Bir CHP milletvekili şöyle diyor: “Suriye konusu tarihimizin en önemli yanılgısı, yenilgisi ve utancı oldu. 6 saatte gireceğiz dediğimiz Şam 6 yıl sonra bize pes ettirdi.”
Buraya kadar doğru eleştiri. Doğru muhalefet.
Yanlış dış politika.
Öyle yapmayacaktın.
Türkiye’nin menfaatine çağırmışız.
Şundan... bundan mecburiyetten... vb.... Düzeltiyor. Dediğimize geliyor.
CHP milletvekili aynı yazıda eleştirisine ve muhalefetine devam ediyor.
“Soçi’de bir yenilgiye imza attık. Suriye’ye giremedik...”
Ne yapaydık?
Suriye’yi işgal mi edeydik?
Mesele o değil.
İktidar ne yaparsa tersi.
Muhalif.
Kendi dediğine de “muhalif” bu kez.
Şimdi böyle diyorsun da... ama sen geçmişte öyle demiyordun...
Madem değişmesine karşıyız, değişince memnun olmuyoruz. Neden uğraşıyoruz?
Önemli olan nedir? Muhalefet neden yapılır? Türkiye için şöyle yapmanız gerekir; daha iyisi, doğrusu budur; yapamazsanız çekiliniz o görevi biz yerine getirelim.
Doğru seçenek biziz!
Gerçek muhalefet bu. Türkiye için.
Başkası için “karnından” konuşan varsa bilemem, elbette.
Biz diyoruz ki...
İktidara, muhalefetin sesini dinlettik
Değiştirdiysek başarı bizim.
İktidar kırk yıllık NATO’ya karşı çıksa.
NATO’cu mu olacağız...
ABD’ci...?
FETÖ’cü...?
PKK’cı...?
İnanın milletimiz daha sağduyulu.
Milletimizin doktoru olun, elini tutun, nabzını dinleyin...
Türk milletinin yürek sesi.
Türkiye’nin programı. Ya uygulanacak, ya uygulanacak.
Tik tak... “Bunlar dediklerinizi yapıyor ama, yarım ağız...”
“Gerçek sahibi... gelin siz iş başına!”“Yüzde 51 değil, alın size 101!”
Türkiye’nin en eski kadın eğitimcilerinden biridir. Edebiyat öğretmenliği, okul müdürlüğü, Muallimler Cemiyeti başkanlığı yaptı. Türk Ocağı, Halkevi, Kızılay ve Türk Hava Kurumu’na üye oldu. Milli Mücadele’ye gönderilen silahları müdürlük yaptığı Feyziye Okulu’nun depolarında sakladı. Savaşta kimsesiz ve yardımsız kalan aileleri korumak amacıyla Şehid Ailelerine Yardım Cemiyeti’ni kurdu. 1930’da İstanbul Şehir Meclisi’ne ilk kadın üye olarak seçildi. Daimi Encümen’de beş yıl üyelik yaptı. V., VI.ve VII. Dönem Erzurum milletvekilliği yaptı.
13 Ocak 1920 tarihinde Sultanahmet Meydanı’nda İstanbul’un işgalini protesto etmek için kadınlar toplanmış. Nakiye Hanım kürsüde:
“Size memleketin bir kadını sıfatıyla hitap ediyorum. Fatih’in, Selim’in, Süleyman’ın mezarlarını, ecdadının ebedî abideleri olan camileri, türbeleri bırakıp çıkacak içinizde bir erkek var mıdır?
Ben tasavvur etmiyorum.
Çıkmayacaksınız, bırakmayacaksınız.
Biz de daima sizinle beraber olacağız, yanınızdan önünüzden ayrılmayacağız.
Hayatından ziyade sevdiği evladını, vatan sevgisine feda eden kadınlarınızın can ile sevdiği İstanbul için canını feda edeceğine elbette inanırsınız... Önünüzde açık iki yol var: Biri, tarihimize şanımızla devam etmek, diğeri gözlerimizle beraber tarihimizi de kapayıp ebediyete götürmektir!”
1930’da ise dünyada ilk kez Çocuk Hakları Bildirgesi Taksim meydanında Nakiye Elgün tarafından okunur.
NATO'NUN VE ABD BAŞKANLARININ SEVİYESİ HİÇ DEĞİŞMEDİ
1964 Kıbrıs sorunu gündemde. Rumlar silahlanıyor. Adada Türklere karşı katliamlar yapılıyor. Yunanistan savaş konseyini toplamış. Türkiye, 2 Haziran 1964’te Milli Güvenlik Kurulu’nda Kıbrıs’a askeri müdahale kararı alıyor. ABD Başkanı Johnson Türkiye’ye Başbakanı İsmet İnönü’ye mektup gönderiyor. Mektup, 50’lerden sonra Türkiye’nin geldiği noktayı açıkça ortaya koyuyor. Bir çeşit “beyzbol sopası”. Küçük düşürücü, kaba saba ifadeler. Türkiye NATO üyesidir. Adaya tek taraflı müdahale edemez. Soydaşlarının can güvenliğini savunamaz.Verilen askeri malzemeyi kullanamaz.. Müdahale kararı almadan önce müttefiklerine danışması gerekir. Sovyetler Birliği Türkiye’ye müdahale ederse NATO böyle bir durumda Türkiye’yi savunmayacaktır.
Klasik NATO işlevi.
Amerikan savaş gemileri Kıbrıs açıklarına geliyor. Müdahaleden vaz geçiliyor. Ancak İnönü de sert bir yanıt veriyor. Dış politikada Sovyetler’le yakınlaşma dönemi başlıyor. İsmet İnönü 21 Haziran 1964’te ABD’ye gidiyor, Johnson İnönü’nün önüne bazı fotoğraflar koyuyor. Ayrıntılı Sovyet üslerinin görüntüleri.
Kah kah gülerek “şaka” yapıyor...
- Sakın bahçede donla dolaşmayın. Fotoğrafınızı çekeriz.
KISA HİSSELER
* AYDINLIK GAZETESİ OKUYUCULARI
21 Kasım’da Abdülkadir Selvi köşesinde “Rıza Sarraf’ın gidişini doğru okuyamadık” diye yazmış. Aydınlık okusaydı vaktiyle...
NERDE O BOLLUK
* HUKUK VE SİYASET
Bir televizyon kanalında tartışma programında ABD yargısı için “Hukuk siyasetin emrindedir” dedi.
Hukuku ve devlet teorisini iyi kavradığı anlaşılıyor.
AMAN KİMSELER DUYMASIN
Dünyaca ünlü Louis Vuitton markasını desenlerinden tanırsınız. Gerçi çantalarını İstanbul semt pazarlarında onda bir fiyatına da almanız mümkün. Aslından ayırt etmek mümkün değil. Peki o zaman neden o fiyat farkı? Hadi bu biraz daha sıradan bir soru. Ya şuna ne diyelim. Dünyanın en lüks tuvaletiymiş. Değeri 388 bin lira! Aman kimse duymasın!! :) Reklamı mı olur acaba. İlle de Louis Vuitton desenli olsun... diyen çıkar mı...
BİR YUGOSLAVIN GÖZÜNDEN NATO
Dr. Mehmet Perinçek “Değerli dostum, 1970’lerin başında şampiyon olan Yugoslav basketbol milli takımın oyuncusu, felsefe ve hukuk doktoru Ljubodrag Simonovic’in çizdiği NATO posterleri” diye paylaşmış.