Erken seçim söylentileri dolaşırken, seçim denilen hokkabazlığı hatırlamakta yarar var.
7 Haziran’da 20 parti yaklaşık 10 bin aday gösterdi. Aday adayı sayısı ise yaklaşık 300 bin idi.
Partilerin toplam harcamasının 600 milyon ile 1 milyar lira arasında olduğu söylense de ger- çek bunun çok ötesinde. Sadece Hazine, 298 milyon AKP’ye, 115.3 milyon CHP’ye, 77.8 milyon MHP’ye vermişti. Hazineden destek almayan 17 parti, bunlarla yarışacaktı.
Bu daha başlangıçtı. Aday adaylığı bile parası olana mahsustu bu partilerde. AKP, 5 bin, CHP, kontenjan adaylarından 7 bin 500, önseçime girenden 5 bin, MHP ve HDP 2 bin, SP bin lira aldı. Adaylardan para istemeyen sadece Vatan Partisi idi...
300 bin aday adayı, aday seçilebilmek için para saçmak zorundaydı. 500 bin lira harcadı çoğu, bir milyon lira harcayan bile vardı.
Parası yetmeyen sponsora gidiyor. Sponsorluk ise ihale karşı- lığı... Böylece, adayın fikri ne olursa olsun, ihalecinin adayı.
550 aday arasında Vatan Partisi’nin 47 işçi adayı olmasına rağmen, AKP’de işçi aday sıfır idi. CHP ve MHP’de ise sadece dörder kişi idi. Onlar da seçilemeyecek yerlerde idi. İşçiye yer vermeyen parti, programını sermaye kesimine ve emperyalizmin arzularına göre hazırlamıştı zaten.
Seçim çalışması demek, ışıklı panolar, el ilanları, afiş, bayrak, internet siteleri, gazete-TV reklamları, seçim büroları, sosyal medya reklamları, cep telefonlarına mesajlar vs. demekti. Hepsi para. Sadece seçim şarkısı 310 bin lira, tanıtım filmi 1 milyon liradan başlıyor.
Yasa, “Sadece seçim bürosunun önüne bayrak asılabilir” diyor ama dinleyen kim? Bütün caddeler işgal edilir. Milyonlarca bayrak. Sadece İstanbul’daki yaklaşık 300 bin caddenin her birine sadece 5 bayrak asıldığını varsayalım, İstanbul için bile en az 1,5 milyon bayrak...
Bir bayrak şirketi, yerel seçimde AKP’ye 30 milyon, CHP’ye 15 milyon, MHP’ye 8 milyon bayrak bastığını söylüyor. Küçük bayrak 55 kuruş, büyükleri 1 lira 85 kuruş. Varın hesaplayın. Seçimden sonra belediye ekiplerinin çöpe attığı milyonlar...
Ya Mitingler? Yüzlerce... Kesenin ağzı açılır, köylere, kasabalara dağıtılır. Çevresi olana yüklüce verilir para. Kürsülerde söylenen aynıdır oysa. Sözün yarışı değil, adam toplama yarışıdır bu. Sıra televizyonlarda. Paslık sorular sorulur, kalecisi olmayan kaleye gol atar konuşmacı. Bu olanak herkese değil ama. Paran olacak ve medya patronunun hoşlanacağı şeyler söyleyeceksin. Böyleysen, bütün televizyonlar açılır sana. Son 1 ayda TRT kanallarında Erdoğan’a 45 saat, AKP’ye 54,5 saat, CHP’ye 14 saat, MHP’ye 7,5 saat ve HDP’ye de 3 saat yer verilmiş. Vatan Partisi ve diğerleri ise yok denecek kadar.
Ya gazeteler? Ajans Press’in verilerine göre, 7 Haziran öncesindeki 15 günde, AKP’nin 27 bin 611 kez, CHP’nin 17 bin 668 kez, MHP’nin 10 bin 165, HDP’nin 7 bin 262 kez haberi yapılmış. Vatan Partisi’nin ise sadece bin 140 kez.
Seçmen ise, kimin bayrağı çoksa, kimi daha çok görüyorsa televizyonda, kim daha çok para saçıyorsa, onun kuyruğuna takı- lıp gidiyor. Seneler boyu böyle. Seçmenin seçme özgürlüğü gasp ediliyor.
Oysa bunca hokkabazlığa gerek kalmadan da, bütün seçmenlere ulaşmak mümkün. Hem de bedava.
YSK ve RTÜK, televizyonlara belirli gün ve saatlerde ortak yayın yaptırabilir. Parti temsilcileri açık oturuma katılır. Temel sorunlar sırayla ayrıntılı tartışılır. Böylece seçmen, hem partilerin gerçek fikrini öğrenir, hem de kıyaslama olanağı bulur. En son 1991 seçimlerinde yapılmıştı. Bir daha da yapılmadı.
İş bu kadar basit ise, neden yapılmaz?
Böyle yapılırsa, parlamentoyu işgal edenlerin meclise girme şansı bile kalmaz, birbirlerinin kopyası oldukları gerçeği görülür, sponsorların devleti talan etmeleri biter, emekçi sınıf ve tabakaların temsilcileri mecliste yerini alır.
Korku budur, bunca hokkabazlık ve para saçma bu yüzden.
Mehmet Akkaya / 13 Ağustos 2015, Aydınlık