Soner Polat: Moskova'dan sıcak mesajlar

"Eğer bu işbirliği daha da derinleştirilirse, iki ülke için de hayati kabul edilen sorunlara kolaylıkla çözüm bulunabilir..."

ABD’nin çekilme kararından sonra yapılan Erdoğan-Putin Moskova zirvesi bütün dünyanın ilgi odağı oldu. Çünkü belirsizliğin hâkim olduğu bir ortamda iki liderin nasıl bir rota çizeceği küresel düzeyde merak konusuydu. Öncelikle iki liderin verdiği temel mesajları sizlerle paylaşmak istiyorum:

 

 

LİDERLERDEN GÜVENLİ BÖLGE MESAJI

 

Erdoğan güvenli bölge konusunda şu hususların altını çizdi: “ABD’nin çekilme sürecindeterör örgütlerinin istismar edebileceği bir boşluğun doğmaması kritik önemdedir. Yegâne amacımız, başta DEAŞ olmak üzere PYD gibi terör örgütlerinin temizlenmesidir. Bunları kimin desteklediğini, kimin provoke ettiğini gayet iyi biliyoruz. Güvenli bölge konusunda görüşmeler devam ediyor. Bu konuda bizler için tehdit oluşturan hassas bölgeler var. Bu bölgelerde tedbir alma noktasında, ABD olumlu bir yaklaşım içinde! Bu konuyla ilgili olarak zaten bizim Rusya ile de herhangi bir sıkıntımız yok!” Putin ise aynı konuda şunları söyledi: “Suriye’de kalıcı bir çözüm üzerine çalışmaktayız. Siyasi ve diplomatik yollarla çözmek istiyoruz. ABD’nin Suriye’den çekilmesi olumlu bir adımdır. Şam yönetimini Kürtlerle diyalog kurmaları için teşvik ediyoruz. Türkiye ve Rusya, Suriye’de çatışmadan sonraki dönemde de işbirliği yapmalıdır.”

 

 

DEĞERLENDİRME

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın terör örgütleri içinde DEAŞ’ı öne çıkarması taktik bir hamle olarak görülse de, böyle bir yaklaşım Türkiye’nin PYD kararlılığının azaldığı yönündeki görüşleri güçlendirir. Bir devlet kendisi için asli tehdit neyse çekinmeden dünyaya ilan etmelidir. Yapılan açıklama, “ABD PKK’yı bu süreçte pasif duruma geçirdiği ya da güvenli bölge dışına kaydırdığı takdirde Türkiye’nin buna rıza göstereceği” şeklinde yorumlanabilir. Rusya açısından şu aşamada Türkiye ile ABD’nin anlaşması kendi çıkarlarına uygundur. Çünkü bir çatışmanın hangi dinamikleri tetikleyeceği tahmin edilemez. Rusya bu bölgeyi Suriye’nin denetim altında tutmasını istemektedir. Ancak koşulların henüz olgunlaşmadığının da farkındadır.

 

 

 

İDLİB VE ANAYASA KOMİTESİ MESAJLARI

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan şu konulara temas etti: “Soçi’de 17 Eylül 2018’de imzalanan, ‘İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesine ilişkin Muhtıra’nın ihlaline yönelik teşebbüslere karşı eşgüdüm içinde çalışacağız. Alınan kararlar süratle uygulanacaktır. Anayasa Komitesi’nin kuruluş süreci en kısa sürede tamamlanmalıdır. Bunun için çabalarımızı yoğunlaştıracağız.” Putin ise aynı konuda şunları söyledi: “İdlib’i bugün ayrıntılı olarak görüştük. Türk meslektaşlarımız sözünü yerine getirmek için çaba gösteriyor. Bizim ortak fikrimiz bütün teröristlerle birlikte mücadele etmek! Bu konuda görüşlerimiz örtüşüyor.” Erdoğan ve Putin, “Avrupa’dan Suriye’deki Anayasa Komitesi için Birleşmiş Milletler (BM)’e yazılan mektubun kendilerini şaşırttığını” belirtti. Bilindiği üzere, Almanya, Fransa ve İngiltere BM’ye bir mektup göndermiş ve Astana ortaklarının “Anayasa Komitesi için gönderdiği mesajları reddetmesini” talep etmişti.

 

 

DEĞERLENDİRME

 

Rusya için öncelikli konunun İdlib olduğunu biliyoruz. Yapılan açıklamalardan bir anlayış birliğine varıldığı anlaşılıyor. Önümüzdeki dönemlerde Heyet Tahrir üş Şam (HTŞ)’a karşı ortak bir operasyonun yapılması sürpriz sayılmamalı! Böyle bir operasyon askeri nedenlerle İran ve Suriye tarafından da desteklenebilir. Olaylar bu istikamette gelişirse, dört ülke doğal olarak az ya da çok yakınlaşır. Kısa süre içinde Suriye sorununa nokta konulur. Astana ortakları kendilerine güvenmelidir. Batı ülkelerini de işin içine katma çabaları sorunları hem karmaşık hale getirir hem de çözüm sürecini uzatır. İyi niyetle İstanbul’da 27 Ekim 2018’de dörtlü Türkiye, Rusya, Almanya ve Fransa zirvesi yapıldı. Ancak yazdıkları mektuptan Almanya ve Fransa’nın başka bir kulvara girdiklerini anlıyoruz.

 

 

SONUÇ

 

Kritik bir aşamada ve ciddi sorunların olduğu bir ortamda yapılan Zirve, beklentilerin üstünde olumlu bir şekilde sonuçlanmıştır. Erdoğan ve Putin yapıcı bir irade beyanında bulunmuştur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifade ettiği gibi, Türkiye ve Rusya işbirliği, Suriye’nin barış, güvenlik ve istikrarı açısından mihenk taşıdır. Eğer bu işbirliği daha da derinleştirilirse, iki ülke için de hayati kabul edilen sorunlara kolaylıkla çözüm bulunabilir. ABD’nin küstah ve kaba dayatmalarını defetmenin en kolay yolu Türk-Rus işbirliğini bölge ülkelerini de kapsayacak şekilde genişletmektir. Böyle bir durumda PKK/PYD sorunu en az maliyetle kendiliğinden çözülecektir. Türk bürokratlarının Washington’u aşındırmaları için hiçbir sebep kalmayacaktır.