Zeki Sarıhan eskiden Vatan Partisi üyesiydi, Aydınlıkçıydı. O zamanlar Millî Mücadele dönemi üzerine çalışmalar yapar, önemli kitaplar yayınlardı. Hatta Ulusal Kanal’da “Kurtuluş Savaşı Günlüğü” adıyla bir program bile yapardı. Millî Mücadeleyi ve Atatürk’ü anlatmak temel uğraşıydı.
Sonra siyasi nedenlerden dolayı Vatan Partisi’nden koptu. Vatan Partisi’nin “Vatan Savaşı” ve “Aynı Gemideyiz” siyasetlerini benimsemedi. “Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin” hastalığına yakalandı. Emperyalizmi unuttu. Güya Atatürkçü olarak Parti’yi eleştiriyordu. Ama zamanla öyle savruldu ki zıddına dönüştü. CHP’nin kuyruğunda HDP’yi savunan noktalara sürüklendi.
'CHP’NİN ŞANSSIZLIĞI BAGAJI'
Geçenlerde bir yazısına denk geldim. CHP’ye nasıl iktidar olacağı konusunda akıl veriyordu. Sarıhan’a göre CHP’nin “bazılarının sandığının aksine” bir lider sorunu yok. Kemal Kılıçdaroğlu iyi bir lider ve ondan daha başarılı olabilecek kimse yok. O’nun yönetiminde CHP, “günümüz ihtiyaçlarına yanıt veren politikalar” üretebiliyor. Dahası, Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP “özgürlükçü bir karakter” sergiliyor.
Peki, neden CHP iktidar olamıyor? Genel Başkan iyi, politikalar iyi, karakter iyi? Neden helva yapılamıyor? Cevap: “CHP’nin şanssızlığı bagajı”
Sarıhan CHP’nin bagajının ya da diğer bir ifadeyle geçmişinin CHP’ye ayak bağı olduğunu ifade ediyor. CHP’nin kuruluşunu 1919 kabul edersek 101 yıllık bir bagaj var. Acaba bu tarihin hangi kısmı CHP’ye engel oluyor Sarıhan’a göre? 1991 seçimlerinde PKK ile yapılan seçim ittifakı mı? “6 ok”ta ifadesini bulan anti-emperyalist Kemalizm’i terk edip “Sosyal Demokrasi” ya da “Ortanın Solu” gibi Batı merkezli ideolojilere yönelmesi mi? Programına yazdığı NATO ve Avrupa Birliği dostluğu mu? Programında yer alan özelleştirmeciliği mi? Bir “Atatürkçü” olarak bunları mı eleştiriyor acaba Sarıhan? Hayır, değil. Bunlarla sorunu yok. O halde nedir Sarıhan’ın “şanssızlık” dediği bagaj?
REDDİ MİRAS
Bagaj, Atatürk ve İsmet İnönü dönemi. Ona göre CHP “doğal olarak artık Atatürk ve İnönü’nün partisi değildir.” Yanlış anlamayın, bunu bir eleştiri olarak söylemiyor. Yani “CHP kimliğinden koptu, yeniden Atatürk ve İnönü’nün partisi olmalıdır” demiyor. Bilakis kendi ifadesiyle “köprülerin altından çok sular akmıştır” ve CHP artık o dönemin partisi değildir.
Lütfen dikkat. Burada kastedilen “aradan onlarca yıl geçti, CHP bugünün koşullarına uygun siyasetler üretmeli, geçmişe takılıp kalmamalı” gibi “masumane” bir fikir değildir. Sarıhan diyor ki, “Atatürk ve İnönü döneminin olumsuz uygulamaları bizzat CHP tarafından eleştirilmelidir.”
Yani bir reddi miras önerisi var ortada. Sarıhan fazla ileri gidip bu “olumsuz” uygulamaların ne olduğunu açmıyor. Açıkçası korkakça davranıyor. Ancak Sarıhan’ın HDP’nin PKK denetimindeki kayyum atanmış belediyelerine sahip çıkmasından, HDP ile ittifakı savunmasından ve “CHP’nin özgürlükçü karakteri” diyerek hapisteki FETÖ’cü ve PKK’lıları savunan ağızları kullanmasından bazı sonuçlara varabiliriz.
Genç Cumhuriyet’in gerici ve bölücü Şeyh Sait ve Seyit Rıza isyanlarını bastırması Kılıçdaroğlu CHP’si açısından bir bagaj olabilir. Ya da liberal ekonomi yerine devletçi-halkçı bir siyaset izlemesi. Ya da dış siyasetinin Batı merkezli değil, bağımsızlığa ve Sovyetler Birliği başta olmak üzere komşularla dostluğa dayalı olması.
ŞU GEÇMİŞLE BİR HESAPLAŞSAK…
Belli ki CHP’nin iktidar olmasının önünde engel olan “bagajlar” bunlar. Bu bagajlar olmasaydı, yani CHP’nin geçmişinde milliyetçi, bağımsızlıkçı kökler olmasaydı HDP ile aşna fişne daha kolay olurdu. Şimdi yüksek dozda “Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin” bonzaisi verseniz de aklı başında Atatürkçüler “bizim devleti yıkmaya çalışan terör örgütü ile ne işimiz var” diyebiliyor. Hâlbuki şu geçmişle bir hesaplaşsak…
CHP’ye geçmişiyle hesaplaşması konusundaki baskı eskiden Batı tarafından fonlanmış, neoliberal Birikim çevresinden gelirdi. Hatta bu kafa şu anda CHP’de iktidarda. Baksanıza “devlet katildir, soykırım yaptık” falan diyen birisi İstanbul İl Başkanı oluyor. CHP zaten reddi mirasın âlâsını yapmış durumda. Şimdi reddi mirası Atatürkçü görünenlere yaptırıyorlar.
Zeki Sarıhan’ın dönüşümü bir ders niteliğinde. Devrimciyken Atatürk’ü anlatıyordu, devrimcilikten vazgeçince Atatürk’ten vazgeçmeyi anlatıyor. Kimi Atatürkçüler için bu olayda büyük ibretler vardır.
Utku Reyhan / 10 Kasım 2020 Salı, Aydınlık