Şule Perinçek: 30 Ağustos ateşi ve vatan emaneti

“Bir milletin ruhu zapt olunmadıkça, bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça, o millete hâkim olmanın imkânı yoktur. Halbuki asırların doğurmuş olduğu bir milli ruha, kuvvetli ve daimi bir milli iradeye hiçbir kuvvet mukavemet edemez.

 

(...)Hiç şüphe etmemelidir ki, yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyeti’nin temeli burada sağlamlaştırıldı. Ebedi hayatı burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçan şehit ruhları devlet ve Cumhuriyet’imizin ebedi muhafızlarıdır. Burada temelini attığımız “Şehit Asker” abidesi, işte o ruhları, o ruhlarla beraber gazi arkadaşlarını, fedakâr ve kahraman Türk milletini temsil edecektir. Bu abide, Türk vatanına göz dikeceklere, Türk’ün 30 Ağustos günündeki ateşini, süngüsünü, hücumunu, kudret ve iradesindeki şiddeti hatırlatacaktır.

 

(...)Efendiler, artık vatan imar istiyor, zenginlik ve refah istiyor, ilim ve marifet, yüksek medeniyet, hür fikir ve hür zihniyet istiyor. Şeref, namus, bağımsızlık, hakiki varlık, vatanın bu taleplerini tamamen ve serian yerine getirmek için esaslı ve ciddi bir surette çalışmayı emreder. (...)

 

Gençler!

 

Cesaretimizi takviye eden ve devam ettiren sizsiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile, insanlık meziyetinin, vatan muhabbetinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız.

 

Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyet’i biz tesis ettik; onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz.”

 

(Dumlupınar, 30 Ağustos 1924. Atatürk’ün, Şehit Asker anıtının temel atma törenindeki konuşmasından. Konuşmanın bütünü için bkz. Atatürk’ün Bütün Eserleri. Fotoğraf: 30 Ağustos 1923 afişi)

 

GÜVENLİK-PKK-AKP

 

AKP ile PKK hükümet kuruyor. Seçimin güvenli ve özgür olması için ortamı hazırlayacaklar.

 

Bu bir karikatür alt yazısı değil. Ben yazıyı yazdığımda, Türkiye’nin önüne konan gerçekti.

 

Şehit haberlerinden önceki ilk haber!

 

İTİRAF: TERÖRÜN ÖNÜNÜ AÇTIK!

 

Sare Davutoğlu, Muradiye Kültür Vakfı, Keçiören Belediye Başkanlığı, Türkiye Özürlüler Eğitim ve Dayanışma Vakfı ve KKTC Maraş Birlik ve Dayanışma Derneği paydaşlığında yürütülen “Kardeşlik Köprüsü Projesi” kapsamında bir otelde gerçekleştirilen “Türkiye-KKTC Kardeşlik Gecesi” programında yaptığı konuşmada şöyle dedi:

 

“Çözüm Süreci, bölgedeki gençlerimizin önünü açtı. İnşallah bundan sonra da aç- maya devam edecek. Ben bu sürecin özellikle toplumun temel dinamiği olan kadınlarımız ve gençlerimizin desteğiyle daha güçlü olarak devam edeceğine bütün kalbimle inanıyorum.”

 

Bu nasıl “ön açmak”!

 

Her gün “çözüm süreci” dedikleriyle “o önü açılanlar” bölücü teröre karşı mücadele eden asker ve polisin canını alıyor!

 

Bir de devam edeceklermiş!

 

En başta kadınlarımız ve gençlerimiz buna engel olacaklar, hiç kuşkunuz olmasın Sare Hanım!!

 

SARIMSAKLI SEÇİM YANITI

 

“Çin’den sarımsak ithal ediyoruz. Sarımsak diyarı Kastamonu, Taşköprü ahalisi AKP’ye oy veriyor. Sonra da ‘n’olcek böyle... Elinin körü olcek...”

 

Gezi’den sonra böyle bir “edebiyat” gelişti. Kısa, özlü gülümseten ya da acıtan göndermeler. Bu da onlardan biri...

 

Sarımsak benim, belki de bu nedenle de bizim ailenin, özel ilgi alanına giriyor. Yaz tatili demek örneğin, üç öğün katır kutur sarımsak yemek demek. Tuzlu suya giriyorsun, açık esintili hava... nasıl olsa kokmazsın... oh... rahat rahat yeriz. Spartalı kadınlar sarımsak kürü yaparlarmış. Ciltleri güzel olsun diye. Öyle bir lüksümüz ve derdimiz yok ama sarımsağın birçok yararı var. Eskiden Avrupalılar pek tepeden bakarlardı. Şimdi kırk çeşit ilacından şampuanına kadar kapış kapış kullanıyorlar.

 

Kışın da turşusu ayrı tad...

 

Çinliler de çok yiyor.

 

Amma Kastamonu, Taşköprü’nün üzerine yok!

 

Hele tek dişliler...

 

Bilmeden atmayayım ama, dünyada üzerine yok diye düşünüyorum.

 

Etrafımızdaki bütün komşu ülkeler sarımsak yiyor.

 

Üret üret, sat sat..!

 

Bir keresinde Suriye’den gelmiş, ticaret odası başkanının söylediklerini yazmıştım, hemen Kastamonu’dan sarımsak üreticileri aramıştı, ihracatta sıkıntı vardı, önemli bir pazar, “nasıl bağlantı kurabiliriz” diye... Telefonları filan verdim, ama arkası geldi mi... nasıl gelsin... değil sarımsak satmak, selam verecek halimiz kalmadı komşumuzla.

 

Baksanıza şimdi taaa Çin’den sarımsak ithal ediyoruz.

 

Biz satmanın derdindeyken ne duruma düşmüşüz...

 

İnsaf ki, insaf!

 

Gelelim “n’olcek” sorusuna...

 

1 Kasım’da Taşköprü’den doğru yanıt bekliyoruz!!

 

SİGARADAN KURTULMA TUZAĞI

 

“Alo 171’in tuzak olduğunu biliyor muydunuz?” Ben bilmiyordum doğrusu.

 

Kesintili 40 yıllık birlikteliğimizden sonra yollarımızı kesin ayırdık.

 

Üç yılı geçti mi acaba... Gördünüz mü... demek, onu bile hesaplamıyorum, yani hasretle gün saymıyorum...

 

Bu arada demem o ki, ben yaptıysam siz de haydi haydi yaparsınız... Bırakabilirsiniz...

 

Neyse, yeniden dönelim kamu spotlu, sigara bırakma hattına... Alo 171’e...

 

Tuzak şöyleymiş, yazanın yalancısıyız:

 

“Arıyorsunuz sizi davet ediyorlar ve sizinle görüşüyorlar. Bir çeşit psikolojik tedavi öneriyorlar, vücut direncinden söz ediyorlar. Nikotin isteğine iradenizin yenildiğini ve bunu aşmanız gerektiğini söylüyorlar. Evet, daha sonra size bir ilaç kullanmanızı ve bunun sonunda sigarayı kesinlikle bırakacağınızı söylüyorlar ve reçeteyi yazıyorlar. Eczaneye gidiyorsunuz ve SGK’lı olduğunuz için ilacı alabileceğinizi sanıyorsunuz. SGK’nın vermediği bir ilaç olduğunu öğreniyorsunuz. İlacın bedeli 195 TL. Biraz araştırıyorsunuz ve ilacı Türkiye’ye getiren ve satan şirketin kimin olduğunu öğreniyorsunuz.

 

Ahmet Burak Erdoğan!”

 

Yok artık!! 

 

Doğru mu gerçekten!!

 

Şule Perinçek / 30 Ağustos 2015, Aydınlık