İhsan Sefa: "NATO suni düşman yarattı"

Parti üyemiz, Emekli Hava Kurmay Albay İhsan Sefa, Aydınlık'a konuştu.

Tarih:

Emekli Hava Kurmay Albay İhsan Sefa’yı Aydınlık’taki güvenlik ve askeri konulardaki yazılarından tanıyorsunuz. Sefa, 1976’da Hava Harp Okulu, 1988’de de Hava Harp Akademisi’nden mezun oldu. Sınıfında çeşitli görevler yaptıktan sonra, 2000-2002 yılları arasında Kazakistan Askeri Ataşeliği görevinde bulundu. 2005’de kendi isteği ile Kurmay Albay rütbesinden emekli oldu. Sivil Havacılık ve OYAK’ta görev yaptı. Vatan Partisi üyesi olan Sefa, Türkiye - NATO ilişkilerini yakından yaşadı. Birçok olaya tanık oldu. Sefa da, Türkiye’nin yeni bir döneme girdiğini ve NATO ile ilişkilerin süremeyeceğini savunanlardan. Sefa, “NATO’da kalmanın anlamı yok” diyor.

 

Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu tehdit ve riskler dikkate alındığında NATO üyeliğinin bu tehdit ve riskleri bertaraf etmede bir katkısı var mıdır?

 

Ülkemizin güvenliğine dünyanın şu anda geldiği konjonktürde, NATO’nun en ufak bir katkısı yoktur. NATO, Türkiye’ye her zaman ayak bağı olmuştur. Silah sanayinin gelişmesine engel olmuştur. NATO standartı diye yıllarca başka ülkelerden teknoloji alamadık, ABD’ye bağlı kaldık, ABD’de bize istediği şekilde silah sattı, bize sahte düşmanlar üretti, bize sahte düşmanlara karşı silah sattı. Bundan sonra Türkiye’nin NATO’da kalmasının hiçbir anlamı yoktur. Türk Silahlı Kuvvetleri, NATO’dan ayrılmakla yıkılmaz. Şu anda Türkiye kendi silahlarını yapmaya başlamıştır. Rusya’dan alacağımız S-400’lerin NATO’ya uyumu yok deniyor, hiç alakası yoktur. Bu girişim ile Türkiye’nin kendi silah ve savunma sanayisini yapmasının önü açılır; yararı çok olur, asla zararı olmaz. Avrasya’daki silah pazarı içinde önü açılmış olur.

 

Ben Kazakistan’da askeri ataşelik yaptım. O bölgeyi o kadar iyi biliyorum ki, Avrasya’da o kadar bakir alan var ki, Türkiye’nin dostları ile burada savunma ticareti yapacağı o kadar çok alan var ki, Türkiye bunu çok yararlı şekilde kullanmalıdır. Ama özellikle Türk subayları yıllarca akademilerde, harp okullarında öyle yetiştirildiler ki; Sovyet tehdidi ile komünizm tehditleri ile kafaları yıkandı. Sanki NATO’dan çıkarsak ortada kalacakmışız, Sovyetler bizi hemen boğacakmış gibi lanse edildi.

 

 

NATO GÜVENLİK SORUNU HALİNE GELDİ

 

NATO üyeliğini sürdürmek, ne gibi avantaj veya dezavantajlara yol açar?

 

NATO’daki müttefiklerimizi bizim için güvenlik sorunu haline geldiler. NATO’daki müttefiklerimiz bize yıllarca yanlış istihbaratlar verdi, hep arkamızdan çelme taktılar. Bugün de baktığımızda Almanya PKK ilişkileri belli, ABD belli, İngiltere belli. İtalya bu işlere çok bulaşmadı ama, çoğunluğu bize karşı emperyalist politikalar uyguladı. S-400’lerin alınması ile bu ambargo kırıldı. Hükümet bu konuda çok iyi ilerliyor. Hükümeti bu politikasında destekliyorum. Aslında bunu zamanında Çin ile yapsalardı, daha iyi olurdu; ama olsun şimdi Rusya ile yapmak da çok önemlidir. Şimdi Rusya ile ortak yazılımlar yapılacak ve teknoloji transferleri sağlanacak. Zaten şimdiye kadar NATO ülkemize ayak bağı olmasaydı uçak da yapardık, helikopter de... Hep gelişmemize engel oldular. 1950’lere kadar biz uçak yapıyorduk.

 


YANLIŞ İSTİHBARAT VERDİLER

 

Yıllarca NATO bize suni düşman yaratmış ve o düşmana karşı da bizi sürekli olarak silahlandırmış, silah satmıştır. Daha önce de örnek olarak bir anımı yazmıştım. Okumuş olanların affına sığınarak tekrarlamak istiyorum. SSCB dağıldıktan sonra 1996’da Bulgaristan ile ikili askeri eğitim iş birliği anlaşması için görüşmelerde bulunmak üzere benim de içinde bulunduğum bir heyet ile Sofya’ya gittik. Orada altı gün kalıp görüşmelerde ve incelemelerde bulunduk.

 

NATO’nun bize verdiği istihbarata göre; Boğazlar’dan sıcak denize inmeye çalışan SSCB, Türkiye’ye saldırıyı Bulgaristan üzerinden başlatacaktı. Bulgaristan’ın Türkiye ve Karadeniz sınırı boyunca -teknik detaya girmeyeceğim- öylesine çok hava savunma füzeleri var ki bu ülkeye yapacağımız hava taarruzlarında uçaklarımızın nerdeyse tamamını kaybedeceğiz. Öyleyse taarruz kollarımızı Karadeniz’den alabildiğince kuzeye yönlendirip, Romanya sınırından Bulgaristan’a yönlendirmeliyiz ki, kayıplarımız asgari olmalıydı. Ancak, bu defa da uçaklarımızın menzili yetmiyordu.

 

Bize istihbaratı veren dostumuz müttefikimiz ABD diyor ki, sana tanker uçağı satayım havada yakıt ikmali yap. Ve tanker uçağı alıyoruz. Tabi tek kelime ile şok olduk. NATO’nun bize verdiği istihbarat külliyen yalan ve uydurmaymış. Bulgarların değil füzeleri, aralarında haberleşecek telefonları bile yoktu. Bir yere telefon etmem gerektiğinde -yemin ediyorum- iki tane kilitli kapı açıp oradan bir telefon gösterebildiler. Kısacası bizim tam donanımlı bir tugayımız bile 3 -5 günde Bulgaristan’ı işgal edebilirmiş. İşte size NATO istihbaratı.

 

 

ÇUVAL OLAYI KIRILMA

 

Çuval olayından sonra zaten ABD ile kopuş başlamış, vatansever subaylar her bulunduğumuz ortamda NATO’nun ortak savunma örgütü olmaktan öte emperyalizmin yaptırım ve sömürü gücü olduğunu vurguluyordu. Ve sonuçta pek çok arkadaşımız Balyoz, Ergenekon ve Askeri Casusluk gibi kumpaslarla tasfiye edildi. Ancak şuna da değinmeden geçemeyeceğim, her şeye rağmen Türk Ordusu Atatürkçü çizgiden ve emperyalizme karşı duruşundan taviz vermemiştir, vermeyecektir de.