Mehmet Akkaya: Toyota ve İŞKUR presindeki işçi

Sömürünün katmerlisi”, ya da “çifte sömürü” derler ya! Bahsedilen bu sözlere uygun mudur, abartılmış mıdır bilinmez. Ama “katmerli sömürü”, “çifte sömürü” nedir diye merak ettiyseniz, şimdi okuyacağınız tam da budur işte.

 

Çifte sömürünün bir tarafındaki İŞKUR. Yani devlet kurumu... Yani, kamucu devletin, cumhuriyetin, vatandaşın işsizliğinden sorumlu olduğu zamanlarda icat ettiği kurum. İşçiye iş, işverene işçi bulmakla görevli olan aracı kurum... İşçiye, iş becerisini geliştirici eğitimler de veren yer. İşlevi bunlarla sınırlı idi...

 

“İdi” diyorum, çünkü AKP döneminde bu kurum da yoldan çıktı. Nasıl mı?

 

İŞKUR’un bizzat kendisi taşeron işçisi çalıştırmaya başladı. 3 Temmuz 2014 tarihli “İŞKUR’da taşeroncu” başlıklı yazımda anlattım bunu.

 

Bitmedi...

 

İŞKUR, köle ticareti yapan şirketlere, çalışma ruhsatı veren kurum haline getirildi. Özel İstihdam Bürosu adıyla tam 451 köle taciri şirketin kuruluş ve faaliyet ruhsatı buradan, İŞKUR’dan çıktı.

 

Dahası da var. Sıkı durun!

 

AKP hükümeti, bizzat İŞKUR’un kendisini köle ticareti yapan merkez haline getirdi. Her yıl 200 bin dolayında işçiyi, aynen köle ticareti yapan şirketlerin yaptığı gibi pazarlıyor. 21 Ekim 2015 tarihinde bu köşede “AKP, devletin İŞKUR’unu kölelik merkezine dönüştürdü” başlıklı yazımda İŞKUR’un köle ticaretini anlatmıştım. Tekrar göz atmanızı öneririm bu yazılara.

 

İşte bu köle pazarlamasının yapıldığı yerlerden biri de, Sakarya’daki Toyota fabrikası idi. Yani presin öbür ağzı. Bugün, Toplum Yararına Çalışma adıyla pazarlanan işçilerin hangi koşullarda çalıştırıldıklarını, Toyota’ya pazarlanan işçiler örneği ile aktarıyoruz.

 

İşçiler anlattı. Aynen aktarıyorum. Sıkı durun!

 

 

TOYOTA’DA İŞKUR KÖLELİĞİ

 

“İŞKUR, 2000 dolayındaki işçiyi Toyota’ya pazarladı. Aynen köleci şirketlerde olduğu gibi...

 

İŞKUR’un gönderdiği işçiye maaşı Toyota değil, İŞKUR ödüyor. Yani İŞKUR aracı kurum olmaktan çıkmış, patron olmuş, köle pazarlayan merkez olmuş. Okuyun, köle sözünün abartılmış olup olmadığına da siz karar verin.

 

Bir kere, çalışma süresi 6 ay. Daha fazla çalışamazsın. Toyota işvereni ve de İŞKUR, 6 ay bitince sokağa atıyor. Arkasından yeni İŞKUR’lu, azgınca sömürülen yeni köleler... Böylece, Japon işveren Türk topraklarından Türk işçisine bir kuruş ödemeden kölece kullanabiliyor, her 77 saniyede bir araba çıkarılması için yarış atından da beter çalıştırabiliyor.

  

İkincisi maaş İŞKUR’dan. Toyota patronunun bu işçiye karşı hiçbir mali yükümlülüğü yok. Sıfır...

 

Üçüncüsü, hani İş Kanunu var, Anayasa var ya. Yani işçinin ve işverenin uymak zorunda olduğu hükümler... Ama İŞKUR’lu isen, ne Anayasa, ne babayasa, ne de kanun... Hepsi ayaklar altındadır.

 

Birkaç örnek;

 

Kadrolu ve sözleşmeli işçinin sigorta primi yatar, ama İŞKUR ile çalışan işçinin sigorta primi yatırılmaz.

 

Kadrolu veya sözleşmeli olarak çalışan işçiye, gece çalışma ücreti olan 170 TL ödenir. Maaşa eklenerek verilir.

 

Ama İŞKUR’luya yok! Oysa gece çalışmasını da, fazla mesaiyi de İŞKUR’lu da yapmıştır.

 

Kadrolu ve sözleşmeli çalışan işçiye senenin belirli aylarında sosyal yardım adı altında ek ödeme yapılır.

 

İŞKUR’lu da aynı işi yapar, aynı sürede çalışır, ama ona yok!

 

Kadrolu ve sözleşmeli çalışana yasa uygulanır, dini ve resmi bayram tatillerinde çalışılmasa da o günün ücreti ödenir.

 

Oysa aynı durumdaki İŞKUR’lunun o güne ait ücreti, yasanın “ödenir” şeklindeki kesin hükmüne rağmen ödenmez ve maaşından kesilir.

 

Kadrolu veya sözleşmeli işçi izin aldığında veya hastalandığı için rapor aldığında ücreti kesilmez.

 

Oysa aynı nedenlerle işe gidemeyen İŞKUR’lu yanmıştır. Affetmez, keserler maaşından.

 

Durum aynen böyleyken böyle idi, Sayın yetkililer, Sayın Hükümet, Sayın Vekiller, Sayın Siyasi Parti yöneticileri ve de sevgili milletimiz.

 

Hani o kurulup da fiyaka yaptığınız arabalar var ya, işte onları yapanların durumu bu idi.

 

Bilin istedim.”