Şule Perinçek: Kadınlar da güreş tutar hem de her alanda

Bütün Banu Çiçeklerin ve Bamsı Beyreklerin gönülleri bir, gelecekleri aydınlık, bahçeleri elma dolu olsun dileklerimle...

Hep söyleriz. Yatar kalkar ezber ederiz. Emperyalist kültürle donanmış bir kişi emperyalizme karşı mücadele edemez. Dinlediğiniz müzikten, giyim kuşamınıza yaşam tarzınıza kadar önemlidir. Zaten bunun için ayağınıza o prangalar vurulur. Bir yandan cepheye koşarken bir yandan da bu zincirlerden kurtulma ve başkalarını da kurtarma mücadelesi verirsiniz. Bakmayın, emperyalizm de akıllıdır. Onun için de bu varlık meselesidir. Kulağınızdan girer, beyninize işler.

 

Amaan çek bi duman... sen mi dünyayı kurtaracan! Onu ye! Bunu iç... Tek taşa takıl! Arabanın markası, ayakkabının kırmızı tabanı... Bedenini sergile! Ederini arttır! Başını aç ya da kapat ama ille de beynine kilit as. Kadın hakları de, vur erkeğin beline kazmayı. Birbirinin gözünü oy, benim yaptığımı görme. Al sana örgü ve şiş, oyalan dur. Ayağının altından üreten toprağını çekip almışlar, yollarının altına iş makineleriyle bomba döşemişler... umurunda mı dünya!

 

Yalancıktan çevre de çevre diye tuttur, vur beline kazmayı kendi ekonominin... bağır çağır gösteriler, aman ne güzel ve de özgür dünya... Ohhh rahatla...

 

Üretim mi o da ne? Filan marka peynir ithal...

 

Çok daralırsan kaç git, Londra'ya. Ha daha yakında Yunanistan'da, AB'nin oyuncak çocuğu borç batağında nasıl olsa, orada kelepir adalar bile var diyoolar...!

 

 

AYAĞINDA PRANGA MI ÇARIK MI


Ama sizin yüreğiniz başka türlü çarpıyor.

 

İlle de Ya İstiklâl! Ya İstiklâl! Diyorsanız...

 

İşte o zaman emperyalizmi alt edebilmek için koşmanız gerek. Ta Dumlupınar'dan İzmir'e kadar. Yetmez Mudanya'ya... Ayağınızda, vatandaki her haneden toplama çarıkla kolay koşarsınız, nefesiniz yeter de artar bile.

 

O zaman o prangaları atacaksınız.

 

Hem de attıracaksınız ki çok olasınız.

 

Başarı için şart.

 

Teferruatlara takılmayacaksınız. Aklın ve yüreğin yolu bir diyeceksiniz.

 

Sabah sabah nereden geldim buraya?

 

Cenge gider gibi, silahlarımı kuşandım...

 

 

TRT VE KADIN VE SPOR


Ahmet Gülümsüyen, Yeni Akit'teki Korona, “TRT ve kadın güreşi!”yazısında “Hayatın içinde ve her aşamasında, bir imtihandan geçiyoruz” diyor ve devam ediyor “içinde bulunduğumuz süreçte bilerek veya bilmeyerek, spor aracılığıyla toplumun değerleriyle uyuşmayan uygulamalarda topluma ‘enjekte’ edilmeye çalışıyor…”

 

Ben de sporun yozlaşmasına oldum olası karşıyım. Hiç para ve mankenlerle bir araya getiremem. Ondan ibaret göremem. Spor demek yalnızca beden sağlığı değil. Gerçekten sağlam kafa demek. Bir kültür. Asya ve Anadolu atadan dolup taşıyor. Bin çeşidi var bin yıllardır.

 

Gülümsüyen, devam ediyor: TRT ekranlarına taşınan Sultan isimli Hint filmi, toplumumuzun milli ve manevi değerlerine bağdaşmayan içeriğiyle dikkat çekiyor. (...) “Aarfa isimli genç kızın hikâyesini alan Sultan filminde, iki yerel güreş efsanesinin karşı karşıya gelmesi, tomurcuklanan aşk, hayaller ve arzular konu ediliyor…” (...) “TRT ne yapıyor! Kadın güreşini sevdirmek ve yaygınlaştırmak isteyen Dangal’dan sonra bir başka Hint filmi Sultan’ı gösterime sokmakta tereddüt etmiyor. Toplumumuzun inanç, ahlak ve kültür değerleriyle bağdaşmayan, manevi çöküntüyü tetiklemek için belli bir anlayışın başlayıp, spor adı altında yaygınlaştırılan ‘rezalet-çirkinliğe’ devlet televizyonun alet edilmesi, kabul edilecek bir durum değil.”

 

Neden?

 

‘Kût’ül Amâre, Diriliş Ertuğrul, Payitaht Abdülhamid dizileri varken bu nereden çıktı diyor. Sonra da “bir akademisyenden” gelen yazıdan aktarıyor “Koskoca Türk tarihinde kaç bayan güreş yapmış. Toplumumuzun bayan güreşine bakışı ne?” Onun yanıtını Dede Korkut veriyor.

 

Ama esas bizce de önemli olan soru arkasından geliyor:

 

“Azınlık çoğunluğa mı hükmediyor, yoksa çoğunluk azınlığa hükmedemiyor mu? İnsan doğrularıyla yaşayıp doğruları mı söylemeli yoksa duruma göre mi hareket etmeli?”

 

 

DURUMA GÖRE HAREKET NE OLMALI


Durum nedir?

 

Emperyalizme karşı dişe diş mücadele

 

dönemidir.

 

Doğru mücadele dönemidir.

 

Aklın ve yolların birliği dönemidir.

 

Seferberlik günleridir.

 

Çoğunluk gönüllü cepheye yazılmıştır.

 

Kurban olduğum kahraman milletim!

 

Kadın ve erkeğin birlikte düşmanla güreş tutma gereksinimi gelip dayatmıştır.

 

Tıpkı omuz omuza horon teptiği, halay çektiği gibi, karşılıklı başı dumanlı dağlara değercesine zeybek oynadığı gibi.

 

Kaplanlar gibi fileleri havalandırdığı, potaları delip geçtiği bayrağımızı en yüksek göndere çektirdiği gibi...

 

Hele de şu sıralar o kendini güçlü sanan taçlı-başlı virüsle; çocuğum, ailem bir yana vatandaşım bu yana deyip geceli gündüzlü güreş tuttuğu gibi...

 

Gerçekten başarmak istiyorsanız, buyurun meydane!!

 

Siz de çoğunluğa katılın.

 

Bir olun.

 

 

ATADAN YADİGÂR BANU ÇİÇEK VE BAMSI BEYREK'İN GÜREŞİ


O adı belli olmayan akademisyene yalnızca Türk değil, dünya kültür tarihinin başyapıtlarından birinden bir bellek tazelemesi: Dede Korkut efsanelerinden Bamsı Beyrek'le Banu Çiçek'in o ünlü karşılaşmaları! Ben ilgili bölümü alıyorum. Mutlaka sizler de okuyunuz. Tadı damağınızda kalacak, hiç kuşkum yok.

 

“Çağırdılar Beyrek geldi. Banu Çiçek yaşmaktandı, haber sordu, der:

 

Yiğit, gelişin nerden?

 

Beyrek der:

 

İç Oğuz'dan.

 

İç Oğuz'da kimin nesisin

 

dedi.

 

Pay Püre oğlu Bamsı Beyrek dedikleri benim

 

dedi.

 

Kız der:

 

Peki ya ne yapmaya geldin yiğit

 

dedi.

 

Beyrek der:

 

Pay Piçen Beyin bir kızı varmış, onu görmeğe geldim

 

dedi.

 

Kız der:

 

O öyle insan değildir ki sana görünsün

 

dedi,
 
Amma ben Banu Çiçek'in dadısıyım, gel şimdi seninle ava çıkalım, eğer senin atın benim atımı geçerse, onun atını da geçersin. Hem seninle ok atalım, beni geçersen onu da geçersin ve hem seninle güreşelim, beni yenersen onu da yenersin.

 

dedi.

 

Beyrek der:

 

Pekala şimdi atlanın.

 

İkisi atlandılar, meydana çıktılar. At teptiler. Seyreğin atı kızın atını geçti. Ok attılar. Beyrek kızın okunu geride bıraktı.

 

 

GEL GÜREŞ TUTALIM


Kız der:

 

Bre yiğit benim atımı kimsenin geçtiği yok, okumu kimsenin geride bıraktığı yok, şimdi gel seninle güreş tutalım

 

dedi.

 

Hemen Beyrek attan indi. Kavuştular, iki pehlivan olup birbirine sarmaştılar. Beyrek kaldırır kızı yere vurmak ister, kız kaldırır Beyreği vurmak ister. Beyrek bunaldı, der:

 

Bu kıza yenilecek olursam, kudretli Oğuz içinde başıma kakınç, yüzüme dokunç ederler

 

dedi. Gayrete geldi, kavradı kızı sarmaya aldı, memesinden tuttu. Kız kocundu. Bu sefer Beyrek kızın ince beline girdi, sarma taktı, arkası üzerine yere yıktı. Kız der:

 

Yiğit Pay Piçen'in kızı Banu Çiçek benim

 

dedi. Beyrek üç öptü bir dişledi, düğün kutlu olsun Han kızı diye parmağından altın yüzüğü çıkardı kızın parmağına geçirdi.

 

Aramızda bu nişan olsun han kızı

 

dedi.

 

Kız der:

 

Mademki böyle oldu, hemen şimdi ileri atılmak gerek Bey oğlu

 

dedi. Beyrek de

 

Ne olacak hanım, baş üzerine

 

dedi.

 

Beyrek kızdan ayrılıp evlerine geldi. Ak sakallı babası karşı geldi, der:

 

Oğul fevkalade olarak bugün Oğuz'da ne gördün?

 

Der:

 

Ne göreyim, oğlu olan evlendirmiş. kızı olan kocaya vermiş.

 

Babası der:

 

Oğul yoksa seni evlendirmek mi gerek.

 

Evet ya ak sakallı aziz baba, evlendirmek gerek

 

dedi.. Babası der:

 

Oğuz'da kimin kızını alıvereyim

 

dedi.

 

 

KIZ DEDİĞİN NASIL OLMALI


Beyrek der:

 

Baba bana bir kız alı ver ki ben yerimden kalkmadan o kalkmalı, ben kara koç atıma binmeden o inmeli, ben hasmıma varmadan o bana baş getirmeli, böyle kız alı ver baba bana

 

dedi. Babası Pay Püre Han der:

 

Oğul sen kız istemiyorsun, kendine bir hempa istiyormuşsun, oğul galiba senin istediğin kız Pay Piçen Bey kızı Banu Çiçek'tir

 

dedi. Beyrek der:

 

Evet ya, evet ak sakallı aziz baba benim de istediğim odur

 

dedi.

 

***

 

Bütün Banu Çiçeklerin ve Bamsı Beyreklerin gönülleri bir, gelecekleri aydınlık, bahçeleri elma dolu olsun dileklerimle... 

 

 

KISA HİSSELER


Halkından ayrı yaşanır mı

 

Çuvaş atasözü: "Arkadaşından ayrılsan, bir yıl ağlayacaksın. Ailenden ayrılsan, on yıl ağlayacaksın. Halkından ayrılsan ömür boyu ağlayacaksın." Юлташран уйрăлăн – пĕр çул йĕрĕн, кил-йышăнтан уйрăлăн – вун çул йĕрĕн, ял-йышăнтан уйрăлăн - ĕмĕр йĕрĕн. . (Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu @ilyaskemaloglu)

 

 

İsrail yobazı

 

İsrail'in önde gelen gazetelerinden Haaretz'de yer alan habere göre; "İsrailliler ne kadar daha tecrit altında kalacak?" şeklindeki bir soruya cevap veren İsrail Sağlık Bakanı Yaakov Litzman, "Mesih'in Hamursuz Bayramı'ndan önce gelmesi için dua ediyoruz. Eminim ki Mesih gelecek. Yakında özgürlük içerisinde çıkacağız ve Mesih bizi dünyadaki tüm dertlerden arındıracak" diye konuştu.

 

Kutlamaya dikkat

 

Koronavirüs nedeniyle tahliye edilen mahkum, kutlama için havaya ateş açan kuzeni tarafından yanlışlıkla öldürüldü. Ruhsatsız silah bulundurma ve polise mukavemet suçundan 8 ay hapis cezasına çarptırılmış, yalnızca 2 hafta erken salıverilmişti

 

 

Gezentilere bizden söylemesi

 

Ben biraz gezentiyim. İlle de iki insan görmeden, çiçek böcek koklamadan duramam. Bir koşu bir yerelere gidip gelivereyim, alıvereyim, getirivereyim isterim.

 

Dedim ki,

 

“Aklıma getirmemeye çalışıyorum dışarı çıkamayacağımı...”

 

Dedi ki

 

“Ne var, yıllarca hapis yattık. Alışıyor insan...”

 

Kestik sesimizi.