Mehmet Akkaya: Muammer Aksoy’un tüyler ürperten Petrol Raporu - 2

Dün bu köşede, Prof. Dr. Muammer Aksoy’un 1965 yılında yazdığı “Türkiye’nin Petrol Faciası ve Çıkar Yol” adlı kitabından geniş bir özet sunmaya başlamıştık.

 

Muammer hoca, dün özetlediğimiz bölümde, Amerikalı “uzman”a 1954 yılında hazırlatılan Petrol Kanunu ile yabancı şirketlere ulusal pazarımızın sınırsız olarak açıldığını, devletin petrol kurumları aleyhine büyük yetkiler ve olanaklar verildiğini, Türk devletinin onlarca kat fazlası ruhsat ile kapattıkları geniş arazilerde petrol arama oyunu oynadıklarını, esasında yaptıklarının Türk topraklarında petrol bulunmasını engellemek olduğunu yazıyordu. Bu iddiayı ispatlayacak örneklerin bazılarını dün aktarmıştık. Devam ediyoruz.

 

 

OYALAMA TAKTİĞİ

 

“Dünya petrol üretimi, tüketimin üstüne çıkmıştır. Dev şirketler, artık verimi az olan kaynakları işletmiyor, büyük yatırım yapmıyorlar.

 

Petrol bölgelerini ruhsatnameler ile kapattıktan, TP’nin bu bölgelerde petrol üretme imkânını ortadan kaldırdıktan sonra, ‘petrol arama oyunu’ ile Türkiye’ye yüz milyonlarca liralık petrolü satmaya devam etmektedirler

 

Bu yerlerde TP’nin petrol bulması ise, yabancı şirketlerin Türk piyasasını kaybetmesi sonucunu doğuracağından, arama ve işletme oyunu için bir miktar milyonu elden çıkarmayı göze almaktadırlar.

 

Petrol kaynaklarının tükenmesi ihtimalini düşünerek, kazancı ve verimi az da olsa, petrol kaynaklarını elde bulundurmaya gayret ediyorlardı.

 

Mesela Türk elemanları ve sermayesi tarafından keşfedilen Siirt bölgesinde TP’nin alabildiği ruhsatname sayısı-kanunun kendisine azami olarak tanıdığı- 8 taneden ibaret olduğu halde, yabancılarınki bunun beş katıdır. En zengin petrol bölgemizin büyük kısmını kendi lehlerine kapatmış olan bu şirketler, Türk Devletinin petrol bulmasına engel olmaktalar. Kendileri ise, petrol arayıp bulma konusunda gereken ölçüde yatırım yapmamaktadırlar.

 

32 ruhsatnamenin yabancılara verildiği bu bölgede, tümü, ancak son zamanlarda beş adet sondaj kulesi kurdukları halde, TP, sadece 8 ruhsat bölgesinde senelerden beri 7 kule ile çalışmakta, 4 tane de yeni kule ısmarlamış bulunmaktadır.

 

TP’nin bu bölgede 1964 yılında 46.899 metre sondaj yapmış olmasına rağmen, bütün yabancı şirketler, ancak 33.020 metre sondaj yapmışlardır.

 

TP’nin petrol üretimi 1964 yılında -greve rağmen- 631.584 ton iken, yabancı şirketlerin tümünün üretim, sadece 259.288 tondan ibarettir.

 

Batı Raman’da 1962’de buldukları petrolden henüz bir ton bile üretmemişlerdir.

 

Bazı yerlerde ise fışkıran bol miktarda petrolü, taşıma güçlüklerine katlanmamak için kademe kademe azaltmışlardır. Şelmo kuyuları üretiminin her gün biraz daha düşmesi veya düşürülmesi, misallerden biridir.

 

TP, Batı Raman’da 1961 yılından beri 3-4 bin varil petrol çıkarmaktadır. Yeni kulelerle de bu miktarı ciddi biçimde artırmak üzeredir. Batı Raman’ın üçte biri üzerinde arama ruhsatına sahip olan Mobil ise, TP’den bir yıl sonra açtığı kuyuda petrol bulduğu halde -Raman en zengin petrol kaynaklarımızdandır- hala bunu işletmekte. Petrolün niteliklerini ve nakil şartlarını beğenmemektedir. Sondaj makinesini bile buradan kaldırmıştır. Böylece Mobil’in Batı Raman’ı işletmemesi, TP’nin de işletmesine izin vermemesi yüzünden, Türkiye her yıl en aşağı 150 bin ton petrol kaybetmektedir.

 

Petrol Dairesi, yabancı şirketlere karşı seyirci durumundadır. Buna karşılık, yabacı şirketlerin TP’nin faaliyetlerine karşı herhangi bir itirazı olunca, TP’ye müşkülat çıkarmakta büyük bir enerji gösterebilmektedir.”

 

Devam edecek...

 

 

Mehmet Akkaya / 8 Aralık 2016, Aydınlık