Bir taşeron işçisi anne, gönderdiği mektupta yaşam kavgasını ve taşeron işçisi olarak yaşadıklarını anlatıyor. Sözü kendisine bırakıyorum. Okuyun...
★
“1977 doğumluyum, iki çocuk annesiyim. Sağlık Bakanlığı’nda temizlik personeliyim.
1994’te evlendim, bir yıl sonra oğlum dünyaya geldi. Eşim öğrenci o zaman. Kayseri’den Ankara’ya geldim evlenince. O güne kadar ilçeden Kayseri’ye bile gitmemiştim.
Eşim lise öğretmeni olmuştu. 1996’da Kayseri’ye tayinimiz çıktı. Gittik, atıldık hayata. Sıkıntılar, sorunlar...
Babam okutmadı, ilkokul mezunuyum. Evde aşağılama, küçümseme başladı. Okumak istediğimi söyledim, ama çocuk var.
Böylece yıllar geçti.
2004’te Kozan’a tayin istemiş eşim, haberim yok. Apar topar gittik. 2006’da kızım dünyaya geldi.
Meğer bir kadın yüzünden gitmişiz Kozan’a. Borç gırtlakta ve eşim eve kuruş harcamıyor. Yalan yalan üstüne...
Derken Kozan’da yeni bir hayat... Kızıma hamile kaldım, oğlum 6. sınıfta. Kızımı hastanede doğururken tek başımayım. Bir de ev sahibim. Eşim yok.
Kızım 20 günlükken eşim, ‘Okumak istiyordun, ortaokula kayıtlar başladı, kaydettireyim ama okumazsan kayıt param boşa gitmesin’ dedi. Kızıma, kendime baktım, hayatımı, okuma isteğimi düşündüm. Yıllarca istedim, engel oldu, şimdi kendisi teklif ediyor. Kırkı bile çıkmamış çocuk, ayakta zor duruyorum. Ağır bir ameliyatla doğurmuştum. Kızıma bakacak kimse yok.
‘Param boşa gitmesin’ diyordu. O gün 40 TL kayıt parası, gitse ne olur. ‘Yazdır’ dedim, kızgınlıkla.
Üç yılda ortaokulu bitirdim. Baktı okuyorum, ‘okuma’ demeye başladı yine. Ama liseye kaydımı yaptırdım. İkinci yıl Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü’nü seçtim. Her gün 13 -17 arası okula gidiyorum. Kızım da yanımda tabi. Maddi sıkıntıları saymıyorum bile.
Tam okulu bitireceğim, eşim yine tayin istemiş. Yine Ankara’ya. Kadın yüzünden dedikodular ayyuka çıkmıştı çünkü. Tayin istediğinden yine haberimiz yok. Her şeyin farkındayım, ama okul bitsin diye dayanıyorum.
Ankara’da hayat pahalı... Hem kızıma bakıyorum, hem okula gidiyorum, hem de ek iş yapıyorum evde. Neyse... Lise de bitti; diploma notum 85. Kızımı ilkokula yazdırdım, ben de o okulda anasınıfı yardımcı öğretmeni olarak çalıştım iki yıl.
Ama dönemlik çalışmayla ev geçinmez. Fatma Şahin, Aile Bakanı... Ne mesajlar, ne ziyaretler... Bakan, milletvekili, Meclis’te konuşmadığım kimse kalmadı. Söyledikleri, ‘BİMER’e mesaj yaz, İŞKUR’a üye ol.’ Hepsini yaptım.
Eşim, kadını ben yokken eve bile getiriyordu artık. Daimi bir işe girsem ayrılacağım.
İŞKUR bir otele yönlendirdi, başladım. 3 ay dayanabildim. Müdür bile ‘Burası size göre değil, başka iş bakalım’ diyordu. İŞKUR’un gönderdiği oteli düşünün artık... 3 ay sonra çıktım.
Bir yakınım, ‘Sağlık Bakanlığı’na veri hazırlama ve kontrol işletmeni alınacağını, başvurursam aldıracağını’ söyledi. İş aramaktan çıldırmıştım. Başvurdum... Kadro dolmuş, temizliğe ihtiyaç varmış, kabul ettim. Meğerse taşeron bir firmanın işçisi oluvermişim. Sekiz ay yemekhanede tek başıma çalıştım. Bel fıtığına yakalandım. Sonra kat temizliğine gönderdiler. 13 ay da bu iş...
Geçen günlerde ise Ana Çocuk Sağlığına geçtim. Evime yakındı. Yol parasından tasarruf ediyordum...
Taşeron firma da olsa, Sağlık Bakanlığı’nda girince, boşanma davası açtım. Kızımla yaşıyorum şimdi. Mahkeme masrafları, kızımın okul masrafları, kira, ev geçimi, her şey bana bakıyor.
Kızım zeki, ilkokullar arası ilçe birincisi oldu. Sevinecek şeyler de çıkıyordu arada.
Taşeron işçiliğin ne olduğunu öğrendim. Farkında olmadan köle olmuşum meğer. Hayatıma, diplomalı temizlikçi olarak devam etmek zorunda olduğumu anladım. Kurumda başka lise mezunu yok temizlik işinde. 258 personelde tekim yani.
Taşeron işçiliğinde bel fıtığı olduğum yetmezmiş gibi, ağır bir zatürre de geçirdim. Temizlik işinde kimyasalların içindesiniz. Kansere yakalanma riski de var.
Taşeron köleliğine karşı neler yapmadık ki! ‘İmza’ dediler gönderdim, ‘Güvenpark’ta toplanılacak’ dendi, gittim, ‘mektup yazılacak’ dendi, yazdım. Başbakanlığa, Çalışma Bakanlığı’na mektup yağdırdık. Ama mektuplara dönen yok.
Eli boş dönmeye alışmıştım, ama benim gibi olanlar o kadar çok ki!
Benim her şeyim tamam, ama bir türlü veri hazırlama ve kontrol işletmenliğine geçemiyorum. Torpil yok çünkü.
Şimdi açık öğretim fakültesi sosyal hizmetler bölümünü okuyorum.
İnadına okuyacağım, inadına öğreneceğim, inadına ayakta duracağım.
Bize acıyanlara, küçümseyenlere, ben acıyorum.”
Mehmet Akkaya / 13 Ocak 2016, Aydınlık