Türkiye’yi yönetmek ciddi iş. Her oyunda yeni kağıt açacaksınız muhalefeti ancak ve ancak dalga konusu oluyor. Şartlar gittikçe zorlaşırken, bol keseden dağıtanlara itibar edilmiyor. Eskinin nakaratlarını tekrarlayanlardan kurtarıcı çıkacak hali yok. Esnaf ziyaretlerinde ağlaşmak da çare değil. Millet çözüm bekliyor.
Yeniden Asya çağında ekonomik gelişme fırsatını gören milli sanayiciden toprağı işleyen 2B köylüsüne, domates üreticisinden turizmciye, gelecek kaygısı taşıyan gençlerden Doğu ve Güneydoğu’ya yatırım bekleyen Kürt kardeşlerimize kadar herkes Vatan Partisi’ne koşuyor. Sorunları çözecek liderlik, program, kadro yıldız gibi parlıyor. Vatan Partisi de her şart altında, yakınmaksızın ve ertelemeksizin çözümü milletle buluşturuyor.
Biz de, birkaç hafta önce İlkeli Muhabbet Platformu’nun davetlisi olarak görme engelli yurttaşlarımızla bir araya geldik. Engelli kitle örgütü temsilcilerimizi ve platform üyelerini dinledik. Hem öğrendik hem önerilerimizi paylaştık. Partimiz için hazırladıkları sunumlar, akademik bir toplantıda değerlendirilecek kadar nitelikliydi.
Her yıl 10-16 Mayıs Engelliler Haftası ve 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla binlerce mesaj yayınlanıyor, yüzlerce etkinlik yapılıyor. 4 Aralık günü belediyeye işi düşen engelli vatandaşımız ise tekerlekli sandalyesini kullanacağı alan bulamayabiliyor. Son yılların moda tabiriyle “farkındalık” yaratmak için bu günler şüphesiz ki değerli. Fakat engelli çalışmalarında; devleti yönetenlerin ve toplumumuzun yepyeni bakış açısına, büyük bir anlayış değişikliğine ihtiyacı var.
Farkındalığı işte bu noktada yaratalım. Bakış açımızı temelden değiştirelim. Sadaka değil üretim, lütuf değil hak, acıma değil eşitlik.
BU SLOGANI UNUTUN
“Her birey engelli adayıdır” sloganını hayatımızdan çıkararak başlayabiliriz. Engelli haklarını savunmak ya da engellilerle duygudaşlık kurabilmek için engelli olmaya gerek yok. Kadın haklarını savunmak için kadın olmaya ihtiyaç olmadığı gibi. “Bir gün benim de başıma gelir” korkusuyla değil başkasının sorununu da anlayarak gelişiriz. “Sevgi her engeli aşar” mı bilmiyorum ama insancıllık olmazsa olmaz.
NÜFUSUN YÜZDE 7’Sİ ENGELLİ
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2020 Mart Engelli ve Yaşlı İstatistik Bülteni’ne göre en az bir engeli olan nüfusun toplam nüfusa oranı yüzde 7. Yani, yaklaşık 5 milyon kişi engelli. Aileleriyle birlikte düşünüldüğünde, oldukça geniş bir kitlenin yaşamını kolaylaştırmamız gerekiyor. Kolaylaştırmanın ötesinde, engelli yurttaşlarımızın insan onuruna yaraşır bir yaşam sürebilmesini sağlama zorunluluğu bulunuyor.
ÖNCELİK EĞİTİM VE İSTİHDAM
Son yıllarda engellilere yönelik sosyal yardımlarda ciddi bir artış gözlenirken, kaynakların çok küçük bir kısmı istihdama, eğitime ve sosyal yaşamın düzenlenmesine ayrılıyor. Bahsettiğimiz anlayış değişikliğinin devleti ilgilendiren yönü bu noktada devreye giriyor. Vatan Partisi engellileri yardıma muhtaç kimseler olarak değil, ülkemizin gelişmesine katkıda bulunacak yurttaşlar olarak görmektedir; engellilerin toplum hayatının her alanına, üretime, hizmetlere, kültür ve sanat faaliyetine etkin olarak katılmaları için gerekli olanaklar yaratılacaktır. Devlet, engelli çocukların bakım ve eğitiminden sorumludur.
ENGELLİ KADINLARA ÇİFTE AYRIMCILIK
En az bir engeli olan nüfusun işgücüne katılma oranı yüzde 22,1. Erkeklerin yüzde 35,4’ü çalışıyorken kadınlarda bu oran yalnızca yüzde 12,5. Cinsiyet eşitsizliği yine karşımıza çıkıyor. Engellilere yönelik doğrudan ve dolaylı ayrımcılık istihdama katılımı azaltıyor. Engelli kadınlar ise çifte ayrımcılığa maruz kalıyor.
İstihdam edilenlerin azımsanamayacak kısmı kendi uzmanlıklarının dışında niteliksiz işlerde görevlendiriliyor.
Diğer yandan, kamuda ve özel sektörde kota açığı devam ediyor.
ERİŞİLEBİLİRLİK PLANI
Erişilebilirlik, engellilerin en kritik taleplerinden biri. 2020 yılı Cumhurbaşkanı tarafından Erişilebilirlik Yılı ilan edilmişti. Covid-19 salgını nedeniyle etkili çalışmalar yapılamadı. Atılması gereken adımlar atılamadı. Yeni yıla sayılı günler kala, doğru bir planlama yaparsak 2021’i gerçek anlamda erişilebilirlik yılı haline getirmiş oluruz.
Herkes İçin Erişilebilir Yaşam Derneği Genel Başkanı Sayın İsmail Çevikbaş’ın önerisini kıymetli buluyoruz. Özel olarak belirlenmiş hedefler üzerinden, denetimi de yapılmak kaydıyla erişilebilirlik planı hazırlanmalıdır. İlk altı ayda sağlık kuruluşları, ikinci altı ayda eğitim kurumları gibi...
Erişilebilirlik denince akla ilk olarak yol, kaldırım, tuvalet gelse de ürün ve hizmet sunumunu bütünüyle kapsıyor. Özellikle, içinde bulunduğumuz dijital çağda, internet sitelerinin ve mobil uygulamaların görme ve işitme engelliler için erişilebilir olması önem kazanıyor. Öncü Kadın olarak, bütün kurumlara örnek olmasını temenni ederek, kendi sitelerimizi erişilebilir kılacağız.
PROFESYONEL OKUYUCU İHTİYACI
Görme engelliler için basit gibi görünen ancak bütün hayatlarını etkileyebilen bir sorunu gündeme getirerek yazımızı tamamlayalım. ÖSYM’nin düzenlediği sınavlarda soruları okuyarak engelli yurttaşlarımıza yardımcı olmakla görevlendirilen kişiler profesyonel değillerse; okudukları tam olarak anlaşılmıyor, tekrar okumaları istendiğinde sorunlar yaşanabiliyor ve huzursuz bir sınav ortamı oluşabiliyor. Bu sorunun ne kadar yaygın olduğunu tam olarak bilmek mümkün olmasa da engelli kitle örgütleri mensuplarının aktardığı kişisel hikâyelere dayanarak varlığını kabul etmeli ve çözüm geliştirmeliyiz. Engelli bireyler için görevlendirilen okutmanların bu alanda çalışmaya gönüllü kişilerden seçilmesi ve karşılaşılması muhtemel sorunlar hakkında kısa bir eğitimden geçirilmesi yeterli olacaktır.