Mehmet Akkaya: Mustafa Cerit - 2

Dün kaldığımız yerden devam ediyoruz. Mustafa Cerit’e bırakıyorum sözü: “Bir gün üniversiteli biri, böyle başarılamayacağını, ‘Mesela İstanbul elektriğini keselim, yüksek gerilim hatlarını patlatalım’ dedi. Gücümüzün yetmeyeceğini söyledik. “O zaman okul trafosunu patlatın, malzemeyi ben bulurum” dedi. Doğru bulmadım ama diğerleri kabul etti. Başka bir üniversiteli, “Böyle eylemler öncüyü kitleden koparır” dedi, “Trafo patlatmayı önerenin provakatör istihbaratçı olabileceğini” uyardı. Eylem yerine varınca tuzağı gördüm. Tutuklanacaktık. Arkadaşları uyardım, vazgeçildi.

 

Tuzağı uyaran İşçi-Köylü okuyordu. Aydınlıkçıların yayını olan İşçi-Köylü ile tanışmam böyle oldu. 12 Mart darbesinde de, tuzakçının provakatörlüğü netleşti.

 

Ünilever günleri... DİSK Gıda-İş örgütlüydü. İşçi-Köylü satıyordum gayri. Hükümet, DİSK’i işlevsiz bırakacak bir yasa çıkarma peşindeydi. DİSK’in çağrısı ile 15 Haziran’da biz ve çevre fabrikalar iş bıraktı, yürüyüşe geçtik. Yeni katılımlarla sel oldu. Edirnekapı, Topkapı, oradan Aksaray... Polis barikatları, hatta Aksaray’da askerin tank barikatı bile aşıldı. Taksim’e gidecektik, ama Karaköy ve Unkapanı köprüleri kapatılmıştı.

 

16 Haziran’da aynı yolu yürüdük. Kocaeli grubuna ateş açılmış, üç işçi hayatını kaybetmişti. Hükümet tasarıyı geri çekti. Eylem bitti.

 

Staj sonrası işverenin de isteği ile Ünilever günleri devam etti. İkinci yıl, yemekhanede işçilerin ve idarenin desteği ile üç yüz kitaplık bir kütüphane kurduk.

 

O yıl, toplusözleşme hakkında sendika genel sekreteriyle tartıştım. Askerlik dönüşü tazminatı da almadığım halde işe başlattırmadı.

 

Sonra Motopar Piston günleri... Sarı sendikadan Maden-İş’e geçtik. Ama Maden-İş yetki için gevşek davrandı, işten atmalar başladı. Ben de atıldım.

 

Sonra Ülker günleri... Fabrikalarından birinde Tekgıda-İş, diğerinde Gıda-İş vardı. İkisinde de çalıştım.

 

DİSK DGM’lere karşı iki günlük iş bırakma kararı aldı. 16 Eylül 1976... İşçiler uzattı, bir hafta sürdü. Sendika atılan 18 işçiye sahip çıkmadı. Kara listeye alındılar, İstanbul’da iş bulamadılar.

 

Ülker’de iken evim o kadar nemliydi ki, sabah kalktığımda pijamalar ıslak olurdu. Yorgan, yatak zaten kurumuyordu.

 

Asker dönüşü, devrimcilerin parçalanması ile karşılaştım. Halkın Yolu’na katıldım. Arkadaşlar oradaydı çünkü. Zamanla hataları görür oldum. Örneğin, bir sabah Kasımpaşa mezarlığına çağrıldık. Bir otobüs taşlanacaktı. Molotof, silah atan bile oldu. Sebep söylenmiyordu. Sonra gazetelerde gördük ki, işçi kardeşlerimize saldırmışız. Bu, sert tartışmalara sebep oldu.

 

Tamer Saatçioğlu ile beraber Aydınlık’a geçmek için ikna çalışmalarına başladık. Atatürk Öğrenci Yurdu Müdürü Av. Devrim Çelenk de Aydınlık’a geçme yanlısıydı. Beyazıt’ta çapraz ateşle öldürüldü. Aydınlık’a katılma hazırlığının son toplantısına gelirken Tamer Saatçioğlu da vuruldu.

 

1 Mayıs katliamı Aydınlık’ı yine haklı çıkardı. O gün Topkapı komitesi olarak Aydınlık’a katıldık ve sigarayı bıraktım. Kartal TİKP’de çalıştım.

 

İstanbul’da iş bulamayınca, eski ustamın yardımıyla Gebze’ye taşınan Ünilever’e başladım. Askerlik öncesi tartıştığım genel sekreter görünce işten attırdı. Ustam direndi atılmamı durdurdular. Ama ustamın kaza geçirip gelmediği ilk gün yeniden attılar.

  

Sendika Genel Başkanı Kemal Nebioğlu’na anlattım. Sendikanın örgütlenme bürosunda işe başlattı. Genel sekretere, ‘Bozduğunu düzelt’ dedi, 1 ay sonra Ünilever’de yeniden işe başladım.

 

O ara TİKP Gebze İlçe örgütünü kurduk, başkanı oldum. Aynı sene evlendim. 12 Eylül’e kadar başkanlığı yürüttüm. Parti kapalıyken de örgütlüydük.

 

Fabrikada eğitim sorumlusu oldum. Haftalık eğitimler yaptık.

 

1987’de haftalık Demokrat Gebze’de köşe yazılarına başladım. 1988’de Sosyalist Parti ilçe örgütünü kurduk.

 

1 Mayıs’ta kalabalık bir katılımla açılış yaptık. Polis ilçeyi bastı, 18 kişiyi gözaltına aldı. Üç günlük sorgu... Suç, parti kuruluşunu bildirmemek, 1 Mayıs marşını halka dinletmek... DGM suç görmedi, serbest bırakıldık.

 

Sosyalist Parti sonrası İşçi Partisi’ni kurduk. İlçe başkanı oldum.

 

2006’da nefes alma zorluğu ve kalpte sorun başladı. Aort kapağı değişti, başka bir kapak tamir edildi.

 

Kongrede ilçe sekreteri oldum.

 

2010’da böbrek yetmezliği... İç organların bozulmasına yol açan spondolit ankilizon...

 

2016’da kemik erimesi, gut hastalığı, gözlerde katarak, nörolojik unutkanlık ve denge kaybı... Ayakta duramaz, hareket edemez oldum. Göz ameliyatı oldum.

 

Yüzde 95 engelli olmuştum. Ama ilçe sekreterliğini sürdürüyorum. Görevin başındayım.”

 

***

 

Anlattığının özetinin özeti bu. Dolu dolu bir ömür... Dimdik bir hayat...

 

Bin yaşa Mustafa Cerit!