İnsan biraz ders alır. Biraz kafasını çalıştırır. Zaten kafasını çalıştırabildiği için, yaşananlardan tecrübe biriktirebildiği, ders çıkarabildiği için bizim gibi canlılara insan deniyor. Yoksa iki ayağı üzerine doğrulmuş sıradan bir hayvan olarak soyumuzu devam ettirirdik. FETÖ tecrübesi üzerinden Türkistan İslam Partisi isimli terör örgütüne geleceğiz.
ZAMANINDA TAVIR ALMAK
Aydınlık Hareketi 1970’lerin ikinci yarısından itibaren FETÖ’yü tespit etti. Fetullahçıların tarikat örgütlenmesi olmanın ötesinde ABD-NATO tarafından Türk Devletinin içine yerleştirilen bir cihaz olduğunu 40 yıl boyunca anlattı. Kurum kurum, isim isim, nerede kim var yazdık, çizdik. “Bu bir terör örgütüdür” dedik.
Biz açıklıyorduk ama anlaşılmayacak gibi de değildi. Üç maymun bile FETÖ’nün FETÖ olduğuna gözünü, kulağını, ağzını kapatamazdı. Bağıra bağıra Türk Devletine yerleştiler.
Yıllar boyunca sağdan sola herkes bize hücum etti. Muhafazakârlar “Ömrünü hayır işlerine, talebe okutmaya vakfetmiş Hocaefendi dindar olduğu için hedef alınıyor” dediler. Bazı Milliyetçiler ve bir kısım Atatürkçüler, “İstiklal Marşımızı dünyanın her yerinde okutuyor” söylemiyle sahip çıktılar. Sosyal demokratlar, “Diğer tarikatlardan farklı olarak bunlar çoğulcu, demokratik değerlere sahip” şeklinde saçmaladılar. Liberaller, “Türkiye’nin tarihiyle yüzleşmesi için ortak çalışabiliriz” diyerek Abant kürsülerini, Zaman köşelerini kaptılar.
Vatan Partisi’nin önderliği, bu mücadelesinden ötürü hapislere atıldı. 6 yıl boyunca Ergenekon tertibinde FETÖ ile mücadeleye devam ettik. Bugün artık FETÖ’nün FETÖ olduğunu cümle âlem biliyor.
Zaten öncülük budur. Bugün FETÖ’ye FETÖ demek kolay. Maharet, hakikati zamanında söyleyebilmek. Vatanseverlik de böyle olur.
TÜRKİSTAN İSLAM PARTİSİ BİR TERÖR ÖRGÜTÜDÜR
Bugün tartışılan Türkistan İslam Partisi meselesi de farklı değil. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ısrarla anlatıyor, “bunlar terör örgütüdür” diyor. “Türkistan İslam Partisi ile PKK’nın farkı yoktur” diyor. Diğerleri ise yine terörü savunmayı seçiyor, Doğu Perinçek’i hedef alıyor. Neden? Kimisi Amerikancı olduğundan, kimisi halk dalkavukluğu yapan “zeki” politikacı olduğundan, kimisi de körlüğünden… Aslında devlet ve hükümet Türkistan İslam Partisi konusunda geçmiş hatalarına düşmedi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 2015 yılında “çok önceden beri Türkistan İslam Partisi’ni terör örgütü olarak gördüğünü” ifade etti. Yine de hükümete yakın olduğu söylenen bazı basın organları hâlâ durumu anlamadılar. Demek ki onlar tam olarak ABD ile mücadele mevzisinde değiller. Hâlbuki şu yazılanların tümü reddedilemeyecek gerçekler:
TÜRKİSTAN İSLAM PARTİSİ GERÇEKLERİ
- Türkistan İslam Partisi, Çin Halk Cumhuriyeti’ni bölmek, Kuşak ve Yol girişimini sabote etmek amacıyla kuruldu. ABD bu örgütü geçen ay terör örgütü listesinden çıkardı.
- Türkistan İslam Partisi, 2013-2015 döneminde Urumçi ve Kaşgar başta olmak üzere Sinciang Uygur Özerk Bölgesinde çok sayıda terör saldırısı düzenledi. Sivil kalabalıklara kamyonla dalmak, bomba yüklü kamyonları kalabalıklarda patlatmak, canlı bomba saldırıları düzenlemek, kılıçlarla insanları doğramak, kafa kesmek… Uyguladıkları terör yöntemleri bunlar. Bu saldırılarda çok sayıda Uygur hayatını kaybetti. Yani sözde Uygur hareketi, en çok Uygurları katletti.
- Çin’in bastırdığı bu teröristler ABD’nin yönlendirmesiyle Suriye’yi parçalamak üzere Suriye’nin kuzeyinde İdlib’den Cerablus’a kadar olan bölgeye yerleştirildi. DEAŞ’ın çatısı altına girdi. Hadi hiçbir şeye kafanız basmıyor bu örgütün ta Çin’den kaldırılıp Suriye’ye getirilmesi bir de Türkiye sınırına yerleştirilmesi hiç mi dikkatinizi çekmiyor?
- Türkistan İslam Partisi, Türkiye’deki sahte milliyetçilerin iddia ettiği gibi Uygurcu ya da Türkçü bir örgüt değil. El-Kaide ve DEAŞ çizgisinde. Milliyet diye bir dertleri yok. Amaçları Türkiye dâhil bütün “kafir” devletleri yıkmak ve kendi sapkın sözde İslami rejimlerini kurmak.
- Türkiye’nin 2016’da gerçekleştirdiği ve asıl amacı PKK koridorunu yarmak olan Fırat Kalkanı harekâtında Türkistan İslam Partisi, DEAŞ saflarında Türkiye’ye karşı savaştı. Mehmetçiğe kurşun sıktı. Türk askerlerini şehit etti.
- 2018’de İdlib’de yaşanan gerginliğin ardından Türkiye ve Rusya Soçi’de İdlib anlaşması imzaladı. Türkistan İslam Partisi, Türkiye-Rusya anlaşmasını tanımadığını ilan etti.
- Türkistan İslam Partisi, İdlib anlaşması gereği M4 karayolunda yapılan Türk-Rus ortak askeri devriyelerine sık sık saldırı düzenledi.
- Türkistan İslam Partisi, 27 Mayıs 2020’de M4 karayolundaki Türk askeri konvoyuna saldırdı ve bir askerimizi daha şehit etti.
- Türkistan İslam Partisi yalnızca Türkiye ve Çin’in değil, Kazakistan’ın, Kırgızistan’ın, Rusya’nın ve Suriye’nin de terör listesinde. Daha önemlisi Birleşmiş Milletler’in terör listesinde.
ABD’NİN UYGUR 'SEVGİSİ'
Türkistan İslam Partisi’nin PKK’dan farkı olmadığını anlatmak için başka kanıtlara ihtiyaç var mı? Bu terör örgütünün “sivil” kanadının merkezi de ABD! Sözde sürgündeki Uygur Hükümeti ve Meclisi. CIA açık açık fonluyor, ABD açık açık silah veriyor. Her şey açık ve şeffaf. Pompeo bir Uygur tiviti atıyor, TBMM’de hemen önerge sunuluyor. Önergeyi de bazen HDP, bazen İyi Parti sunuyor. CHP, HDP, İyi Parti, Deva, Gelecek ve Saadet Partisi bir Pompeo sinyaliyle hemen birleşiyorlar! AK Parti ve MHP ise bu önergelere karşı tavır alıyorlar. Doğrusunu yapıyorlar. Gerçek milliyetçilik budur. Sadece ABD’de değil. Türkiye’de de Türkistan İslam Partisi’nin “sivil” uzantıları var. Onlar da bu partileri zırt pırt ziyaret ediyorlar. Bir ara valiler bile bunları kabul etmeye başlamıştı, neyse ki vazgeçildi.
PKK ve kuyrukçularının klasik taktiğidir. PKK ile Kürtleri birbirine yapıştırırlar. Siz PKK ile mücadele edersiniz, onlar size Kürt düşmanı der. Siz PKK’nın uzantısı HDP’yi hedef alırsınız onlar size “Kürtlere terörist dedi” der. Artık tutmayan bir çarpıtma. Türkistan İslam Partisi de aynısını uyguluyor. Doğu Perinçek “Türkistan İslam Partisi bir terör örgütüdür” diyor, koro başlıyor: “Perinçek Uygurlara terörist dedi. Perinçek Uygurları PKK ile bir tuttu.” Kim bu koro?
HÜKÜMETE YAKIN BASIN BÜYÜK YANLIŞ İÇİNDE
FETÖ’nün Aktif Haber’i Kronos’u. CHP’nin Tele 1’i, Davutoğlu’nun Karar’ı, Saadet Partisi’nin Millî Gazete’si, Akşener’in Yeniçağ’ı ve benzerleri. Bunları anlıyoruz. Bunlar zaten ABD’nin sesi. Sadece Türkistan İslam Partisi konusunda değil, her konuda ABD’nin sesi. Peki, Yeni Şafak’a ne oluyor? İnternet Haber’e ne oluyor? Akit’e ne oluyor? Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanı’nın “terör örgütü” dediği Türkistan İslam Partisi’nin ya da önceki adıyla Doğu Türkistan İslami Hareketi’nin neden arkasında duruyorlar? Türkiye ABD’nin ekonomik saldırılarına karşı Çin’le ticaretini geliştirirken, Çin’e mal satmaya başlamışken, Çin’le milli paralarla ticaret devrimi yapılmışken, salgınla mücadelede işbirliği gelişirken yani aslında ABD saldırılarına karşı seçenek üretilirken bu yayın organları neden süreci sabote ediyor?
Dediğimiz gibi maharet bugünden olanı biteni görmektir. Vatanseverlik, milliyetçilik iş işten geçtiği zaman değil, bugün hakikati haykırmaktır. Çin’de Uygurların yaşadığı zulüm haberlerinin %99’u uydurma. Her gün yalanlanıyor. Sahte videolar, sahte ifadeler. Ortada ne dini ne de milli bir baskı var. Gerçek tam tersi ama yerimiz yetmez. Aydınlık bu yalanları defalarca çürüttü. Arzu eden internetten bulur, okur. Ama Uygurların bir sorunu varsa da bunun çözümü terör olamaz. Tersine sorun yokken sorun çıkartır. Çin ile gelişen ilişkiler, Uygurların gelişimi ve ilerlemesi için de en sağlıklı yoldur.