Serhan Bolluk: 'Ölene kadar Aydınlıkçıyım' safsatası

Büyük kaybımız Soner Polat komutanımızın unutulmaz konuşması geliyor aklıma: “Övünmek gibi olmasın ama Vatan Partiliyim”

Başlıktaki ifadenin tamamı şöyle: “Vatan Partisi’nden istifa ettim ama ölene kadar Aydınlıkçıyım”.

 

“Mezar taşıma Aydınlıkçıydı yazın” diyeni de duyduk. Bu gösterişçiliği biraz eşeleyelim…

 

 

HOMO SAPİENS VE ORTAK AMAÇ


Homo Sapiens’i yaklaşık 300 bin yıl öncesine tarihliyorlar. “Erectus”lara haksızlık olacak ama basitçe oradan başlayabiliriz. Sürüden topluluğa geçiş diyelim. İşbölümü, ortak amaç gibi özellikler gelişiyor. Amaç derken, bilinçli bir edimden söz ediyoruz. Yoksa arı ve karıncaların da şaşmaz bir kolektif hayatları var.

 

Toplumsallık, birçok canlı türüne göre büyük zaafları olan insanoğlunun, türünü sürdürebilmesini sağladı. Zaaflardan biri mesela, doğurganlıkta memeliler arasında son sıralardayız. İnsan yavrusunun uzun süre bakıma muhtaç olması, bir başka zaaf. Kısacası, bizi hayatta tutan “Ortak amaç” oldu. 

 

Toplumsallığın kazanımları olduğu gibi maliyeti de var. 200 bin yılın son 5-6 bin yılını da savaşlarla geçirdik. Tarihçiler, kabileler arası çatışmaları “savaş” kabul etmiyor.

 

 

SEZAR’IN BURNU


Son 500 yılın bir olgusuna da işaret edelim. Buna “birey” deniyor. Gerçi öncesinde de bulunabilir. Julius Sezar’ın kemerli bir burnu olduğunu bilebiliyoruz mesela, çünkü heykeli var. Yine de “birey” asıl içeriğine kapitalizmde kavuştu. Anonim türkülerden romandaki “tip” aşamasına geçiş denebilir.

 

Önceleri fena değildi. Dogmaya meydan okuyan insanın ideolojisiydi. Sonra karşıtına dönüştü. Ama ilerlemenin lehine rol oynadığı zamanlarda bile bir yanılsamaydı. Einstein’ın yalnızlık duygusuna vurgu yapılır. Yanlış! Nasıl Einstein olduğunu şu sözle anlatıyor:

 

“Ne yaptıysam, tanıdığım ya da tanımadığım yüzlerce insanın katkısıyla yaptım.”

 

 

EMPERYALİZMİN BİREYİ


“Birey”in ne zaman gerici bir kavram haline geldiğini tarihçilere bırakıp, yakına, 1980 sonrasına gelelim. Son 40 yıla “Birey çağı” desek yeridir.

 

Tabii son 40 yıl aynı zamanda emperyalist saldırının da en azgın dönemi. O derece ki, ABD’deki birkaç milyarderin serveti, dünyanın yarısına denk.

 

Bu tarih faslını, “Vatan Partisi’nden istifa ettim ama Aydınlıkçıyım” diyenlerin düştüğü basit tuzağı anlatabilmek için yazdık.

 

Hayırlı olsun, artık sadece bireysiniz. Kibrinize teslim olup, ortak amacın dışına çıktınız, amaçsız kaldınız.

 

Yapacağınız hiçbir şey, daha önce yaptıklarınızın yerini tutamaz.

 

 

YAPICILAR PARTİSİ


Bugün doğru yerde duruyorsanız, ufka baktığınızda bir altın şafak göreceksiniz. Savaşların bittiği, uyumun kazandığı bir çağın eşiğindeyiz.

 

Ufkumuzun sınırı pratiğimizdir. Altın şafak, çok alametler gösterse de herkes tarafından görülemiyor. En berrak görenler, yapıcılar. Altın çağın yapıcıları.

 

Böyle bir mutluluğu tepip, “Aydınlıkçılık” kisvesine sığınanlara ise yazık demeli. Kisvedir çünkü, arkası boştur ve geleceksizdir. Yazık çünkü şu ya da bu zamanda büyük bir fırsat yakalamışlar, sonra da benliklerine yenilip vazgeçmişler.

 

Aralarında işi gücü Vatan Partisi’ne saldırmak olanlar da var. Onların durumu ise vahim. Varacakları yer düşman cephesi. Ne acı…

 

 

SONER POLAT GİBİ


Büyük kaybımız Soner Polat komutanımızın unutulmaz konuşması geliyor aklıma: “Övünmek gibi olmasın ama Vatan Partiliyim”.

 

Ben de, hep Vatan Partiliydim.

 

Öyle de kalacağım…