Şule Perinçek: 365 gün çok güzel günler görelim HDP kapatılsın

Üzerinde başı dik yaşayacağımız o toprak, o vatan toprağı “gerekli” bize. Birinci koşulumuz. Yine karşımızda. HDP kapatılsın

Size de ilginç gelmiyor mu? Ne tartışırsak tartışalım, yani Türkiye'ye, sorunlarına, çözümlerine ilişkin ne konuşursak konuşalım söz bir şekilde yakıcı bir tonda HDP'nin kapatılmasına geliyor.

 

Üstelik de hemen her parti ve siyasi kümelenme diyelim; hepsinin içinde iki karşıt duruş belirginleşiyor.

 

Bunu en hafif Vatan Partisi geçirdi. Bu bulaşığı kısa sürede içinden çıkardı kenara attı, yola devam etti. Diğerlerinde sarsıntı sürüyor. Bazılarında kopuşlar oluyor ama çok “açık ve net” fikri bir ayrılık yok. Kimisi sen-ben temelli liderlik yarışında, kimi de biraz galiba burada daha çok ekmek var diye sezip yalancıktan da olsa HDP'yle arasına bir mesafe koymaya çalışıyor. Onu da nereden anlıyoruz. Bir bakıyorsunuz öyle konuşuyor bir bakıyorsunuz rakibini “neden kapalı kapılarda görüşüyorsun, açık yapmıyorsun, fotoğraf çektirmiyorsun onun sayesinde kazanmadın mı belediyeleri...” diye tutturuveriyor...

 

Kimi ille de okuyacağım fezlekeyi ondan sonra diyor.

 

Başkanlarına soruyorlar. Ne iş??

 

"İYİ Parti, milletin derdi konuşulmasın diye önüne getirilen fezlekelere, gözü kapalı el kaldırmaz. İYİ Parti, o fezlekelerin önünü arkasını iyice okur. Çünkü İYİ Parti, o fezlekelerin önünde biri varsa, ardında da sizin olduğunuzu çok iyi bilir. Özetle İYİ Parti, Türk yargısının hazırladığı fezlekeye bakar, gereği neyse onu yapar” demiş...

 

Hadiii…

 

Ne zor işmiş şu “gereği” daha hâlâ bilemediniz mi?

 

“Siyasi şov” mudur??

 

Arkasında kim vardır?

 

Görmek istemeyince gevelenir.

 

 

YARIN 8 MART ESKİ TASLA OLMAZ


Biz de oturduk yazının başına.

 

Yarın 8 Mart.

 

Bugün nedir kadınımızın sorunu; bakalım, görelim, yazalım...

 

Şunu sevmiyorum.

 

364 gün davul benim boynumda, tokmak başkasının elinde olacak.

 

Yılda bir gün bize verecekler tokmağı, değişeceğiz. Sonra devam. Eski tasla...

 

Yok öyle.

 

Önümüze bir engel çıktığında, aşmak için mecbur kalınca... yeri geldiğinde... hani benim tokmağım!! 

 

Tokmağı vuruyoruz. Güm güm de güm güm! Sesimizi yükseltiyoruz.

 

Özel bir gün değil, ama herkesin kulağı bu konudayken yine de yazalım dedik.

 

8 Mart'ta da tam iki satır yazacaktım.

 

Hangi “gerek” geldi önümüze??

 

Aklım hep orda ya... HDP'nin merdivenlerinde... Oradaki analarda.

 

Şırnak'ta, Van'da, İzmir'de, Berlin'de...

 

Türkiye'nin sorunu. Yakıcı! Türkiye'nin kadınlarının sorunu.

 

İşte yine karşımıza çıkıyor.

 

HDP kapatılsın. Terör bitsin.

 

Şehitler veriyoruz. Helal olsun. Vatan sağ olsun!

 

 

VATAN TOPRAĞI GEREK BİZE


Ama her şey bir yana o bir yana. Üzerinde başı dik yaşayacağımız o toprak, o vatan toprağı “gerekli” bize. Birinci koşulumuz.

 

Yine karşımızda.

 

HDP kapatılsın.

 

 

İŞ MAKİNELERİ MERALARA YOL AÇSIN


Arkasında destek olanları da bileceğiz, onların da elini kıracağız.

 

Çocuklarımızı bu bela tuzağından kurtaracağız.

 

Yetmez.

 

Çocuklarımızın başı dik yaşaması için karınlarının doyması “gerek”!

 

Ele güne muhtaç olmasın, avuç açmasın. İş öğrenecekler.

 

Refaha ereceğiz.

 

Kim engel çıkartıyor. Öğretmenler yaşayacak, arkalarından vurulmayacak, kurşunlanmayacak.

 

HDP kapatılsın!

 

Çocuklarımız çalışmak için sağlıklı olacaklar, elleri ekmek tutacak, piyano çalacak, okulların en büyüklerini kazanacaklar...

 

Okumak yetmez.


 
İş “gerek”!

 

Fabrikalar kurulsun, “iş makinaları” meralara yol yapsın! Yolların altına bomba döşemesin! Kadınlarımız canlı bomba olmasın.

 

Üretsin.

 

Teşvik “gerek”!

 

Bölgemiz şenlensin.

 

Kürdümüz, Türkümüz türkü söylesin.

 

HDP kapatılsın.

 

Kalleş emperyalistler defolsun!

 

Bugün gerçekten kadınlarımızın günü olsun.

 

Çok güzel günler görsünler.

 

Hep birlikte görelim.

 

365 gün.

 

Bırakın üç-beş-altı milyon parmak hesabını.

 

Biden aradı mı, aramadı mı papatya falına bakmayı.

 

Anayasa maddesi sayıklamayı.

 

Siz 80 milyonu o zaman görün!

 

Yüz yıllık yeni Anayasamızı!

ABD KEL!MERHEM BİZİM ELİMİZDE YANLIŞ KAPIYA GİTMEYİN


Foreign Policy, ABD'nin dış politikada dünyaya ayar yapmaya çalışan yayınlarındandır. Örneğin “Erdoğan, Türkiye'yi Çin'in müşterisi olan bir devlete dönüştürüyor" başlıklı yazılar filan yazarlar. Yine bizim derdimiz onu germiş. Yine “çok önemli” üç imzalı (Robbie Gramer, Katie Livingstone ve Jack Detsch) bir yazı yayımlamış.

 

ABD'nin yeni Başkanı Joe Biden'ın hâlâ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın aramadığına dikkat çekmiş. Hani, bizim Başkan çok önemli biridir, araması kadar aramaması da çok önemlidir. Hiç oralı değil gibisiniz, anlamadıysanız bir de biz anlatalım demişler belli ki... Biden, güya Erdoğan'a “sessiz ayar” yapıyormuş! Başlık da inanmayacaksınız ama aynen böyle.

 

Saygısız.

 

ABD başkanı, görev süresinin ilk ayını dünya liderleriyle her zamanki gibi telefon konuşmaları yaparak geçirmiş, ancak Erdoğan'ın telefonu hiç çalmamış.

 

Dergi, bir dizi “siyasetçi, yetkili, uzman”ın görüşüne başvurmuş. Biden'ın Erdoğan'ı aramaması ABD'nin Türkiye'ye yönelik daha sert bir politika izleyeceğinin işaretini veriyormuş.

 

Demokrat Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi üyesi Abigail Spanberger, Türkiye ABD ilişkisini değerlendirirken bir meydan okumadan söz ediyor. Türkiye'ye artık diğer NATO müttefiklerine güvendikleri gibi güvenemezlermiş... Bir diğeri Foreign Policy Araştırma Enstitüsü yöneticisi Aaron Stein yeter artık tehdidini savuruyor ve top artık Ankara'da diyor. Ortadoğu Washington Enstitüsü Türkiye Araştırma Programı yöneticisi Soner Çağaptay, “Erdoğan'ın bugün bir seçim yapılsa kazanamayacağı” öngörüsünde bulunuyor.

 

Araları atıyorum.

 

Yazı en son şu vurguyla bitiyor:

 

Türkiye'nin mutlak bir biçimde yüzünü Moskova ve Pekin'e dönmesini, ilişkilerin giderek güçlenmesini istemiyoruz!

 

Zurnanın işte bu deliği önemli.

 

Telaş içindeki ve Biden dilenciliğine çıkan, kaderini ona ayar yapmaya çalışan bizimkilere de duyurulur.

 

ABD bize ayar veremez!

 

Onlar bizim kapımızda!

 

 

YAKIŞIR


Birçok ünlü sanatçının yetiştiği ve sıra gecesi kültürünün yaşatıldığı Şanlıurfa'nın müzikal zenginliğinin tüm dünyaya duyurulması müzik kültürünün gelecek nesillere aktarılması, tanıtılması ve tescil edilmesi amacıyla UNESCO'ya "Müzik Şehri" başvurusunda bulunulacak.

AMERİKALILARIN MİZAH YETENEĞİ


Beyaz Saray, Suriye'deki hava saldırılarını “ABD askeri personelinin nefsi müdafaası” olarak nitelendirmiş.

 

Ben de şu ABD'li Amerikalıların mizah yeteneği hiç yok sanırdım.

 

İş başa düşünce üretiyorlar demek ki

Dünya'nın ilk kadın savaş pilotu, Atatürk'ün manevi kızı Sabiha Gökçen’i ölümünün 20. yılında saygıyla anıyoruz. Sabiha Gökçen Türk ve Rus arkadaşları ile Koktebel planör eğitimlerinde. (Kırım, SSCB, 1935)

 

 

7 Mart 2021 Pazar / Aydınlık