Şule Perinçek: Hızlı özçekimciler

İnsanın ağzı hem bir karış açık hem de kulaklarında olabiliyormuş demek ki... Son günlerde tecrübemle anlaşıldı. Şaşkınım ama memnunum doğrusu. Herkes bizi solladı, sağladı. En hızlı FETÖ’cü eleştirmeni oldu. Vallah billah sizdenimciler... Bütün yollar hep Amerika’ya çıkıyor size göre diyen bozacılar... Tahtalara vurayım... Trafik müdürü oldular. Meydanların öyle olduğunu ta ne zamandır araştırmalardan biliyoruz. Türk milleti en yüksek Amerikan karşıtlığını kimselere bırakmıyor. Ağzımı açık bırakanlar, yalnızca Washington değil Pensilvanya’yı komşu yapan bir takım vardı. Şimdi onlar en hızlı özçekimci olmuşlar.

 

Nerede?

 

Akşamları meydanlarda.

 

Cık cık...

 

Bir ellerinde bayrak.

 

Bir ellerinde foto makinası...

 

Cık cık...

 

Hemen sosyal medyada...

 

Geçerli akçe.

 

***

 

Tek dokunulmayan müdür

 

14 yıldır Manisa’da tek dokunulmayan müdüre de dokunulmuş. Bülent Arınç’ın kayınbiraderi gözaltına alınmış. Manisa’da görevden uzaklaştırılan 154 sağlık personelinin arasında, İl Halk Sağlığı Müdürü Dr. Ziya Tay da yer aldı. Manisa İl Sağlık Müdürlüğü görevine 23 Aralık 2002’de atanan ve o zamandan sonra yerinden 2012’de Halk Sağlığı İl Müdürlüğü’ne getirilmek üzere kıpırdatıla Ziya Tay, 29 Temmuz’da evinde gözaltına alındı.

 

***

 

Kosova nere FETÖ nere

 

Kosova ilginç bir yer oldu. Böl yönet siyaseti hep var. Balkanlar da dünya politikasında önemli bir eşik. Kosova da bir çeşit üs olarak kullanılıyor sanki. Yoksa Türkiye’de yapılan darbe girişimiyle neden bu kadar etkin bir görev üstlensin ki... Hemen ertesi günlerde üstelik...

 

Kosova’da bazı basın yayın organlarında yapılan çağrılar ile Türkiye’de yaşayan Kosova vatandaşlarından, FETÖ’ye katılmaları ve Türkiye’ye karşı düzenlenen isyan girişimlerine destek vermeleri istenmiş. Türkiye Cumhuriyeti Priştine Büyükelçisi Kıvılcım Kılıç, olayı kabul edilemez olarak değerlendiriyor ve Kosova makamlarından bu yayınları yapanların yargılanmasını istiyor. Konuya sert tepki gösteren, Kosova Dışişleri Bakanlığı’na bir nota veren ve ayrıca ülkedeki Fetullahçı Terör Örgütü’ne (FETÖ) ait okulların da kapatılmasını isteyen Türkiye’nin Büyükelçisi Kılıç, ülkede istenmeyen diplomat ilan ediliyor. Dışişleri Bakanı Enver Hocayı, Kosova basınında yer alan haberleri “Basın özgürlüğüne saygı” olarak değerlendiriyor ve Büyükelçi Kılıç’ın notasını ise “olağan dışı ve kabul edilemez” olarak tanımlıyor.

 

Kosova Gazeteciler Derneği yaptığı açıklama ile Büyükelçi Kılıç’tan Kosova halkını darbeye destek vermeye çağıran gazeteci Berat Buzhala’dan özür dilemesini istiyor, Türkiye’den de büyükelçiye görevden el çektirme çağrısı yapılıyor.

 

***

 

Harp Okulları üzerine tasarlananlar

 

TBMM Dilekçe Komisyonu’nu, “Harp Okulu” raporunu geçtiğimiz Haziran ayında tamamlamış. O zaman esas konu “Harp okulu öğrencisi olma şartlarını taşıyan her öğrencinin hangi liseden geldiğine bakılmaksızın, ‘Harbiyeli’ adaylığına talip olma hakkı bulunacak şekilde düzenlenmesi.” Yani, imam hatip lisesi mezunlarının Harp okullarına alınması.

 

Komisyon Başkanı AKP Çanakkale Milletvekili Mehmet Daniş’in söylediğine göre rapor Baş- bakanlık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı’na gönderilmiş. Hiç itiraz gelmemiş ve olumlu görüş bildirilmiş. “Özellikle” diyor Daniş, “Genelkurmay Başkanlığı bizim raporumuzda ve idari işlemle yapılabilecek olan her şeyin yapıldığını ancak mevzuat değişikliği gerektirenlerin de mevzuat hazırlıklarının devam ettirildiği yönünde bize bir cevabi yazısı oldu.”

 

Rapordaki öğrencilerin tazminat yüküyle ilgili düzenlemelere de değinen Daniş “Yine raporumuzda harp okullarına askeri liselerden ziyade belirlenen belli okullardan daha çok öğrenci kaynağı sağlandığını tespit etmiştik. Biz daha çok askeri okullardan öğrenci kaynağı sağlanması gerektiğine dikkat çekmiştik. Bu liselerin belirlenmesinin de eşitlik ilkesine aykırı olduğunu söylemiştik. Orada bizim için önemli olan fırsat eşitliğidir” diyor.

 

Şimdi tartışma daha köklü başka konuda yürüyor. Ama yine de bir bilgi olarak kenara not edelim diye aktarayım dedim...

 

***

 

Kısa ve anlamlı haberler

 

*İsrail Parlamentosu Eğitim, Kültür ve Spor Komisyonu’nun, 1915 olaylarını “Ermeni soykırımı” olarak tanıdı.

 

■ Binali Yıldırım, memurların yıllık izin iptallerinin fazla süreceğini sanmadığını önümüzdeki birkaç hafta içersinde hayatın normale döneceğini belirtti. Hac dönemine denk gelmesi nedeniyle hacca gidecek olan memurların izin iptallerinden muaf tutulduğunun da altını çizdi.

 

■ Adana’da darbe soruşturması kapsamında aranan Savcı Metin Özyurt, polislerin yol kontrolü sırasında sahte kimlikle yakalandı. Çünkü gösterdiği sahte kimlik, 17 ayrı suçtan aranan bir kişinin adına düzenlenmişti.

 

■ İngiliz Times gazetesinin haberine göre, iktidardaki Muhafazakar Parti’nin Harborough milletvekili olan Garnier, geçen yıl şubat ayında “Türkiye’deki İnsan Haklarına Saygı ve Hukukun Üstünlüğü” başlıklı raporu için FETÖ’den 115 bin 994 sterlin aldı.

 

■ Binali Yıldırım: “Ben bunu Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanına sordum. ‘Yani bu nasıl olur’ dedim? ‘Başbakanın haberi yok, Cumhurbaşkanın haberi yok. Tamam Genelkurmay Başkanının bilgisinin olması gayet doğal ama aynı zamanda Başbakana da söylemeniz gerekiyor çünkü siz Başbakana karşı sorumlusunuz bağlısınız.’ Tabii onun cevabını veremedi. Herhangi bir şey de söyleyemedi, doğrusu bu.”

 

■ Selahattin Demirtaş: “Malatya Belediyesi hendek kazmış tanklar geçmesin diye. La hani hendek ihanetti...”

 

***

 

Papa da hâlâ anlamayanlardan

 

Papa demiş ki: “Ben Türkiye’de ne olup bittiğini henüz anlamadım...”

 

Zeka sorunu mu var?

 

Tam o gece olsa neyse. Hâlâ mı?

 

Diyeceksiniz ki, koskoca ABD anlamadı daha...

 

Hiçbir din adamına böyle söylemem ama artık papalık dini bir makam değil ağırlıklı olarak. Siyasi. Gerektiği her yerde ağırlığını koyuyor. 1915’te soykırım olup olmadığını şıp diye “anlamış”tı örneğin...

 

Papa, darbe girişiminin hemen ertesindeki Pazar duasında Kabil ve Münih saldırılarında ölenler için dua etmesine rağmen, Türkiye’de ölen darbe karşıtı çok sayıda sivili anmamıştı. Bir bildiği var demek ki...

 

1998’ten bu yana Gülen ve Papalık arasında özel bir el öpüşme ilişkisi var zaten. Gülen, o zaman daha neydi ki! Ama geleceği görmüş!

 

Gazetecinin sorusu daha da ilginç:

 

“Darbe girişimi sonrası Türkiye’deki baskı, belki de askeri darbeden daha beter: Askerler, yargıçlar, diplomatlar, gazeteciler. 13 binden fazla kişi tutuklandı, 50 binden fazla kişi görevinden alındı. Bir tasfiye yapıldı. Erdoğan, kendisini eleştirenlere ‘Siz kendi işinize bakın’ diye cevap verdi. Siz şimdiye kadar neden bu konuda konuşmadınız? O ülkedeki Katolik azınlığa yansımaları olacağından mı korkuyorsunuz?”

 

Soru değil yorumlu makale maşallah!

 

Vatikan’ın dudak uçurtan malvarlığı ve şapkanızı uçurtan yatırım alanlarını daha önce uzun uzun araştırıp yazmıştım. Bir anımsatayım dedim.

 

***

 

‘Lağım faresi’ cezası

 

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci Denizli’nin Çivril ilçesinde “demokrasi nöbetine” katılmış ve demiş ki “Darbeciler bir buçuk iki metrekarelik yerde lağım fareleri gibi ölecekler. Bunlara öyle cezalar vereceğiz ki, ‘keşke geberip gitseydik’ diyecekler. İnsan yüzü görmeyecek, insan sesi duymayacaklar.”

 

Zeybekci kimdir?

 

Yargıç mı?

 

Yargılamış mı?

 

Bir suçüstü olduğu doğrudur.

 

Ancak kimin nerede ne yaptığına, suça karışıp karışmadığına, ne kadar karıştığına yargı- lama sonucu karar verilecektir.

 

Ayrıca yasalarımızda da “lağım faresi” cezası yoktur.

 

Şule Perinçek / 7 Ağustos 2016, Aydınlık