“Times muhabiri Anthony Loyd Kandil Dağları’nda Cemil Bayık’la söyleşi yapmış. Ankara’da 37 canımızı bizden alan bombanın patlamasından dört gün önce şöyle konuşuyor:
“Türkler, sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı Kürt kentlerinde mümkün mertebe her şeyi yağmalayıp yaktılar. Bu nedenle halkımız intikam hisleriyle dolu. Gerillalarımıza, onlara yapılanların intikamını almaları çağrısında bulunuyor. Bu, halk mücadelesinde yeni bir dönemdir.
“Kısa bir süre öncesine dek Türk ordusu ile savaş sadece dağlardaydı. Daha sonra kasabalara ve kentlere de taştı. Artık her yerde olacak.
“Mücadelenin bu aşamasında, gerillalarımıza yerine getirmeleri yönünde verilecek her emir, meşru olacaktır.”
İzmir’de bütün seçim boyunca her evden HDP’ye bir oy isteyen CHP’lilere de, HDP Meclis’e girsin, terör bitsin, AKP gitsin diyenlere de şöyle seslenmiştik.
-HDP’ye verdiğiniz her oy kurşun olarak geri dönecek!
İki elim yakanızdadır!
Az demişiz.
***
Vatan görev bekliyor
Uykudan uyanınca tek gözümü açıyorum. Bakıyorum. Bazen şaşırıyorum. Hangi ülkedeyim? Hangi şehirdeyim?
Bu hafta evimdeyim.
Şikayetçi miyim?
Yo oo..
Severek koşuyorum. Keyfime diyecek yok.
Şimdi Vatan Partisi’nin ilçe kurultayları yapılıyor.
Hele kadın başkan adayları çağırınca, daha önce de söyledim iki elim kanda olsa da onlara hayır diyemem. Kuşadası’nın kurultayını yaptık. Emekli polis Handan Ersin ilçe başkanı oldu. Aydın örnek il. Söke’de Berrin Aslan ve Efeler’de Saniye Duman... Nazilli de bizden sayılır... Halil Şuvak’ın öyle bir efe kızı eşi ve baldızı hatta kayınvaldesi var ki.. hizadan hiç çıkamaz... İle doğru ilerliyoruz... Hadi bakalım.
Kadınlara yönetmek pek yakışıyor.
Engel olunmasın, başka ihsan istemiyorlar.
Kapıları kendileri açıyor.
Ancak “övünmek, güvenmek “ iyi de... “çalışmadan” olmuyor. Yeni Germencik ilçe başkanımız, Zeki Gürsoy müthiş bir örnek. Her telefonda bana güzel haberler verir. Yatma kalkma, nefes alma yepyeni projeler geliştiriyor. Çoban ya... üyeleri bir bir okşuyor, yeri geldiğinde usulca dürtüyor, durmadan sayıyor... 300 elektronik aidatlı üye yapacak, kararlı. Şimdiden kaç olduğunu söylemiyoruz. Tahtalara vuruyorum. Öyle bir konuşuyor ki, elimden gelse ben yeniden üye olacağım yani...
2016’ya hızlı girdik.
Ne yapalım...!
Vatan görev bekliyor.
***
Kadın kurban töreni
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Korkmazcan geçen hafta göndermişti yazıyı. Ama yollarda olunca ulaşamadım. Biz, biliyorsunuz 8 Mart’ı yılda bir gün yapmıyoruz. Her gün bayram. Teşekkürlerimle sözü Korkmazcan’a bırakıyorum. Eşi Refika Hanım’a özel selamlarımla. Kız çocuklarda “anasına bak” doğrudur da, erkek çocuklarda eşlerine bakmak gerekir. Yanıltmaz!
“Bir işçi kuruluşu, Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla Emine - Recep Tayyip Erdoğan çiftinin de katıldığı bir toplantı düzenledi.
Kamuya ait ve kamudan beslenen birçok yayın kuruluşu bu toplantıyı canlı olarak yayınladı.
Toplantıda bir emek temsilcisi olarak konuşturulan bir kadın işçi, dünyanın gözü önünde Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektubu okudu. Mektubu yazan ve okuyan kişi, kendi ömrünü RTE’nin ömrüne eklemesi için Allah’a yalvarıyordu.
Hiçbir din anlayışının hiçbir yorumuna sığdırılamayacak bu ilkel gösteri, Erdoğan ailesini çok duygulandırdı. Erdoğan ailesi, önceden itina ile hazırladıkları belli olan yumuşak marka mendillerle gözlerini sildiler.
Böylece herkesin dünyaya, olaylara ve insanlara hiç olmazsa 365’te 1 gün kadın onuru, emek onuru, emekçi kadın onuru açısından bakması gereken bu özel günün “kadın kurban töreni” ne dönüştürülmesine tanıklık ettik.
RTE, sahneye konulan bunun aksi olsaydı; ezilmesine, sömürülmesine aşağılanmasına bilinç ve akıl düzleminden uzaklaştırılmasına sebep olduğu kadınlara ve evlatlarına “fıtrat” diye iş cinayetlerine sürdüğü annelere kalan ömrünü adasaydı, durum daha az trajikomik olurdu.
Bizim kültür iklimimizdeki insanlar, insan için en büyük cezanın bilinç düzeyindeki eksilme olduğunu kabul ederler. Bu olayla vatandaşlarımız bazı sarayların nasıl bir işkence hücresine dönüşebildiğini dehşetle gördüler.
Şimdi sorular ve açıklamalar alt üst olan şuurlarımızda panik dansıyla sahneye koşturuyorlar:
Acaba bu işçi hanımefendi hangi yaşam zorlukları karşısında çocuklarını öksüz bırakmayı bile göze alacak ruhsal çöküntüye düştü?
Dantelli kefen gösterileri ve “bacımıza meydan tacizi” söylemleri ile yukarıdan yaydıkları biat telkinleri, işsizlik ortamlarında ölümcül tsunamilere mi dönüşüyor?
Müslümanların yaşadığı coğrafyada yaygınlaştırılan Cahiliye Arap’ı -Sürgün İsrailoğulları anlayışına dayalı din yorumu, sapkın despotlukların insan kurbanı açlığını diriltiyor mu?
Dinler karanlık çağların insan kurbanı ile beslenen despot sömürgenlerini yıkmak için gelen yüz binlerce peygamberin mirasıdır. İslam bunların en sonuncusudur. İnsanlığı, insan onurunu, insan hayatını ve insan emeğini yüceltmiştir.
Kendilerini bu değerlerin katıksız bağlıları sayanlar arasından nasıl gönüllü kurbanlar canlı bombalar, intihar eylemcileri çıkabiliyor? Haşhaşilik yeniden hortlatılıyor mu?
Ancak akıl, bilim ve hukuk gibi nesnel ölçütlerle düzgün işletilebilen devlet ve toplum düzenlerinin başka düzlemlere kaydırılarak dönüştürülmesi, sadece kurban bireylerde değil, toplumlarda da intihar gönüllülüğünü yükselten bir proje midir?
Şimdi insanlarımızın can güvenliğini sağlamakla görevli olanlar kimleri sorumlu tutacak?
Şimdi insanlarımızın inançlarını hurafeden arındırmak için bütçenin en büyük dilimini kucaklayanlar hangi aydınlatıcı fetvayı yayınlayacaklar?
Bekliyoruz:
Bu hiçbir mantığa sığmayan ve insanlık dışı görgüsüzlükler bundan öncekiler gibi alkışlanacak mı yoksa RTE içten bir tövbe ile hepimizle helalleşme yoluna girecek mi?