Serhan Bolluk: Biz Türkiye’yiz

Dünyadaki büyük değişimin merkezindeki birkaç ülkeden birinde yaşıyoruz. Birçok gelişme önce bu topraktan filizleniyor.

Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca, 22 Nisan akşamı alışılmış açıklamasını yaparken şöyle dedi:

 

“Biz ABD değiliz, biz Almanya değiliz, biz İngiltere değiliz. Vatandaşlarımız kendilerinde belirti görürse hemen hastaneye başvursun.”

 

 

YERİNDEN DOĞRULAN BİR MİLLET


O “değiliz” sözcükleri, Türkiye’yi hastane koridorlarında, bahçelerinde sedyelerde, yerlerde yatan hasta manzaralarından ayırmak için söyleniyor.

 

Aynı zamanda yavaş yavaş yerinden doğrulan bir milletin kendine güvenidir.

 

İş alemi ve bilim dünyası, yeni dünyaya ilk uyum sağlayanlar.

 

Amerikan Ford’a solunum aygıtı parçası yolluyoruz. Savunma sanayisinde zaten çok büyük mesafe alınmıştı. Aşı ve ilaç üretiminin çiçek açtığı görülüyor. Üniversitelerimiz 12 Eylül 1980’den beri süren uzun bir suskunluk döneminin ardından olmaları gereken yere hızla oturuyor.

 

 

SANATTAN İYİ HABERLER


Sanattan da iyi haberler var. Ya İstiklal Ya Ölüm dizisi öncü eserlerden. Fakat ne çabuk bitti, tadı damağımızda kaldı. Aynı kalıpta bir başkası Börü’ydü. Birinci İstiklal Savaşımız ve ikincisi… Her iki dizi de kısa bir zamana, ama en kritik sürece odaklanmıştı. Dizi konusunu Tunca Arslan’a bırakıp devam edelim.

 

Bilim de sanat da devrim dönemlerinde fışkırır. İslamiyet Devrimi’nden sonra Batı Asya’daki bilimsel atılım gibi…

 

Ama önce karşı devrime kısaca bir bakalım.

 

 

NAMIK KEMAL’E SİS BOMBASI


1940’larda “Batı klasikleri” çevrilip basılıyor. İyi bir şey. Balzac’lar, Shakespeare’ler bilinmeli. Fakat öyle bir dalga ki bu, kendi edebiyatımız sisler arkasına atılıyor. Namık Kemal gibi bir büyük vatan şairi, müstehcen fıkralarla anılır oluyor. Zaten arkasından da Köy Enstitüleri’nin ipi çekiliyor. Tuhaftır, Enstitüleri Demokrat Parti iktidarının kapattığı sanılır. Oysa Mendereslere sadece Resmi Gazete kısmı kalmıştı.

 

Atatürk’ün “Sovyetler Birliği’yle dostluğu koruyun” vasiyetinin tutulmaması, Atlantik’le flört sonra 1948 Marshall yardımı, sonra 1952’de NATO’ya giriş, böylece 2014’e kadar geldik.

 

Sonra… Sonra Ergenekon’dan çıktık. Çıkış o çıkış…

 

Üstüne de korona geldi mi… Atlantik’ten bakımevinde ölüme terk edilen yaşlıların görüntüleri filan çıktı mı sana…

 

 

YURTSUZLAR


Hani daha neler olacak denir ya, tam öyle zamanlardayız. “Earth” filan derken “Yurt” tokat gibi çarpacak.

 

Yeni dünyaya en uyumsuz kurum hangisi peki?

 

TV’lerdeki programların konukları değişti malum. Sağlık alanından bilim insanlarını izliyoruz. Arada bazı “gazeteciler” de çıkıyor.

 

Şöyle sorular soruyor, “fikirler” yumurtluyorlar:

 

“Dünya Sağlık Örgütü büyük sorumlu, pandemiyi geç ilan etti.”
 
Hocadan yanıt: “Öyle değil, bunun ölçütleri var. DSÖ aşama aşama uyardı, ama idareler dinlemedi.”

 

(Elinde kağıt sallayarak) “Hayııır, elimde belge vaaaaar…” (Bu arada eline dezenfektan sıkar, çıldırma raddesine geldik diye bağırır.)

 

Dünya Sağlık Örgütü’yle uğraşmaları çok normal. Örgüt belki de ilk defa ABD’ye kafa tutuyor.

 

Bir başkası, 0.21’e takıldıydı. Hani ölümlerin bulaş sayısına oranı…

 

Neyse epeyce örnek var.

 

Bize soru kalıyor. Ne olacak bu medyanın hali.

 

Atlantik kalıntılarının epeyce uğraştıracağı anlaşılıyor.

 

Bu gerçek önümüze bir başka sorun getiriyor. Olan biteni nasıl öğreneceğiz?

 

 

MERKEZ ÜLKENİN ASIL MEDYASI


Dünyadaki büyük değişimin merkezindeki birkaç ülkeden birinde yaşıyoruz. Birçok gelişme önce bu topraktan filizleniyor.

 

Örnek, Berat Albayrak’ı bilirsiniz, Maliye Bakanı. Az kalsın devletin mali denetimini bir Atlantik firmasına verecekti. Şimdi diyor ki, “Maske stoklayanlar vardı, el koyduk. Bir de para stoklayanlar var, izin vermeyeceğiz.”

 

O ikinci stokçular İş Bankası dışında hepsi yabancı olan özel bankalar!

 

Şimdi bu jet hızıyla gerçekleşen olayları nerden izleyeceğiz? Yorumunu nereden okuyacağız?

 

Vatan Partisi liderlerinin TV programlarında yer alması önemli bir aşamaydı. Korona arasından sonra sürecek. Bu bir kaynak, ama yetmez. Özgün medya lazım. Bütünlüklü, gündemini kendi belirleyen, hür ve millet menfaatinden başka hiçbir şey tanımayan…

 

Aydınlık, Ulusal Kanal, Aydınlık.com.tr, Ulusal Radyo, Ulusal.com.tr…

 

Hiç bu kadar önemli olmamıştı.

 

Aydınlık’a e abone olma fırsatı keşke daha önce olsaydı. Olsun, her şey zamanında. Vakit geçirmeden abone olunuz.