Köşe Yazıları Yorumsuz - 11 Temmuz 2020 Cumartesi

11 TEMMUZ 2020,CUMARTESİ
KÖŞE YAZILARI

 


1-Ahmet Hakan-Hürriyet
“Ayasofya Ak Partiye ne sağlar ne sağlamaz”

 

- Oy getirmez ama bayağı bir moral getirir.
- Yeni kitlesel kazanımlar sağlamaz ama mevcut kitleyi perçinler.
- Geleceğe götürmez ama geçmişle çok sağlam bir bağ kurdurur.
- Z kuşağını pek etkilemez ama A kuşağını, B kuşağını bayağı bir heyecanlandırır.
- Yeni bir atılım duygusu oluşturmaz ama muhafazakâr özlemi giderir.
- CHP’yi etkilemez ama Saadet/Babacan/Davutoğlu’nun havasını söndürür.
- Çok büyük bir meydan okuma olmaz ama bir özgüven aşılar.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/ayasofya-ak-partiye-ne-saglar-ne-saglamaz-41562167


2-Ertuğrul Özkök-Hürriyet
“Bir yandan hayırlı olsun birkaç dosta birkaç soru”

 

MESELA CHP VE İYİ PARTİLİLERE: “Hükümetin kararıdır, alsın kararı” deyip kenara çekildiniz... Hatta “Cesaretiniz varsa değiştirin” anlamına gelecek provokatif bir üslup benimsediniz... Peki ailelerinizle çocuklarınız, torunlarınızla bir araya geldiğinizde ne dediler size? Siz ne cevap verdiniz?
“Merak etmeyin nasılsa yapamazlar mı” dediniz...Ama bilin ki, bu kararın altında sizin de imzanız var...
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ertugrul-ozkok/bir-yandan-hayirli-olsun-birkac-dosta-birkac-soru-41562166


3-Ahmet Baykal-Sabah
“Z kuşağı, mitler ve gerçekler”

 

Özellikle 2023 seçimlerindeki muhtemel etkileri üzerinden gündeme gelen Z kuşağına ilişkin sürdürülen tartışmalarda, basmakalıp ifadelerle bu kuşaktaki bütün bireylerin robotik bir şekilde yaşamını sürdürdüğünden bahsediliyor. Öyle ki Türkiye'deki gençler dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan gençlerle tamamıyla bir tutuluyor ve "Bunlar… tahammülsüz, sabırsız, özensiz, apolitik, geleneklerden kopuk" şeklindeki ifadelere maruz bırakılıyorlar. Oysa her ülkenin kendi dinamikleri var ve her ne kadar küreselleşme ve teknolojinin etkisiyle gençler dışsal etkilere açık olsa da kendi ülkelerinin ve sosyal çevrelerinin atmosferinde büyüyorlar. Bu büyüme-gelişme evresinde son derece doğal bir şekilde kendilerinden önceki kuşaklardan farklı davranış kodları ve değer dünyası inşa edebiliyorlar. Ancak bu farklılık, algılandığı haliyle bir sorun teşkil etmediği gibi doğru kanalize edildiği takdirde toplumlar için önemli bir motivasyon kaynağına dönüşebilir.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/perspektif/ahmet-baykal/2020/07/11/z-kusagi-mitler-ve-gercekler


4-Murat Bardakçı-Habertürk
“Biz kapattık biz açtık”

 

Açık söyleyeyim: 1934’deki karara mutlaka bir sorumlu bulabilmek için komplo teorilerine dalmamız yahut paranoya krizlerine girmemiz lüzumsuzdur, Ayasofya’nın müze haline getirilmesinin ardında başka memleketlerin yahut dış mihrakların etkileri veya baskıları yoktur, kararı Ankara kendi başına vermiştir! Dış politikada Türkiye’yi o günlerde böyle bir uygulamaya mecbur bırakacak herhangi bir gelişme mevcut değildir ve hiçbir devlet yahut çevre bize “Ayasofya’nın cami olarak kullanılmasına son verin” dememiştir.
https://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/2740448-biz-kapattik-biz-actik


5-Nagehan Alçı-Habertürk
“Ayasofya kararı kutuplaşmaya panzehir olmalı”

 

Siyasette bu konuda çatlak ses çıkmadı, hiçbir konuda yakalanamayan konsensus Ayasofya Camii konusunda yakalandı.Ben 14 Haziran’da bu konu ile ilgili düşüncelerimi bu köşede yazmıştım.Seküler bir çevrede büyüdüğüm, Atatürkçü bir ailede yetiştiğim, Batılı bir eğitim aldığım için Ayasofya’nın ibadete açılması ile ilgili hassasiyet ve beklentiyi başta kavrayamadığımı anlatmıştım.İstanbul Erkek Lisesi’nde öğrenci iken Alman öğretmenlerimiz bizi okulun 200 metre aşağısında bulunan Ayasofya’ya her ay götürürlerdi. Oradaki Almanca konuşan turistleri bulur, okulda öğrendiğimiz Almancanın pratiğini yapardık.Daha sonra da yıllarca İstanbul’a gelen yabancı dostlarımı, son yıllarda ise kendi çocuklarımı defalarca Ayasofya’ya götürdüm, gezdirdim.Bunları anlatıyorum çünkü seküler kesim Danıştay’ın verdiği kararı ve bu karara yönelik coşku ve sevinci anlayamıyor olabilir. Anlayamadığı için üzüntü, öfke ya da korku duyuyor da olabilir.Bu hisler çok normal. Zira yıllarca hep karşılıklı korkular üzerinden farklı mahallelerbirbirleri ile ilgili şüphe ve güvensizlik duydular.
https://www.haberturk.com/yazarlar/nagehan-alci/2740450-ayasofya-karari-kutuplasmaya-panzehir-olmali

 

 

6-Lütfü Şahsuvaroğlu-Karar
“Tayin edilmiş muhalefet”

 

Dikkatinizi çekti mi bilmem; ama gerek Perinçek, gerekse Bahçeli hilahazırdaki muhalefetin yerine ikame faslından geçen hafta birkaç cümle ettiler. Muhtemeldir ki, bir B Planı çerçevesinde Millet ittifakının da bölünük ya da edilgen muhalefet geleneğini sürdürmesini sağlamak ve mümkünse bölünmesi için gerekçeler icat edilmesinin önünü açmak, siyasal merkezin gündemindedir. Muhalefetin bir iktidar hazırlığı göze çarpıyor mu? Peki, muhalefeti besleyen damarların? Ne gezer? Edilgenleri kendine getirmek ve muhalefetin çekirdeğine sibernetik bir yeni yönetişim şeması kurarak iktidar olmuş gibi millete ve ülkeye bir eylem planı, strateji ve program kazandırmak yolunda bir zihinsel ve matematiksel çözümleme gördünüz mü?
https://www.karar.com/tayin-edilmis-muhalefet--1574023

 

 

7-Mustafa Karaalioğlu-Karar
“İçe kapanmanın birkaç küçük problemi”

 

Yani gerçekte dünyayla değil dünyanın canınızı sıkan kısmıyla ilişkileri azaltırsınız ama mesela bunu Avrupa’ya yapmışsanız mutlaka Rusya’ya -ya da uzaktan Çin’e- yanaşırsınız. Çünkü hiçbir ülke tek başına yaşayamıyor ve güvenlik ihtiyacı her an kapıyı çalabiliyor. Gider Avrupa/ABD, gelir Rusya. Birinci grupta para var ama çeneleri durmuyor, ikincide para yok ama en azından demokrasi diye tutturmuyor. Hatta olmasa daha iyi olur havasında. Tercih meselesi… Tercihi yaptıktan sonra gerisi, “Yaşamak için hangi ülkeyi tercih edersiniz” anketlerini biraz manipüle etmeye kalır. Aslında bu kadar karıştırmak yerine “Emperyalist Batı” bizimle ticaretini artırsa ve finansmanda problem çıkarmasa; aldığımız borçlarla dev eserler yaparak onları kıskandırmaya devam etsek mesele olmaz. Para verip hukuk, demokrasi diye tutturup huzurumuzu bozmasalar en iyisi ama Batı henüz o olgunluğa ulaşamadı!
https://www.karar.com/ice-kapanmanin-birkac-kucuk-problemi-1574021

 

 

8-Uğur Dündar-Sözcü
“Cumhur İttifakının gönlüne göre bir erken seçim tarihinin belirlenmesi hayaldir”


Parlamenter sistemde bir erken seçim meydan okumasına karşı gelmek, millet iradesinden kaçmak gibi anlaşılırdı. Şimdi durum farklı. Meclis'te Cumhur İttifakı dışında kalan herhangi bir partinin erken seçime parmak kaldırması demek, otokratik rejime destek ve Türkiye'yi yönetemeyen Sayın Erdoğan'a bir kez daha adaylık şansı tanıması anlamına gelecektir. Bunun şakaya gelir yanı yok Sayın Dündar. Muhalefet, muhtemelen Sayın Bahçeli'nin başı çekeceği böyle bir ‘gel gel' hareketine, ‘görüyorum, varım' diye cevap verirse bu milletin bütün vebalini almakla kalmaz; 19-20 yıllık büyük yıkıma ortak olur.
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/ugur-dundar/cumhur-ittifakinin-gonlune-gore-erken-secim-tarihinin-belirlenmesi-bir-hayaldir-5924102/

 

 

9-Aytunç Erkin-Sözcü
“Ablanız solcu değil ablanız sadece insan”

 

“Dönek, kendini önemsizleştirmiş adam demektir… Dönmek, beynin ve vicdanın satılmasıdır. Tamamen ve toptan, bir evin içindeki eşyalarla birlikte satılması gibi… Dönmek kişiliğin kırılmasıdır… Hangisi daha aşağılayıcı ve acımasızdır acaba; yüzün ameliyatla değiştirilmesi mi, yoksa ruhun teslim alınıp dönekleştirilmesi mi? İtirafçı, boyun eğmek zorunda kaldığını öne sürebilir. Dönek ise bıçağın altına gönüllü yatmış adamdır.” (Hasan Yalçın/ Kaynak Yayınları, Dördüncü Basım, Ağustos 2006)
Başucu kitabıdır Hasan Yalçın'ın ‘Dönekler' kitabı!
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/aytunc-erkin/ablaniz-solcu-degil-ablaniz-sadece-insan-5924192/

 

 

10-Melih Aşık-Milliyet
“Çatapat patlarsa”

 

Mecbur olduğumuz uygulamalar yüzünden gelecek baskılara elbet göğüs gereriz. Milletçe direniriz. Ancak Ayasofya’nın camiye çevrilmesi aciliyeti olan bir konu muydu? Olmadığını “Önce Sultanahmet’i doldurun” sözleriyle Cumhurbaşkanı Erdoğan yakın tarihte ifade etmişti. Bir bölümü zaten ibadete açıktı.
Bu tür uygulamalar bazı kesimlerin gururunu okşar. Doğrudan saldırı da gelmez. Ancak zaman içinde misillemeler gelir ve ekonomik faturasını halk öder.
https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/melih-asik/catapat-patlarsa-6256708