Türkiye artık eski Türkiye değil. Fuller bile diyor ki gerçekleri görelim. Batı'nın nasıl gördüğü değil, Türkiye'nin kendini nasıl gördüğü önemli diye uyarıyor.
AB'nin ciddi bir yaptırım kararı alamayacağını, ancak ucunu göstereceğini biliyorduk...
10 Aralık akşamı Ulusal Kanal'da Odak Noktası programında hatta edalarının taklitlerini bile yaparak söylemişiz. Gerçi marifet değil. Bunun için diş hekimi olmaya da gerek yok. Ağızlarında kaç diş kaldığını görüyoruz.
Kendi birlikleri çatırdıyor. Ekonomik ve kültürel bakımdan çatırdıyor. Aralarında çıkar tartışmaları var. AB'nin zengin-fakir ülkeleri, onu bırakın kendi zengin ve fakir bölgeleri arasında çatışmalar var.
Küresel salgın birçok gerçeği gün yüzüne çıkardı.
İtalya'yı anımsayın, çok ağır yaşadı KOVİD-19'un sonuçlarını. Kuzey ve güney bölgeleri arasında büyük farklılıklar vardı. Fransa, İspanya, İngiltere öyle... Sağlık sistemleri çöktü. AB ülkeleri birbirlerinden sağlık malzemesi çaldılar, gemilerin TIR'ların yollarını kesip korsanlık yaptılar. İlginçtir; İtalya'nın yanında Türkiye ve Çin Halk Cumhuriyeti vardı.
AB'DE OYBİRLİĞİ ARTIK ÇOK ZOR
Artık Birlik'te oybirliği çok zor sağlanıyor.
İngiltere zaten ayrılık sürecinde. 31 Aralık son gün. Brexit anlaşmalı mı anlaşmasız mı olacak, el ense yokluyorlar karşılıklı. Çinle ilişkileri özellikle finans alanında sürüyor.
Öte yandan ABD'yle de bir ticaret anlaşması imzalamak için çalışmalarını sürdüren Birleşik Krallık, Avrupa Birliği'nin ABD'den ithal edilen 4 milyar dolarlık bir grup ürüne uyguladığı misilleme amaçlı ek gümrük tarifelerini askıya almayı planlıyor. Taraflar; AB'nin Airbus'a, ABD'nin Boeing'e verdiği devlet desteklerinin haksız rekabete yol açtığı iddiasıyla birbirlerine ek gümrük tarifeleri uyguluyor.
Fransa, ekonomik krizini Atlantik ötesine göz kırpıp kendini Almanya'ya ezdirmeden Doğu Akdeniz'de efelenerek aşmaya çalışıyor.
Almanya'nın ABD'yle ekonomik kuruluşları açısından birbirlerine kart gösterdiklerini biliyoruz. Türkiye'nin önemli bir ticaret ortağı olmasının ötesinde Rusya hatta Çin'le önemli ekonomik ilişkileri var. Son aşamaya geldi mi, kendi çıkarı ağır basıyor; Osetya yoklamasında olduğu gibi safını belirliyor.
ŞIMARIK DEĞİL MUHTAÇ ÇOCUK
NATO Genel Sekreteri Türkiye için “Farklılıklar ve anlaşmazlıklar var ve bunları ele almalıyız ama aynı zamanda Türkiye’nin NATO'nun ve Batı ailesinin bir parçası olduğu gerçeğini fark etmemiz lazım” dedi.
Bu ne demek?
Kapıya bağlı tutalım! Yoksa dengeler değişir.
Yunanistan'ı içeri aldılar. Böyle olacağı belliydi. Ağlıyor. “Şımarık çocuk” nitelemesi son derece yanlış! Dediğini yaptıracak bir gücü yok ki! Çünkü muhtaç. El avuç açıyor.
Ne derlerse baş üstüne.
AB'ye girdiğinden bu yana ekonomisi alt-üst. Sonunda gitti, Ermenistan'ın tarihteki durumuna düştü; Doğu Akdeniz'in PKK'sı, FETÖ'sü oldu. Bir araca indirgendi.
Geminin miçosu; tayfası bile değil.
Biz Oruç Reis'in kaptanıyız.
KISRAK BİNİCİSİNİ TANIMLAR
Avrupa Birliği'ne yeni aldıkları ülkeler bile kolay yutulur değil. Öyle sanıyorlardı, denetleriz diyorlardı. Türkiye'de bile soruluyordu. Niye onlar da, biz değil. Yalnızca din-iman mı aradaki fark.
Türkiye zor lokma.
İpe bağlayıp içeri almadan kapıda tutmak daha akıllıca.
Denetlemek kolay mı!
Dinamik, genç, üretici, yaratıcı, hür yaşamış hür yaşamaya kararlı, kendine güvenli.
Öyle bir kısrak ki binicisini tanımlar:
Ya bunu böyle bellersin ya da in aşağı!
KÖTÜ EV SAHİBİ MÜLK SAHİBİ YAPTI
Azerbaycan zaferini kutlamaya mavi berelilerimiz gitti, bir de SİHA'lar.
İkinci Dünya Savaşı'nın zafer kazanan zırhlılarının yol kenarlarında nasıl dökülüp kaldıklarını gördünüz. SİHA'lar sonuçta etkili. Sınır ötesinde de kanıtlandı.
Kötü ev sahibi, kiracıyı mülk sahibi yaparmış.
Madem öyle işte böyle.
Göreceksiniz yapacağız.
Çok kısa bir süre önce Çin'in durumuna bir göz atın, eski sayfaları karıştırın.
Nereden nereye geldiler.
Patent sayısının artık Çin halk Cumhuriyeti'nde ABD'nin iki misli olduğunu biliyor musunuz?
Biz de olacağız.
Dost kim düşman bileceğiz. Birinci konumlanma.
Türkiye gücünü bilecek. Dünyadaki en güçlü ve vatansever ordulardan birine sahip. Milleti anında tek hedefe kilitlenir. Terörü bitirecek. Dağdakini de, Ankara bayırındakini de, Pensilvanya inindekini de. Bakın artık PKK, eylemlere kıyafet değiştirerek katılabiliyor. İtibarı hiç kalmadı.
Türkiye el ele verecek bölgede bütün ülkeleri doğru rotada birleştirecek.
Mültecilerin yüzde 60'ından fazlasını barındırıyor. Onlar Avrupa kapılarına ve sularına değil, evlerine dönecek.
Türkiye üretecek.
Kazanacak.
Yaptırımların vızıltısını kesecek.
Kapılara bağlanma onursuzluğunu hiçbir zaman kabul etmeyecek.
HARRIS NEDEN SEÇİLDİ
ABD dünya ekonomisinin yüzde 20'sini evinde barındırıyor, ama 6 milyon evsiz sokakta yaşıyor.
İşsizlik maaşı alanlar füze hızıyla artıyor. Derdi büyük.
Öfkeli bir milleti var.
Bizim gibi değiller.
Elleri göğüslerinde milli marşlarını okurlar.
Ama İtalyan'dır.
Hispaniktir.
Siyahtır.
Zaten tepedekiler de onlara öyle bakıyor.
Patlamaya hazır bomba.
Time Dergisi Biden ve Harris'i “yılın kişisi” seçmiş. Değiller ama bu yıl olacaklar. Kötü bir ünle tarihe geçecekler. Biden, uzun sürdüremeyecek olsa da can acıtmak için yumuşak bir kadın eli devreye girecek. Yoksa siz o hoş bayanın seçilmesini “demokrasi” ve “cinsel eşitlik” “göçmenlere selam” icabı mı sandınız!
Dışişleri Bakanlığına ve Ulusal Güvenlik Danışmanlığına gelen Anthony Blinken ve Jake Sullivan Bush ve Obama döneminden tanıyoruz. Çizme sesleri belli oluyor.
Ama artık yalnızca Bor'un değil, Niğde'nin de değil bu bölgenin pazarı geçti.
SERDAR ORTAÇ NE KADAR SEVİYOR
Serdar Ortaç, sevgilisinin “Beni ne kadar seviyorsun?” sorusuna cevap vermiş:
-Bir aslanın ormanda aylarca aç kalıp bir antrikot yavrusunu görüp kıyamadığı için yememesi kadar.
Sokağa çıkma yasaklarının anlaşılan böyle bir yararı olmuş.
Bu kez gerçekten biraz fazla belgesel seyretmişler...
Ama teşbihte ufak bir hata olmuş.
Aklı İstanbul'daki “Nusr-Et Steakhouse”a gidivermiş.
Afrika ve Asya bozkırlarının güzel gözlü, uçar gibi koşan Antilop'u, kilosu 100 liradan “Antrikot” lop eti oluvermiş.