Şule Perinçek: CHP'de sözü özüne bir yönetim

CHP'yi CHP'li olmayanlar ele geçirdi yorumu yapılıyor. Oysa CHP artık bu.

CHP'yi CHP'li olmayanlar ele geçirdi yorumu yapılıyor. Oysa CHP artık bu.

 

Uzun zamandır bu.

 

Sözü özü bir oldu. Sırayı bilerek öyle yazdım.

 

Çünkü ne zamandır bizim özümüz bu diye bağırıp söylüyorlardı.

 

Özüne uygun bir yönetim geldi.

 

Sanki ellerine liste verilmiş gibi.

 

Genel sekreterden aşağı.

 

Oturulmuş belirlenmiş.

 

“Uyum içinde” çalışacak bir yönetim.

 

Kaynağı belli, düşünceleri belli.

 

Şeffaf.

 

Yeter artık, denmiş.

 

Buraya kadar. Eveleme geveleme yok.

 

Neyse ne!

 

Bu, bu işin ilanı.

 

Ne zamandır kendimi tutuyorum. “Atatürk'ün partisi”... “Atatürk'ün partisi”...

 

Nedir ?

 

İn midir, cin midir?

 

Kuşkusuz Atatürk kimsenin tekelinde değil.

 

Atatürk'ün kendisi de kaç bin kez söyler. Biz milletin arzusunu yerine getirdik, der. Yaşayacak olan o'dur, der. Ben de bir insanım. Her insan gibi öleceğim. Ama yaşayacak olan fikirlerdir, der.

 

İşte önemli olan o fikirleri daha ileriye taşıyacak olan önderliktir, der.

 

Yani tek sözcükle “Atatürk gibi” olmaktır.

 

Bu bir çizgidir.

 

Ayırt edici olan budur.

 

O zaman da iki çizgi vardı.

 

Bugün de var.

 

Türkiye'nin bağımsızlığından, birliğinden, bütünlüğünden yana olmak ya da olmamak.

 

Ekonomiden siyasete, dış politikadan, kadın mücadelesinden toplumsal, kültürel her alanda bir konumlanma.

 

Şundan yana, buna karşı!

 

Bugünkü CHP'yi ve yönetimi sokun bu deney tüpünün içine.

 

Atatürk çizgisinin rengini vermeyecek.

 

Altı Ok'un altısı da başka yönleri işaret ediyor.

 

Haklı olarak yönetim, dedi ki artık ben bu'yum. Ya da birileri dedi ki, sen artık bu'sun!

 

Bu bir ilandır!

 

Kişilerini de ona göre belirledi. Moda deyimiyle “yönelim tercihi”!

 

Ve bu tercih edilen yönelimi en iyi, eveleyip gevelemeden yaşama geçirecek bir yönetim... Hepsinin adı üzerinde. Tek tek bakın. Bilinçli seçim. “O olmasın bu olsun” tartışması da bu temelde yapmalı.

 

“O değil, Atatürk çizgisi” diyecek bir seçenek yaratabilir mi... yaratamaz mı... Yoksa şimdiki girilen rotanın kaptanı ben olayım, ben menzile daha çabuk ulaştırabilirim... sonuçta böyle bir seçenek bir siyasi partinin elbette seçimi olabilir.

 

Ama şu içinde bulunduğumuz dönemde Türkiye'nin seçimi olamaz!

 

Bu klasik CHP kurultaylarında yapılan listeler yarışı değildir. Havada bu kez sandalyeler uçuşmadı.

 

Uçan özdür.

 

Milletin talebidir.

 

 

DIŞ MİHRAKLAR KİMDEN SORULUR


Ahmet Davutoğlu yazmış. “Kim bu dış mihraklar? Söyleyin , bilelim. Onlara karşı omuz omuza mücadele edelim. Dış mihrak diye bir hayalet var, adı sanı yok!.. Hadi, çıkın açıklayın...”

 

Biri de yanıt vermiş:

 

“Ahmet Davutoğlu'na sor”!

SİYAH BEYAZ FARKI


Çok uzun zaman önce değil, 1950'lerde siyahlar ve beyazlar arasında ayrım siyah-beyaz gibiydi. Birbirlerine değmezdi. Su içtikleri yer ayrı, otobüslerde bekleme yerleri, oturdukları yer ayrı... Beyazlara ayrılan yerde oturacak yer kalmayınca orada bile oturma hakkı tanınmaz. Beyaza yer vermek zorundasın. Biri itiraz edecek olmuş, tutuklanmıştı...

 

Şimdi ne değişti?

 

Başkanlık adayı olan, sonra da çekilen Bernie Sanders bir keresinde şöyle demişti: “Bu korkunç salgın bize hiçbir şey öğretmediyse, ulusal güvenliğin bombalar, füzeler, jet avcı uçakları, tanklar, denizaltılar ve nükleer savaş başlıkları yapmaktan çok daha fazlası olduğunu gösterdi. Ulusal güvenlik aynı zamanda halkımızın hayatını iyileştirmek için elimizden gelen her şeyi yapmak demektir.”

 

Bu da bir gerçek doğru. Gerçekten de küresel salgında taşlar yerinden oynadı. Tekrar yerine oturması zor.

 

Ama Sanders en iyilerinden, ya da aykırılarından biri diyelim... Ama o da bir beyaz. Ve o merkezden bakıyor. Kendilerine zarar verdiği noktadan. İnsanlara yazık, hayatlarını mutlaka iyileştirmemiz lazım diye değil. Ulusal güvenliğimizi tehlikeye atıyorlar, diye...

1914'te Müslüman Hindistanlı askerler Türkiye'ye karşı savaşmayı red ettikleri için İngiliz askerler tarafından kurşuna diziliyorlar. (indianhistorypics@IndiaHistorypic)
1914'te Müslüman Hindistanlı askerler Türkiye'ye karşı savaşmayı red ettikleri için İngiliz askerler tarafından kurşuna diziliyorlar. (indianhistorypics@IndiaHistorypic)
Kanada basınında bir zamanlar Türkiye ve seçme-seçilme hakkını kazanmış Türk kadınları ve onlara özenerek bakan Kanadalı kadın.
Kanada basınında bir zamanlar Türkiye ve seçme-seçilme hakkını kazanmış Türk kadınları ve onlara özenerek bakan Kanadalı kadın.
Bu da bazı Türkiye'ye yabancılaşan kadınların geldiği nokta TC AVÜZ
Bu da bazı Türkiye'ye yabancılaşan kadınların geldiği nokta TC AVÜZ