Şule Perinçek: Biz yönetiriz bu ülkeyi Bu umuda ihtiyaç var

Havaalanından çıktım. İzmir’deyim. Karşılamaya bizim gençler gelmiş. Birlikte seçimlerde geceli gündüzlü çalışmıştık. Bir gün aksatmadılar, bir dakika geç kalmadılar, bir kez yüzlerini asmadılar, yorulduk demediler...

 

Dedim ki:


-Hadi hangi köye gidiyoruz? Hangi kahvede konuşuyoruz...


Sonra hepsi bana okul raporlarını veriyor. Seçim sırasında biraz dersleri, sınavları aksatmışlardı. Arayı kapatmışlar.


Üniversitelerde durum nasıl?


PKK’lıların sopaları artık ellerinden alındı. Astıklarını artık eskisi asıp kesemiyorlar.


Birçok üniversiteden benzer saptamalar geliyor. Gençler sağlıklı nefes alıyor.


Akşam yemeğinde Doğu Perinçek İzmirli işadamlarına konuşacak.


Yetiştim.


Bebe enginar zamanı.


İzmir’i de İzmirlileri de özlemişim.


Doğu Perinçek’in sunuşundan sonra onlar konuşuyor, bazen soruyor bazen fikir söylüyorlar:


-Vatan Partisi insana umut veriyor. Buna ihtiyaç var. “Biz yönetiriz bu ülkeyi” diyorlar. Bir şey ileri sürüyorlar. Bakıyorsun diğer partileri de etkiliyor. İki gün sonra onlar da aynısını söylüyorlar.


-Kürt meselesi ne olur “evet”ten sonra?


Yanıt:


-AKP tabanı vatansever. Açılıma yeniden dönüş Türkiye’nin gündeminde olamaz. Bölgeye huzur geldi. PKK’dan kuvvetli kopuş var. HDP oyları hızla düşüyor. Küçük bir bölümü AKP’ye gidiyor. Kararlı duruşu nedeniyle Vatan Partisi’ne katılım çok hızlı.


Elbette yaralar sarılacak... Baba devletin (neden devlet “baba” da, vatan “ana”?? Bir müsait zamanda Genel Başkan’a soracağım bunu...:)) elinin oraya uzanması gerekir. Bölgeye yatırım, tarıma destek, eğitim önemli. Terörle ağır kayıplar verdik.


-Ekonominin borçlu olduğu durumdan, halkın borçlu olduğu döneme geçtik. 43 yıllık işverenim. 10 yıl öncesine kadar hiç borcum yoktu. 10 kat fazla işim var, ama borcum hızla artıyor.


-İhracatımızı artırmamız lazım.


-Kemalpaşa’da çok sayıda fabrika satılık.


-Satıyoruz sermayemize koyuyoruz ama yetmiyor.


-PKK ile mücadelede güzel şeyler söylediniz. Söyledikleriniz hep oluyor.


-Ermeni başarısı için teşekkür ederiz.


-15 gündür geniş tabanlı hükümet dediniz. AKP’yi de içine alıyorsunuz.


-PKK’nın, FETÖ’nün üzerine yürüyor. Çıkarın, geriye Amerikancı seçenek kalıyor. AKP’nin ise tek başına yönetmesi de mümkün değil. Olumlu olanları onaylıyoruz, olumsuzları düzeltmeye çalışıyoruz


-Esnafın durumu daha da kötü. Zayıf olana kredi de vermiyorlar. İleriyi göremiyoruz. Günü kurtarmaya çalışıyoruz. Dükkanlarım vardı. Kapattım.


-Suriye politikasını onaylıyor musunuz? İşsizliği artırıyor.


-Allah sizi başımızdan eksik etmesin. Ülkenin birliği için AKP ile de birlikte hareket ederiz dediniz. Yüzde 10 almamanız hiç önemli değil. Memleket için gerekli olanları yapıyorsunuz.


-Demokrasi mücadelenizi takdirle karşılıyorum.


-Her parti ayrıştırıcı konuşuyor. Bir bucuk saat konuştunuz. Hep birleştiriciydiniz. Aradığım partiyi buldum.


Izmir halk oylaması haritasında kırmızı bölgede yer alıyor. İçeri doğru, Denizli, Manisa, Aydın da... Kıyıdan gidin Hatay’a kadar. Genelde bilerek, okuyarak, dinleyerek, izleyerek tercih yapan bir bölge. Ancak bir yanıyla da, ekonomi açısından baktığınızda hâlâ üreten bir bölge. Krizi görüyor. Kriz artık ona da değiyor. “İleriyi göremiyorum” diyor, çünkü görmek istiyor. Aradığım partiyi buldum diyen inşaat alanında. Gıdacı vardı, tekstil vb. Çözüm istiyor. Birleştirici, güçlü liderle olur ancak, onu da biliyor. Aşılması gereken ilk iş terör sorunu. Bağlantılı olarak dış politika...


İç Anadolu farklı mı?


Orada ne oyladığının çok farkında olmayan bir seçmen vardı.


Benzer duyarlıkları döküp sıralıyordu.


Sanıyorsunuz ki oradan hayır’a varacak, yok evet’e bağlıyor ve sizi de gel birleşelim diye ikna etmeye çalışıyordu.


Ekonomik kaygılar ve teröre karşı mücadele elbette ortak. Hatta vatanseverlik konusunda yüzdeye vurursanız sıradan evet’çiler daha ateşli.


“PKK’nın atını nallayanlara” karşı daha tepkili...


Kriz onların canını daha çok acıtmaya başlamış. Onun için evet verdiler.


Neden?


200’dü, 400’dü... yaşlı bakımı, engelli desteği... damlaları... ya onlar da kesilirse...!


Önümüzdeki dönemin mecburiyetleri işte bu çözümler olacak.


AKP Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlarken şunları söylemiş. Kısa kısa alıntıladım. Kıssadan hisse için:


“Normal şartlar altında bir seçim olsa AK Parti’ye oy vereceğini çok iyi bildiğimiz ve çok kararlı bir biçimde AK Parti’ye oy vereceğini söyleyen hatırı sayılır bir kesimin bu referandumda


‘Hayır’ oyu kullanmış olduğunu da biliyoruz.”


“Kampanya sırasında üstünlük ‘Hayır’ cephesindeydi. Biz zor olanı savunuyorduk. Biz, henüz geleceği pazarlıyorduk. Öbür taraf ise mevcut olanın daha iyi olduğu üzerinden hareket ederek, bizim sunduğumuzun bir takım riskler içerdiğini anlatmaya çalışıyordu. Aslında bir anlamda psikolojik üstünlük veya söylemsel üstünlük ‘Hayır’ cephesindeydi.


“İlk başladığımız zaman, anketler yüzde 40’ın biraz altında ‘Evet’ oylarını gösteriyordu.”


-AKP seçmenlerinin bir bölümünün ‘Hayır’ vermesinin nedeni sizce nedir?”


-”Bir defa bu bu tek adam klişesi çok fazla tutuyordu. Biz de buna karşı sadece savunma konumunda kalıyorduk. Biz toplumda onunla boğuştuk, onunla mücadele etmeye çalıştık. Bunun, büyük şehirlerde daha da fazla etkili olduğu anlaşılıyor.”


“Normalde bize oy verecek bir kesimin, partimiz içerisinde yüzde 8,9’a yakın bir kesimin bu pakete ikna olmamış olduğu için, bu pakete ‘Hayır’ demiş olduğunu anlıyoruz. Demokrasi anlayışımız içerisinde, şu anda aldığımız oyları çantamızda keklik gibi görmüyoruz, o oyları hak etmek için her gün çalışmamız, güven tazelememiz gerektiğini çok iyi biliyoruz.”


-Sonuçlar üzerinden parti bazı politikalarında ve kullanılan dilde değişikliğe gitmesi beklenmeli mi?


-Hergün o tür değerlendirmeleri yapıyoruz. Şunu biliyoruz, şu anda, insanlarımızın ekonomik ihtiyaçları, sorunları ön planda. Biz biraz ona yoğunlaşacağız.


-Fethullahçı aşamadayken FETÖ’cü aşamaya geçildiğinde bu yapıyla yollarını ayırmış insanlar var, biz o yüzden 17-25 Aralık kriteri koyuyoruz. Ondan sonra çok önemli sayıda insan, onlarla irtibatlarını kopardı. Şimdi savcılar, kurumlar, bu dönemselliği tam teşhis edemeyebiliyorlar, oradan doğru bir takım hatalar çıkıyor.

 

 

SOKAKLAR DOĞURMAZ

 

“Sokak çocuğu diye bir şey yoktur...


Çünkü sokaklar çocuk doğurmaz, bu ayıp bizim !”


Che Guevara’nın sözüymüş.


Bazen söz gerçek olunca kaynağı gerçek mi diye araştırmıyorum.

 
 

GERİ KALMIŞ FRANSIZ

 

BAŞKAN Le Pen, “Bu akşamdan itibaren Ulusal Cephe’nin başkanı değilim. Fransa Cumhurbaşkanlığı için adayım” dedi. Bundan böyle ‘parti yanlısı anlayışın üstünde olacağını’ söyledi.

 

 

BEN AYAKTA ALKIŞLIYORUM

İtalya’nın Treviso kentinde voleybolda Kadınlar CEV Şampiyonlar Ligi Dörtlü Finalini şampiyon tamamlayan VakıfBank, bu kulvarda adını 3. kez zirveye yazdırdı. Avrupa’nın bir numaralı kupası, tamamı son yedi sezonda olmak üzere toplamda 5. kez Türkiye’ye geldi. Neden sokaklarda konvoylar zart zart kornalar çalarak geçmedi?


Bir: Kadın takımı.


İki: Futbol değil.


Üç: basketbol bile değil...


Şu neşeye ve gurura bakar mısınız! Lütfen bari siz ayakta alkışlayınız!