Soner Polat: Gül’ü seven dikenine katlanır!

"Gül ısrarının perde gerisi sorgulanmadan CHP kendine gelemez!"

Saadet Partisi zaten başından beri Abdullah Gül’ün peşine takılmıştı. Aslında ideolojik açıdan bakıldığında burada net bir uyumsuzluk göze çarpıyor. Milli olduğunu iddia eden bir parti uluslararası çevrelerin gözdesi bir kişinin dümen suyuna girdi. Fatih Erbakan’ın da aynı tespiti yaptığı görülüyor. Ama görüldüğü kadarıyla bu dönemde Saadet Partisi salt siyasi pragmatizm ile hareket ediyor. Bütün hedefin mevcut siyasi konjonktürde Meclis’e kapak atmak olduğu anlaşılıyor. Diğer taraftan, İslami öğelerle siyaset yapan partilerde milli konularda keskin dönüşler yapma alışkanlığını da unutmayalım...

 

 

ORTAK ADAY GÜL!

 

Saadet Partisi tabii ki Gül’ü Cumhurbaşkanı adayı olarak göstermek isteyebilir. Bu tercihine saygı duyarız. Ama Saadet, daha da ileri giderek Gül’ü CHP-İyi Parti-Saadet’in ortak adayı olarak dayatıyor. Doğal olarak HDP’nin de, Gül’e açık ya da örtülü olarak destek vermesi hedefleniyor. HDP yandaşlarından, “İkinci turda Gül’e oy veririz!” mesajları gelmeye başladı bile! Gül, ortada sadece Saadet olsa düşünmeden bu teklifi reddeder. Ama o “evet-hayır” demeden zamana oynuyor; koşulların olgunlaşmasını bekliyor. Peki, nasıl oluyor da Gül’ün ortak adaylığı hiçbir şekilde gündemden inmiyor. Meral Akşener, “Cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçmeyeceğini” açıkça belirttiğine göre, böyle bir atmosfer oluşmasının temel nedeni CHP! Demek ki bu kapı CHP nedeniyle kapanmıyor. O zaman şu soru önemlidir: “Ekmelettin vakasından sonra CHP niçin Gül’de bu kadar ısrar ediyor?”

 

 

GÜL MÜ DİKEN Mİ?

 

Şimdi bu durumu, hiç abartmadan, ön yargılara kapılmadan analiz etmeye çalışalım. Abdullah Gül, ülkedeki bütün sıkıntılı olaylarda başrol oyuncusudur. Balyoz, Ergenekon ve diğer tertip davalarda, “Bir savcı bulun, delillendirin!” diyen kişidir. Mümtaz’er Türköne adlı malum şahsı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’na atamıştır. Açılım dönemindeki duruşu, laiklik ile ilgili görüşleri bellidir. Gül’e CHP seçmen tabanının sıcak bakması pek mümkün görülmemektedir. En iyimser bir bakışla CHP seçmeninin en az yüzde 60’ı Gül’e oy vermez! Muharrem İnce, Veli Ağbaba ve Özgür Özel gibi önemli isimler, “açıkça Gül’e karşı olduklarını” beyan etmiştir.


 

CHP NİÇİN GÜL’DEN VAZGEÇEMİYOR?

 

CHP yönetimi niçin bu gerçeklere gözlerini kapatıyor. Kendi partisinin ideolojik yapısını ve duygu dünyasını yok sayıyor. Bir türlü kendi içinden CHP’li bir aday çıkaramıyor. İsimler belirleniyor; sayısı azaltılıyor ama bir türlü partinin yetkili organlarından bir karar çıkmıyor. Devamlı virgül konuluyor; seçim günü hızla yaklaşıyor ama top sürekli taca atılıyor. Sızan isimler yıpranıyor ve “sanki yeterli değillermiş” gibi bir hava oluşuyor. CHP kendi içinden birisini Cumhurbaşkanlığı adaylığına layık görmüyor. Ekmelettin süreci kaldığı yerden devam ediyor.

 

Bu gelişmeleri somut siyasi nedenlerle açıklayamıyoruz. Birinci ihtimal, CHP’ye el koyan grubun parti içindeki bu bozuk düzeni sürdürme hırsıdır! Çünkü kendileri aday oldukları takdirde siyasi olarak yıpranacaklarını ve mevcut statülerini koruyamayacaklarını düşünüyorlar. Kendileri dışındaki CHP’li bir adayın, seçilmese bile kora kor mücadele ederek siyasi olarak güçlenmesinden endişe ediyorlar. Bu nedenle sürekli olarak, tıpkı Ekmelettin olayında olduğu gibi dışarıdan bir kurtarıcı (!) arıyorlar. Kendileri kaybetmenin öznesi olmak istemiyorlar. Bu riskten kaçıyorlar. Dolaylı olarak kaybederek, eleştirileri göğüslemeyi, koltuklarını korumayı planlıyorlar.

 

İkinci ihtimal ise Abdullah Gül’ün uluslararası çevreler tarafından tavsiye edilmesidir. Çünkü yeni CHP ve özellikle bu partide belirleyici olanlar AB-D çizgisinden hiç ayrılmamıştır. Emperyalizm boyutunu medeni dünya, demokrasi, hak hukuk adalet söylemleri ile ustaca maskelemektedir. Parti’ye hâkim olanlar Ekmelettin olayında görüldüğü gibi, CHP’de, eğer varsa direnç noktalarını kolayca aşacaklarını düşünüyor. Yaklaşan seçimler nedeniyle milletvekili olmayı isteyenlerin kendilerine kayıtsız şartsız biat etmek zorunda olduğunu var sayıyor... Diyelim ki Gül kazandı! Atatürk, Cumhuriyet, Adalet mi kazanmış olacak? Hiçbir CHP’li bu sorudan kaçamaz! Gül ısrarının perde gerisi sorgulanmadan CHP kendine gelemez!

 

DÜZELTME: 24 Nisan Salı günkü makalemde Kategori Yayıncılık yerine sehven Kaynak Yayınları yazmış bulunuyorum. Düzeltir, okurlarımdan özür dilerim.