Şule Perinçek: Kadınları uçuracağız

“Erkek gibi kadın” ... en kızdığım benzetmelerden biri...


Tam böyle düşünürken, ekranda “müzisyenim” diyor bir genç kız, kötü çaldıklarında “kadın gibi çalma” diyorlarmış. Beğendiklerinde ise tersini: “Bravo! Erkek gibi...!”...


Olumlu, üst örnekleme... Oysa ne kadınlar tanıyorum 40 erkeği cebinden şuracıkta pıt diye çıkarır. Ne erkekler tanıyorum, tekini kırk emperyalist uşağı kadına değişmem.


Air İndia, Hindistan Hava Yolları özel haber oldu. Neden? Uçak uzun yol uçmuş. Özel bir durum mu? Evet. Neden? Çünkü efendim, 8 Mart nedeniyle bütün uçuş ekibi kadın, yer hizmetleri de öyle... Özel bir durum. Yılda bir kez hak ettiğimiz.


Bu haberler beni üzüyor.


Özel durumlar, yani.


Her günümüz böyle olsun istiyorum.


Seferberliğim ondandır.


Öyle bir ülkenin yollarını döşeyelim ki...


Bir gün “uçmasak” haber olalım!


Çok mu?


Türk kadını için az bile!!


Taaa.. bize ilklerin onurunu yaşatan devrimlerimizle, Cumhuriyet'imizle... Sabiha Gökçen'den bu yana nerelere taşıyabilirdik... uçurabilirdik....


Yapacağız.


Vatan Partisi'nin Kurultayı'nda hep birlikte söz vereceğiz. Yola çıkacağız.


Bekleriz.

 


DÖRT BİN YILDIR BU ELLER MÜHÜR TUTAR

Mühür tutan ellerin kanıtları


Haklısınız. Dünyanın ilk kadın savaş uçağı pilotu Sabiha Gökçen daha dün.


Büyük büyük büyük.... ninelerimiz var öncelerinde. Onları doğuranları doğuran.


Buyrun işte bir örnek.


Kültepe'ye MÖ 2000'e gidelim. Bu bölgede 1948’den bu yana 25 bine yakın çivi yazılı kil tablet gün ışığına çıkarılmış. Bunların en önemli özellikleri ticari ve ekonomik içerikli olması. O dönemde paranın söz konusu olduğu her şey kayıt altına alınmış. Bu nedenle evlenme, boşanma, evlat edinme, nafaka, miras, mahkeme kararları gibi günlük ve toplumsal yaşama ilişkin veriler bugünlere kalmış.

Bunu bin yıllar önce yaratan kültür neler yaratır


Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi, Kültepe Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu kadınların da ticaret yaptığını söylüyor. Asurlu kadınlar, özellikle, kumaş üretimi ile ilgileniyorlar. Bunun yanında, köle alım-satımı, gümüş ve tahıl ticaretiyle de uğraşıyorlar.


Kulakoğlu şu bilgileri veriyor:


“Bu kadınlar iyi ticaret yapabilen kadınlar. Hatta birinin, burada alacağını tahsil edemediği için bin kilometre mesafedeki Asur şehrine kadar gidip hakkını aradığını, mahkemeye çıktığını biliyoruz. Yani 4 bin yıl önce Anadolu kadınının, hakkını aramak için Asur’a gittiğini bu tabletlerden öğreniyoruz. Kadın, toplum içinde de etkin ve söz sahibi. Hatta kraliçeler ticarette, devlet antlaşmalarında etkin. Bir antlaşmayı onaylamak için kralın mührü yetmiyor, kraliçenin de mührü gerekiyor. Yani kraliçe de toplumda, yönetimde eşit.”


Bazı küçük şehirlerin bağımsız kraliçeleri var.


Kadınlar ve erkekler boşanma ve evlenmelerde aynı haklara ve cezalara sahip.


Asurlular'da "Eğer bir Asurlu yerli bir kadınla" evliyse, ikinci bir kadınla Anadolu'nun hudutları içinde evlenemeyeceği" şartı var.


Kültepe’den 500 yıl sonra yaşayan Hitit kralı 3. Hattuşili’nin eşi Puduhepa'yı da bilir misiniz...


Kim Puduhepa?


O da bir Anadolu kadını.


Sarayın işleri ve çocukların yetiştirilmesiyle ilgili. Ama aynı zamanda siyasi yaşama da katılıyor. O dönemdeki birçok kral ve yetkililerle yaptığı resmi yazışmalar açığa çıkarıldı. Onun da mühürü var. Gözlükule Höyüğü'nde bulundu. Adana müzesinde sergileniyor.


Mısır firavunu II. Ramses, Puduhepa'ya kız kardeşim, III. Hattuşili'ye de erkek kardeşim diyor. Ayrı gayrı yok.


Hitit hukukuna göre kraliçelik kazanılmış bir hak. Puduhepa, kocası III. Hattuşili'nin ölümünden sonra oğlu IV. Tuthaliya'nın krallık süresi içinde de yönetime katılıyor.


Evet efendim, işte böyle.


Ordan buradan daldan dala biraz değindik.


Taaa derinlerden geliyor geleneklerimiz. Az daha kazsam neler çıkacak.


Anadolu kadını işte bu.


Öyle havadan Türkiye Cumhuriyeti kadını olmamış.


Bu eller mühür tutmaya alışmış bir kez.


Kolay kolay bırakmaz.


Öncüdür.


Mucizeler yarattı.


Tarihi hep ileriye taşıdı. Omuz verdi.


Vatan Partisi'nin Kurultayı'nda seferberliğe katılacağız.


Türkiye'yi yönetmeye hep birlikte aday olacağız.


Bu karar ve iradeyle yola çıkacağız.


Bekleriz.



İŞTE BİR TORUN VE NİNE

Gülkız Hanım. Aydın'ın Demircidere köyünde. Bayrakların önüne öyle güzel oturmuş ki... İlk kadın muhtarımız. Bugün bile hâlâ anılan başarılı işler yaptı. 1933'te seçildiğinde 32 yaşındaydı. İlk eşini ve altı erkek kardeşinden beşini Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı sürecinde kaybetmişti.
Gülkız Hanım. Aydın'ın Demircidere köyünde. Bayrakların önüne öyle güzel oturmuş ki... İlk kadın muhtarımız. Bugün bile hâlâ anılan başarılı işler yaptı. 1933'te seçildiğinde 32 yaşındaydı. İlk eşini ve altı erkek kardeşinden beşini Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı sürecinde kaybetmişti.

Var mısınız önümüzdeki on yıllarda yeniden daha çok güzellikler yaratmaya?


(Le Monde, 11 Kasım 1933. Türkiye Cumhuriyeti'nin 10. Yılında. Dünyanın Aynası.)

 


KISADAN HİSSELER



ONLARIN DERDİ BAŞKA


Adana’da FETÖ/PDY soruşturması kapsamında 13 şüphelinin yargılanmalarına başlandı. Duruşmayı izleyen Uluslararası ve Avrupa Gazeteciler Federasyonu(IFJ) temsilcisi Oliver Money Kyrle, uyarılara rağmen sakız çiğnemeye devam ettiği gerekçesiyle mahkeme başkanı tarafından salondan çıkarıldı.

 


27'Sİ DE KADIN OLSA


Türkiye nüfusunun yüzde 49.8'i kadın. 550 milletvekilinden 81'i kadın. Elbette şu da ayrı bir soru: 81'den gerçekten Türk kadının ekonomik ve siyasi hakları için mücadele veren kaç kişi var?


27 Bakan'dan yalnızca biri kadın. Elbette şu da ayrı bir soru: Kadına, devrimlerimize, Cumhuriyetimize bakışı böyle olduktan sonra 27'si de kadın olsa ne olacak?

 


KAYATUZU SAĞLIKLI MI


9 Mart Dünya Böbrek Günü nedeniyl açıklama yapan Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Turgay Arınsoy: "Ülkemizdeki tuz tüketimi halen çok yüksek iken ve tuz tüketimini azaltmaya yönelik programlar yürütülmekteyken, normal rafine tuzdan çok da farklı olmayan ve benzer oranda sodyum içeren kayatuzunun sağlıklı olarak gösterilmesi bilimsel gerçeklerle bağdaşmamaktadır.


Kayatuzu kaynaklarının daha kısıtlı ve derinde olması, üretiminin maliyetini artırmakta ve normal tuza göre 3-4 kat daha yüksek fiyatlara satılmaktadır. Kaya tuzu sanki ‘organik bir tuzmuş gibi’ takdim edilmektedir.”