Soner Polat: Avrasya dayanışması

"ŞİÖ'nün karşısında son kozunu oynamaya hazırlanan ABD liderliğindeki Batı emperyalizmi vardır"

ABD’de jeopolitik uzmanları hep şunu söyler: “Avrasya bir birlik kurulamayacak kadar büyüktür. Bu ise Allah’ın ABD’ye en büyük lütfudur. ABD elindeki her türlü kozu kullanarak Avrasya’da bir birlik kurulmasını önlemelidir.” Gerçekte ABD dünyanın hiçbir köşesinde birlik/ittifak kurulmasını istemez. Çünkü bu tür oluşumlar ABD’nin manevra alanını daraltır.

 

 

ŞANGAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ

 

Avrasya’da kurulan en büyük ittifak Şangay İşbirliği Örgütü’dür (ŞİÖ). Bu örgüt Haziran 2017’de Pakistan ve Hindistan’ı bünyesine katarak daha da güçlendi. Ancak ABD karşı hamle yapmakta gecikmedi. Pakistan’ı adeta ablukaya aldı. Hindistan’ı yanına geri çekmek, en azından tarafsız kılmak için havuç politikası izliyor. Pakistan şimdilik tek başına direniyor. Hindistan ise gördüğümüz kadarıyla ikili oynuyor. Bu iki ülke bu yazının konusu değil; bugün sadece herhangi bir ittifakın etkinliğini değerlendirmeye çalışacağım. Bir ittifakın gerçek gücünü, güven ve dayanışmaya bağlı işbirliği gösterir. Olağan dönemlerde bu durum pek anlaşılmaz. Ama gerginlik ve kriz durumları karne gibidir. Bir ittifakın içyüzünü bütün çıplaklığı ile görürüz.

 

 

ABD’NİN AVRASYA’YA TAARRUZ ALANLARI

 

FİLİSTİN: İsrail Ordusu, siyasi olarak ABD’yi de arkasına alarak toplu halde bulunan sivil Filistinlilere kurşun yağdırmaktadır. Aslında insanlığın bütün değerlerine kurşun sıkılmaktadır. ŞİÖ ve örgütün büyük ülkelerinin bu konuda etkili bir karşı duruş sergilediği ileri sürülemez!

 

BATI ASYA: Bu bölgede ABD, terör örgütlerini de arkasına alarak sınırları değiştirmek, denetleyebildiği bir kaos yaratmak için yüklenmektedir. Büyük Kürdistan en büyük zararı Avrasya’nın en önemli projesi olan Çin’in “Yol ve Kuşak” girişimine verecektir. Bu bölge için üzerinde uzlaşılmış bir Avrasya politikası yoktur.

 

İRAN: ABD, imza attığı antlaşmalar hilafına nükleer politikasını bahane ederek İran’ı tehdit etmektedir. Bu ülkeye yönelik ağır yaptırımları BM Güvenlik Konseyi’nde Çin ve Rusya veto etmemiştir. Libya saldırısı da bu iki ülkenin çekimser oyu ile başlamıştı.

 

KORE YARIMADASI: ABD, Kuzey Kore’nin nükleer iştahını ustalıkla istismar ederek Kore yarımadasına askeri olarak yerleşti. Bu sayede Güney Kore ve Japonya’yı kendisine daha da bağımlı bir hale getirdi. Kuzey Kore’yi açlığa mahkûm eden yaptırım kararını Çin ve Rusya veto etmedi.

 

Şubat 2018’de Paris’te “Terör Finansmanı ile Mücadele Toplantısı” yapıldı. Bu toplantıya 37 ülke katıldı. ABD, Pakistan’ın “İzleme Listesine” alınmasını teklif etti. Rusya daha başlangıçta ABD teklifini kabul etti. Çin, Türkiye ve Körfez ülkeleri karşı çıktı. ABD bastırınca, Çin ve Körfez ülkeleri geri adım attı. Türkiye yalnız kalmasına rağmen Pakistan’ı savunmaya devam etti. IŞİD ve PKK/PYD gibi terör örgütlerinin kurucusu ABD, en zayıf olduğu konuda bile Avrasya ittifakına sinsice dinamit koydu.

 

Bir ittifak, üyelerini ve etki alanını ilgilendiren konulara kayıtsız kalıyorsa ya da ittifakın önemli ülkeleri salt kendi çıkarları açısından bu konulara yaklaşıyorsa, gidilecek daha çok mesafe vardır. Ayrıca ittifak ilgi alanında yeterli bir etki yaratamıyorsa, diğer muhtemel katılımcı ülkeler için cazibe merkezi olma özelliğini kaybeder. Bir ittifaktaki en ciddi sorumluluk, oluşumun büyük ve güçlü ülkelerine düşer. Bütün üye ülkeler, bölge ülkeleri ve hatta dünyanın diğer bölgelerindeki devletler onları dikkatle takip eder. Onların söylemlerine değil, eylemlerine bakar. Eğer kararlı bir duruş görülmezse, her ülke başının çaresine bakar. Hangi ülke ya da ülkeler kısa dönemli çıkarlarına hizmet ediyorsa, ittifakı bırakıp onunla birlikte hareket eder. Böyle bir durumda ise ittifak sadece kâğıt üstünde kalır. Diplomatik bir dayanışma mekanizmasına dönüşür.

 

ŞİÖ hiç şüphesiz bir barış ve dostluk ittifakıdır. Üye ülkelerin iç hukukuna saygılıdır. Etnik ve mezhepsel kargaşaya prim tanımamaktadır. Ama karşısında son kozunu oynamaya hazırlanan ABD liderliğindeki Batı emperyalizmi vardır. Bu nedenle bu tehdidi karşılayacak bir vizyona, jeopolitik birikime, stratejik olgunluğa, yeterli cesarete ve de en önemlisi güçlü bir liderliğe ihtiyacı vardır.