Mehmet Akkaya: Petrolümüzde emperyalist oyunlar - 4

“Milli petrol” hamlesi, Cumhuriyetin ilk işleri arasındadır.

 

1926’da Petrol Kanunu çıkarıldı.

 

1933’te İktisat Vekâletine bağlı olarak Altın Arama ve İşletme İdaresi ile Petrol Arama ve İşletme İdaresi kuruldu.

 

1934’te Petrol Arama ve İşletme İdaresi eliyle ilk petrol araması yapılmaya başlandı.

 

1935’te Maden Teknik ve Arama Enstitüsü (MTA) kuruldu. Altın ve petrol arama işletmeleri MTA’ya bağlandı. Petrol arama için MTA bünyesinde Petrol Grubu Direktörlüğü oluşturuldu.

 

1940’ta Raman’da, 1951’de Garzan’da MTA eli ile petrol bulundu.

 

İşte kıyamet o zaman kopar. Emperyalist vampirlerin gözü Türkiye’ye çevrilir ve çok hızlı bir taarruz başlar.

 

O sırada Dünya Bankası’nda gizli bir rapor dolaşmaktadır. Sayın Münir Cerid, 1965’te Sol Yayınları’ndan çıkan “Petrol Emperyalizmi” adlı kitabında bu raporu şöyle anlatıyor:

 

“Rapor dünya petrol rezervleri hakkındadır. Rapora göre, petrol kaynakları dünyanın her yerine dağılmıştır. Bir kısmı, politik yapıları kararsız, güven vermekten uzak ülkelerde; geriye kalanı da Amerikan nüfuzu altında ya da güvenilir politik yapıya sahip olan ülkelerdedir. En uzak ve en güvensiz kaynakların en önce, diğerlerinin de daha sonra ‘sağılması’ olmalıdır. Türkiye ikinci ülkeler arasındadır. Yani, petrol kaynakları bir savaş rezervi olarak şimdilik saklanmalıdır.

 

Bu rapor gereği, o güne kadar Türkiye’de petrol çalışması yapmayan kartel, Raman ve Garzan’da petrol bulununca harekete geçti. Türkiye petrol kaynakları hemen ‘kapatılmalıydı’. Bunun için;

 

1-) Petrol bulunan alanlara, erken davranarak, sahip çıkmak, 2-) Ortadoğu petrolleri için güvenilir bir ileri karakol kurmak gerekiyordu. Bu planı uygulamak için, Amerikan petrol şirketlerinin müşaviri, hukukçu, mühendis ve CIA ajanı Max Ball Türkiye’ye gönderildi.”

 

Bu CIA ajanı, o dönemde iktidarda olan Demokrat Parti iktidarına yeni bir petrol kanunu hazırladı. 6326 sayılı bu Petrol Kanunu, 7 Mart 1954’te çıkarıldı.

 

Yeni kanun, Cumhuriyetin 1926 Petrol Kanunu’nu çöpe atıyordu. Münir Cerid’in yorumu ile bazı maddelere bakalım.

 

2. madde: Petrol kaynakları sadece özel teşebbüs (yabancı) eli ve yatırımlarıyla işletilir

 

13. madde: Yabancı şirketlerin anlaşarak üretimi düşük tutmaları halinde devlet, daha fazla üretmeye zorlayamaz.

 

45. madde: Devlet bir alanda arama ruhsatı verdi ise, milli çıkarlar gereği de olsa, verdiği ruhsatı iptal edemez, aramaya kapatamaz.

 

53. madde: Bir hükmi şahsiyet, bir bölgede ancak 8 ruhsat alabilir. Bu sınırlama Türk devleti için de geçerlidir. Oysa yabancı şirketler, kurdukları yeni şirketlerle istedikleri kadar yeni ruhsat alabiliyorken Türk devleti sadece 8 ruhsata sahipti.

 

82. madde: Türk devletinin kendi şirketi, rafineri kurmak ya da boru hattı döşemek isterse, yabancı şirketlerin itiraz hakkı vardı.

 

100, 103 ve 104. maddeler: Petrol kaynakları tükenirse, yabancı şirketlere ‘tükenme payı’ adıyla, yüzde 27,5 oranında vergi indirimi uygulanacaktı.

 

106. madde: Zarar ödemesi süresi şirketler için 5 yıl uzatılabiliyorken, Kurumlar Vergisi Kanunu değiştirilerek, yabancı petrol şirketleri için 10 yıla uzatıldı.

 

109. madde: Yabancı şirketlerin devlete ödemeleri gereken vergi, hisse ve varlıkların tavanı, net kazancın yüzde 50’si ile sınırlandırıldı.

 

115. madde: Yabancı şirketler net kazançlarını, hiçbir vergi ve resme tabi olmadan dışarıya transfer edebilecekti.

 

121. madde: Türk devleti, petrol arama ve işletme faaliyetine ancak özel hukuk kurallarına göre kurulmuş bir şirket eliyle katılabilecekti ve bu şirket, yabancı şirketlerle aynı hak ve yükümlülüklere sahip olacaktı. Dünya petrol tekellerinin korkunç rekabetine terkedilmiştik.

 

Tam bir sömürge yasasıydı bu.

 

CIA ajanına hazırlatılan ve kanunlaştırılan kanun ile taşlar bağlanmış köpekler salınmıştı.

 

Kendi topraklarımızda Türk devletinin eli kolu bağlanmış, daha yeni başladığı petrol arama, rafine etme, taşıma alanlarında kendini geliştirebilmesi bile sınırlandırılmıştı. Emperyalist dünyanın dev tekelleriyle kendi topraklarımızda rekabet etmesine bile olanak verilmemişti. Yabancı tekeller kendi topraklarımızda Türk devletinin sahip olmadığı ayrıcalıklara sahip oldular.

 

68 kuşağının 1965’teki ‘Milli Petrol’ kampanyası, CIA ajanına hazırlatılan bu ihanet yasasına karşı mücadeleydi.

 

 

Mehmet Akkaya / 1 Aralık 2016, Aydınlık