Mehmet Akkaya: Sar sarmala iyice

“Çatladım ayol. Kocası Güney Afrika’dan getirmiş diyorlar. Herkesin dilinde vala pırlanta. Şu sonradan görme Şükran’a ezdiriyorsun, aşk olsun kocacım” diyen kokonayı bilirsiniz.


“Kurban Bayramı’na kadar iki gemi daha mı alsam kanka?” diyen zübükü de tanırsınız.


Peki ya, “Bu ay nereyi satsam” diye düşünmekten helak olan memleket satıcısını bilmeyen var mı?


Bizim paralarımızla beş bakanlığın bütçesine haiz, Alevi ve kadın düşmanı, sapıklara ve kafa kesicilere gıkını çıkarmayan din bezirganları da malumunuzdur.


İktidar goygoycusu din tüccarının üç fabrika edecek parayla yaptırdığı, “onlara vermeyin bize verin” diyen pankartlarla, dilencilere savaş açtığını da biliyorsunuz.


Çöpten yiyecek arayan çocuğa iğrenerek bakan Züleyha’nın, Fifisininin tüyleri için Fransa’dan getirdiği parfümün markası mı? Ayol bunu bilmeyen mi var!


Hepsinden haberlisiniz.


Bilirsiniz elbet.


Kalemi yalakalık denizine bandırılmış maaşlı kalemşör başka yere çevirmez ki kafayı.


Bayramlarda bile sulu sepken bir köpeklenme okudunuz, dinlediniz hep.


Çevirmez. Hoşlanmaz çünkü göreceklerinden.


Haksız da değil hani.


Onca parayı, onca sefayı veren, çöp didikleyen değil ki?


Fifinin sahibi veriyor ayol.


Tüyleri parlatan yazı yazmasın, kakasına kutu yetiştirmesinde, bak noluyor o zaman.


Eli yüreğinde, öfkesi tepesindeki madenciyi mi yazacaktı yani?


Ocaklarına, ekmeklerine göz dikilmiş.


-Peh!


-İnme madene kardeşim. Çilek ek. Bas hormonu, bak nasıl fışkıracak. Sat sat bitiremezsin.


Bayram ortasında kör kuyulara kazma sallıyormuş.


-Sallama!


Kaç bayramdır seyran görmemiş. Burgu olup toprağın derinine, daha derinine inmek için ocağın başına gittiğinde, “Allah kurtarsın” diye uğurlanırmış.


Vala beni, ‘gülle güle kocacım. Kuzenler sabah kahvaltıya bekliyor Fransa’ya, unutma’ diye uğurluyor karım.


-Senin hatun ne diyor? Azrail’e dua ediyor. “Nolur bizi kolla. Erime ilişme” diye yalvar yakar oluyor.


-Uğraşma Azrail ile, burgularla, karanlıkla kardeşim.


-Bul bir Fifi sahibi, parlat tüylerini Fifinin, olsun bitsin.


-Kakasına kutu da yetiştirdin mi, altında 500 S Mercedes.


-Akıllı ol, akıllıııı!


-Çöpten ekmek toplayan yanıyor.


-Lan sende zerre akıl yok.


-Bulacaksın, bir seferde yüz adamı doyuracak nevaleyi çöpe atanı, yatacaksın kapısının önüne, çöpe gidenler bak nasıl da geliyor sana.


-E artıkmış, çöpmüş, gocunmayacaksın tabi.


-Kapıdan çıkarken ayakkabısının tozunu da temizledin mi ceketinle, ohhh senden iyisi yok.


-“Dahası ne” mi?


-Dahası, sık sık döktüreceksin, parlatacaksın yazılarınla tabi.


-Ekrandan da yaladın mı, lazım gelen yerleri.


-Offffff gelsin paralar.


-Bak o zaman, “bu bayram da fistan alamadım karı, kusura bakma. Bebelerin ayakkabısı da öbür aya gayri. İdare et” diye kıvranmayacaksın.


-Fakat sana diyem mi?


-Aramızda kalacak ama.


-Arada salondaki resmine ilişince gözlerim, Çanakkale’de ölen dedemin böceğe bakar gibi baktığını görüyorum ya, bozuluyorum yani. Ama dedim hizmetçiye. “İyice sar sarmala” dedim. “Gözlerini daha sıkı” dedim. Kaldıracak resmi depoya.

 

Mehmet Akkaya / 6 Temmuz 2016, Aydınlık