Soner Polat: Dün ve bugün Kıbrıs ve siyaset

"1967 Kıbrıs olayları bizim uyanmamıza ve hazırlıkları tamamlamamıza vesile oldu"

Sabri Çiğdem, Deniz Kuvvetlerine uzun yıllar hizmet etmiş, kuvvetin teknolojik atılımına önemli katkılar yapmış, iz bırakan mühendis bir subaydır. Emekli olduktan sonra da Türk sanayine özellikle Toplam Kalite Yönetimi konusunda önemli katkılar yapmıştır. İlginç ve dikkat çekici bulduğum mektubunu kısaltarak sizlerle de paylaşmak istedim. Ara başlıklar bana aittir.

 

 

KIBRIS’TA SULAR ISINIYOR...

 

Aydınlık gazetesindeki “TSK’da deprem” başlıklı yazınız, beni yıllar öncesine götürdü. Benim atamam Mareşal F. Çakmak muhribine çıkmıştı. Geminin Mersin’de olduğunu öğrendim. Kapı ve pencereleri açık olan bir otobüsle Mersin’e geldim. Mersin’de üç muhriple Kıbrıs değiştirme birliğine refakat ettik. Kıbrıs’ın 12 mil açıklarında bekledik. Gölcük’e döndük. Gölcük’te sakin bir hayat sürerken birdenbire durum değişti. 15 Kasım 1967 tarihinde saat 02.00’da Rumlar Kıbrıs’ın Boğaz mevkiinde Türklere saldırdı. Aynı günün akşamı gemi personelinin hemen gemilerine gitmeleri anons edildi.

 

 

KIBRIS’A MÜDAHALE AMA NASIL?

 

1. Süleyman Demirel Hükümeti’nin Bakanlar Kurulu, 17 Kasım 1967’de çok önemli bir toplantı yapıyordu. Başbakan Demirel, Genkur. Bşk. ve Kuvvet Komutanlarının da toplantıya çağırılmasını istedi. Genkur. Bşk. Org. Cemal Tural, KKK Org. Refik Yılmaz, Dz.K.K. Ora. Necdet Uran ve Hv.K.K. Org. İrfan Tansel, Başbakanın daveti üzerine toplantı salonuna geldi. Başbakan, komutanlara hitaben şunları söyledi: “Kıbrıs’a müdahale kararı aldık. Kararımızı, TBMM’nin onayına sunacağız. Onay alındığı takdirde söz konusu kararı uygulanması için size tebliğ edeceğiz.” Başbakan’ın bu açıklaması üzerine Genkur. Bşk. ayağa kalktı ve şu tekmili verdi: “Sayın Başbakanım, emriniz icra edilecektir!”

 

Ancak Komutanların bulunduğu bölümden hiç beklenmedik bir ses yükseldi: “Harekât icra edilecek ama nasıl?” Başbakan Demirel, KKK’nın bu tepkisini işitince soğukkanlılıkla şunu dedi: “Toplantı bitmiştir. Bu kararın icra edilmesi meselesini Genelkurmay’da görüşmek istiyorum.” Başbakan Demirel, MSB Ahmet Topaloğlu’nu yanına alıp önce makam odasına geçti, ardından da Genelkurmay’dan gelecek daveti bekledi. Bir süre sonra Genkur. Bşk. Başbakanlığı arayarak, “Kozmik Oda’nın hazır olduğunu” bildirdi.

 

 

KARARLILIK İLE CAYDIRICILIK

 

Başbakan Demirel bu kararın perde arkasını şöyle anlatıyor: “Kıbrıs’a çıkarma yapacaktık ama çıkarma gemimiz yoktu. Hatta nakliye uçağımız ve paraşütümüz dahi yoktu. Velhasıl, amfibi harekât yapmak mümkün değildi. Ama ok yaydan çıkmıştı, kararlı bir tavır sergilememiz gerekiyordu. Başkan Johnson, Cyrus Vance’i ‘özel temsilci’ olarak görevlendirdi. Cyrus Vance Ankara, Atina ve Lefkoşa arasında mekik dokumaya başladı. Bizim, Kıbrıs’a çıkarma yapacak imkânımız hemen hemen yok gibiydi. Ona rağmen renk vermedik. Bir bakıma siyasi bir blöf yaptık. Cyrus Vance, son turunda ‘Ne istiyorsanız tümü yapılacak. Teminat biziz!’ dedi. Ve bizim istediğimiz gibi; 8-10 gün içinde, Yunan askerleri silahlarıyla birlikte BM gözetiminde adayı terk etti.”

 

Kıbrıs’ta yakılan-yıkılan köy onarıldı. Tazminat alındı. Kısacası Türkiye etkili bir kriz yönetimi ve caydırıcılık ile sonuca ulaştı. Bakanlar Kurulu’nu toplayan Başbakan Demirel, ‘100 adet çıkarma gemisi yapalım, her biri bir tankı Kıbrıs’a çıkarabilsin.’ dedi. Onun için Gölcük Tersanesi devreye sokuldu. Avrupa’dan 15 bin paraşüt alındı. 100 helikopter ve 16 adet de nakliye uçağı tedarik edildi. Silahlı Kuvvetlerimiz silah, mühimmat ve teçhizat bakımından 1974 müdahalesine hazırlandı. 1967’de alınan dersle, Kıbrıs’a çıkarma yapılan 1974 yılına kadar Silahlı Kuvvetlerimiz büyük bir değişim ve hazırlıktan geçti. Başarı o şekilde sağlandı.

 

Yani 1967 Kıbrıs olayları bizim uyanmamıza ve hazırlıkları tamamlamamıza vesile oldu. Bir mermi bile atmadan, kararlı bir duruşla istediğimiz her şeyi aldık. Bugünkü hükümetleri gördükçe, insan geçmişle ne kadar gururlansa azdır. Bunu bir de 1974 “Kıbrıs Barış Harekâtı” zaferi izledi. Sağlık ve başarılarınızın devamını dilerim.

 

Bu mektubu okuyunca aklıma sadece ters orantı geldi. Bileğimiz güçlenirken, utangaç ve çekingen olmuşuz!