Milli Anayasa Bildirgesi

İşçi Partisi’nin 17-18 Nisan 2010 günleri Ankara’da toplanan 8. Genel Kurultayı’nda kabul edilen “Milli Anayasa Bildirgesi";

Büyük Türk Milleti’ne ve Dünya Kamuoyuna,
Aşağıda imzaları bulunan bizler, 
Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül yönetiminin, Türk milletinden önce ABD makamlarına sunduğu yeni Anayasa tertibiyle, Atatürk Devrimi’nin son kalelerini de yıkmaya kalkıştığını ve ülkemizi iç ve dış çatışmalara sürüklediğini saptıyor ve ilan ediyoruz:
1. ABD ve AB güdümündeki sıcak para komisyoncularının ve tarikatların iktidarı, bu Anayasa Taslağıyla:
- Milli Devleti özelleştirmekte ve federasyon yoluyla parçalanmaya sürüklemektedir;
- Milleti etnikleştirmekte, cemaatleştirmekte ve tarikatlaştırmaktadır;
- Vatanı arsalaştırmakta ve yerelleştirmektedir;
- Kamu varlıklarının satışı yoluyla ülke ekonomisini yoksulluk ve kaosa itmektedir;
- Yurttaşı müritleştirmekte ve kullaştırmaktadır;
- Kadını köleleştirmektedir;
- Türk Silahlı Kuvvetleri’nin direncini kırma amacını gütmektedir;
- Ortadoğu ülkelerine ve bütün insanlığa karşı ABD’nin Haçlı seferinde kriz bölgelerine müdahale görevini üstlenmek peşindedir.
2. Tayyip Erdoğan’ların ABD Büyük Ortadoğu Projesi görevlileri olarak işledikleri Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkma, milleti bölme, vatanı parçalama suçunun fiillerinden biri olan bu anayasa girişimi gayrı meşrudur. 
3. Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenliği, hiçbir uluslararası güce devredilemez ve hiçbir ortaçağ kurumuyla paylaşılamaz. 
4. Emperyalizmin çürümüş Neoliberalizminden ithal edilen bu Anayasa Taslağı’nın kabulüne ve uygulamasına kesinlikle izin verilemez.
5. Emperyalizme, etnik bölücülüğe, cemaatçiliğe ve bireysel çıkarcılığa sınırsız özgürlük sağlayan Tayyip Erdoğan Anayasasına karşı, Neoliberalizmin özel çıkar ve bireysel özgürlük mevzilerinden mücadele yürütülemez. Başarıya ulaşmak için Cumhuriyet, millet, vatan, kamu çıkarı, gerçek demokrasi, laiklik ve hepsinin temelini oluşturan Atatürk Devrimi cephesinde mevzilenmek gerekir.
6. Atatürk Devrimi, Türkiye için herhangi bir seçenek değil; tek seçenektir. Cumhuriyetimizi ve toplumumuzu Atatürk Devrimi temelinde yeniden örgütlemek dışında bir çözüm yoktur.
7. Atatürk önderliğindeki kurucu irade, Türk Devrimi’nin tecrübelerini özetleyerek Cumhuriyet’in temel niteliklerini 1937 yılında Anayasa’nın en başına kaydetmiştir: 
“Türkiye Devleti; Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve Devrimcidir.” 
Batı’dan ithal edilen tekerlemeleri bırakarak, kendi milli demokratik devrim sürecimizde ürettiğimiz ve dünyaya model olan bu temel stratejik duruşu, yeniden Anayasamızın temeline oturtmak şarttır.
8. “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkı” emperyalizme karşı savaşa savaşa, etnik ve mezhepsel bölünmeleri arkada bırakan büyük bir devrimle Türk milletini oluşturmuştur. Bu kaynaşma sürecini tamamlamak, eşit yurttaşlar olarak, insanca ve kardeşçe yaşamak için biricik çözümdür ve görevdir.
9. ABD ve AB ile birlikte vatanı bölen, milleti parçalayan ve ekonomiyi küresel sıcak para sultasına teslim eden tarikat-cemaat iktidarından kurtulmak, artık milletimiz için bir ölüm kalım meselesidir.
10. Milletimizin bütün gücünü ve olanaklarını seferber ederek vatan savunmasını yöneten bir Milli Hükümet kurmak, tarihsel görevdir.
11. Türkiye halkının emperyalizme ve Ortaçağ karanlığına karşı mücadele geleneğine sahip çıkan milliyetçi, halkçı ve devrimci öncülerini tek bir siyasal partide toplanmaya çağırıyoruz. 
12. Bütün milletimizi tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye için birleşmeye ve örgütlü mücadeleye çağırıyoruz.
13. Milletimizi ve Ordumuzu, emperyalizme karşı sımsıkı birleşmeye çağırıyoruz. 

Bizler, Türkiye’nin vatansever aydınları, Atatürk Devrimi’nin yılmaz neferleri ve halk önderleri olarak, “vazifeye atılmak için, içinde bulunduğumuz vaziyetin imkân ve şartlarından” kaynaklanan zorlukları göğüslemeye ve milletimize borçlu olduğumuz görevleri yerine getirmeye kararlıyız.
Bütün aydınlarımızı ve halk önderlerini milletimizi ayağa kaldırmak için, Milli Anayasa Bildirgesi’ni imzalamaya ve elden ele bütün yurttaşlarımıza ulaştırmaya çağırıyoruz. 
Emperyalistler, milletimizi yeni bir destan yazmaya mecbur bırakmaktadır. O destan yazılacaktır ve bitiminde kendilerini bekleyen sonuçlara katlanacaklardır.


















GEREKÇE
I. Sunuş
1. Türkiye’miz, bağımsızlığımızı adım adım yitirdiğimiz bir süreç
sonunda 22 Temmuz 2007 Turuncu Karşıdevrimi’yle karanlık bir döneme girmiş bulunmaktadır. Devlet egemenliğimizi bütünüyle kaybetme, millet bilincimizin dağıtılması, vatanımızın parçalanması ve Ortaçağ karanlıklarına sürüklenme tehdidiyle karşı karşıya gelmiş bulunuyoruz.
2. Emperyalizm ve işbirlikçilerinin nihaî amacı, Türkiye’nin direncini kırdıktan sonra, silahlı müdahalelerin ortamını hazırlamak ve halkımızı köleleştirmektir.
3. Bu tarihsel koşullarda Tayyip Erdoğan yönetimine karşı her cephede kararlı bir mücadele yürütme ve bu yönetimden kurtulma gereği ve sorumluluğu ortadadır. Millete bu mücadelede, Türkiye’mizin bağımsızlık ve özgürlük geleneğinde olduğu gibi, yine örgütlü öncüleri önderlik edecektir. Bağımsız ve Halkçı Türkiye için Milli Anayasa Bildirgesi, işte bu sorumluluğun ve görevin yerine getirilmesi içindir.

II. Tayyip Erdoğan Anayasası’nın Esasları
Bu Anayasa Taslağıyla:
1. Milli devletimizin egemenliğini büyük devletlere veya uluslarüstü ve uluslararası kurumlara devreden uygulamalar, anayasal hukuk kuralına dönüştürülmektedir.
2. Milli devletin üstün otoritesi; mafya çeteleri, etnik gruplar, mezhepler, cemaatler ve tarikatlar gibi ortaçağ kurumlarına tanınan özgürlük ve yetkilerle kuşatılmaktadır.
3. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ülkesi ve milletiyle bütünlüğünü koruyan Anayasa hükümleri ortadan kaldırılmakta, emperyalizmin güdümündeki irticanın ve bölücülüğün önü açılmaktadır.
4. Etnik bölücülüğe, mafyalara ve cemaatlere teslim edilmiş olan yerel yönetimlerin yetkileri genişletilerek milli devletin merkezi otoritesi zayıflatılmakta, federasyon planlarının yolu açılmakta ve Türkiye’miz emperyalist müdahalelere karşı dirençsiz hale getirilmektedir.
5. İki yüzyıldır emperyalizme karşı verdiğimiz savaşlar içinde Türk Devrimi’yle kazandığımız millet bilinci; etnik, mezhepçi, cemaatçi, tarikatçı kimliklerle ve özel çıkarcılıkla parçalanmakta ve dağıtılmaktadır.
6. Milletimizin temelini oluşturan Türk vatandaşlığı ilkesi ve Türk kavramı Anayasa’dan çıkartılmakta, eğitim ve öğretimde anadilin tekliğine son verilmekte, hiçbir yurttaşımıza hiçbir yararı olmayan ve uygulama olanağı bulunmayan “başka dillerle eğitim” çıkmazına girilmektedir.
7. Türk Devrimi’nin “eğitimin ve öğretimin tekliği” ilkesi; küreselci, yobaz, etnik, mezhepçi ve tarikatçı özel öğretimle parçalanmaktadır.
8. Devletin anayasal sorumluluğu olan; “İstiklal ve Cumhuriyetin emanet edildiği gençlerimizi, bilimin ışığında, Atatürk Devrimi doğrultusunda ve devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne bağlılık anlayışıyla yetiştirme” ödevine son verilmektedir. Dahası devletin, gençliği “alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suç işleme, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten koruma” ödevi de anayasadan çıkartılmakta, genç kuşaklar emperyalist kültürün vatansızlaştırma, yabancılaştırma, yozlaştırma ve bencilleştirme politikalarına teslim edilmektedir.
9. Bizi millet ve çağdaş toplum yapan kamu hizmeti, kamu mülkiyeti ve doğal kaynaklarımız, sınır tanımaz bir özel çıkarcılık sistemiyle yıkıma uğratılmakta ve yabancı sömürüye teslim edilmektedir. Böylece işsiz, umutsuz ve onurları kırılmış insanlardan oluşan bir sadaka toplumu kurulmaktadır.
10. Yurttaşlarımızın sağlıklı ve dengeli çevrede yaşama hakkı ile sağlık, eğitim, konut ve çalışma hakları yanında planlı ekonomi, kooperatifçilik ve ücrette adalet gibi yurttaşlarımızın insanca yaşamasında devlete sorumluluk yükleyen görevler ve kurumlar anayasa dışına atılmaktadır.
11. Devletin ve milletin temellerini oyan bir cemaat ve birey özgürlüğü sistemi getirilerek, yurttaşın devlete ve topluma karşı sorumluluk ve ödevleri yok edilmektedir.
12. Türk Yargısının milli devlete, cumhuriyete, milletin birliğine, vatanın bütünlüğüne ve kamu yararına karşı sorumluluğu “tarafsızlık” perdesi altında ortadan kaldırılmakta, bağımsızlığı zedelenmekte ve adaletin kamusal temelleri yıkılmaktadır.
13. Atatürk Devrimi’yle çağdaş toplum yolunda gerçekleştirdiğimiz kazanımlar, ortaçağ kurum ve ilişkilerinin yayılması ve derinleştirilmesi yoluyla yıkıma uğratılmakta ve Türkiye “şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar memleketi” haline dönüştürülmektedir.
14. Devletin ve toplumun temel düzenini din kurallarına dayandıran hükümet uygulamaları anayasa himayesine kavuşturulmaktadır. Dinsel inanç ve ibadet vicdanlardaki dokunulmaz konumundan çıkartılarak, toplumu sömürme ve zorbalık aracı haline getirilmektedir.
15. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin anayasal konumu etkisizleştirilerek Cumhuriyeti, Vatanı ve Atatürk Devrimi’ni savunma yeteneği tahrip edilmekte ve milli güvenliğimiz zaafa uğratılmaktadır.
16. Atatürk Devrimi’nin “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesinin yerine, emperyalist yalanlardan ve Haçlı ideolojisinden esinlenen “ebedi barış” masalları konmaktadır.

III. Taslağın Dayandığı Kuvvetler
1. Tayyip Erdoğan’ların Anayasa taslağı, bu özellikleriyle, dışta ABD ve AB emperyalistlerinin dayatma ve tehditlerinden kuvvet almakta, içerde büyük tefecilerin, dolar ve borsa vurguncularının, mafya çetelerinin, tarikat ve cemaat şeyhlerinin ve etnik bölücülüğün karanlık çıkarlarına hizmet etmektedir.
2. Bu anayasa girişimi, Türk Devrimi’nin 1876, 1908, 1921, 1924 ve 1960’lardan gelen devrimci anayasa geleneğine karşı; ABD güdümlü 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinin karşıdevrimci çizgisini sürdürmektedir.
3.
IV. Kemalist Devrim’i Tamamlamak için Milli Anayasa
1. Tayyip Erdoğan’ların anayasa girişimine, onların yolunu açan 12 Eylül Anayasası cephesinden cevap üretilemez. Türkiye, 12 Eylül rejimiyle vatan savunması yapamaz ve demokrasiye kavuşamaz. Türkiye düşmanlarının Turuncu Anayasası varsa; Türkiye’nin de milli ve halkçı bir devrim programına ve anayasaya ihtiyacı vardır. Milletin öncü güçleri, kendi anayasalarını milletin önüne koymak göreviyle karşı karşıyadırlar. Aksi takdirde yaşanan süreçte “istemezük” tavrına hapsolunur ve yapıcı olmayan bir konuma düşülür. Oysa halk, yapıcılarla birleşir.
2. Tayyip Erdoğan’ların anayasa taslağı, gözü dönmüş özel çıkarcılığı ve bireyselciliği temel alan bir felsefeye sahiptir. Amaçları, devletin ve toplumun temelini oluşturan kamusal kurum ve değerleri yıkmak, küresel mafyanın diktasını kurmaktır. Bu nedenle emperyalizme, etnik bölücülüğe, cemaatçiliğe ve bireysel çıkarcılığa sınırsız özgürlük ve olanak sunulmaktadır. İşte yine bu nedenle bu anayasa girişimi, Neoliberalizmin özel çıkar ve bireysel özgürlük mevzilerinden yürütülecek bir mücadeleyle alt edilemez.
Türkiye’nin ilerici güçleri, İkinci Dünya Savaşı sonrasından beri hürriyet ekseninde mücadele yürütmektedir. Oysa önümüzdeki dönemin ihtiyacı Cumhuriyet, vatan, millet, kamu çıkarı ve Kemalist Devrim gibi bizi biz yapan kurum ve değerlere öncelik vermektir.
3. Özellikle 12 Eylül’den sonra hızlanan yıkım süreci göstermiştir ki devletimiz, milletimiz, vatanımız ve çağdaş toplum yolundaki kazanımlarımız, ancak Atatürk Devrimi temelinde var olabilir.
4. Atatürk Devrimi, Türkiye için herhangi bir seçenek değil, tek seçenektir. Atatürk’ün bize bıraktığı anayasada, Türk Devrimi’nin tecrübeleri içinde billurlaşmış olan program şöyle özetlenmişti:
“Türkiye Devleti; Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve Devrimcidir.”
Bu program, bugün Çin’den Güney Amerika ülkelerine kadar dünyanın birçok gelişmekte olan ülkesinde uygulanmakta ve dünya ölçeğinde başarılar kazanmaktadır.
İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki süreçte, devrimle kurulan devletin temelindeki programdan vazgeçildi. Bunun yerine Batı’nın emperyalist-kapitalist sürecinde üretilen “demokratik, laik, sosyal hukuk devleti” formülü kabul edildi. Oysa bu formül, kendi milli devrim sürecinde ürettiğimiz temel ilkeleri karşılamaz ve nitekim karşılamamıştır. Türk Devrimi tasfiye edilince, o temel üzerindeki milli devlet, millet ve vatan bütünlüğü yıkım tehdidiyle karşılaşmıştır. Bu nedenle Atatürk’ün aramızdan ayrılırken Anayasa’nın 2. maddesine koyduğu devletin temel niteliklerine ilişkin formülü, yeniden Anayasamızın temeline oturtmamız gerekiyor.
5. Cumhuriyetimizi ve toplumumuzu Atatürk Devrimi temelinde yeniden örgütlemeye ışık tutacak ve 21. Yüzyılı kapsayan emperyalizmle hesaplaşma döneminin ihtiyaçlarına cevap verecek milli anayasa, şu esasları içermelidir:
- Bağımsız ve güçlü devlet,
- Etkin hükümet,
- Hukukun üstünlüğü ve hızlı adalet,
- Örgütlü halk,
- Özgür ve eşit yurttaş,
- Aydınlanmış ve çağdaş toplum,
- Planlı ve halkçı ekonomi,
- Bölgelerarası denge,
- Çalışan ve üreten Türkiye!

V. Vatan Savunması İçin Milli Hükümet
1. Türkiye, bir hesaplaşma dönemine girmiştir. Bu hesaplaşma, ABD emperyalizminin dizginlenemeyen emelleri ve hırsı nedeniyle iç ve dış savaş tehlikelerini de içermektedir. İktidarın Büyük Ortadoğu Projesi görevlilerine teslim edilmiş olması, bölücü teröre ve Haçlı irticaya cüret vermiştir. ABD emperyalizminin milletimize ve vatanımıza Kuzey Irak üzerinden yönelttiği silahlı tehdit ağırlaşmaktadır.
2. Halkı kazanan savaşı kazanacaktır. Düşündürücü olan, emperyalizmin ve işbirlikçilerinin etnik, dinsel, mezhepsel bölünmeler ve Neoliberal çıkarcılık yoluyla toplum içinde kendi dayanaklarını oluşturmalarıdır. İşsizliğe terk edilen ve yoksullaşan insanlarımızın onuru ayaklar altına atılmakta, başı eğik, dilenmeye muhtaç bir toplum oluşturulmaktadır. Aslında vatanını seven birçok insanımız, Küresel emperyalist merkezlerin ve mafya-tarikat rejiminin çeşitli araçlarıyla ABD’nin ve Haçlı gericiliğin denetimi altına alınmaktadır.
3. Var olan sistem içinde ne bağımsızlık olur, ne de demokrasi! Yasama, yürütme ve yargı yetkilerinin büyük ölçüde emperyalizme devredildiği, insanlarımızın etnik bölücülük yanında cemaat ve tarikat ağı içinde çırpındığı bugünkü rejim, “demokrasi” değildir; ABD ve AB emperyalizminin iradesi ise “milli irade” değildir.
Bağımsızlık olmadan demokrasi olmaz.
Laiklik olmadan demokrasi olmaz. 
“Demokrasi” diye diye milletin egemenliği çiğnenmektedir. 
“Milli irade” diye diye milli irade tepelenmekte, milletimiz karar süreçlerinin dışına sürülmektedir.
4. Gerçek bir demokrasinin kurulması ve milli iradenin özgürce oluşması için, emperyalizmin tahakkümünden kurtulma ve ortaçağ kurumlarını tasfiye etme görevi önümüzdedir. 
5. Türkiye’mizin, ABD merkezli dış ve iç savaş tehditlerine, yine ABD güdümlü bir iktidarla ve dış borç boyunduruğu altındaki bir cemaat-tarikat rejimiyle karşı koyma olanağı yoktur. 
6. Bugün, Atatürk’ün bize “İstiklal ve cumhuriyeti muhafaza ve müdafaa” görevi verdiği Cumhuriyet Devrimi döneminde yaşamıyoruz. İstiklalimiz de, Cumhuriyetimiz de büyük ölçüde yıkıma uğramıştır. O nedenle bağımsızlığımızı yeniden kazanmak ve Türkiye’yi yeniden Atatürk Devrimi temelinde örgütlemek göreviyle karşı karşıyayız. Ya milletimizi ayağa kaldırarak egemenliğin ve devletin halka ait olacağı bir devrim yapacağız, ya da zaten içi boşaltılmış olan milli devletimiz ortadan kaldırılacak ve sömürge tebaası haline geleceğiz.
7. Bu nedenlerle vatan savunması için de, demokrasi için de devrime mecburuz.
8. Bu koşullarda, ABD ile birlikte vatanı bölenlerin ve milleti parçalayanların iktidarından kurtulmak sorumluluğu omuzlarımızdadır. 
9. Milletimizin bütün gücünü ve olanaklarını seferber ederek vatan savunmasını yöneten bir Milli Hükümet kurmak, artık hayati önemdedir ve tarihsel görevdir.

VI. İktidar Hedefine Kilitlenmek ve Görevler
1. Emperyalizme karşı olan halk güçlerimiz, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra genellikle muhalefette kalmış ve muhalefete göre biçimlenmiştir. Yetkiyi emperyalizmin güçlerine terk eden bu ruh halinden aydınlarımızı ve halkımızı kurtarmak zorundayız. İktidar hedefine kilitlenmek, artık Cumhuriyetimizin ve milletimizin varlığı için hayati önemdedir.
2. Halkın gerçek iktidarını ve milletin egemenliğini sağlamak, temel sorundur.
3. Türkiye’miz, Atlantik sistemine bağlandığımız sürecin sonunda Atatürk Devrimi’yle kazandığı her şeyi kaybetmek üzeredir. Zaman dardır.
4. Bu çağrımız, aynı zamanda çıkarlarını emperyalistlerin karanlık emelleriyle birleştirmiş olanlara ve Türkiye aleyhine çalışan emperyalist merkezlere bağlanmış vatan satıcılarına uyarıdır. 
5. Tayyip Erdoğan’ların anayasa girişimi, Türkiye Cumhuriyeti için sonun başlangıcıdır. Yugoslavya ve Irak manzaraları, milletimiz için dün yaşanan uyarılardır. Bütün zenginlikleri emperyalistlerin eline geçen, etnik savaşlarda hunharca katledilen, yurdundan sürülen, tecavüze uğrayan, emperyalist saldırganların ayakları altında kalan milyonlarca insanı içine alan bu manzaraları Türkiye’mizde görmek istemiyoruz. 
6. ABD emperyalizmine ve mafyalaşan işbirlikçi güçlere karşı iktidar mücadelesine önderlik edecek öncü örgütlenmeyi inşa etmek, milletin en geniş cephesini oluşturmak, Millet ile Ordu arasındaki tarihi birliği pekiştirmek, günümüzün en temel görevleridir.
7. Bildirgemiz, sıradan bir tavır açıklaması değil; fakat belirtilen tarihsel görevler için bir örgütlenme ve mücadele çağrısıdır.