bilimde, sanatta önder olacak ve önderler yetiştirecektir. Dün cepheye silah taşıyan kadın, bugün halk hareketine fedakârlık, direnç, şefkat ve güzellik taşıyor.

Değerli Delegeler,
Cumhuriyet Kadınları, Birleşen ve Üreten Türkiye için tarih sahnesine çıkıyor. Cumhuriyetin ön cephesinde tarih yapan kadını hep birlikte alkışlıyoruz.

Cumhuriyet kültürüyle aydınlanan, sanatla soluk alan, sporla dinçleşen güzel toplum ve başı dik Türkiye için mücadelede kültür emekçilerimizi, sanatçılarımızı ve sporcularımızı birleştiriyoruz. Türk Devriminin kültür, sanat ve spor hayatındaki başarıları, dünya ölçeğindedir ve milletimiz için gurur kaynağıdır. Namık Kemal, Mehmet Akif ve Tevfik Fikretlerden Nazım Hikmet, Fikret Otyam ve Levent Kırcalara, Yaşar Doğu ve Ruhi Sarıalplerden, Filenin Sultanlarına ve Potanın Perilerine kadar ülkemizin kültür birikimi, Partimizin esin ve enerji kaynağıdır. Vatanımızın birliğini, özgürlüğümüzü, yaratıcılığımızı, cesaretimizi onlara borçluyuz.

Bugün yaratıcılık ve güzellik, emperyalist kültürün ve Ortaçağ karanlığının tehdidi altındadır. Heykellerimiz, resimlerimiz, kalemlerimiz, sahnelerimiz, konservatuvarlarımız, orkestra ve balemiz, vatansızlık akımıyla ve Atatürk Devrimi düşmanlığıyla cephe cepheye gelmiştir. AKP iktidarı, Türkiye Sanat Kurumu (TÜSAK) diye hazırladığı yasayla Cumhuriyetin sanat birikimine, kamu ve özel sanat kurumlarımıza savaş ilan etmiş bulunuyor.

Sanatçılar, birleşerek ve örgütlenerek bu “hayasız akına” karşı direniyor ve başarı kazanıyorlar. Sanatçımız, vatan toprağındaki köklerine sarılıyor. Kültür emekçilerimiz, Atatürk Devriminin ışığıyla karanlığa meydan okuyor. Emperyalist merkezlerin satın alamadığı sanatçı, Vatan ve Cumhuriyet cephesinde, özgürlüğün, kardeşliğin ve güzelliğin destanlarını yazmaya devam ediyor.

Vatan Partisi olarak, onlarla güzelleşiyoruz ve onlarla özgürleşiyoruz. Geleceği kurma cesaretimizde ve kararlılığımızda hep onların sesi, soluğu, yüreği ve yaratıcılığı var.

TÜSAK’a ve Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) gibi yıkıcı yapılanmalara izin vermedik, bundan sonra da izin vermeyeceğiz.
Halkçı ve kamucu bir anlayışla sanatın her dalının gelişmesi ve çiçek açması için devlet desteğini toplumsal bir hak olarak savunuyoruz. Herkesin güzellik ürettiği ve güzellikle beslendiği bir Türkiye özlemini hayata geçirmek, görevimizdir.

Her kentte opera-bale, orkestra, tiyatro ve sinema, plastik sanatlar ve sergi alanları, galeriler, müzeler, sanat eğitim kurumları, kütüphaneler kuracağız.

Mahallerde, köylerde, kasabalarda ve kentlerde Halk Evleri açarak ve spor salonları yaparak bütün vatandaşlarımızı kültürle, sanatla ve sporla buluşturacağız. Sanatın ve sporun her alanında ve öncelikle okullarda, etkili, çağdaş, katılımcı ve yeteneği geliştirici eğitim programları uygulayarak sanatın ve sporun girmediği ev bırakmayacağız.

Sporda, halkı tribünden sahaya indireceğiz. Vatan Partisi yönetiminde her Türk, sporcu olacaktır.

Cumhuriyetin kültür, sanat ve spor kurumları yıkılmaz kalelerdir.
Kültür merkezlerimizin, sahnelerimizin, sinemalarımızın kapatılmasına izin vermeyeceğiz.

Kamu kaynaklarımızı, en başta kültürel gelişmemize, sanatımıza ve sanatçımıza sunacağız. Sanatçı ve sanat emekçilerinin çalışma koşullarının düzeltilmesi, denetlenmesi ve güvenceleri devlet denetimi altında olacaktır. Sanatçılarımızın emeklilikteki hak kayıplarına son vereceğiz.
Sanatçılarımızın, yazar ve bestecilerimizin telif hakları titizlikle uygulanacak, fikir ve sanat eserlerinde korsanlık önlenecek, eser sahiplerinin emekleri ve yaratıcılıkları korunacaktır.

Özel sanat kurumlarına destek verilecektir. Sanatçılarımızın ihtiyaçları devlet eliyle sağlanacaktır. Devlet, sanatçılarımıza ve eserlerine sahip çıkacaktır.

Milletimizin sanat aşkına ve spor sevgisine güveniyoruz. Aydınlanma kültürüne, sanatçısına ve sporcusuna sahip çıkan milletimizle birlikte halka dayanan güçlü devlet öncülüğünde, sanatla nefes alıp veren, sporu dostluk kültürü olarak yaşayan, başı dik bir Türkiye inşa edeceğiz.


Aydınlanma, bilim ve üniversite mücadelesini Vatan ve Emek mücadelesiyle birleştiriyoruz. AKP yönetimi altında üniversitelerimizde bilim dışı yuvalanmalar yaygınlaşmış, hurafe ve safsata imalatı ciddi bir tehdit haline gelmiştir. Yüksek okullarımızın çoğu, gençlerimizi Yeni Ortaçağın denetimine alan hakim sisteme hizmet eden kurumlara dönüşmüştür.

 

Vatan Partisi olarak, üniversitelerimizi Cumhuriyet Aydınlanmasının bilim merkezleri haline getirmek için çalışan öğretim üyesi derneklerini ve gençlik örgütlerini destekliyoruz. Bütün örgüt ve kadrolarımızla bu mücadelenin ön cephesindeyiz.

Üniversitede laikliği savunduğu için mahkûm edilen Prof. Dr. Rennan Pekünlü ile dayanışma eylemlerinde, hurafelere karşı mücadele eden gençlerimiz ile öğretim üyeleri arasında birliğin sağlanmasında, bilim ve aydınlanma faaliyetinde, üniversite kadrolarının ve gençliğin Bölücü Teröre karşı mücadelesinde, Vatan Partisi üyeleri öncü görevler üstlenmiştir.

Üniversitelerimizi, “evrensel kültür” diye cilalanan ABD-AB beslemesi neoliberal-kozmopolit yozlaşmaya ve vatansızlığa teslim etmeyeceğiz. Üniversitelerimizin, vatana ve millete sadakati olmayan sözümona “akademik ifade özgürlüğünün” av alanı olmasına izin vermeyeceğiz. Cumhuriyet Devrimimizin özgür bilimsel çalışma geleneğini ayağa kaldırmak görevimizdir. Üniversitelerimiz, bilimin, araştırmanın, millî kültürümüzün ve millî davalarımızın temel alındığı kurumlar olacaktır.

Vatan ve emek yoksa üniversite de yoktur! Özgür Bilim Özerk Üniversite mücadelesini, Vatan Bütünlüğü, Cumhuriyet Aydınlanması ve Üreten Türkiye için yürütülen mücadele ile birleştirmek görevimizdir. Bu amaçla öğretim üyelerimizin ve gençliğimizin kitle örgütlerinde yönetici görevlerde olacağız.


Yurdumuzun doğasını, toprağını, ormanlarını, ırmaklarını, denizlerini, kıyılarını ve tarihsel kültür mirasını korumak, Vatan görevidir. Özel çıkar sistemi, doğayı ve kültür varlıklarımızı yıkıma uğratıyor, insan ile doğa arasındaki uyumu bozuyor. İnsanımızı tarihinden ve güzellik mirasından koparıyor ve sığlaştırıyor.

Vatan, çıplak kayalar, çorak topraklar, kirlenmiş sular değildir.
Tarihsiz ve kültürsüz araziye vatan denemez.
Vatan Partisi, yurdumuzun doğasını korumak ve tarihsel zenginliğine sahip çıkmak için mücadeleyi Vatan mücadelesi olarak görmektedir.

Yurdumuzun dünyada eşi bulunmayan tarihinden bugüne kalan kültür varlıklarımız, en zengin hazinemizdir. Vatan Partisi olarak, kültür varlığımızın yıkıma uğratılmasına, yağmalanmasına ve yurt dışına kaçırılmasına karşı karalı bir mücadele örgütleyeceğiz. Bunun için bütün yurttaşlarımızı, doğa ve tarih bilincine kavuşturmak esastır.

Kültür varlıklarımızın açığa çıkarılması, kurtarılmasına önderlik için en başta Türk bilim emekçilerini seferber edeceğiz.

Onbinlerce tarihçi, arkeolog, kütüphaneci, müzeci ve araştırmacı yetiştirmek, Çağdaş Türkiye özleminin başlıca görevlerindendir.

Tarihsel birikimin içinde, tarihle yaşamak, mutluluk kaynağıdır.

Komşularımızla Batı Asya Birliği’ni ve Avrasya ülkeleri ile Avrasya Birliği’ni oluşturmak için çalışmalarımızı üreticilerle işbirliği düzlemine çıkarıyoruz ve milletin bütün sınıflarını bu amaçla örgütlüyoruz. Dikenli salatalık ve narenciye üreticisinden turizmciye, garson ve komiden otel sahiplerine, çarşı esnafından nakliyeciye, inşaat müteahidinden ihracatçıya kadar milyonlarca yurttaşımız geçimini ve kazancını Rusya, Çin, Suriye, Irak, İran ve Ortadoğu ülkeleriyle ekonomik ilişkiden sağlamaktadır. Komşularımızla ve Asya ülkeleriyle ekonomik ilişki, 80 milyonluk milletimizin hepsinin geçim kaynağıdır. Bu ilişkiler, devlet gelirleri açısından da vazgeçilemez değerdedir. Dış ödemeler dar boğazında, Çin, Rusya ve İran gibi Asya ülkeleri ile işbirliği zorunludur.

Vatan Partisi, Batı Asya ve Avrasya çalışmasında kazandığı saygınlık sayesinde, komşularımızla ve Asya ülkeleriyle ekonomik işbirliğinde güvenilir güç konumundadır. Bu işbirliğini ülkemiz üreticilerinin çıkarlarını geliştirme temelinde örgütlüyor ve üreticileri Vatan Partisi’nin Millî Hükümet mücadelesine kazanıyoruz.

Sözde “Ermeni Soykırımı”nı tanıyan parlamento kararlarının ve ceza hükümlerinin kaldırılması, yalanların ders kitaplarından çıkartılması için, AİHM Kararına dayanarak dünya çapında bir seferberlik yürütüyoruz. Öncüleri, halkımızı ve yurtdışındaki yurttaşlarımızı harekete geçiren on yılı aşan mücadele sonucunda, Ermeni Soykırımı Yalanını yerle bir ettik.

Bu mücadeleye büyük emek vermiş olan Talat Paşa Komitesi önderlerini, Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı, vatansever siyasetçimiz Mehmet Gül’ü, İzmir Baro Başkanımız Nevzat Erdemir’i saygıyla anıyoruz.

Biz Türkler, Avrupa’ya özgürlük götürdük. Avrupa’ya Galileler’den, Brunolar’dan gelen insanlığın büyük mirasını, gerçek aşkını hatırlattık. AİHM’nin Büyük Daire ve 2. Daire kararları, dünyanın her yerinde “Ermeni Soykırımı” yalanını açıklama özgürlüğünü güvence altına almıştır. Ama daha önemlisi, AİHM, 1915 olaylarının “Yahudi Soykırımından farklı” olduğunu, dolayısıyla soykırım kapsamında görülemeyeceğini hükme bağlamıştır. Yüksek Mahkeme, 1915 olayları hakkında yetkili yargı kurumları tarafından alınmış bir soykırım kararı olmadığını saptamıştır. Bu karardan sonra, başta Fransa Anayasa Konseyi olmak üzere, Alman Hükümeti, Norveç Hükümeti ve çeşitli ülkelerin kurumları, hukuka uygun kararlar almaya başlamışlardır. Böylece Ermeni Soykırımı yalanı devri bitmiştir. Türkiyemizin önüne konan dört dayatmadan birini bitirdik!

Uluslararası zeminde kazandığımız sağlam hukuk mevzisine dayanarak, bütün dünyada Türkiye vatanseverliğini ve hakikat severliği harekete geçiren bir çalışma başlattık.

Bir: Çeşitli ülkelerin parlamentolarının yetkili olmadıkları halde aldıkları “Ermeni Soykırımını” tanıma kararlarını kaldırmaları için yürüttüğümüz çalışmalarda kalıcı sonuçlara ulaşmak üzereyiz.

İki: “Ermeni Soykırımını inkâr edenleri” cezalandırmayı öngören yasa maddelerinin kaldırılması için verdiğimiz mücadele, önemli başarılar kazanmaktadır.

Üç: “Ermeni Soykırımı” yalanının ders kitaplarından çıkartılması için gerekli çalışmalarımız da etkili olmaktadır.

 


MERKEZİ GÖREV:
HALK ÖRGÜTLERİNDE MİLLİ YÖNETİM

 

Bugün merkezi görevimiz, halk örgütlerinde millî yönetimler kurmaktır. Millî Hükümeti kurma yolunda öncelikli görev, halk örgütlerinde emekçilerin ve vatanseverlerin yönetimlerini gerçekleştirmektir. Bugün kimi sendikalar, meslek örgütleri ve kitle örgütleri, Bölücü Terör Örgütü yandaşlarının denetimine geçmiş bulunmaktadır. Bu örgütler, vatan bütünlüğü için yürütülen mücadeleye karşı bozgunculuk görevini üstlenmişlerdir. Emperyalist devletlerle işbirliği yaptıklarını gizlemiyorlar ve onları Türkiye’ye müdahaleye çağırıyorlar. Yurtsever-devrimci gelenekleri olan bu örgütlerin üyesi olan emekçiler, örgüt yönetimlerine karşı büyük tepki içindeler. Farklı siyasal görüş ve akımlardan üyeler arasında, vatanseverlik ve emekçi hakları ekseninde birleşme eğilimi güçleniyor. Başarının anahtarı, geçmiş dönemin saflaşmalarından kurtulmak ve vatan mücadelesinde birliği sağlamaktır. Tabana dayanarak millî yönetimler kurma koşulları oluşmuştur. Ve ilk başarılar kazanılmaktadır.

Sendikalarda, meslek kuruluşlarında, kitle örgütlerinde, vatanseverlerin ve emekçilerin yönetimi için mücadele, bütün parti örgütlerimizin öncelikli işidir. Bu görev, bürolara, komisyonlara, komitelere havale edilemez. Bütün parti bu göreve kitlenecektir. Temel örgütlerden, ilçe ve il örgütlerine ve genel merkeze kadar başarı ölçüsü, halk örgütlerinde halk iktidarı için çalışmada kazanılan başarıdır.

Merkezden temel örgütlere kadar örgütlü partiyi hayata geçireceğiz. Vatan Partisi, milletin bütün sınıfları içinde ve yurdun her köşesinde örgütlenerek halk hareketine önderlik edebilir ve iktidara yürür. İşyerinde, fabrikada, mahallede, köyde, çarşıda, eğitim kurumlarında temel örgütler kurmak, ülke çapında ve her yerde iktidar mücadelesinin gereğidir. Temel örgütlerin esas görevi, halka önderliktir.

Her üye, aynı zamanda temel örgüt üyesidir. Parti örgütlerimiz, Partiye kaydolduğu andan başlayarak her üyemizin temel örgütünü belirleyecek ve görevini bildirecektir. Üyemize verilecek ilk eğitim, örgütünü ve görevini öğretmektir.

Partimizi, vatan ve üretici mücadelesinde örgütleyeceğiz. Örgütlerimizin görevi, mücadeleyi örgütlemektir ve mücadele içinde örgütlenmektir.

Amaca kilitlenmiş, çelik disiplinli ve birleşik parti. Türkiye, canla ve kanla verilen vatan savaşı içindedir. Üretici mücadeleleri gündemdedir. Türkiye, büyük karara gidiyor. Bu nedenlere çetin mücadele dönemine girmiş bulunuyoruz. Zorlukların üstesinden gelmek için, sımsıkı birleşecek ve disiplinli bir mücadele yürüteceğiz.

Bütün Parti, Merkez Karar Kuruluna, alt örgütler üst örgütlere bağlıdır.

Kararların alınmasında demokrasi ve özgürlük, kararların uygulanmasında disiplin, partimizin başarı ilkesidir. Vatan Savaşına karşı bozgunculuk yapma özgürlüğü tanımıyoruz.

Partide çetin mücadele ruhunu pekiştirecek, arkadaşlık ilişkilerini sağlamlaştıracak ve fedakârlığı özendireceğiz.

Yurdun her köşesinde örgütlü parti. Partimizi bütün yurt düzleminde, her ilimiz ve ilçemizde örgütlemek için gerekli birikim vardır. 1 Kasım 2015 seçimlerinden sonra birçok il ve ilçemizde AKP, CHP, MHP ve HDP’den katılan yurttaşlarımızla Parti örgütlerimizi kurduk. Eski sol-sağ ayrımı bugün vatanseverlik-vatansızlık ayrımına dönüşmüştür. Milliciler ile emperyalizm işbirlikçileri karşı karşıyadır.

Geçmişte şu veya bu cephede yer alan vatanseverler, bugün Vatan Partisi’nde toplanıyor. Bu olanağı görmek, bugün öncüleri ve geniş kitleleri örgütlemede başarının birinci koşuludur.

Parti örgütlerimizi bütün il ve ilçelerimizde tamamlayacağız ve Partimizin halkı seferber etme yeteneğini temel örgütlerin inşasına dayandıracağız.

İl ve ilçe örgütlerimiz, şikayet eden değil, şikayetlerin nedenlerini ortadan kaldıran, sorunları çözen örgütlerdir.

Güneydoğu bölgemizde örgütlenmeye özel önem veriyoruz. Milletimizin birliğini sağlamak için Güneydoğu illerinde yoğunlaşıyoruz. Vatan mücadelesinde payımıza düşen en önemli görev, Suruç’tan Hakkâri’ye kadar Vatan Partisi’ni örgütlemektir. Güneydoğu illerinde yaşayan vatandaşlarımız Vatan Partisi’ni çağırıyor.

Güneydoğu illerimizde, ilçelerimizde ve köylerimizdeki çalışmalarımızda, görevlerimizi ve hedeflerimizi şöyle belirledik:

Bölge halkımızı Bölücü Teröre karşı mücadeleye seferber etmek,
Milletimizin birliğini pekiştirmek,
Barışı ve kardeşliği sağlamak,
Bölge halkının yaşam koşullarını iyileştirmek, yurttaşlarımızın uğradığı zararı gidermek,
Köy Korucularının taleplerini hayata geçirmek ve
En önemlisi belediyelerimizi PKK’nın elinden kurtarmak.

Yurtdışında örgütlenmede vatan savunması, Batı Asya Birliği ve Avrasya Birliği siyasetlerimizi esas alıyoruz. Beş milyonun üzerinde yurttaşımız çeşitli ülkelerde çalışmakta, öğrenim görmekte ve yaşamaktadır. Bu yurttaşlarımızı, Türk milletinin onuruna yaraşan koşullarda yaşamaları ve vatan mücadelesine katkıda bulunmaları için, partimizde ve kitle örgütlerinde birleştiriyoruz. Yurtdışında Küresel Merkezlerin milliyet ve mezhep kavgası yaratma çabalarına karşı mücadeleye ağırlık veriyoruz.

Bugün Avrasya cephesine yönelen Almanya ve Fransa gibi ülkelerde örgütlenmeye ve mücadeleye öncelik veriyoruz. Almanya’da Türk-Alman Kulüplerini, Fransa’da Türk-Fransız Kulüplerini kurmak için kolları sıvamış bulunuyoruz.

Vatan mücadelesine önderlik için nitelikli ve disiplinli Parti eğitimini kurumlaştıracağız. Partimiz, önümüzdeki mücadele görevlerini ancak nitelikli kadro eğitimiyle yerine getirebilir. Parti içi eğitim, kadroları öncü görevler için yetiştirmek ve sıradan üyeye halk önderi niteliği kazandırmak içindir. Parti içi eğitim, halk örgütlerinde millî yönetimler kurmak diye özetlediğimiz merkezî görevi başarma ve halkın mücadelesine önderlik görevlerinde yoğunlaşacaktır.

Parti programı ve tüzüğünü mücadele kılavuzu olarak kavratmak yanında, mücadelenin ihtiyaçlarına yanıt veren özel görevler için eğitime de önem vereceğiz. Her çalışmanın, her kampanyanın, her işin, her görevin ve her eylemin örgütlenmesi, aynı zamanda bir eğitim konusudur.

Partinin Türk Devrim geleneğinden miras kalan azimli, fedakâr, yenilgi kabul etmeyen mücadele ruhunu pekiştirmek, önümüzdeki görevler açısından önem kazanmıştır.

Vatan mücadelesine önderlik görevlerimizi başarıyla yerine getirmek amacıyla disiplinli ve nitelikli Parti inşası için eğitimi bütün örgütlerimize yerleştireceğiz ve kurumlaştıracağız.

Kemalist Devrimi tamamlama programımızın ayrıntılarını belirlemek için, Türkiyemizin yönetici ve uzman kadro birikimini Ulusal Strateji Merkezi (USMER)’nde örgütlüyoruz. Ulusal Strateji Merkezi’ni kurmak bütün il, hatta ilçe örgütlerimizin görevidir. Millî Hükümet mücadelesinin güncelleştiği bu süreçte, her alanda ayrıntılı programlar hazırlamak önümüzdeki görevdir. Bunun için gerekli yönetici ve uzmanlık birikimi Partimiz çevresinde toplanıyor. Ulusal Strateji Merkezi (USMER, geleceğin yönetici kadrolarını örgütleyen kurumdur. Türkiye’nin kadroları, bizim kadrolarımızdır.

Vatanın bütünlüğü, Üretim Ekonomisi ve emekçi hakları için mücadeleyi Millî Hükümet amacına yöneltmek için, propaganda ve yayın olanaklarımızı güçlendiriyor ve milletin bütün kesimlerine ulaştırıyoruz. Sistemin halkı denetleme araçlarının karşısına halkı bilgilendiren, aydınlatan, eğiten ve mücadeleye yönelten özgür yayın organlarıyla çıkıyoruz. Satın alınamayan millî medyayı oluşturduk ve geliştirdik. Artık bu araçları çağdaş olanaklarla donatıyor ve dünya ölçeğinde etkili konumlara yükseltiyoruz.

 

 

YANLIŞLARIMIZI DÜZELTME GÖREVİ

 

Bugün Partimizde ideolojik sağlamlığın ölçüsü, Vatan Savaşı ve üretici mücadelesinin görevlerini yerine getirmektir. Büyük bir mücadele dönemine girerken, Partimizin kurmay niteliğini, halkı örgütleme ve seferber etme yeteneğini, çetin mücadele geleneğini güçlendirmek, milletimizin geleceğini belirleyecek görevlerdir. Bu görevlerin yerine getirmek için, öncelikle bilincimizin vatan ve üretici mevzisinde olması gerekiyor. Bilinç, yapma bilincidir. Doğru düşünmenin biricik kanıtı, doğru mevzilenme ve doğru iştir.

Vatan Mücadelesi, 24 Temmuz 2015’te başlayan yeni bir süreçtir ve belirleyicidir. Bu mücadeleyi, millet olarak yurt içinde ABD ve İsrail’in stratejik piyonlarına karşı yürütüyoruz. Yurt dışında, Suriye ve Irak’ta, özellikle Doğu Akdeniz’e uzanan “Kürt Koridoru” diye anılan bölgede, yine ABD ve İsrail güdümlü bölücü ve yobaz örgütlenmelere karşı mücadele veren güçler ile aynı cephedeyiz. Türkiye, bu koşullarda ABD ve İsrail gibi büyük güçlerle karşı karşıya gelmiştir. Bu açıdan vatan mücadelesi, vatan savaşı boyutlarındadır ve gittikçe bu yönde gelişmektedir.

Türkiye’de saflaşma, vatan güçleri ile emperyalizme bağlı vatan düşmanları arasındadır. Partimizdeki siyasal zayıflıklar, bu saflaşma konusundaki bulanıklıkta kendisini gösteriyor. Partimizde hâlâ vatan savaşının saflaşmasını ve görevlerini hayata geçirmeyen anlayışlar vardır. Bu yüzden kendi programımıza sahip çıkmaktan çekiniyoruz. ABD’nin Türkiye’nin üzerine sürdüğü PKK’ya karşı ve yine ABD güdümlü Fethullah Örgütüne karşı mücadelede, milletin geniş güçleriyle aynı cephede bulunmaktan korkan arkadaşlarımızın sayısı az değildir.

Sahte Solcu örgütlerin PKK ile bütünleşerek yok olmaları, bizim için ders olmalıdır. CHP de, ABD denetimi nedeniyle vatan ve cumhuriyet mücadelesini esas almadığı için, PKK ve Fethullah Örgütü destekçisi konumuna düşmüştür. O nedenle bizim vatan ve üretici konumunda cesaretli duruşumuz, iktidar mücadelesinde başarının öncelikli koşuludur.

Vatan Savaşı bilincinin eksikliği nedeniyle millete güvensizlik, Partiye güvensizlik, emperyalizmin gücünü abartmak, seçim sonuçlarından karamsar sonuçlar çıkarmak gibi tavırların mücadele gücümüzü olumsuz etkilediğini görüyoruz ve bunları yenme kararındayız.

Seçimlerde başarı için, sistem içinde konumlanmaya yönelik önerilere Parti içinde sık sık rastlıyoruz. Oysa Partimiz için bir tek başarı yolu vardır: Sistemin dışında konumlanmak ve sistemle mücadelede kararlı olmak.

 

 

ZORLU DÖNEMDE ÇETİN MÜCADELE


ABD güdümlü Gladyo-Mafya-Tarikat rejimi çıkmazdadır.

Bölgemizde yangın var. Ateş artık Türkiye’nin içindedir.

Türkiye, ABD ve İsrail gibi dünyada terörün ağası olarak bilinen ülkelerle karşı karşıya gelmiştir.

Bölücü Teröre karşı mücadele, can ve kan pahasına yürütülmektedir. Yalnız Güneydoğu bölgemizde değil, Ankara’da, İstanbul’da canlı bombalar patlatılıyor.

Borçlanma ekonomisinin iflası nedeniyle işsizlik artmakta, kepenkler siftahsız kapanmakta, emekçilerin ve bütün halkın yaşam koşulları zorlaşmakta, sermaye kesimi yatırım ve üretimde zorlanmakta, dışsatım olanakları daralmaktadır. Türkiye, Cumhuriyet döneminin en ağır ekonomik bunalımı içindedir.

Borçlanma ekonomisi ve ABD denetimi artık üreticiler tarafından sorgulanmaktadır.

Bütün bu olgular çetin bir döneme girdiğimizi hatırlatmaktadır.

Vatan Partisi, milletimizin zorluklarını yenmek için kurulmuştur.

Partimiz, zorlu mücadelelerden geliyor. Duvarları yıka yıka, barikatları aşa aşa bugünlere ulaştık.

Önümüzde çok daha çetin mücadeleler olduğunu biliyoruz ve hazırız.

Vatan Partisi, çetin görevleri başarmak için kurulmuştur.

Vatan Partisi’nin görev günleri gelmiştir.

Bağımsız, halkçı, çağdaş Türkiye için her göreve, en başta hükümet görevine hazırız.

 

 

YENİ PAYLAŞIMCI UYGARLIĞA ÖNCÜLÜK

 

ABD, Türkiye üzerindeki denetimini tehdit altında görmektedir. ABD’nin siyasetine yön veren “21. Yüzyılın Perspektifleri” başlıklı raporda, Türkiye’nin nesnel çıkarlarının Asya’da olduğu belirtiliyor. ABD’nin stratejik kuruluşlarının tehdit sıralamasında, “Türkiye’nin yeniden uyanışı” en önlerdedir.

ABD emperyalizmi, Türkiye ile komşularımız ve Asya ülkeleri arasında düşmanlık körükleyen tertiplere başvuruyor. Rus uçağı düşürülüyor. Türkiye’de çekik gözlülere saldırılar tertipleniyor. ABD, Asya’ya yönelen Türkiye’nin yaralı ve zayıf olmasını istiyor.

Türkiye’nin Atlantik boyunduruğundan kurtulması ve Asya’daki öncü konumuna yerleşmesi, basit bir kamp değiştirme olayı değil, bir devrimdir.

NATO içindeki Türkiye’nin ekonomisi, Asya’da soluk almaktadır. Bu koşullarda, soluk alabilmek için emperyalist zinciri kırmak zorundayız. Türkiye, önümüzdeki yıllarda bu çelişmeyi çözecektir. Türkiye Atlantik ilişkileri içinde boğulmamak için, Asya’daki öncü konumuna yerleşecek ve ABD ile ilişkilerini de normalleştirecektir.

Türkiye, Atlantik sistemi içinde Kemalist Devrimin kalelerini kaybetti, şimdi Asya’da Kemalist Devrimi tamamlama olanağına kavuşmuştur. ABD, o nedenle kendisine yönelik tehditleri belirlerken, “Yeniden birleşen Almanya” ve “Yeniden uyanan Türkiye” süreçlerini en önde sıralıyor.

Almanya ve Fransa gibi Avrupa’nın önder ülkeleri de artık Rusya, Çin, İran ve diğer Asya ülkeleri ile her alanda kalıcı ilişkiler geliştiriyorlar. Kuzey Amerika’nın dünya efendiliği iddiasının geçersiz olduğu meydandadır. Eski Kıta birleşiyor. Avrupa+Asya, başka deyişle Avrasya yeniden insanlığın öncü kıtası olmaktadır. Avrasya, artık yeni uygarlığın iklimidir.

Emperyalist aşamadaki kapitalizm, insanlığın sorunlarını çözmekte çaresizdir. Kapitalizm, dünyanın damını bile deliyor. Bireysel kâr ekonomisinde, denizler, ırmaklar, ormanlar zehirleniyor, insan ve doğa yıkıma uğruyor. Dünyanın büyük çoğunluğu açlığa mahkum ediliyor. Artık kapitalistler bile bu gerçekleri vurguluyorlar.

İnsanlık, karşılaştığı sorunları, artık açgözlü kâr hırsıyla değil, kamuculukla, paylaşmacılıkla, yurtta ve dünyada paylaşmacılığa dayanan barışçılıkla çözebilir.

Türkiye, Avrasya’daki konumuna yerleşerek, yükselen yeni paylaşımcı ve kamucu uygarlığın öncüleri arasındaki yerini alacaktır.

 

 

İYİMSERLİK VE UMUT ÜRETEN PARTİ

 

Büyük Alman şairi Brecht’in dediği gibi, “Büyük çözümler kör çıkmazlarda bulunur.”

Büyük Çözüm, Büyük Karar gündemdedir.

Türkiye, bu zorluklardan Millî Meclisle ve Millî Hükümetle çıkacaktır.

Vatan Partisi, Büyük Çözümün örgütçüsüdür. Görevimiz Büyük Kararın gücünü toplamaktır.

Tarihsel koşullar elverişlidir. Bizi bölünmeye, yoksulluğa, karanlıklara mahkum etmek isteyen sistem çıkmazdadır.

Düşmanlarımız, Türkiye’nin yeniden uyanışından korkuyor.

Vatan Partisi, yeniden uyanan Türkiye’nin partisidir.

Yeniden uyanan Türkiye’nin en büyük enerji kaynağı, nesnel gerçeklerden beslenen umuttur ve devrimci iyimserliktir.

Partimiz, Türkiye’nin büyük çözümüne önderlik edecek programa, çetin mücadele geleneğine ve birikimli kadrolara sahiptir. Milletin ve Partimizin olanaklarını görmek, o birikimin içindedir. Bugün şikâyetlerin içinde debelenen ve olumsuzluklara teslim olan bir aydın kesimi var. Bunlar, durmadan olanaksızlıkları milletin önüne koyarak, teslimiyetçiliği yayıyorlar. Oysa hiçbir mücadele, yokları vurgulayarak başarılmamıştır.

Partimiz, yoklara teslim olmuyor. Başarının kaynağı, elimizdeki varlardır. O nedenle milletimizin ve Partimizin olanaklarına vurguyu öne çıkarıyoruz. Yolumuzu elimizdeki olanaklarla açacağız. Geleceğimizi elimizdeki birikimle kuracağız.

Partimiz programının 4. Maddesinin ilk cümlesinde altın harflerle yazılıdır: Hayatta en hakiki yol gösterici bilimdir.

Bilim, mecburiyetleri saptar ve açıklar.

AKP iktidarı, artık Türkiye’nin mecburiyetlerinin büyük akımının önünde sürüklenmektedir: Önce bu gerçeği görelim ve saptayalım.

Vatan Partisi ise, Türkiye’yi yeniden Atatürk Devrimi rotasına götüren o mecburiyetlerin sırtına binmiştir ve iktidara ilerlemektedir.

İyimserliğimizi bilimin ışığında saptadığımız gerçeklerden alıyoruz.

Umudun, toplumsal mücadelede en büyük enerji kaynağı olduğunu biliyoruz.

Partimiz, topluma iyimserlik ve umut taşıyarak, önümüzdeki zorlukları aşacak büyük millî enerjiyi üretmektedir.

2016 Vatan Partisi Yılı, Türkiye için umut yılıdır.

 

 

VATAN PARTİSİ ÖRGÜTLERİ HALK HAREKETİNİN BAŞINA

 

Vatan Savaşının zorunlulukları, Millî Hükümetin önünü açıyor. Vatan Partisi, Vatan savaşındaki tutarlı programı, kararlı siyasetleri ve milleti birleştiren mücadelesiyle Millî Hükümetin merkezinde yer alacaktır.

Bu amaçla bugün yakıcı görev, sendikalarda, meslek örgütlerinde, kitle örgütlerinde, belediyelerde, halk iktidarını gerçekleştirmektir.

Halk örgütlerinde halk iktidarı, bizi Millî Hükümete götürecektir. Halk örgütlerinden Halk İktidarına yürüme stratejisini uyguluyoruz.

Vatan ve Üretim Mücadelesinden Millî Hükümete ilerleme kararındayız.

Vatan Partisi 10. Genel Kurultayı kürsüsünden Partimizin bütün örgütlerine ve üyelerine sesleniyoruz:

Haydi vatan ve emek mücadelesinin başına!

Haydi halk örgütlerinde millî yönetimler için mücadelenin başına!

Vatan Savaşından Milli Hükümete!