Şule Perinçek: Silah arkadaşınızı nasıl vurursunuz?

Darbe girişiminde Astsubay Ömer Halisdemir'in şehit olduğu, Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda yaşananlara ilişkin davanın 7'nci celsesi görüldü.


Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu görevden alınmıştı. Kıdemli üye Fahrettin Aksoy başkanlık yaptı. Ankara 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde 18 sanığın yargılandığı duruşmada Halisdemir'e ilk müdahaleyi yapan sağlıkçı Astsubay Kamil Aksoy da dinlendi. Ömer Halisdemir'in nabzının çok az attığını söyleyen Aksoy, sonra şunları anlatıyor:


-Yaralıya bakarken uzun boylu bir kişi bana 'çekil' dedi ve ardından iki el ateş etti.


“Kanım dondu” derler de inanmazdım.


Gerçekten donuyormuş.


Bu nasıl bir iş!


Bir insan bir insana nasıl yapar böyle bir şeyi.


Hele de bir asker bir askere!


Emperyalizm en büyük kötülüğü işte burada yapıyor.


Kendi emelleri için, “ahlâk” bozuyor.


Belki de haklı. Yoksa kendi emrinde nasıl oynatacak. Ahlâklı insan yapar mı? Başka devletin “emrine” girer mi?


12 Mart, 12 Eylül için hep söylerim. Aslında Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı darbedir, diye.


Geleneklerimizden saptırdılar.


Atatürkçülüğün özünden kopardılar.


Ordunun ahlâkını bozdular.


Daha doğrusu çalıştılar.


Ama maya sağlam. Kısa sürede bedenden attı.


Artıkları hâkim olamadı.


Ama böylesi...


Nasıl bir hınçtır. Gözünü nasıl bir karanlık bürümüştür.


Çekil kenara diyor, yaşayan, nabzı atan “insana”, “askere” “askerine” “silah arkadaşına” ateş ediyor.


İsterseniz, ayıplayın. Kendi kendimizi övmek gibi olmasın. Ama gerçek. Söyleyeceğim.


Türk, Türk'e yapmaz bunu. Düşmana da yapmaz.


Savaşta gözünü kırpmadan vuruşur, o başka.


İmparatorluklar yıkan, yerine yeni imparatorluklar kuran, 49 milleti bir eden, yöneten bir coğrafyanın kültürünü, birikimini barındırıyor.

Irak, Libya, Mısır... En son kapı Suriye. “Aç kapıyı! Demokrasi geldi!”
Irak, Libya, Mısır... En son kapı Suriye. “Aç kapıyı! Demokrasi geldi!”

KANDİLİN YÜZÜ SUYU HÜRMETİNE TAHLİYE

17 yıllık hâkim. Celse açılıyor. Duruşma başlıyor.


-Ben âlemci değilim. Namazında niyâzında adamım...


Ne ilgisi var demeyin.


Biraz sabırlı olun lütfen, dinleyiniz. Daha da devamı var.


Hâkim böyle olunca cemaat, pardon sanık ne yapar??


-Efendim, ben Süleymancıların yurdunda yetiştim...


Karar?


O duruşma; artık gerçekten bu nedenle mi... bilmiyorum, tahliye geliyor!


Avukatlar geri kalacak değil ya...


O gün berat kandili.


-Kandilin yüzü suyu hürmetine tahliye talep ediyoruz, efendim...


-Böyle bir tahliye gerekçesi yok, avukat hanım!


...


Peki, ne olmuş... ne olmuş...?


Muratlarına ermişler mi?


Elbette, sayın okuyucum! Elbette!


Öyle bir gerekçe yok. Ama “yönteme” tahliye var!

 


KULELİ'YE SAHİP ÇIKIN

Bir zamanlar 19 Mayıs vardı, spor bayramıydı, gençlerin bayramıydı, kırmızı beyazdı...
Bir zamanlar 19 Mayıs vardı, spor bayramıydı, gençlerin bayramıydı, kırmızı beyazdı...
Tören izlemenin keyfi de vardı.
Tören izlemenin keyfi de vardı.

İstanbul'da Kuleli Lisesi'nin yerini bilir misiniz? Boğazın en güzel bölgesinde. Çok geniş bir arazi. 180 dönüm. 172 yıllık ön bina Kültür Bakanlığı'na verilecekmiş. Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, binanın akıbetiyle ilgili kararı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın verdiğini söyledi. Müze olacakmış. Otel söylentileri de dolaşıyor. Aslında tarihini, yaşanmışlıkları da anlatacaktım. Ama içim elvermedi.


Okulların kapatılmasına üzülürken şimdi de bina ve tarihi miras derdine düştük.


Bakan'ın açıklamasında bir cümle daha var.


Orada durunuz:


Fikri Işık, bina ve arazinin kalan kısmıyla “başka bir çalışma yapıldığını” belirtti.


Ne demek “başka çalışma”???


Açıklama istiyoruz!

 


RTÜK İÇİN CUMHURBAŞKANI VAR, CUMHURBAŞKANI VAR

İsmet İnönü ve Mevhibe İnönü... Birbirlerine ne yakışırlardı... Türkiye'ye ne yakışırlardı... Çocukken çok seyrettim. Çok sevdim...
İsmet İnönü ve Mevhibe İnönü... Birbirlerine ne yakışırlardı... Türkiye'ye ne yakışırlardı... Çocukken çok seyrettim. Çok sevdim...

RTÜK, Akit TV’de Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve eşi Mevhibe Hanım'a hakaretten ceza vermedi.


“Buyrunuz ediniz, bence bir sakıncası yok” diye mi?


Hiç öyle bir gerekçe olabilir mi?


Olmaz, elbette.


Ama kitapta daha uygun, daha ilginç bir gerekçe bulmuş.


Cevap hakkı varmış.


44 yıl önce ölen İnönü cevap verebilirmiş...


Uygun mu?


Uydurdum, diyorlar.


Şimdi buraya gülen işaret mi yapayım, kızgın işaret mi???

 


SAFİYE HANIM VE ULUSAL KANAL

Safiye hanım. Türbanlı. Otobüste tesadüf yanıma oturdu. Daha doğrusu otururken yüzüme baktı. Öyle güzel ışıl ışıl bakan iki göz görmedim.


-Şule Hanım, değil mi...


Aman artık ikimizin halini görecektiniz. Gelene kadar ne muhabbet...


İki oğlu bir kızı var. Kızı mimar, bir oğlu tv yapımcısı, biri inşaat mühendisi.


Klasik torun torba hikayeleri. Ben pek benimkinden söz edemedim. Zaman kısaydı. Hem de daha çok siyaset konuştuk.


Dünya tatlısı Safiye hanım, bir Ulusal Kanal hayranı. Başka hiçbirinde haber yok ki... diyor. Ama küçük oğlan, mühendis olan, evde anasına yasaklamış. Şifre koymuş.


Korka korka sordum, “Neden? Karşı mı?”


Yoook hepsi Atatürkçü...


Ya ne?


“Ama anne” diyormuş, “bir açıyorsun sabah, gecelere kadar... reklamlar bile...”


Çocukcağıza bıkkınlık gelmiş...


Ulusal Kanal bir tutku. Gerçekten. Çok insandan duydum.


Haksızlar diyemem.


Kunduz yavrum diye söylemiyorum.


Doğruya, doğru. Öyle!


Peki, Safiye Hanım Ulusal Kanal yasağı karşısında ne yapmış?


Çare tükenir mi...!


Gidiyormuş erkenden, Aydınlık alıyormuş.


Zeytin ağacıma dokunursanız,


yaşayamam


Üretim Reform Paketi ile zeytinlikler, oluşturulacak kurul kararıyla yatırıma açılacak. Zeytinlik Kanunu’nda yapılacak değişiklikle dekar başına en az 15 zeytin ağacının bulunmadığı alanlar zeytinlik olarak kabul edilmeyecek.


Bu hafta da her şeye yüreğim hopluyor.


Gerçi bu sahaların yatırıma açılması için kurulacak Zeytinlik Sahaları Koruma Kurulu’nun uygun görüşü ve Tarım Bakanlığı’nın izni gerekecekmiş. Kurulda kimler var önemli.


Çevre, Tarım, Maliye, Orman bakanlıkları temsilcileri ile ilgili sivil toplum kuruluşları.


Rahatlasam mı?


Hapis cezası kalktı. İzinsiz kesenler, ağaç başına 2 bin TL para cezası ödeyecek.


Bastır parayı, kes mi??


Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü TBMM Genel Kurulu’ndan geçen Üretim Reform Paketi’yle sanayide sıçrama yaşanacağını söylüyor.


Ona inanmak zor da...


Ben binlerce yıldır bize özgü, neredeyse coğrafyamızın simgesi, zenginlik kaynağımız olan zeytin ağacımızın derdindeyim.


Ölürüm.


Yaşamak için peşlerinde olacağım.


Bileler!