Türk kadını devrimle özgürleşti. Devrim, İstiklal Savaşı içinde oldu; emperyalizme karşı mücadelenin yani vatan savunmasının ürünüydü.
“Bu vatan kadınların da vatanıdır, milletin istikbaline kadınların istikbali de dâhildir” diyen kadınlarımız büyük kahramanlıklar ve fedakârlıklar sergiledi. Onurunu çiğnetmedi. Hürriyetini ve haklarını kazandı. Geleceğini kendi elleriyle yarattı.
Milli müdafaaya katılan ve ezici çoğunluğu oluşturan kadınlar; İngilizlerle işbirliği içinde olan ya da savaşa kayıtsız kalan kadınları da eleştirmekten çekinmiyor ve şunu söylüyordu: Vatanın hukuku kadınlık hukukunun üstündedir.
Bu mirastan aldığımız ilhamla, yüz yıl geçmesine rağmen emperyalizm gerçeğini gizlemeye çalışanlara gözümüzü kapamamayı borç biliyoruz.
ABD Başkan Yardımcısı seçilen Kamala Harris, görevine başlar başlamaz Washington’a Türkiye’den bir tebrik mesajı uçtu. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun Twitter hesabından; “Karar mekanizmalarında ilk kadın başkan yardımcısı @KamalaHarris” paylaşımı yapıldı.
Alkış, zafer, çiçek emojileriyle dolu bu kutlama hiç şüphesiz ki Türk kadınının duygularını ve bilincini temsil etmekten uzaktır. Mayasında vatanseverlik olan kadın hareketimizin içinin nasıl boşaltılmak istendiğini göstermesi açısından ise ibretliktir.
Adında Türkiye olan “koskoca” federasyon Kamala Harris’in Türkiye düşmanı faaliyetlerinden haberdar değil midir? 1915 olaylarının ABD tarafından soykırım olarak tanınmasını isteyenler arasında yer aldığını bilmezler mi? Bilirlerse, bizleri soykırımcı ilan etmeye çalışanlara alkış tutmak niyedir? Kadın olsun da ne olursa olsun mu?
Kadınlar yararına çalıştığını iddia eden bir yapı, Ortadoğu’da milyonlarca kadına kan ve gözyaşı getiren ABD saldırganlığını alkışladığını fark edemiyor mu? Karar mekanizmalarındaki ilk kadın başkan yardımcısının, ABD askerinin bölgede varlığını sürdürmesini savunduğunu, PKK/PYD terör örgütüne sahip çıktığını okumadılar mı? Tecavüz edilen kadınların çığlığı, Aylan bebeğin kıyıya vuran cansız bedeni vicdanları sızlatmıyor mu?
Kamala Harris’i sevinçle karşılayanlar; ABD’nin kara gücü PKK tarafından Midyat’ta şehit düşen polisimiz Şerife Özden Kalmış için herhangi bir mesaj yayınlamış mıdır? Kamala’da kadın mücadelesi gören federasyonumuz, Diyarbakır’da aylardır direnen annelerin mücadelesini beğenmemiş midir?
ABD Başkan Yardımcısı için feda edilen tivitler; Zeynep Sağır, Sevda Güngör, Kübra Doğanay, Demet Sezen, Cennet Yiğit, Gülşah Güler, Ayşe Aykaç, Sevgi Yeşilyurt, Türkan Türkmen Tekin ve Yıldız Gürsoy’dan neden esirgenmiştir? 15 Temmuz Amerikancı darbe girişimine karşı bağımsızlığımızı, demokrasimizi, cumhuriyetimizi korumak için can veren kahraman kadınlarımıza borcumuz yok mudur? 15 Temmuz’da milyonlarca insan ABD emperyalizmini tanımıştır da “anlı şanlı” kadın dernekleri aymazlık içinde midir?
Darbe, işgal, tertip, suikast, kaos, savaş kararlarının altında kadın imzası olunca, sömürü mekanizmasının başına kadın geçince her şey değişiyor mu?
Bu saçmağı savunmak, ezilen kadınların haklı mücadelesini sulandırmak dışında bir anlam taşımıyor.
TKDF Başkanı Canan Güllü’nün ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2021 yılı Uluslararası Cesur Kadınlar Ödülüne aday gösterildiğini, ABD Büyükelçiliği tarafından düzenlenen “aktivizm” etkinliklerinin ve Fox TV’nin kadrolu konuşmacısı olduğunu, ABD fonlarının toplumsal cinsiyet çalışmalarına aktığını düşündüğümüzde tavırlarını garip karşılamıyoruz. Garip karşılamıyoruz ama mahkûm ediyoruz.
Kongre baskını, ABD’yi ezilen ve gelişen dünya ülkelerinin alay konusu haline getirmiştir. ABD’nin temsil ettiği ve çökmekte olan sistemin siyasi ve ekonomik olarak boyunduruğu altında bulunan, ideolojik ve kültürel kuşatmasından sıyrılamayan her yapı bu kaderi paylaşmaktadır, paylaşacaktır. Yükselen Asya uygarlığında öncü konumlar alan kadınlar ise özgürlüğün teminatı, eşitliğin yaratıcısı olacaktır.