Soner Polat: Haçlı kafesine orduyu sokmak!

Bugünlerde bazıları coştukça coşuyor... Attıkça mangalda kül bırakmıyor! Hız o kadar arttı ki ayaklar yerden kesilmek üzere! Yahya Kemal Beyatlı’nın "Akıncılar" şiirinde olduğu gibi şanlı (!) günler yad ediliyor: "Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik/Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!"

 

 

KAFESE ASLAN SOKMAK

 

Henry Barkey isimli CIA eskisi arkadaşı tanıyorsunuz. Hani darbe gecesinde Büyükada’da "sulu boya teknikleri!" konusunda bir grup uzmanla (!) toplantı yapan tanınmış bilim insanı! Maşallah, sular seller gibi! Bu zat-ı muhterem, herhalde ünlü şairimize özenmiş olacak ki aynı denklemi şu dizelerle ifade ediyor: "Büyükada’dan ufkun ötesini gözetledik/AKP ile anlaşarak TSK’yı kafesledik!"

 

Bu kafesleme operasyonun uygulama vasıtaları ise Balyoz, Ergenekon ve askerleri hedef alan onlarca sahte ve tertip davadır! Bunların hepsi mahkeme kararları ile çöktü. Ajan Barkey bu sayede TSK’nın Kuzey Irak’a sokulmadığını, "Felaket ile Flört" ismini verdiği Utah’daki konferansında ballandıra ballandıra anlatıyor... Şunu söylüyor: "Türk ordusu Türkmenleri korumak için Irak’a girseydi, bu ABD için felaket olurdu." Ortada bir felaket var ama bunun altında Türkiye kaldı! Türkmen şehri Kerkük düştü. Bağımsız Kürdistan’ın eli kulağında! Her yönden saldırıyorlar...

 

 

BALYOZ VE ERGENEKON

 

Bir yabancı ajanın açık itirafı ile bu davaların TSK ve Türkiye yapılan en büyük ihanet olduğunu anlıyoruz. Zaten müsebbiplerin bir kısmı dört duvar arasında sahte peygamberden mucize bekliyor... Bir kısmı Türkiye düşmanı ülkelere kaçtı. Ancak ülke içinde ev sahibini bastıran yavuz misafirler de var!

 

Balyoz ve Ergenekon’da patron ve planlama makamı, sevimli (!) Henry’nin de açıkça itiraf ettiği gibi ABD ve onun ayak takımı ülkelerdir. Alçaklığın zirve yaptığı bu kirli operasyonun icra makamı FETÖ’dür. Peki, bu operasyonu destekleyen kişi ve makamlar yok muydu?

 

Kamuoyunun "şeyini şey ettiğimin şeyi" olarak tanıdığı, bir zamanlar çaya, çorbaya limon olan bir duayen siyasetçimiz bugün sessizliğe bürünmüştür. Deneyimlerini anlatsa, fena mı olur! "Bir savcı bulun, delillendirin!" diyen devlet büyüğümüz acaba bir katkı sunar mı? Yanlış anlaşılmasın! Sadece resmi anlamaya çalışıyoruz...

 

 

DEVLETE ŞİRK KOŞMA

 

İmralı Notları’nda Bölücübaşı Öcalan şöyle diyor: "Üç devlet var. AKP devleti, Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) ve Paralel Devlet Yapılanması (PDY)!" Demek ki eğer ortada bir devir teslim varsa-bilemiyoruz- bu devir teslimin bu yapılar arasında yapılmış olması çok daha muhtemel değil mi? Teröristbaşı’nın söylediği iki yapı (KCK-PDY) hangi gelişmelerin sonunda ortaya çıktı? FETÖ, devlet içinde devlet olmuş ve maalesef, önünü açanlar da olmuş! Olmamış mı? Anayasalara dayanan hukuk devletlerinde bu tür sonuçlar ortaya çıktığında neler yapılır?

 

Konunun özü ve odak noktası budur! Eğer ortada açıklanamayan bir boşluk varsa, bu boşluk ancak bu şekilde doldurulabilir. Bunun dışında atılacak her adım konuyu saptırma eğilimi olarak algılanacaktır. Türk kamuoyu, süreci idare edenlerden bu konulara ilişkin makul, mantıklı, ikna edici ve samimi açıklamalar bekliyor...

 

Devlet aygıtını yönetenler, sıradan vatandaşlardan çok daha avantajlı konumdadır! Havuz problemi çözmekten daha zor olamaz! Eğer elde bir bilgi, belge, rapor veya bir delil varsa derhal yargıya başvurulmalı! Eğer yoksa bu tür davranışlar etik ve dini değerlerle açıklanamaz! Mahkeme kararları ile aklanan insanlar üzerine gölge düşürerek siyaset yapmak, en azından vicdani değildir!

 

Kaldı ki, Balyoz ve Ergenekon’un onurlu mağdurları bu ülkenin en temiz, en güvenilir, en vatansever insanlarıdır. Onlar iktidar değişikliklerinden zerre kadar etkilenmeden alınları açık olarak dolaşacaklarıdır. Ne açılıma saçılıma bulaşmış ne de milletin verdiği emaneti hainlere teslim etmiştir. Veremeyecekleri hesapları yoktur. Hem tarih hem hukuk hem de millet nezdinde temize çıkmışlardır.

 

Bugün içinde bulunduğumuz ağır koşullar, maruz kaldığımız büyük kuşatma, Balyoz ve Ergenekon süreçlerinde yapılan vahim hatalardan kaynaklanmıyor mu? İçiniz rahatsa mesele yok!

 

Bu kez de bendeniz dev şairimize özensin: "Kirli sakallı CIA uşağı haykırdı, ilerle!/Bir kış günü girdik kozmik odaya kafilelerle.../"