Prof. Dr. Cengiz Çakır: Beslenme hakkımız!

"Yapılması gereken ekonomik yıkıma neden politikalara son verip, çiftçilerimizi ve sanayicilerimizi koruyacak gümrük duvarlarını dikmektir"

Yaban hayatı ile ilgili belgesellerde göze çarpan bir ayrıntıya dikkatinizi çekmek istiyorum. Aslan, kaplan, kurt, tilki gibi yırtıcı hayvanlar kovaladıkları ava yetişince, dişlerini onların boğazına geçirerek işini bitiriyorlar. Önünde kaçmakta olan zebra, ceylan gibi bir hayvanın budunu ısırmak daha kolay iken, yırtıcının, avın önüne geçerek ters bir hareketle boynunu dişlemeye kalkışması, içgüdüsel olarak boğazın duyarlılığını bilmesinden ileri geliyor sanırım. İnsanoğlu da aynısını yapıyor. Kasaplık hayvanların boynu kesiliyor ilk önce.

 

Hayvanların ve insanların en hassas yerlerinden biri boğazı olduğuna göre, boğazlar meselesine yani beslenme işine önem vermeliyiz. Aç kalan insanlar son derece saldırgan ve tehlikeli olur. Yetersiz beslenen insanların ciddi sağlık sorunları ortaya çıkar. Hastalıklara ve olumsuz koşullara karşı dirençleri düşer. Verem başta olmak üzere bulaşıcı hastalıklara yakalanma olasılıkları artar. Kötü beslenmeden kaynaklanan obezite, şeker hastalığı, siroz ve kanser gibi olgular yaygınlaşır. Çevre sağlığının ihmali kolera, tifo, dizanteri gibi hastalıkların besinler yoluyla bulaşmasına yol açar. Bu hastalıkların sağaltımı (tedavisi) masraflı ve sonuçları acıklıdır. Hastalıklardan korunma, sağaltımdan ucuza mal olur. Sağlıklı ve dengeli beslenme hastalıklardan korunmanın en akılcı yoludur.

 

 

TEMEL İNSAN HAKLARINDAN


İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ilgili hükmü aşağıdaki gibidir:

 

Madde 25:

 

1. Her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için,yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığını ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır.

 

2. Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkına haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.

 

Kaynak: UNICEF Türkiye, Erişim tarihi, 4 Nisan 2019.

 

Bütün devletler tüm yurttaşlarının burada ifade edilen temel gereksinmelerini karşılamak zorundadırlar.

 

 

UTANILACAK DURUMLAR

 

Atomu parçalayıp uzayın derinliklerini keşfe çıktığımız, bilimin ve teknolojik gelişmenin eriştiği düzeyle övündüğümüz bu çağda, yeryüzünde 1 milyar insanın açlık çekmesi utanılacak bir durumdur. Tarım ülkesi olmakla övünen Türkiye’nin fasulye, nohut, mercimek gibi yemeklik baklagillerin, mısır ve pirinç gibi tahılların, pamuk, tütün, patates, soğan ve yemeklik yağların dış alımına muhtaç hale gelmesi daha büyük utançtır.

 

Dünyanın önemli gen merkezlerinden biri olan ülkemiz halen dış alımını yapmakta olduğu pek çok bitkinin anavatanıdır. Örneğin mercimek bunlardan biridir. Bir zamanlar Toprak Mahsulleri Ofisi’nin siloları mercimekle dolmuştu. Prof. Dr. Ayşe Baysal gibi saygın beslenme uzmanları tek televizyon kanalı TRT ‘de "mercimeğin yararlarını" anlatarak tüketimi özendirmeye çalışmıştı.

 

Özellikle İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu gibi tahıl yetiştirilen bölgelerimizde, yağış azlığı nedeniyle nadasa bırakılan alanlarda yetiştirilen mercimek, çiftçilerimiz tarafından benimsenmiş ve üretimi artmıştı.

 

1973 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında uygulanan ambargo, 1974 Petrol Krizi,1980’lerde uygulanmaya başlanıp günümüze kadar gelen ‘Neoliberal ekonomi politikaları’ ve Avrupa Birliği saplantısı bizim tarımda gerilememize ve ithalata bağımlı hale gelmemize neden olmuştur.

 

 

GÜMRÜK DUVARLARINI DİKELİM

 

Pamuk hasadı yapan işçilere Etiyopya’da 1 dolar, Hindistan’da 2 dolar, Türkiye’de 15 dolar gündelik ödenmektedir. İklim koşulları pamuk üretimine daha elverişli olan bu gibi ülkelerle rekabet etmemiz mümkün değildir. Pahalı ve üzerine ağır bir vergi bindirilmiş mazot ve gübre kullanarak bunu yapmaya kalkışıyoruz. Türkiye nüfus baskısı olan ülkelerden başka, petrolün ucuz olduğu ve tarım teknolojisinin ileri olduğu ülkelerin rekabeti ile karşı karşıyadır.

 

Milyonlarca Suriyeli getirildikten sonra, teröristlerin geçişini önlemek için Suriye sınırına yüzlerce kilometre duvar örüldü. Asıl yapılması gereken ekonomik yıkıma neden politikalara son verip, çiftçilerimizi ve sanayicilerimizi koruyacak gümrük duvarlarını dikmektir.